ABD İran’ın nükleer bomba yapabileceğinden endişeli

Financial Times: Robert Malley ile İran’ın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi doğrudan görüşmeler yaptı

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile cuma günü Cape Town’da bir araya geldi (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile cuma günü Cape Town’da bir araya geldi (AFP)
TT

ABD İran’ın nükleer bomba yapabileceğinden endişeli

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile cuma günü Cape Town’da bir araya geldi (AFP)
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile cuma günü Cape Town’da bir araya geldi (AFP)

ABD yönetimi, 2015 nükleer anlaşmasının ‘gündemde olmadığını’ söylerken, İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Emir Said İrevani geçtiğimiz günlerde ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ile birkaç görüşme yaptı.

Financial Times’ın diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre ABD yönetimine yakın bir kişi, görüşmelerde öncelikle Tahran ile Washington arasında bir tutuklu takası anlaşması imzalanma olasılığı üzerinde durulduğunu ve Washington’un İran’da tutuklu bulunan üç vatandaşını iade etmeye çalıştığını söyledi.

Müzakerelerin geçen mart ayında askıya alınmasından bu yana İranlı yetkililer, ABD tarafıyla tutuklu takası için hazır bir anlaşmanın imzalanması için ısrar ettiler ve bunun sekteye uğramasından ABD tarafını sorumlu tuttular.

Yakın bir zamanda Tahran, Umman arabuluculuğunda Belçika ile önemli bir anlaşma imzaladı. Anlaşmaya göre Brüksel, Belçikalı yardım görevlisi Olivier Vandecasteele karşılığında terör suçundan hüküm giymiş diplomat Esedullah Esedi’yi serbest bıraktı. Ayrıca serbest bırakılan bir Danimarkalı ve iki Avusturya-İran vatandaşı da cumartesi sabaha karşı Brüksel’e ulaştılar.

Bu anlaşma, Biden yönetimi üzerindeki ABD’li mahkumları geri alması için baskıyı artıracaktır.

Financial Times kaynakları, bir çeşit geçici anlaşma yapmanın veya her iki tarafın gerilimi azaltmaya yönelerek İran’ın üzerindeki bazı yaptırımların hafifletilmesi karşılığında uranyum zenginleştirme seviyelerini azaltmasının olası seçeneklerden olduğunu söylediler.

Kaynaklar, İran’ın New York’taki BM temsilciliği ile İran dosyasından sorumlu ABD’li yetkili arasında doğrudan bir temas gerçekleştiğini ilk kez ortaya çıkarmıyor. Geçen ocak ayında İran temsilciliği, Iran International tarafından yayınlanan bir haberi yalanlamıştı.

Diplomatik plan

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’tan aktardığına göre, ‘İran’ın nükleer programını agresif bir şekilde genişletmesinin bölgesel bir savaşı getirebileceğine dair korkuların artmasıyla Batılı güçler (ABD’li ve Avrupalı), nükleer faaliyetleri konusunda İran’la nasıl başa çıkılacağına’ ilişkin tartışmaları yeniden başlattı.

Batılı bir diplomat gazeteye, “İran’ın nükleer programının yoldan çıkmasına izin vermek yerine bunun önünü almak için aktif bir diplomatik plana ihtiyacımız olduğuna dair bir görüş birliği var” dedi. Diplomat “Beni endişelendiren şey, İran’daki karar alma sürecinin çok kaotik olması ve bunun İsrail’le savaşa götürme ihtimali” dedi.

Financial Times haberi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Viyana’daki üç aylık toplantısına iki gün kala yayınlandı. Bu sırada nükleer anlaşmayı destekleyen İran-Batı çevreleri, diplomatik yola dönmenin önündeki engelleri kaldırmaya çalışıyor. UAEA yakın bir zamanda İran’la askıda bekleyen sorunlara kısmi bir çözüm getirildiğini ve bazı denetim ekipmanlarının geri alınabildiğini duyurmuştu. Tahran, Fordo Nükleer Tesisi’nde bulunan yüzde 83,7 oranında zenginleştirilmiş uranyum parçacıkları hakkında UAEA’ya açıklama yaptığını söylemişti.

Bu haftanın başlarında Robert Malley ABD Ulusal Halk Radyosu’na (NPR) verdiği demeçte, ABD’nin İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak hala diplomatik çözümler aradığını söyledi. Washington, İran’ın ‘nükleer silah elde etmek için adımlar attığı’ sonucuna varırsa, ABD’nin ‘caydırıcı önlemler’ alacağı konusunda uyarıda bulunan Malley, bu durumda ‘askeri seçenek’ de dahil olmak üzere, ‘hiçbir seçeneğin göz ardı edilmeyeceğini’ ve masada olacağını vurguladı.

Müzakereler, İran’ın, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in önerisini reddettiği geçen eylül ayından sonra çıkmaza girmişti. Mart ayında İran’ın baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani, Fransa, İngiltere ve Almanya’dan yetkililerle görüşmek üzere Oslo’ya gitmişti.

Toplantıdan günler sonra Bakıri Kani, Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımda “Görüşlerimizi netleştirdik ve bazı yanlış değerlendirmelere karşı uyarıda bulunduk” ifadelerini kullanarak ülkesinin diplomatik yollar da dahil olmak üzere ulusal çıkarlarını ilerletmeye kararlı olduğunu sözlerine eklemişti.

O dönem Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, görüşmelerin, Fordo Nükleer Tesisi’nde müfettişler tarafından bulunan ve yüzde 83,7 saflığa ulaşan (nükleer silah geliştirmek için gereken yüzde 90) uranyum parçacıklarının kökeni hakkında UAEA tarafından yürütülen bir soruşturmada Tahran’dan iş birliği yapmasını istemeye odaklandığını söylemişlerdi.

Kaynaklar, toplantıda başta İran’ın nükleer dosyada gerilimi tırmandırması olmak üzere birkaç dosyanın ele alındığını söylemişlerdi. Avrupalı ​​diplomatların İran tarafına endişelerini ve ülkelerinin tutumlarını ‘açıkça’ dile getirdiklerini belirtmişlerdi. Kaynaklar, toplantının İran nükleer anlaşması ve ona geri dönme olasılığı ile ilgili herhangi bir müzakereyi ele almadığını ifade etmişlerdi.

İki bombaya yetecek kadar uranyum

İran’ın yüzde 60’a varan zenginleştirilmiş uranyum stoku artmaya devam ediyor. UAEA üye devletlere gönderilen üç aylık iki rapordan birine göre şu anda bu stok hemen hemen iki nükleer bomba yapmaya yetiyor.

UAEA üç aylık raporunda, İran’ın tahmini zenginleştirilmiş uranyum stokunun, Tahran ile büyük güçler arasında imzalanan 2015 nükleer anlaşması kapsamında izin verilen sınırın 23 katı olduğunu vurguladı.

Buna göre İran’ın 13 Mayıs’taki toplam zenginleştirilmiş uranyum stokunun 4.744,5 kilogram olduğu tahmin edilirken, anlaşmada izin verilen sınır 202,8 kilogramdı.

UAEA, İran’ın şu anda yüzde 60’a varan oranda zenginleştirilmiş 114,1 kilogram uranyuma ve bir önceki çeyreğe göre 26,6 kilogramlık bir artışla kolayca daha fazla zenginleştirilebilen uranyum hekzaflorür formuna sahip olduğunu belirtti.

Şu anda, yüzde 20’ye kadar zenginleştirilmiş uranyum stoklarının şubat ayındaki son rapordan bu yana 36,2 kilogram artarak 470,9 kilograma ulaştığı tahmin ediliyor.

Reuters Haber Ajansı’na göre, yüzde 60’a kadar zenginleştirilmiş yaklaşık 42 kilogram uranyuma sahip olmak, UAEA tarafından ‘büyük bir miktar’ olarak tanımlanıyor ve bunun ‘nükleer patlayıcı bir cihaz üretme olasılığının göz ardı edilemeyeceği nükleer malzemeye yakın bir miktar’ olduğunu söylüyor.



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant