Mescid-i Haram’da itikaf şartları kadınlar için kolaylaştırılıyor

Şarku’l Avsat, ramazanın son 10 günde itikafa girenlerin şartlarını araştırdı

 Kadın ekipleri 24 saat çalışıyor (Harameyn İşleri Başkanlığı)
Kadın ekipleri 24 saat çalışıyor (Harameyn İşleri Başkanlığı)
TT

Mescid-i Haram’da itikaf şartları kadınlar için kolaylaştırılıyor

 Kadın ekipleri 24 saat çalışıyor (Harameyn İşleri Başkanlığı)
Kadın ekipleri 24 saat çalışıyor (Harameyn İşleri Başkanlığı)

Ramazan ayının son on gününde yapılan itikaf ibadeti, insanın içini rahatlatmak, nefsi arındırmak, hayatın maddi kaygılarını hafifletmek için odaklanılmış bir durak olarak tanımlanabilir. Ancak bu anlamlar, Mekke-i Mükerreme'de Mescid-i Haram'ın merkezinde itikaf yapılırken en üst düzeyde ortaya çıkıyor. Şarku’l Avsat, bu temiz mekanda itikafa giren kadınların itikaflarına odaklandı.
Bu yıl, kayıt anından maneviyatın zirvesi olan itikafın tamamlanmasına kadar her şey elektronik ortamda kontrol altına alınıyor. İtikafta kadın namaz kılma yerlerinin manevi ve adanmışlık atmosferi ile hazırlandığı, günlük sterilizasyon işlemlerinin yapıldığı, iftar ve sahur yemeklerinin temin edildiği, teravih namazı sonrası ikramların yanı sıra her alandan kadın gruplarından oluşan kalabalık bulunduğu ve itikafa girenler yorulunca onu iyileştirecek birini, bir şey karışıksa ona yol gösterecek birini bulabildiğini görüyoruz.

İtikaf Kartları
Mescid-i Haram’da itikafa giren ve oruç tutan kadınlar için iftar biriminin müdür olan Mai Saad Uteybi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Harameyn İşleri Genel Başkanlığı’nın çeşitli kadın ajansları tarafından temsil edildiğini” kaydetti. Bu ajansların, hacılar ve umreciler için namaz kılacak yerlerin hazırlanması ve donatılması, kaydın başlangıcından kabul işlemlerinin tamamlanmasına ve kadınlar için itikaf kartlarının verilmesine kadar geçen sürece katkıda bulunduğunu da belirtti.
Uteybi, açıklamalarına şöyle devam etti: “İtikaf için gidenler kartlarıyla karşılanıyor. Çünkü hazırlıklar, başkanlığın sitesinde itikaf için izin verilen kişi sayısına göre yapıldı. Bu sayı, kadınların güven, maneviyat ve huzur dolu bir atmosferde itikaf yapmaları için ayrılan yerlerin kapasitelerine göre belirlendi.”


İtikafa girenler için tüm dillerde simultane tercüme (Harameyn İşleri Genel Başkanlığı)

Uteybi, Mescid-i Haram ve avlularının içinde başka yerlerde itikafa izin verilmediğinden, arka ve orta namaz kılma yerlerinin Kral Abdullah'ın emriyle itikaf alanına dahil edildiğinden bahsediyor. Kadın çalışanlar karttaki “barkodu” okutuyor ve itikaf için gelen kadınları namaz kılma yerine yönlendiriyor ve itikaf için hazırladıkları çantalarını vermek için dolabın bulunduğu yere yönlendiriyor.

Uluslararası özellikler
Mübarek Zemzem suyunun sürekli olarak verilmesinin yanı sıra, itikafa girenlerin namaz kılma yerlerinin yoğun olarak temizlenmesi, sterilizasyonu ve güzel kokması dikkat çekici görünmekte. Tüm bunlar, hürmet ve huzurun hakim olduğu manevi ve inanç dolu bir atmosferin tadını çıkarmak için yapılıyor. Bu noktada Uteybi şunları söylüyor: “Mescid-i Haram'daki itikaf sistemi, en son araştırmalardan ve uluslararası hizmet şartnamelerinden elde edilen sistemli ve çalışılmış planlara göre gerçekleştiriliyor. Bu nedenle, mübarek Ramazan ayında inzivaya çekilenlerin isteklerini karşılayan entegre bir hizmet sistemi oluşturmak için insan potansiyeli ve otomatik ekipmanlardan yararlanılıyor.”

Geliştirilmiş İtikaf
Kadınların itikaf mekanizmasındaki gelişme ve bu yılki mekanları sorulduğunda Uteybi itikaf alanlarının kadınlar için genişletildiğini belirtiyor. Bu da kadınlara en güzel ve en iyi hizmetleri sunmak için atılan etkili bir adım. İtikafa giren kadınlar için namaz kılma yerlerinin kapasitesi de, onların ibadetlerinin gereklerini tamamlamalarını kolaylaştırmak ve kendilerine verilen tüm hizmetlerin sunumunu kolaylaştırmak için artırılmış.
Uteybi, kadınların bu yılki itikaf sistemini farklı kılan özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, ajansların itikafa girenleri dikkatle hazırlanmış bir çalışma planına göre almak için insani ve teknik enerjilerini kullandıklarını belirtiyor. Bu yılki değişiklikler Mescid-i Haram Enstitüsü’ndeki kız öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin itikafa katılmasının önünü açıyor. Ayrıca itikafa girenlerin güvenliğini sağlamak için günün her saati bir sağlık ekibi ve itikafa girenlere 24 saat hizmet vermek üzere Mescid-i Haram Enstitüsü personelinden gönüllüler tahsis edildi.

İtikafa Girenlerin Programları
Uteybi, bu değişiklikler arasında aynı zamanda su verme hizmetleri, iftar ve sahur yemeklerini temin etme ve Mescid-i Haram'ı ziyaret eden kadınlara yönelik diğer hizmetleri içeren rehberlik, yönlendirme hizmetleri ve destek hizmetlerini takip etmek için saha ekipleri atamayı da içerdiğini bildirdi. Uteybi, açıklamalarına şöyle devam etti: “(Warattel) girişimini de devreye sokarak, itikafa girenlerin kendilerine Kur'an halkaları hazırlayarak zamanlarını değerlendirmeleri için bir program hazırlandı.”

Simultane çeviri
Mescid-i Haram’da itikafa girenlerin sayısı fazla olduğu için tercümenin rolü de burada yadsınamaz. Bununla ilgili bir soruya Uteybi şöyle yanıt verdi: “Kadın Dil ve Tercüme Yardımcısı Ajansı'nın kadın çalışanlarının bu asil günlerde gösterdiği çabalarda tercümenin de önemli bir rolü var. Kadın çalışanlar telefon hattı üzerinden simültane tercüme, farklı dillerde dini rehberlik ve mekansal rehberlik hizmeti vermekte.
Uteybi, Cuma hutbelerini tercümesi ile ilgili olan ‘Sizin Dilinizde’ girişiminin aktif hale getirilmesi gibi, itikaf yapanlara sunulan kadın kalite girişimleri ve programlarının çeşitliliğini vurguluyor. Bunun yanında hedef kitlenin hutbeyi kendi dillerine çevrilmiş olarak duymasına yardımcı olan girişim için kulaklık da dağıtılıyor.


İtikaf, Mescid-i Haram’da elektronik izin ve barkodla düzenleniyor

İkincisi düzenlenen “Ramazan Değerleri” girişimi, İngilizce, Urduca, Özbekçe, Farsça, Türkçe ve başka diller dahil olmak üzere birçok dilde düzenleniyor. Ayrıca, bu kutsal ayda zamandan faydalanmanın faziletini ve meyvelerini göstermek için çeşitli yollar ve programlar içerir. İlk yol olan "Hazırlık", kadınları sezona hazırlamayı ve ibadetlerle vakitten yararlanmayı amaçlayan Tuqaa programını da içeriyor. İkinci yolda ise mübarek ayda oruç tutmanın meyvelerini ve kaçınılması gereken yaygın hataları gösteren “Rahmet Kandilleri” programı ile zamanı değerlendirme yer alıyor.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom