Hizbullah silah dosyasında Avn’a vermediğini Franjiye’ye verir mi?

Hizbullah, Lübnanlı siyasi güçlere cumhurbaşkanlığı adayını seçmekle cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş kalması arasında bir seçim yapma şansı verdi (EPA)
Hizbullah, Lübnanlı siyasi güçlere cumhurbaşkanlığı adayını seçmekle cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş kalması arasında bir seçim yapma şansı verdi (EPA)
TT

Hizbullah silah dosyasında Avn’a vermediğini Franjiye’ye verir mi?

Hizbullah, Lübnanlı siyasi güçlere cumhurbaşkanlığı adayını seçmekle cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş kalması arasında bir seçim yapma şansı verdi (EPA)
Hizbullah, Lübnanlı siyasi güçlere cumhurbaşkanlığı adayını seçmekle cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş kalması arasında bir seçim yapma şansı verdi (EPA)

Lübnan’da cumhurbaşkanı adayı (Maruni Hristiyan) Marada Hareketi Partisi Lideri Süleyman Tony Franjiye’nin şansını diğer adaylara göre artırması gereken güç faktörü, silah dosyasında Hizbullah'tan kimsenin alamadığını alabilmesidir. Çünkü her zaman söylediği gibi Hizbullah’ın ‘güvenini’ kazandı.

Franjiye, silah sorununun çözümünün ‘Lübnanlıların söz konusu silahların kendilerine doğrultulmayacağını hissettikleri bir yolla herkesi ikna edecek bir çözüme ulaşmak için müzakere masasına oturmak’ olduğuna inanıyor.

Marada Hareketi Partisi Lideri’nin çözüme ilişkin bu vizyonu, muhalif güçler ve ‘14 Mart İttifakı’ olarak bilinen güçlerin talep ettiği gibi silahsızlanma ve söz konusu silahların devlete teslim edilmesini öngörmüyor. Belki de Franjiye’nin seçilmesine karşı çıkan içeriden bazı güçlerin bundaki ısrarının nedeni budur. Bu güçler, Hizbullah’ın müttefiki eski Cumhurbaşkanı General Mişel Avn'a vermediğini cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Faranjiye’ye de vermeyeceğine inanıyorlar. Aynı güçler, Hizbullah’ın Franjiye’ye cumhurbaşkanlığı vereceğini ve bu yüzden Franjiye’nin Hizbullah’a borcunu ödemek zorunda kalacağını düşünüyorlar.

Eski Cumhurbaşkanı Avn, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan konuya ilişkin yayınlanan raporların ardından 2018 yılının şubat ayında, aynı yıl yapılan milletvekili seçimleri ve yeni hükümetin kurulmasının ardından ulusal savunma stratejisinin Lübnanlı liderler arasında tartışılacağını açıklamıştı. Fakat önce 2019 yılında ülkede mali kriz patlak verdi, ardından Beyrut limanındaki patlama başta olmak üzere krizler peş peşe geldi. Avn, iktidarı boyunca silah dosyasını tartışmak için bir kez dahi müzakere masasına oturamadı.

Nasrallah-Franjiye görüşmelerinden birinde çekilen bir kare (Hizbullah Medya İlişkileri Ofisi)
Nasrallah-Franjiye görüşmelerinden birinde çekilen bir kare (Hizbullah Medya İlişkileri Ofisi)

Şii İkilisi’nden (Hizbullah-Emel Hareketi) kaynaklar, Hizbullah’ın eski Cumhurbaşkanı Avn'ın savunma stratejisini tartışmak üzere müzakere masasına oturma çağrısına yanıt vereceğini teyit etseler de 2018 yılından sonra Avn'ın duyurmayı planladığı herhangi bir müzakere katılmayı reddeden ve yapılacak mutabakata karşı çıkma kararı alan Lübnan Kuvvetleri (LK) partisiyle anlaşmazlığın olduğunu belirttiler. Kaynaklara göre müzakerelerde bir sonuca varılamayacağı gerekçesiyle eski Cumhurbaşkanı'nı savunma stratejisini tartışmak üzere müzakere çağrısında bulunma konusunda tereddüde düşüren de LK partisiydi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Franjiye’nin bu dosyada işinin üç nedenden ötürü Avn'dan çok daha kolay olduğunu düşünüyorlar.

Kaynaklar bu nedenleri şöyle sıraladılar:

 1- Ülkedeki mevcut durumun artık karmaşıklıklara ve daha fazla kavgaya tahammülünün kalmaması.

2- Şu an içinden geçilen süreçte bölgede ve uluslararası arenada aktif uzlaşıların olması.

3- Herkesin Filistin sorunu çözülünceye kadar silahların direniş gruplarının elinde kalacağını anlaması ve Filistinlilerin yanı sıra Suriyelilerin de Lübnan'a yerleşmesinin engellenmesi konusunda gerçekçi bir yaklaşım sergilemesi.

Franjiye’nin silah dosyasına ve bu dosyaya nasıl yaklaşılacağına dair bir vizyonu ve çözümü olmadığını söyleyen kaynaklar, buna karşın ‘görevini ve rolünü tanımlamak için çalışması gerektiği düşüncesinden yola çıktığını’ belirttiler.

Hizbullah lideri Nasrallah ve General Mişel Avn, 6 Şubat 2006 tarihinde aralarında ‘uzlaşı’ sağlanmasının ardından tokalaşırken (Reuters)
Hizbullah lideri Nasrallah ve General Mişel Avn, 6 Şubat 2006 tarihinde aralarında ‘uzlaşı’ sağlanmasının ardından tokalaşırken (Reuters)

Lübnan merkezli Levant Stratejik İşler Enstitüsü Direktörü (Levant Institute for Strategic Affairs/LISA) Direktörü Dr. Sami Nader, Hizbullah'ın silah dosyasını Lübnan'da çözülebilecek bir dosya gibi gösterme girişimlerini alaya aldı. Dr. Nader, ‘oyun bir milletler oyununa ve bölgesel güçler arasında bir takasa dönüştüğünde içerideki aktörlerin pratikte oynayacakları hiçbir temel rol kalmayacağını ve o zaman görevlerinin küçük paylarla sınırlı olacağını, çünkü büyük payların bir anlaşmayla paylaşılabileceğini’ söyledi. Dr. Nader, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Esasen cumhurbaşkanlığı dosyasında, içerideki aktörler kontrolü dışarıya devrettiler ve rollerinden vazgeçtiler. Peki Hizbullah'ın silahları gibi büyük bir dosyada ne yapmalarını bekleyebiliriz?!” yorumunda bulundu.

Eski bir Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi olan Brigitte Khair-Mountain ise Franjiye’nin vaatlerine hiç ikna olmuş gibi görünmüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Khair-Mountain, “Eğer Franjiye bunu başarabilseydi, seçimden önce pratik adımlar atardı” değerlendirmesinde bulundu. Franjiye’nin adının 2016 yılında eski Başbakan Saad Hariri tarafından önerildiğinde Hizbullah'ın bundan memnun olmadığını hatırlatan Khair-Mountain, Hizbullah’ın o dönem en sevdiği müttefiki Avn ile birlikte devam etmeyi tercih ettiğini belirterek “Bu yüzden Hizbullah’ın o gün Avn'a vermediğini bugün Franjiye’ye vermesi pek mümkün değil. Dolayısıyla muhalefet, geçmişte çokça test ettiğimiz ve sahada bir sonuç alamadığımız vaatlerle ve hayallerle bugün cumhurbaşkanlığından vazgeçemez” diye konuştu.

Savunma stratejisinin Lübnanlı liderlerin katılımıyla bir müzakere masasında tartışılması fikri, eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn’nın görev süresinin 2014 yılında sona ermesiyle unutuldu. Ancak Lübnanlı liderler, 2012 yılında ‘Baabda Bildirisi’ olarak bilinen uzlaşıdaki çok sayıda madde üzerinde anlaşmış olmalarına rağmen 8 yılı aşkın bir süre boyunca Hizbullah'ın silahlarının akıbeti konusunda herhangi bir anlaşmaya varamadılar. Bildirinin 12. maddesi, Lübnan'ın bölgesel ve uluslararası eksenlerden ve çatışmalardan uzak tutulmasını ve bölgesel gerilimlerin ve krizlerin olumsuz yansımalarından korunmasını şart koşuyordu. Hizbullah ise Suriye'ye savaşmak üzere üyelerini gönderme kararı almasından ötürü Baabda Bİldirisini reddetmiş, Hizbullah'ın Lübnan Parlamento Bloğu Başkanı Muhammed Raad, Baabda Bildirisinin ölü doğduğunu ve kağıt üzerindeki mürekkepten başka bir şey olmadığını söylemişti.



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”