Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Cumhurbaşkanını seçmek için yakın zamanda herhangi bir seçim oturumu olmayacak”

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Cumhurbaşkanını seçmek için yakın zamanda herhangi bir seçim oturumu olmayacak”
TT

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Cumhurbaşkanını seçmek için yakın zamanda herhangi bir seçim oturumu olmayacak”

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Şarku’l Avsat’a konuştu: “Cumhurbaşkanını seçmek için yakın zamanda herhangi bir seçim oturumu olmayacak”

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, sonuca ulaşılmasını sağlayacak gerçek rekabetin yokluğu ışığında, bir cumhurbaşkanı seçme yönünde yeni bir parlamento oturumu çağrısında bulunmaya istekli görünmüyor. Zira parlamentonun cumhurbaşkanlığı pozisyonunun Ekim ayında boş kalması öncesinde ve sonrasında düzenlediği başarısız 11 oturumunda başarı elde edilememişti. Batılı bir diplomatik kaynağın Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre eski bakan Süleyman Franciye'nin seçilmesine bölgesel ve uluslararası düzeyde bir itirazın olmamasının da bir geçerli son kullanma tarihi olduğu anlaşılıyor.

Söz konusu kaynak, Arap ve uluslararası düzeydeki ülkelerin Franciye dahil olmak üzere herhangi bir kişinin seçilmesine itirazının olmadığı yönünde yetkililerin bilgilendirildiği anlayışın isabetli olmadığını ifade etti. Ülkede kaydedilen zor koşullar ve uluslararası istikrarsızlık ışığında ülke için acilen bir cumhurbaşkanı seçilmesi gerektiğini vurguladı Ancak Lübnanlı siyasetçiler bir önlem almadıkları, herhangi bir reform sürecinin ve krizden çıkış haritasının ön koşulu olarak ülkeye bir cumhurbaşkanı seçilmesine ve ülkedeki anayasal kurumların yeniden düzenine izin veren bir anlaşmaya varmadıkları taktirde Lübnan dosyasının gerilerde kalacağına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanlığı boşluğunu sona erdirmek için bir anlaşmaya varmanın öncelikli olduğuna dikkat çeken kaynak ancak Lübnan’a dost ülkelerin Lübnan siyasi güçlerinin ülkeyi ileriye götürmedeki ciddiyetine dair Arap ve uluslararası topluluklara güven verecek gerçek bir reformun başlatılması gerektiği düşüncesinde olduklarına değindi. Seçim sürecinde yavaşlama ve tökezleme yaşandığı taktirde söz konusu itirazın iptal edilebileceğini açıklayan kaynak, zira şu an gündemdeki iki aday, Franciye ve eski bakan Cihad Azour konusunda karşılıklı mezhepsel vetoların olduğuna dikkat çekti. Bu sebeple her iki taraf için de kabul edilebilir üçüncü bir seçeneği düşünmenin uygun olacağını ifade etti.

Berri'nin belirlediği tarihin (15 Haziran) bir süre sınırını temsil edebileceğini söyleyen kaynak çünkü Berri’nin kararı ülke zor duruma düşmeden önce bu boşluğu sonlandırma ihtiyacına dayanarak verdiğini vurguladı. Nitekim Merkez Bankası direktörlüğünün önümüzdeki Temmuz ayında boşalacak olması, ülkedeki parasal istikrar için yakın bir tehlike teşkil edebilir.

Ancak Şarku’l Avsat’a konuşan Berri ise aslında bir son kullanma tarihi belirlemediğini söyledi. Diğer yandan öncekiler gibi sona erecek bir folklorik oturum çağrısında bulunmayacağını söyleyen Berri, önümüzdeki ayın ortası için tarihi belirlerken Lübnan Bankası yönetiminin durumunu ve ülkeye yönelik diğer riskleri göz önüne aldığını vurguladı. Cumhurbaşkanının bir an önce seçilmesi gerektiğini vurgulayan Berri, gerçek bir rekabetin olmadığı bir oturum çağrısında bulunmayacağının altını çizerek durumun verimli bir oturum çağrısına imkan sağlamadığını kaydetti. Cumhurbaşkanını seçmek için yakın zamanda herhangi bir seçim oturumu olmayacağı bilgisini verdi.

Hizbullah ise muhalefete ve eski bakan Cihad Azour’u aday gösterme konusunda anlaşmaya varma olasılığına karşı çıkmaya devam etti. Hizbullah Parlamento Bloğu Başkanı Muhammed Raad’ın bu yönde yaptığı eleştirinin ardından Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Marada Hareketi Partisi Başkanı Süleyman Franciye’nin adaylığı başından bu yana önemli bir rakam ile seyretti. Programlara ve politikalara karşı çıkanlar, Franciye’ye karşı çıkmak için anlaşmaya çalışıyorlar. 16 adayın olduğu listeden bir kişi hakkında zor anlaşıyorlar. Kapsayıcı ve ulusal bir Hıristiyan cumhurbaşkanı örneği, Lübnan için mezhepsel bir geçmişe sahip çatışmacı bir cumhurbaşkanından daha iyidir. Cumhurbaşkanı seçimi sığ çıkarlar oyunundan kurtarılmalıdır. Gelin ülkeyi kurtaracak, onu seçenlerin tutsağı olmayacak özgür bir cumhurbaşkanı seçelim.”

Muhalefet cephesindeki Hristiyan Ketaib Partisi Başkanı Sami Cemayel ise Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:

“Bu, meydan okuma adayınızı kabul etmek veya kalıcı olarak dikte ettiğiniz şeylere boyun eğmek anlamına mı geliyor? Sözlüğünüzde yıkıcı seçeneklerinizden başka bir seçenek kalmadı mı? Kafa karışıklığınız, mantığınızı gülünç ve ağlatan bir hale getiriyor.”

Lübnan Kuvvetleri Partisi Dış İlişkiler Dairesi Başkanı eski Bakan Richard Kouyoumjian ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Hizbullah'ın muhalefet ile Marada Hareketi arasında bir cumhurbaşkanı adayı konusunda anlaşmaya varıldığına dair işaretler karşısındaki sert duruşu şu gerçeği doğruluyor: Hizbullah ve Emel Hareketi ikilisi devlete ve ülkeye elini uzatmak istiyor. Bu, muhalifleri yıldırmaya, onlara ihanet etmeye, tereddüt edenleri sindirmeye dayanıyor. Adayı düşürmek sadece siyasi değil, stratejik bir seçimdir.”



Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor

Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
TT

Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor

Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nin gelecekteki yönetiminden çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin belirsizlik ve kafa karışıklığı, özellikle de hareketin Washington'un kendisiyle doğrudan müzakerelerde siyaset sahnesinden çıkarılmasını istemediği yönündeki iddialarının ardından artıyor. Ancak konu hakkında bilgi sahibi bir Mısırlı kaynak Şarku’l Avsat'a, “Mısır ve Katar'daki arabulucuların sürecin karmaşıklığına rağmen durumla başa çıkabilecek kabiliyete sahip olduklarını” söyledi.

Hamas liderlerinden Tahir en-Nunu pazar günü Reuters'a yaptığı açıklamada, Hamas liderleri ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında birkaç toplantı yapıldığını doğruladı.

En-Nunu, “Doha'da çifte vatandaşlığa sahip bir esirin serbest bırakılmasına odaklanan birkaç toplantı yapıldı. Filistin halkının çıkarları doğrultusunda olumlu ve büyük bir esneklikle hareket ettik” ifadelerini kullandı.

En-Nunu, Hamas temsilcileriyle gerçekleştirilen diyalog oturumlarında ABD tarafının Hamas'ın Filistin siyasi sahnesinden çıkarılmasını önermediğini belirtti.

Bu gelişme, Hamas'ın daha önce Mısır ve Katar'daki arabuluculara savaştan sonra Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmeyi kabul ettiğini bildirmesine rağmen yaşandı.

Söz konusu gelişme aynı zamanda dün Katar'ın başkenti Doha'da Gazze'de ateşkes anlaşmasına ilişkin yeni tur müzakerelerin başlamasıyla aynı zamana denk geldi. Anlaşmanın ilk aşaması 1 Mart'ta sona ererken İsrail savaşın sona ermesi anlamına gelen ikinci aşamaya geçmeyi reddetti.

İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki varlığını tamamen sona erdirmekte ısrar ederken, Hamas sadece iktidarı devretmeyi kabul ediyor, ancak Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Filistin topraklarında işgale karşı direnmeye devam etme hakkını koruyor.

xsdfrgt
Savaş sırasında güneye doğru yerlerinden edilen Filistinliler geçtiğimiz ocak ayında Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine geri dönüyor. (Reuters)

Konuyla ilgili bilgi sahibi Mısırlı bir kaynak, “Washington'un Hamas ile doğrudan müzakerelere başlaması ateşkes görüşmelerine kesinlikle gölge düşürdü. Buradan çıkan sinyaller, ABD'nin on yıllardır terör örgütü olarak sınıflandırdığı harekete karşı tutumunu değiştirdiğini gösterdi” dedi.

Ancak kaynak, ‘buna rağmen Mısır ve Katar'daki arabulucuların en başından beri varılan mutabakata göre ateşkesin uygulanmasına devam ettiklerini, bunun da nihayetinde Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimine katılmayacağını öngördüğünü ve hareketin arabuluculara ilettiği ve değişmeyen pozisyonunun bu olduğunu’ belirtti.

Kaynak, ‘değişkenlerin ve çelişkili sinyallerin müzakerelerin karmaşıklığını arttırdığını ve bunlarla başa çıkmak için daha fazla çaba gerektirdiğini, ancak Mısır ve Katar'ın durumu çözme ve bununla başa çıkma yeteneğine sahip olduğunu’ vurguladı.

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Halid Ukkaşe ise Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Washington'un Hamas'la doğrudan müzakerelere başlamasının ardından İsrail ile ABD arasında bir çatışma durumu ortaya çıktı. Zira bundan önce iki tarafın Hamas'a karşı tutumları tamamen uyumluydu. Ancak şimdi Washington'un, Hamas'ın elindeki Amerikalı esirlerin serbest bırakılması için tutumunda bir değişiklik yaptığı görülüyor.”

Ukkaşe sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem İsrail hem de ABD şimdi birbirleriyle çelişen tutumları nedeniyle birbirlerini suçluyor; bu da kesinlikle ateşkes görüşmelerine yansıyan bir kargaşa durumu yarattı. Ancak iyi olan husus, Kahire'nin Hamas'ın Gazze Şeridi'ni yönetmekten uzaklaştırılması önerisi üzerinde Arapların mutabık olması ve Mısır ve Katar'daki arabulucuların müzakereler sırasında buna güveniyor olması.”

Mısır Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Enformasyon Servisi geçtiğimiz kasım ayında, El Fetih ve Hamas temsilcilerinin Kahire'de yapılan bir toplantıda Gazze Şeridi'nin savaş sonrası yönetimine ilişkin Mısır'ın önerisini kabul ettiklerini duyurdu.

Mısır'ın önerisi, Gazze Şeridi için ‘Gazze Şeridi Halkını Destekleme Topluluğu Komitesi’ adında bir idari organ kurulmasını ve bu organın sivil işlerin idaresinden, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere insani yardım sağlamaktan, Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasından ve İsrail askeri operasyonlarında yıkılan yerlerin yeniden inşasına başlanmasından sorumlu olmasını öngörüyor.

Suudi siyasi analist Muhammed el-Harbi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Kahire'de kısa süre önce düzenlenen Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi’nde Mısır tarafından sunulan ve Gazze Şeridi'ni bir sonraki aşamada Arap desteği ve Filistin şemsiyesi altında yönetecek bağımsız bir komitenin kurulmasını içeren planın onaylandığı açıklandı” dedi.

El-Harbi şöyle devam etti: “Hamas ile ABD arasındaki müzakereler sırasında söylenenler ya da yapılanlar normal. Müzakereler sırasında doğal manevralar gerçekleşir ve her iki taraf da mümkün olan azami menfaati elde etmek için meseleleri çözmeyi sonuna kadar erteler.”

Geçtiğimiz şubat ayında Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt Hamas'a Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmesi çağrısında bulunmuş ve bu çağrı Arap ülkeleri tarafından Filistin halkının menfaatine olduğu gerekçesiyle desteklenmişti.

Washington'daki Ortadoğu Çalışmaları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Hasan Muneymine ise “Hamas ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında gerçekleşen görüşmeleri ‘Washington ile Hamas arasında müzakereler’ olarak adlandırmanın yanlış olduğunu” söyledi.

Muneymine Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Boehler'in tek bir dosya ile görevlendirildiğini, bunun da rehine dosyası olduğunu, dolayısıyla bu dosyanın tamamlanması ve esirlerin serbest bırakılması için Hamas ile iletişim kurma yetkisine sahip olduğunu, Hamas'ın geleceği ya da ateşkesin geleceği hakkında konuşma yetkisine sahip olmadığını” belirtti.

Hamas'ın durumu istismar etmek ve taleplerini elde etmek için çalıştığını vurgulayan Muneymine, “Ancak Boehler'in elinde hiçbir şey yok. Dolayısıyla Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki siyasi sahneden çekilmesini önermediğine ya da bunu Washington'dan gelen bir pozisyona dönüştürmediğine güvenilemez” ifadelerini kullandı.