Mısır güçleri neden Sudan'da?

Kahire, iki ülke arasında ortak tatbikatlar düzenlemek için orada bulunduğunu söylerken Hamidti, Mısırlı askerlerin Merve'den dönüşünü kolaylaştırmak için yapılan iş birliğini doğruladı

Sudanlılar, Port Sudan şehrinde Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan'a bağlı ordunun askerlerini selamlarken / Fotoğraf: AFP
Sudanlılar, Port Sudan şehrinde Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan'a bağlı ordunun askerlerini selamlarken / Fotoğraf: AFP
TT

Mısır güçleri neden Sudan'da?

Sudanlılar, Port Sudan şehrinde Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan'a bağlı ordunun askerlerini selamlarken / Fotoğraf: AFP
Sudanlılar, Port Sudan şehrinde Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan'a bağlı ordunun askerlerini selamlarken / Fotoğraf: AFP

Ahmed Abdulhakim 
Sudan ordusu ile paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar yoğunlaşırken, Sudan'ın Merve Havalimanı'nda Mısır bayrağı taşıyan savaş uçaklarının yanı sıra bir grup Mısırlı askerin gözaltına alınışını gösteren fotoğraf ve video kesitlerinin yayımlanması dikkat çekti.
Bu, her zaman karşılıklı hassasiyet ve korkularla dolu duraklardan geçmiş olan Mısır-Sudan ilişkilerinin karmaşıklığını yansıtan bir tartışma konusu. 
Sudan'daki Mısır askerî varlığının sebeplerine dair farklı okumalar yapıldı. Mısır Silahlı Kuvvetleri, bu konuya, "Sudan'daki benzerleriyle eğitimler yapmak için" ifadesiyle açıklık getirirken Sudanlı taraflar, "Mısır'ın, taraflardan birini desteklemek için askerî müdahalede bulunduğunu" iddia etti. 
Öyle ya da böyle gerek siyaset gerek güvenlik düzeyinde Kahire'nin Sudan'daki gelişmelere tepki hızı dikkat çekiciydi.
Mısır Arap Ligi Temsilcisi Büyükelçi Muhammed Mustafa Örfi, Mısır'ın güney komşusunda sahada yaşanan gelişmelerin "Mısır'ın ulusal çıkarları açısından endişelendirici" bir izlenim verdiğini söyleyerek Sudan'daki çatışmanın taraflarını "Mısır'ın oradaki tüm çıkarlarının güvenliğini temin etmeye" çağırdı. 
Independent Arabia'ya konuşan kaynaklara göre "Kahire, Abdülfettah el-Burhan'ın liderliğindeki ordu güçleri ile Hamidti adıyla meşhur Muhammed Hamdan Dagalo liderliğindeki HDK arasındaki askerî çekişmenin genişlemesiyle olayların kontrol çıkıp Sudan'ın geniş çaplı bir çatışmaya sürüklenmesinden korkuyor. Zira böyle bir çatışma, Sudan topraklarının güvenliğini, istikrarını ve birliğini yele verir."
Hele de ülkenin, ekonominin çökmesi, siyasi durumun krize girmesi ve kabile şiddetinin patlak vermesiyle mücadele ettiği bir zamanda. 

