Tartıdan doğru sonucu almak için ne yapmalı?

Hangi saatler ideal?

Uzmanlara göre kilo vermenin anahtarı, sağlıklı beslenme ve egzersiz (Unsplash)
Uzmanlara göre kilo vermenin anahtarı, sağlıklı beslenme ve egzersiz (Unsplash)
TT

Tartıdan doğru sonucu almak için ne yapmalı?

Uzmanlara göre kilo vermenin anahtarı, sağlıklı beslenme ve egzersiz (Unsplash)
Uzmanlara göre kilo vermenin anahtarı, sağlıklı beslenme ve egzersiz (Unsplash)

Uzmanlara göre gün içinde tartıya çıkınca en doğru sonuçların görülebileceği belirli zamanlar var. 

Kilosunu sıklıkla kontrol edenler, günün farklı saatlerinde tartının farklı rakamlar gösterdiğini muhtemelen biliyor.

Amerikan Fizyoloji Derneği'ne göre bunun nedeni, gece boyunca daha az yemek yenmesi ve terleme ya da nefes alma yoluyla su kaybedilmesi.

En doğru sonuç

Bu noktada akşa şu soru geliyor: Sabah tartılmak, ne kadar kilo kaybettiğimiz veya aldığımız hususunda bizi yanıltır mı?

Aslında bunun aksine, tartıdan en doğru sonucu, sabah tuvalete çıktıktan sonra ve kahvaltıdan ya da ilk suyu içmeden önce tartılanlar alıyor.

Uzmanlara göre sabah saatleri en iyi zaman.

Zira vücudunuza bir önceki gün yediğiniz ve içtiğiniz her şeyi düzgün bir şekilde sindirme fırsatı vermiş ve midenizi nispeten boş bırakmış oluyorsunuz.

Günün ideal zamanında tartılmanın yanı sıra, kilo kaybını veya hedefe yönelik ilerlemeyi daha iyi takip etmenin başka yolları da var.

Bununla ilgili öneriler şu şekilde:

Haftada bir kez, günün aynı saatinde tartılın.

Tartınızı sağlam, düz bir yüzeyde tutun.

Ağırlığınızı her iki ayağınız arasında eşit olarak dağıtın.

Tartı üzerinde çıplak ayakla durun.

Tartı üzerinde olabildiğince az kıyafet giyin.

Öte yandan uzmanlar, tartıyla kurulan sağlıksız ilişkilere de dikkat çekiyor.

Kilo kontrolünün hayatları üzerinde olumsuz etkisi olduğunu düşünenler, bir uzmandan destek almayı veya tartıdan bir süreliğine ayrılmayı düşünebilir.

Zira bunun sonucunda beden algı bozukluğu gibi ciddi durumlar ortaya çıkabilir.

 

Independent Türkçe, CNET, Consumer Reports



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature