Abdullahiyan'ın ‘New York çetesi’ yüzünden hesap vermesi bekleniyor

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, geçtiğimiz ay büyükelçiler için düzenlenen yıllık bir konferansta (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, geçtiğimiz ay büyükelçiler için düzenlenen yıllık bir konferansta (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

Abdullahiyan'ın ‘New York çetesi’ yüzünden hesap vermesi bekleniyor

İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, geçtiğimiz ay büyükelçiler için düzenlenen yıllık bir konferansta (İran Dışişleri Bakanlığı)
İran Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, geçtiğimiz ay büyükelçiler için düzenlenen yıllık bir konferansta (İran Dışişleri Bakanlığı)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın mevcut hükümetin diplomatik personelini ‘New York çetesinden’ kurtulmamakla suçlayan milletvekillerinin sorularını yanıtlamak için çarşamba günü meclis huzuruna çıkması bekleniyor.

Abdullahiyan, geçen aralık ayından beri hesap verebilirlik hayaletiyle karşı karşıya. O dönemde Tahran Temsilcisi Ali Hodeyran'ın soru sormaktan geri çekilmesi ve bir ay ertelemesi nedeniyle görevden alma meclis gündeminden kaldırıldı. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgiye göre bu, Hodeyran’ın Dışişleri Bakanı ile meseleyi çözme konusunda bir anlaşmaya varmasından sonraydı.

Abdullahiyan'a yöneltilen soruda, “New York çetesinin Dışişleri Bakanlığı'nda tutulmasının gerekçelerinin” açıklanması isteniyor. ‘New York çetesi’, İran çevrelerinde eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in ve ondan önce de şu anda Dış Politikalar Stratejik Konseyi Başkanlığı’nı yürüten eski Dışişleri Bakanı Kemal Harazi'nin çevresine verilen isimdir. Dış Politikalar Stratejik Konseyi ise İran Dini Lideri’nin ofisine bağlı bir organ olup, esas olarak dış politikanın tasarımına katkıda bulunur ve Dışişleri Bakanlığı'na paralel bir organ olarak da görülür.

İran resmi haber ajansı IRNA’nın haberine göre New York çetesi, “Batı ile iletişim kurma eğiliminde olan güçleri tanımlamak için kullanılan bir terim ve soru, Meşhed şehrinin önceki hükümetteki temsilcisi tarafından soruldu.”

Temsilci sorusunda şunları söyledi: “Hükümetin rotasındaki değişiklik göz önüne alındığında, Dışişleri Bakanı'nın mevcut yaklaşımının ve uzmanlardan faydalanmamasının, New York çetesini ve Zarif'in Dışişleri Bakanlığı'ndaki çevresini tutmasının ve korumasının amacı nedir?”

IRNA, parlamentonun bu konuda Abdullahiyan'a yönelik baskıyı sürdürme konusundaki ısrarını dolaylı olarak eleştirdi. Dışişleri Bakanı, 13. hükümetin kuruluşundan bu yana gündeme gelen soruyu yanıtlamak için bu hafta Meclis'e gidiyor. Hâlbuki iki yıl aradan sonra hükümete bağlı güçler, bakanlığın temel sorumluluklarını üstleniyor ve Dini Lider’in (Ali Hamaney) ve Cumhurbaşkanı’nın (İbrahim Reisi) istediği dış politikayı ilerletmeyi planlıyorlar.

Ajans ayrıca Abdullahiyan'ın bu soruyla Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi'nde de karşılaştığını ve “Egemen ve tam ihtisaslaşmış bir kurum olarak Dışişleri Bakanlığı'nda atamaların seyri kurallara tabidir ve yetkili makamlar, hassas pozisyonlarda kişilerin atanmasını veya tutulmasını değerlendirmektedir. Yeni hükümette Dışişleri Bakan Yardımcıları değiştirilirken, 40'a yakın milletvekili de değişti” cevabını verdiğini aktardı.

Zarif, daha önce yaptığı açıklamalarda dönemin popülaritesinin başlamasının Harazi'nin bakanlık dönemine dayandığını ve buna New York'ta birlikte çalıştığı ekip dendiğini söylemişti.

Zarif, bu ayın başlarında Clubhouse uygulaması üzerinden yapılan bir panel sırasındaki tartışmada, ABD'deki en önde gelen İran lobi grubu Ulusal İran Amerikan Konseyi'nin (NIAC) İran'dan mali sponsorluk aldığını yalanladı.

Zarif’in Dışişleri Bakanlığı görevini halefi Abdullahiyan'a devrettiği devir teslim töreninden, Ağustos 2021 (İran Dışişleri Bakanlığı)
Zarif’in Dışişleri Bakanlığı görevini halefi Abdullahiyan'a devrettiği devir teslim töreninden, Ağustos 2021 (İran Dışişleri Bakanlığı)

Zarif, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Baz gruplara para ödendi ama NIAC aralarında yoktu. NIAC ile iş birliği bilgi alışverişiyle sınırlıydı. İran'da insan haklarını eleştirdiğini söyleyerek NIAC konusunda hassas davrandılar. Hüseyin Taib (Devrim Muhafızları eski istihbarat şefi) benim NIAC'ın kurucusu olduğuma inanıyordu ve onlara karşı çıkıyordu.”

New York çetesi konusu, İran Cumhurbaşkanı’nın İran Dışişleri Bakanlığı'nca atanan 11 yeni büyükelçiyi kabul ettiği bir dönemde gündeme geldi. İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde Reisi'nin “Hükümetin politikası, dış politikayı ve komşu ve dost ülkelerle ilişkileri ortak bir yönelimle yeniden dengelemektir” sözleri aktarılırken, Dışişleri Bakanlığı’nın “ulusal gücü artırmak için gerektiği kadar aktif ve akıllı diplomasi kullanması gerektiği” vurgulandı.



Rusya'nın Ukrayna'nın kuzeydoğusuna düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Ukrayna'nın Hmelnitski kentinde Rus insansız hava aracı ve füze saldırıları sırasında hasar gören bir otomobil firmasının garajında ​​itfaiyeciler çalışıyor (Reuters)
Ukrayna'nın Hmelnitski kentinde Rus insansız hava aracı ve füze saldırıları sırasında hasar gören bir otomobil firmasının garajında ​​itfaiyeciler çalışıyor (Reuters)
TT

Rusya'nın Ukrayna'nın kuzeydoğusuna düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Ukrayna'nın Hmelnitski kentinde Rus insansız hava aracı ve füze saldırıları sırasında hasar gören bir otomobil firmasının garajında ​​itfaiyeciler çalışıyor (Reuters)
Ukrayna'nın Hmelnitski kentinde Rus insansız hava aracı ve füze saldırıları sırasında hasar gören bir otomobil firmasının garajında ​​itfaiyeciler çalışıyor (Reuters)

Yerel yetkililer dün akşam, sınır yakınlarındaki Ukrayna'nın Sumi bölgesine (kuzeydoğu) düzenlenen Rus hava saldırısında bir kişinin öldüğünü, birçok kişinin de yaralandığını duyurdu.

Sumi Valisi Oleg Grigorov, Telegram'da yaptığı açıklamada, "Düşmanın Putvil köyü eteklerinde düzenlediği saldırıda bir kişi öldü, aralarında dokuz yaşında bir çocuğun da olduğu çok sayıda kişi yaralandı" ifadelerini kullandı.

Ülkenin güneydoğusunda, dün akşam Zaporijya'da düzenlenen Rus insansız hava aracı (İHA) saldırısında en az 15 kişi yaralandı. Bu bölgenin askeri idaresinin başkanı Ivan Fedorov, ağır hasar gören konutların fotoğraflarını paylaşarak, yaralılardan dördünün hastaneye kaldırıldığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Rus güçleri Ukrayna'nın yaklaşık yüzde 20'sini işgal altında tutuyor.


Filistin'i destekleyen Palestine Action grubunun Londra'daki eylemi sırasında 425'ten fazla kişi gözaltına alındı

Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
TT

Filistin'i destekleyen Palestine Action grubunun Londra'daki eylemi sırasında 425'ten fazla kişi gözaltına alındı

Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)

Londra polisi, temmuz ayı başlarından bu yana ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırılan ve yasaklanan Palestine Action grubunu desteklemek için dün düzenlenen yeni bir gösteride 425'ten fazla kişiyi gözaltına aldığını duyurdu.

Londra polisi tarafından yapılan açıklamada, bu sayının, vandalca eylemlerin ardından yasaklanan Palestine Action grubunu açıkça destekleyen herkesin tutuklanacağı uyarısının ardından kaydedildiği ve ayrıca kolluk görevlilerine karşı şiddet suçlamasıyla 25 kişinin tutuklandığı belirtildi.

dfgth
Londra'da Palestine Action grubunun bir destekçisini taşıyan polis memurları (AP)

Yüzlerce kişi öğle saatlerinde İngiliz Parlamento binası önünde toplanarak tutuklanma riskine aldırış etmeden “Soykırıma karşıyım. Palestine Action grubunu destekliyorum” yazılı pankartlar taşıdı.

Göstericiler arasındaki emekli Polly Smith (74) şöyle dedi:

“Biz terörist değiliz. Palestine Action grubunun var olma hakkı olduğunu söylemeliyiz. Yasak kaldırılmalı.”

Geri dönüşüm şirketi yöneticisi Nigel (62), grubu destekleyen bir pankart tutarak şöyle dedi:

“Hükümetimiz bu grubu yasaklamaya karar verdi. Bu tamamen yanlış. Protestoları durdurmaya çalışmak yerine (Gazze'deki) soykırımı durdurmak için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekir.”

fgthyu7
Londra'da Palestine Action grubuna getirilen yasağın kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir protestocu bir grup polis memuru tarafından polis arabasında gözaltına alınırken (Reuters)

Polis memurları ile tutuklamaları engellemeye çalışan katılımcılar arasında gerginlik yaşandı.

Metropolitan Polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, 150 tutukludan bir kısmının ‘polis memuruna şiddet uygulamak’ suçlamasıyla yargılandığı belirtildi.

Palestine Action grubu, üyelerinin özellikle Kraliyet Hava Kuvvetleri Üssü’nde gerçekleştirdiği eylemlerin ardından, temmuz ayı başlarında İngiltere’de ‘terör örgütleri’ listesine eklendi.

Defend Our Juries grubu o tarihten bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) ‘orantısız’ olarak nitelendirdiği yasağı protesto etmek için gösteriler düzenliyor.

dfrgtyu
Londra'da Palestine Action grubunu destekleyen bir gösteride bir adam polis memurlarına bağırırken (Reuters)

Dünkü gösteriden önce 800'den fazla kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 138'i ‘terör örgütünü desteklemek veya desteklemeye teşvik etmekle’ suçlanmıştı. Bu kişilerin çoğu altı ay hapis cezasına çarptırılırken, gösterilerin organizatörleri olarak görülenler 14 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Palestine Action grubunun kurucu ortağı Huda Amouri, gruba getirilen yasağı mahkemede itiraz etme izni aldı ve hükümete bu izni temyiz etme hakkı tanındı.

Öte yandan dün Londra sokaklarında binlerce kişi Filistin yanlısı bir gösteri düzenlerken, İsrail Hamas'a karşı Gazze şehrini kontrol altına almak amacıyla Gazze'ye yeni saldırılar başlattı.


Eylül 2025 ve tek kutuplu düzenin çöküşü

Barbara Gibson
Barbara Gibson
TT

Eylül 2025 ve tek kutuplu düzenin çöküşü

Barbara Gibson
Barbara Gibson

Shirley Yu

Tarihin belirleyici anları nadiren kendilerini açıkça belli eder. Ancak, 31 Ağustos - 3 Eylül 2025 haftası Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu düzenin, insan hakları, liberal demokrasi ve serbest piyasaları düzenleyen ilkelerinin yerini medeniyet kimliklerine, kalkınma zorunluluklarına ve stratejik özerkliğe bıraktığı kökten farklı bir dönemin önünü açan an olarak ölümsüzleştirilebilir.

Ne Tianjin'deki Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi ne de İkinci Dünya Savaşı zaferinin ve Pekin'de Japon işgaline karşı direnişin 80. yıldönümü, yalnızca diplomatik etkinlikler veya askeri geçit törenleriydi. Aksine o haftanın olayları, dramatik bir kopuşla değil, stratejik ortaklıkların, ekonomik karşılıklı bağımlılığın ve paylaşılan anlatıların sabırla birikmesiyle, bir dünya düzeninden diğerine geçişin dinamiklerini ortaya koydu.

 Çin-Hindistan yakınlaşması

Zirvenin en dikkat çekici hadisesi, 2,8 milyar insanı temsil eden ve küresel ekonomik büyümeye en büyük katkıyı sağlayan iki medeniyet gücü olan Çin ve Hindistan arasındaki yakınlaşmaydı. Başbakan Narendra Modi, yedi yıl aradan sonra ilk kez Çin topraklarındaki Tianjin'de Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi ve bu görüşme, ikili ilişkilerin ötesine geçerek Avrasya'daki Amerikan stratejisinin tüm yapısını kapsayan işaretler taşıyordu.

Yirmi yıl boyunca Amerikan politikası, Hindistan'ın demokratik değerleri ile Çin'in bölgesel hedeflerinin doğal bir sürtüşme yaratacağı ve bunun da Washington'ın her iki taraf üzerinde de jeopolitik nüfuzunu kullanmasına olanak tanıyacağı varsayımına dayanıyordu

Başkan Trump, Hindistan'ın Rusya'dan yaptığı enerji alımları için Hindistan'a yüzde 50 gümrük vergisi uygulayarak, klasik güç dengesi teorilerinin öngördüğü koşulları yarattı: Hindistan-Çin yakınlaşması. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi sırasında Şi, Modi ve Putin'in sohbet edip gülüştüğü fotoğraf, Atlantik güçlerinin Ukrayna'nın kaderi ve iç siyasi ve toplumsal anlaşmazlıklarla meşgul olduğu bir dönemde, üç büyük Avrasya gücünün coğrafi ve jeopolitik önem açısından çekim gücünü somutlaştırıyordu.

31 Ağustos 2025'te çekilen ve Hindistan Basın Enformasyon Bürosu tarafından yayımlanan bu fotoğrafta, Hindistan Başbakanı Narendra Modi (solda) ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Tianjin'deki ŞİÖ zirvesi sırasında düzenlenen ikili görüşmede el sıkışıyorlar (AFP)31 Ağustos 2025'te çekilen ve Hindistan Basın Enformasyon Bürosu tarafından yayımlanan bu fotoğrafta, Hindistan Başbakanı Narendra Modi (solda) ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Tianjin'deki ŞİÖ zirvesi sırasında düzenlenen ikili görüşmede el sıkışıyorlar (AFP)

Yirmi yıl boyunca Amerikan politikası, Hindistan'ın demokratik değerleri ile Çin'in bölgesel hedeflerinin doğal bir sürtüşme yaratacağı ve bunun da Washington'ın her iki taraf üzerinde de jeopolitik nüfuzunu kullanmasına olanak tanıyacağı varsayımına dayanıyordu. Ancak, Hindistan ve Çin arasında çok kutupluluk ve stratejik özerklik konusunda ortak çıkarların meydana çıkması bu temel varsayımı zayıflatttı. Bu yakınlaşma ideolojiyle değil, giderek kutuplaşan bir dünyada stratejik bağımsızlığı korumakla ilgili.

Enerji ortaklığının zincirleri

Bu diplomatik değişime paralel olarak, Rusya ve Çin arasında kıtasal bir enerji ekseni oluşturacak Sibirya’nın Gücü-2 boru hattı için anlaşma da imzalandı. Bu proje, 30 yıl boyunca yıllık 50 milyar metreküpe kadar Rus doğal gazını piyasa fiyatından Çin'e taşıyacak.

Bu büyüklükteki enerji ortaklıkları, tersine çevrilmesi zor stratejik bağımlılıklar yaratır. Üretim malları veya hammadde ticaretinin aksine, enerji altyapısı ülkeleri on yıllar süren yatırımlarla birbirine bağlar ve siyasi döngüleri aşan karşılıklı zayıf noktalar yaratır. 2019'da tamamlanan ilk Sibirya'nın Gücü boru hattı, enerji akışlarının stratejik ilişkileri nasıl yeniden şekillendirebileceğini göstermişti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine katılımı, sistemik dönüşümün farklı bir boyutunu vurguladı, o da Soğuk Savaş dönemi ittifak yapılarının günümüz dünyasının gerçekleriyle başa çıkamadığıdır

Moskova açısından bakıldığında anlaşma, Avrupa piyasalarının kalıcı olarak kapalı olduğu dönemde temel bir ekonomik can simidi sunuyor. Avrupa'ya yıllık 120 milyar metreküpten fazla doğal gaz ihracatını kaybeden Moskova için Sibirya’nın Gücü 1 ve 2 boru hatları, bu kaybı neredeyse telafi edecek.

Bu anlaşmanın daha geniş kapsamlı etkileri, anlaşmanın kapsamının ötesine geçerek küresel enerji piyasalarının Batı finans sistemlerinden kademeli olarak ayrılmasını da kapsıyor. Rusya ve Çin alternatif ödeme sistemleri ve yeni fiyatlandırma yapıları geliştirmeye çalışırken, ABD doları cinsinden işlemlere ve Batı yaptırım sistemlerine maruz kalma risklerini azaltmak isteyen diğer ülkeler tarafından da izlenebilecek emsaller oluşturuyorlar.

Türkiye paradoksu

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine katılımı, sistemik dönüşümün farklı bir boyutunu vurguladı, o da Soğuk Savaş dönemi ittifak yapılarının günümüz dünyasının gerçekleriyle başa çıkamadığıdır. Türkiye'nin hem NATO üyesi hem de ŞİÖ'nün diyalog ortağı olması bir tür “stratejik paradoks” yaratıyor; o da hem Batı güvenlik düzenlemelerine hem de Doğu güvenlik ortaklıklarına aynı anda bağlı bir ülke olması.

Erdoğan'ın, ülkesinin NATO taahhütlerini sürdürürken ŞİÖ'ye tam üyelik kazanma yönündeki açık arzusunu duyurması, Türkiye'nin fırsatçılığının ötesine geçiyor. Bu durum, bölgesel güçlerin münhasır ittifaklara güvenmek yerine stratejik ilişkilerini çeşitlendirerek çok kutuplu bir sisteme nasıl dahil olduklarını yansıtıyor.

Diplomatik haftanın sonunda düzenlenen ve Çin'in en yeni silah sistemlerini ve entegre operasyonel kabiliyetlerini sergilediği askeri geçit töreni, açık bir caydırıcılık sinyali verdi

Ankara'nın bakış açısına göre, her iki örgüte de katılım kendisine maksimum stratejik nüfuz sağlıyor. Böylece Türkiye, farklı medeniyet blokları arasında bir köprü görevi görebilir, çatışmalarda arabuluculuk yapabilir ve tek ittifak üyelerinin yapamayacağı şekillerde iletişimi kolaylaştırabilir.

Stratejik çıkarımlar yalnızca Türkiye ile sınırlı değil, aynı zamanda Batı ittifakı içindeki dayanışma kavramını da kapsıyor. NATO üyeleri Çin liderliğindeki örgütlere etkili bir şekilde katılabiliyorsa, kolektif savunma ne anlama geliyor? İttifak taahhütleri, üyeler stratejik rakiplerle paralel ilişkiler sürdürdüklerinde nasıl işleyecek? Bu soruların kolay cevapları yok, ancak 20. yüzyılın iki kutuplu dünyasını karakterize eden netliğin erozyonunu yansıtıyorlar.

Çinli kadın askerler, 3 Eylül 2025'te Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümünü anan geçit töreninde yürüyor (AFP)Çinli kadın askerler, 3 Eylül 2025'te Pekin'deki Tiananmen Meydanı'nda Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümünü anan geçit töreninde yürüyor (AFP)

Askeri geçit töreni ve stratejik işaretler

Diplomatik haftanın sonunda düzenlenen ve Çin'in en yeni silah sistemlerini ve entegre operasyonel kabiliyetlerini sergilediği askeri geçit töreni, açık bir caydırıcılık sinyali verdi; Pekin askeri kabiliyete sahip ve gerekli gördüğünde bunu kullanmaya hazır.

Ancak silahların kendisinden daha önemli olan, Şi Cinping, Vladimir Putin ve Kim Jong Un'un eşi benzeri görülmemiş bir şekilde aynı platformda bulunmasıydı. Dünyanın en kalabalık ülkesini, en büyük yüzölçümüne sahip ülkesini ve en güçlü ve izole nükleer gücünü temsil eden bu üçlü, resmi ittifakların değil, ABD hegemonyasına karşı muhalefetin birleştirdiği ülkeler olarak, adeta bir “radikal dönüşüm ekseni”ni temsil ediyordu.

Geçit töreninin anlatı çerçevesi de aynı derecede önemliydi. Şi Cinping, Çin'in Japon emperyalizmini yenmede ve savaş sonrası uluslararası düzeni şekillendirmede belirleyici bir güç olarak rolünü vurgulayarak, stratejik bir amaç uğruna ülkesinin tarihteki yerini sağlamlaştırmaya çalıştı. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre o amaç şuydu; Çin, mevcut uluslararası düzenin oluşturulmasında kilit bir oyuncu ise onu çağdaş çıkarları ve değerleriyle uyumlu hale getirmek için gerekli meşruiyete de sahiptir.

Güvercin sürülerinin Pekin'in kadim meydanları üzerinde uçtuğu sahne yalnızca sembolik değildi; 1945'ten beri uluslararası ilişkileri yönetenlerden farklı ilkelere dayanan küresel bir düzenin doğuşunu yansıtıyordu

Tek kutup sonrası

Ağustos sonu ve eylül başındaki olaylar, muhtemelen tek kutup sonrası düzenin -birden fazla güç merkezinin, alternatif kurumsal çerçevelerin ortaya çıktığı ve yönetişim ve kalkınmaya yönelik kökten farklı yaklaşımların önerildiği uluslararası bir düzenin- açık şekilde belirginleştiği bir an olarak hatırlanacaktır.

Bu geçiş, fırsatlar kadar riskler de taşıyor. Batı egemenliğindeki kurumlara alternatif arayan devletler için paralel yapılar, iş birliği ve kalkınma için yeni seçenekler sunuyor. Küresel ekonomik düzeyde ise alternatif ağlar, ABD dolarının ve ona dayalı küresel finans sisteminin sahip olduğu aşırı ayrıcalığın azaltılmasına katkıda bulunuyor.

Buna karşılık, rekabet eden kurumların çokluğu, yanlış değerlendirmeler, bölünme ve çatışma olasılığını da artırıyor. Ortak normların ve örtüşen üyeliklerin yokluğunda, uluslararası anlaşmazlıklar, karşıt dünya görüşleri arasında sıfır toplamlı rekabetlere dönüşebilir.

Bu, Batılı liderler kabul etse de etmese de dünyanın kökten değiştiğinin farkına varmayı gerektiriyor.

Pekin'in kadim meydanları üzerinde güvercin sürülerinin uçtuğu sahne yalnızca sembolik değildi; 1945'ten beri uluslararası ilişkileri yönetenlerden farklı ilkelere dayanan küresel bir düzenin doğuşunu yansıtıyordu. Kalkınma ve medeniyet kimliğinin tutarlılığının, düzenleyici değerler olarak demokrasi ve bireysel haklara giderek daha fazla meydan okuduğu bir düzenin doğuşunu ilan ediyordu.

Dünyayı değiştiren hafta sona erdi, ancak açığa çıkardığı dünya daha yeni şekillenmeye başlıyor. Sonucun nasıl ortaya çıkacağı (barış mı, çatışma mı, kademeli mi, hızlandırılmış mı) Batılı başkentlerdeki liderlerin, tarihin akışı içinde güncelliğini yitirmiş düzenlemelere tutunmak yerine, stratejilerini yeni gerçeklere uyarlama becerisine bağlı olacaktır.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.