Sahnedeki "Mısırlı askerler"
HDK, cumartesi günü sosyal medya hesabında bir video klip yayınlayarak Mısır güçlerinin, Sudan'ın kuzeyinde Nil'in doğu kıyısında bulunan başkent Hartum'un 350 kilometre kuzeyindeki Merve üssünde kendilerine "teslim olduklarını" söyledi. Gerekçe olaraksa Sudan ordusu güçleri ile HDK arasındaki çatışmalar öne sürüldü. 
Yoğun bir şekilde yayılan videoda askerî kıyafetler içinde, yere oturup HDK mensuplarıyla Mısır lehçesinde konuşan birkaç adam görülüyor.
Ayrıca kendini, üsteki Mısırlı askerlerin sorumlusu olarak tanıtan Mısırlı bir subay da dikkat çekiyor. 
Yayılan başka bir videoda ise Mısırlı askerlerin tutuklandığı ve kendilerinden oturup ellerini başlarının üzerine koymalarının istendiği an görülüyor.
HDK'nin, Mısır Hava Kuvvetleri'ne ait olduğunu söyleyerek birkaç savaş uçağına el koyduğunu gösteren başka videolar da yayınlandı ve bu videolarda uçakların üzerindeki Mısır bayrağının yanı sıra Sudan askerî araçlarıyla silahları da görülüyordu. 
Bunun üzerine Mısır Silahlı Kuvvetleri bir açıklama yayınlayarak "Sudan topraklarında yaşanan hadiseleri yakından takip ettiğini" belirtti.
Mısır Ordusu Sözcüsü Albay Garib Abdülhafız ise "Sudan'daki muadilleriyle eğitim yapmak üzere" orada bulunan güçlerinin güvenlik ve selametinin korunması çağrısında bulundu. 
HDK de dün yaptığı açıklamada, "Mısır ordusu ve güçlerinden bir bölüğün Merve'deki HDK'ye teslim olduğunu" söyledi.
Daha sonra Hamidti, bir televizyon konuşmasında güçlerinin, teslim olan Mısırlı askerlerin dönüşünü kolaylaştırmak için Mısır ile iş birliğine hazır olduğunu ifade ederek "Mısırlı askerlerin güvende olduğunu, HDK'nin onlara gıda ve su temin ettiğini" vurguladı. 
Bu arada yerel Mısır basını askerî kaynaklardan, Kahire'deki yetkililerin Sudan'da bulunan Mısır birliği komutanıyla iletişim kurmayı başardığını ve temaslar sonucunda birlik komutanıyla ona bağlı askerlerin güvenliğinden emin olunduğunu aktardı. 
Cumartesi günü el-Burhan'a bağlı ordu birlikleri ile Hamidti liderliğindeki HDK arasında patlak veren çatışmalar, 2019 yılında Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in devrilmesinde ortak hareket eden iki taraf arasında yaşanan ilk çatışma olarak kabul ediliyor.  
ABD, Çin, Rusya, Mısır, Suudi Arabistan, BM, Avrupa Birliği ve Afrika Birliği bu askerî çatışmalara derhal son verilmesi çağrısı yaptı.
Komşu ülkeler ve bölgesel kuruluşlar da şiddetin sona ermesi için çabalarını yoğunlaştırdı.
Mısır Cumhurbaşkanlığından yapılan bir açıklamaya göre bu çabalara, Mısır ile Güney Sudan'ın çatışmanın tarafları arasında arabuluculuk yapması teklifi de dahil. 
Mısır Dışişleri Bakanlığı pazar günü, Sudanlı tarafları "kendilerine olabildiğince hâkim olmaya" davet etti.
Ancak bu çağrı, Sudan ordusu güçleri ile HDK arasındaki çatışmalara ilişkin cumartesi sabahı Hartum'dan gelen ifadelerin zeminine uymuyor. 
Mısır Dışişleri Bakanlığı, Kahire'nin "orada yaşanan çatışmaların ardından Sudan'daki gelişmeleri oldukça endişeli bir şekilde izlediğini ve Sudanlı tüm taraflardan, kardeş Sudan halkının canları ve imkânları ile vatanın yüksek çıkarlarını muhafaza etmek adına kendilerine olabildiğince hâkim olmalarını talep ettiğini" doğruladı. 

Tartışma ve Mısır'ın öfkesi
Sudan'daki Mısırlı askerleri ve HDK'nin onlara yönelik muamelesini gösteren videoların yayılması, Mısır çevreleriyle sosyal medya fenomenlerini öfkelendirdi.
Kimileri "Sudan'daki askerlerin başına gelenlerin, Sisi rejimine karşı tutumu ne olursa olsun her Mısırlı için üzücü bir tablo" olduğunu düşünürken kimileri de "Mısırlı askerlerden bu şekilde görüntü kaydı alınmasının bir aşağılama olduğunu ve bilindiği üzere bu pozisyonda elleri başın arkasına koymanın ‘teslim olma' anlamına geldiğini" söyledi. 
Ayrıca, birçok kişi Mısır'ın Sudan'daki askerî varlığının sebebini sorgularken bazıları da "Mısır güçlerinin, oradaki mensuplarını himaye etmek için hızlıca harekete geçmesini" talep etti. 
Sudan düzleminde ise Merve askerî üssündeki Mısırlı askerler tablosu farklı şekillerde okundu.
Bazıları, iki ülke arasındaki çok yönlü ilişkiler çerçevesinde bu durumu normal karşılarken diğerlerine göre bu, "Mısır'ın Sudan'ın iç işlerine müdahalesini" yansıtıyor. 
Nasır Askerî Akademi Danışmanı ve Eski Keşif Servisi Başkanı Tümgeneral Nasr Selam, şu ifadelere yer verdi: 
"İki ülkenin silahlı kuvvetleriyle personellerini bir araya getiren ortak eğitim planlarını göz önünde bulundurunca askerî güçlerin Sudan'daki varlığı normal bir şey. İki ülke birbirine, belirli zamanlarda ortak eğitimler ve tatbikatlar yapılmasını gerektiren yakın askerî, güvenlik ve siyasi ilişkilerle bağlı. Mısır güçleri, Sudan'da misafirdir ve çatışmada bir taraf veya taraflardan herhangi birinin destekçisi değildir. Dolayısıyla da taraflardan herhangi birinin, saldırmak ya da düşmanlık yapmak üzere hedefi olamaz."

Ömer el-Beşir sonrası dönemde askerî ilişkilerin güçlendirilmesi
2019'da el-Beşir rejiminin düşürülmesinin ardından Kahire ile Hartum arasındaki askerî ilişkilerde yeni bir aşamanın başladığına işaret ediliyor.
Bu aşama, 2019 yılının temmuz ayında düzenlenen ortak askerî komitenin altıncı toplantısında başlatıldı.
Bu toplantıda iki ülke arasındaki askerî ilişkileri geliştirecek temellerin atılması üzerine anlaşma sağlandı. 
Kasım 2020'de iki taraf, "Nil'in Kartalları – 1" adı altında tarihlerinde ilk kez ortak bir askerî hava tatbikatı yaptı.
Bu tatbikatın bölümleri, Sudan topraklarında Mısır Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed Ferid'in huzurunda gerçekleşti. 
Bu tatbikatın haricinde, iki taraf her düzeyde askerî alışveriş temelinde de anlaştı.
Ayrıca terör unsurlarının sızması ve yasadışı göç operasyonlarını engellemek için iki ülke arasındaki sınır bölgelerinde ortak askerî ve güvenlik devriyelerinin yeniden yürütülmesi konusunda da anlaşıldı. 
Mart 2021'de Mısır ve Sudan'ın, iki ülkenin ortak tehditlerle karşı karşıya olduğunu teyit eden iki ordunun komutanlarının da varlığıyla Hartum'da askerî bir anlaşma imzalaması, iki ülke arasındaki askerî ilişkiler düzeyinde dikkat çekici bir gelişme olarak kaydedildi. 
O dönemde Mısır tarafından yapılan askerî bir açıklamaya göre Kahire ile Hartum arasında özellikle ortak eğitimler, rehabilitasyon, sınır güvenliği, askerî ve güvenlik tecrübelerinin aktarımı alanlarında askerî ve güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. 
Mayıs 2021'de Mısır Silahlı Kuvvetleri ve Sudanlı muadili, "Nil'in Muhafızları" adını taşıyan ortak bir askerî eğitim gerçekleştirdi ve bu eğitime iki ülkenin kara, deniz, hava kuvvetleri ile hava savunma ve özel kuvvetler unsurları katıldı. 
Sudan'dan gelen resmî açıklamalara göre Mısır'ın, Merve askerî havalimanında iki ülkenin silahlı kuvvetlerinin yürüttüğü ortak hava eğitimi kapsamında yaklaşık iki yıldır askerî varlık gösterdiği düşünülüyor.
Bununla birlikte geçtiğimiz aralık ayında direniş komiteleri de dahil olmak üzere bazı Sudanlı taraflar, Sudan'ın stratejik üssü Merve'deki Mısır askerî varlığına son verilmesini talep etti. 

Independent Türkçe



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.