Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı el-Hireyci Şarku'l Avsat’a konuştu: Erdoğan'ın ziyareti tarihi ilişkileri derinleştiriyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci: Riyad ile Ankara arasındaki vizyonların uyumu Ukrayna savaşını bitirme fırsatı veriyor.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı el-Hireyci Şarku'l Avsat’a konuştu: Erdoğan'ın ziyareti tarihi ilişkileri derinleştiriyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretinin, iki ülkenin 2029 yılında 100’üncü yıla ulaşacak tarihi ilişkiyi derinleştirme çabalarının bir uzantısı olarak geldiğini söyledi. El-Hireyci, Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü olan 2029 yılına kadar önümüzdeki beş yıl boyunca iki ülkenin daha fazla köprü inşa etmek ve liderlerinin hedeflerine ulaşmak için sürekli çalışmayı sabırsızlıkla beklediklerini de ifade etti.

El-Hireyci, Şarku'l Avsat ile yaptığı röportajda, ‘Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki özel ilişkide başarının temel direklerinden birinin iş sektörü olduğunu, çünkü iki ülke arasındaki ilişkinin rekabetten ziyade entegrasyonla karakterize edildiğini’ belirtti. El-Hireyci ayrıca, iki ülkenin doğrudan yatırımı teşvik etme ve iç ticareti geliştirme ve çeşitlendirme alanında iş birliği arayışına girdiğine dikkati çekti.

Ukrayna'daki savaş ateşini söndürmek için birleşik bir diplomatik çerçeve içinde Suudi Arabistan-Türkiye rolünün olasılığına ilişkin olarak, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında Rusya-Ukrayna krizine yönelik vizyon ve bakış açılarında bir yakınlaşma olduğunu açıklayan el-Hireyci, “Bu, iki ülkenin dünya siyasetinde etkili iki ülke olarak birlikte çalışması ve Rusya-Ukrayna taraflarını krizi sona erdirmeye teşvik etmesi için bir fırsat sunuyor” dedi.

qrfgt45
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.

İşte Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci’nin Şarku'l Avsat ile gerçekleştirdiği röportajın tam metni:

-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti, bölge ve dünyadaki krizlerin ortasında gerçekleşiyor. Bu ziyarette Suudi Arabistan ile Türkiye arasında görüşülecek en önemli dosyalar neler?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret, iki ülkenin 2029 yılında 100’üncü yılına ulaşacak olan tarihi ilişkilerini derinleştirme çabalarının bir uzantısıdır. Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümü olan 2029 yılına kadar önümüzdeki beş yıl boyunca, iki ülke daha fazla köprü kurmak ve iki ülkenin liderlerinin ve kardeş halklarının özlemlerini gerçekleştirmek için sürekli çalışmayı dört gözle bekliyor.

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz'in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetlisi olarak 22 Haziran 2022'de Türkiye'ye yaptığı ziyaret uluslararası camiada büyük ilgi gördü. Veliaht Prens'in ziyareti iki ülke ilişkilerinin gelişmesinde önemli bir sıçrama yaptı. Bu, iki ülke liderlerinin ikili ilişkileri tarihsel kardeşlik temelinde geliştirmeye devam etme, iki ülke ve halkların ortak çıkarlarına hizmet etme ve bölge için daha iyi bir gelecek sağlama kararlılığına ek olarak, tüm sektörlerde seçkin başarılara, ortaklıklara ve ardından iş birliği anlaşmalarına imza atılmasına yol açtı.

-Riyad ile Ankara arasında sanayi ve müteahhitlik odaklı 16 anlaşma imzalanırken, ‘2030 Vizyonu’ ve ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonları çerçevesinde iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelik fırsatlardan söz ediliyor. Mevcut zirve daha fazla anlaşmanın imzalanmasına sahne olacak mı ve olursa tam olarak hangi alanlarda gerçekleşecek?

Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki seçkin ilişkinin başarı ayaklarından biri de iş sektörüdür. Zira ülkeler bu sektörde rekabetten çok tamamlayıcılık özelliği taşır. Suudi Arabistan, enerji ürünleri ve sanayiler için temel malzemeler açısından Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu her şeye sahipken, Türk ürünleri ve müteahhitlik sektörü, 2030 Vizyonu’nun hedeflerine ulaşmak için inşaat sektöründeki artan ihtiyaçlarını karşılamak üzere Suudi Arabistan’da iyi bir pazar bulacaktır.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Türkiye ziyareti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ziyareti arasında geçtiğimiz yıl içinde biri İstanbul'da diğeri Riyad'da olmak üzere iki yatırım forumu düzenlendi. Forumlar sırasında iş sektörünü desteklemeyi, iç ticareti genişletmeyi ve ticaret alışverişini artırmayı amaçlayan çeşitli anlaşmalar imzalandı.

Bu nedenle, Suudi Arabistan ve Türkiye, G20 üyeleri olarak büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir. 2030 Vizyonu, iki ülke arasında yatırım, ticaret, turizm, eğlence, kalkınma, sanayi, madencilik, inşaat, ulaşım ve altyapı projeleri alanlarında da umut verici iş birliği fırsatları barındırıyor.

Suudi Arabistan'daki cazip iş ortamı, 390 Türk şirketini toplam sermayesi yaklaşık bir milyar riyale ulaşan Suudi pazarına yatırım yapmaya çekmeyi başardı. Türk şirketleri birçok sektörde faaliyet gösteriyor. Bunların en önemlileri inşaat, imalat, toptan ve perakende ticaret ve restorancılıktır.

sa
Suudi Arabistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Mühendis Velid el-Hireyci, Şarku’l Avsat’a konuştu.

Suudi ve Türk tarafları, iç ticareti geliştirmek ve çeşitlendirmek, iki ülke arasındaki ticaret alışverişini kolaylaştırmak, bu konudaki zorlukları aşmak, kamu ile özel sektör arasındaki iletişimi yoğunlaştırmak, yatırım fırsatlarını tartışmak ve bunları çeşitli alanlarda somut ortaklıklara dönüştürmek için sürekli çalışıyorlar.

İki ülke, doğrudan yatırımı teşvik etme için iş birliği arayışında bulunuyor. Bu alanda bir anlaşma imzaladılar ve ayrıca 2030 Vizyonu ışığında Suudi Arabistan’ın sunacağı dev projelerde Türk şirketleri için umut vadeden iş birliği fırsatlarını öne çıkarmak amacıyla Aralık 2022'de Türkiye-Suudi Arabistan İş ve Yatırım Forumu'nu kurdular. Bunu geçtiğimiz Mart ayında Riyad'da düzenlenen Suudi Arabistan-Türkiye İş Forumu izledi.

Suudi Arabistan ve Türkiye, bölgenin ve dünyanın iki önemli ülkesi olarak, her alanda iş birliğine ve iki ülkenin küresel ölçekte iddialı proje, fikir ve girişimlerine karşılıklı destek vermeye isteklidir. Türkiye Cumhuriyeti, Riyad'ın Expo 2030'a ev sahipliği yapma adaylığını nezaketle desteklemiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Suudi Arabistan’ın iklim değişikliğiyle mücadele alanındaki çabalarına verdiği desteğin yanı sıra, Krallık tarafından başlatılan ve G20 ülkelerinin liderleri tarafından onaylanan Yeşil Suudi Arabistan ve Yeşil Ortadoğu girişimlerini başlatmasını ve döngüsel karbon ekonomisi yaklaşımının uygulanmasını da memnuniyetle karşıladı. Ayrıca Suudi Arabistan ve Türkiye, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris Anlaşması ilkelerine bağlı kalmanın önemini bir kez daha vurguladılar.

Öte yandan, Suudi-Türk Koordinasyon Konseyi'nin oynadığı rol, iki ülke arasındaki çeşitli siyasi, ekonomik, ticari, enerji, tarım, kültür, eğitim, teknoloji, askeri ve güvenlik sektörlerindeki ilişkilerin güçlendirilmesini ve geliştirilmesini amaçlamaktadır. İlk toplantısını Şubat 2017'de Ankara'da yapan Konsey'in ikinci toplantısının bu yıl Riyad'da yapılması bekleniyor.

- Türkiye, depremin yol açtığı tahribatın maliyetine ek olarak, halen bir ekonomik krizle karşı karşıya. Suudi Arabistan geçtiğimiz Mart ayında 5 milyar dolarlık bir mevduatla Türkiye ekonomisine çeşitli insani yardım ve destek sağlamak için girişimde bulundu. Riyad'ın Ankara'ya sağlayacağı daha fazla mali yardım veya kredi var mı?

Suudi Arabistan, bu yıl Türkiye'de meydana gelen depreme karşı bağışçılar listesinin başında yer aldı. Veliaht Prens’in cömert yönlendirmesiyle tıbbi yardım için bir hava köprüsü işletti ve geniş yankı bulan bir bağış kampanyası düzenledi. Depremden etkilenenlerin yararlanması için 48,8 milyon doları aşan proje sözleşmeleri imzalandı ve bu çalışmalar halen devam ediyor. Elbette Suudi Arabistan, sağlam ilkeler temelinde Türkiye'deki kardeşlerinin yanında olmaya devam edecek. Suudi Arabistan'ın çabaları Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türkiye'nin güneyi ve Suriye'nin kuzeyindeki deprem bölgelerinden etkilenenlere destek olmayı sürdürecektir.

- Ukrayna krizi, Moskova ile Kiev arasındaki kanlı çatışmaya siyasi bir çözüm bulmak üzere uluslararası arabuluculuk için Şubat ayı sonlarında Suudi Arabistan girişimi de dahil olmak üzere birçok girişime tanık oldu. Türkiye'nin Karadeniz bölgesindeki jeopolitik konumu dikkate alındığında, bu krizin alevlerini söndürmek için birleşik bir diplomatik çerçeve içinde Suudi Arabistan-Türkiye ortak rolü olacak mı?

Suudi Arabistan ve Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin sona ermesinin artık uluslararası toplum için bir öncelik olması gerektiği konusunda hemfikir. Suudi Arabistan ve Türkiye'nin bakış açısı, krizin Birleşmiş Milletler (BM) kararları ve uluslararası normlar ışığında ve uluslararası barışın çıkarına olan şekilde sona erdirilmesi gerektiği konusunda aynı noktada bulunuyor. Suudi Arabistan, Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapmak için çeşitli girişimlerde bulundu ve Türkiye, krizin başlangıcından bu yana tahıl anlaşmasını sürdürmek için arabuluculuk yapmayı başardı. Kuşkusuz, iki kardeş ülke olan Suudi Arabistan ve Türkiye'nin Rusya-Ukrayna krizine yönelik vizyon ve bakış açılarının yakınlaşması, Rusya ve Ukrayna taraflarını krizi sona erdirmeye teşvik etme konusunda birlikte çalışması için bir fırsat vermektedir.

- Riyad, Türkiye-Mısır yakınlaşmasını ve bunun bölge üzerindeki etkisini nasıl görüyor?

Suudi Arabistan'ın bölgedeki tüm ülkeler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinin en büyük destekçilerinden biri olması, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi ve ayrıca Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşü, Suudi Arabistan tarafından Ortadoğu'nun görüşlerini yakınlaştırmak ve bölgeyi dünyanın en güvenli bölgelerinden biri haline getirmek için gösterilen çabanın kanıtıdır. Ortadoğu'da bu gerçek kalkınma, bölge ülkeleri arasındaki güvenlik ve seçkin ilişkiler pekiştirilmeden sağlanamaz.

Suudi Arabistan, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini destekleyen bir bildiri yayınladı. Suudi Arabistan bu yakınlaşmayı bölgede daha iyi bir atmosfer yaratmak için yeni bir fırsat ve kalkınmaya, istikrara, istihdam yaratmaya, ticari ortaklıklara ve yatırıma öncelik verilen güvenli bir Ortadoğu'ya doğru ilerlemenin önemli bir parçası olarak görüyor.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom