Faslı kadınlara yönelik şiddetin ve zulmün mevsimi 'tramdina'

Fas'ta şiddet mağduru kadınların yalnızca yüzde 5 ila 10'u mahkemelere şikayette bulunuyor

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Faslı kadınlara yönelik şiddetin ve zulmün mevsimi 'tramdina'

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İlham Talibi 
Fas'ta kadınlar, kötü alışkanlıklardan uzak durma, dinginliği ve barışı sağlama zamanı ramazan ayında, bilhassa narkotik bağımlısı erkeklerden şiddet görüyor.
"Tramdina" olgusu, oruç dolayısıyla narkotik kullanımından uzak durulmasına bağlı şiddet anlamına geliyor. 

Öfke
32 yaşında 2 çocuk annesi Selva, bu hususta yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Eşim şiddet yanlısı bir adam. Ramazan ayında ise oruçlu iken narkotik kullanmaması dolayısıyla şiddete meyli artıyor. Bana yönelik hakaret ve küfürleri dayanılmaz hale geliyor. Başka bir adama dönüşüyor, öfkesini benden ve çocuklarından çıkarıyor. Evliliğimizin başlarında, çocuğum olmadan önce, Ramazan ayını ailemin yanında geçirir, ardından eve dönerdim. Ancak çocuklarımın dünyaya gelmesi ardından onları herhangi bir yere götürmek benim için zorlaştı. Eşim ezan okumadan birkaç dakika önce dışarı çıkarak sigara ve narkotik ürünler aramaya başlıyor."
Eşini polise şikayet edemediğini, kendisine uyguladığı şiddet nedeniyle kadın bakımevlerine başvuramadığını, zira kendisini daha fazla taciz edeceğini söyleyen Selva, "Ayrıca beni ve çocuklarımı kucaklayacak hiçbir merkez bulunmuyor. Bu yüzden onun şiddetine katlanmak zorunda kalıyorum" dedi. 
Fas Adalet Bakanı Abdullatif Vehbi, Temsilciler Meclisi'ndeki oturumda yaptığı açıklamada, "Fas'ta şiddet mağduru kadınların yalnızca yüzde 5 ila 10'u mahkemelere şikayette bulunuyor. Aile içi şiddet mağdurlarının çoğu yaşadıklarını gizliyor, bunu bir aile içi mesele olarak görüyor" ifadelerini kullandı.
Mahkemelerde kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerinin çalışmalarını eleştiren Vehbi, bu yönde büyük bir rol oynamadıklarını söyledi. 
Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2018 yılında en az 92 bin kadın (şikayet ettiği bilinen) şiddete maruz kaldı, bunlardan yalnızca 38 bin kişiye kulak verildi.
Şikayetlerin incelendiği sosyal araştırmaya 609 vaka dahil edildi. 2019 yılında ise şikayetçi sayısı 106 bine ulaştı.
Bunlardan yalnızca 40 bin kişiye kulak verilirken sosyal araştırma ise 902 vakayı içerdi. 2020 yılında şikayet sayısı 51 bini aştı.

Oruç, şiddetten arınmış mı?
Aile içi şiddet mağdurlarından 36 yaşındaki Rukiye, "Narkotik bağımlısı bir kişi ile birlikte olmak adete bir cehennem. Ancak ramazan ayında bu durum daha da vahim hale geliyor. Bağımlılığını bırakamayan eşim, bana ve çocuklarına şiddet uyguluyor" diye konuştu. 
Kazablanka şehrinde yaşayan Rukiye, eşini bağımlılıktan kurtarmak için hastaneye başvurduğunu, buna eşinin de gönüllü olduğunu, ancak Fas'ta bu tür tedavilerin çok pahalı olması dolayısıyla maddi külfeti karşılayamadıklarını belirtti. 
Bağımlılık oranlarının yüksek olduğu Fas toplumunda tramdina olgusu da oldukça yaygın.
Ancak bu olgunun tehlikeleri konusunda farkındalık yaratmaya ve şiddet mağdurlarını desteklemeye yönelik programlar bulunmuyor.
Rukiyye bu hususta, "Kadınlar ve çocuklar maalesef eşleri tarafından şiddete maruz kalıyor. Eşleri dahi bağımlılığa kurban gidiyor. Bilhassa Ramazan ayında narkotik kullanmadan edemiyor, öfkelerine hakim olamıyorlar. Ben de ramazan ayını diğer kadınlar gibi şiddet ortamı olmadan geçirmek istiyorum" ifadelerine başvurdu. 
Kazablanka şehrinde yaşayan bir aile babası 40 yaşındaki İbrahim, bu hususta kendi deneyiminden bahsederken "İşten çıkınca eşimle sorun yaşamamak, ona şiddet uygulamamak için sokakta oturup ezanı beklemeyi tercih ediyorum. Bağımlılıktan kurtulmaya çalıştım, ancak başaramadım. Bu tek başına olacak bir şey değil. Tedavi ve psikolojik destek gerekiyor. Maddi gücümüz buna yetmiyor" şeklinde konuştu. 
Son yıllarda Fas'ta bağımlılıkla ilgili araştırma ve saha çalışmaları yürüten Ekonomi, Toplum ve Çevre Konseyi (CESE), "En az 6 milyon Faslı sigara kullanıyor; bunlardan 500 bini ise 18 yaşın altında. Yaklaşık 18 bin 500 kişi ise damardan uyuşturucu madde alıyor" açıklamalarında bulundu. 
Konsey Başkanı Ahmed Şami, narkotik kullanıcılarını tedavi görmek zorunda bırakan yasal hükümlerin sistematik bir şekilde uygulanmasına imkan sağlamak için ceza kanununun gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca, uyuşturucu kaçakçılığı ağlarına yönelik cezaların sıkılaştırılması ihtiyacına dikkat çekti. 

Independent Türkçe



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”