Havadan su edinen güneş enerjili el cihazı geliştiriliyor

Güneş enerjili su üreten el cihazının zorlu iklim koşullarında etkinliği kanıtlandı

Cihazın mucitleri Ali el-Ivadi, Wuchel Song ve Ziling Zheg metal-organik bir çerçeve (MOF) ile çalışan su tutucunun önünde bulunuyor (Prof. Dr. Omar Yaghi)
Cihazın mucitleri Ali el-Ivadi, Wuchel Song ve Ziling Zheg metal-organik bir çerçeve (MOF) ile çalışan su tutucunun önünde bulunuyor (Prof. Dr. Omar Yaghi)
TT

Havadan su edinen güneş enerjili el cihazı geliştiriliyor

Cihazın mucitleri Ali el-Ivadi, Wuchel Song ve Ziling Zheg metal-organik bir çerçeve (MOF) ile çalışan su tutucunun önünde bulunuyor (Prof. Dr. Omar Yaghi)
Cihazın mucitleri Ali el-Ivadi, Wuchel Song ve Ziling Zheg metal-organik bir çerçeve (MOF) ile çalışan su tutucunun önünde bulunuyor (Prof. Dr. Omar Yaghi)

Su moleküllerini çıkarabilen ve bunları enerji kaynağı olarak yalnızca ortamdaki güneş ışığını kullanarak havadaki su moleküllerini çekip içilebilir suya dönüştürebilen bir cihaz hayal edelim.

Berkeley’de bulunan California Üniversitesi’ndeki araştırmacıların gerçeğe dönüştürmeyi amaçladıkları şey bu.

Şarku’l Avsat’ın Nature Water dergisinden aktardığı yeni araştırmaya göre araştırmacılar, bu görevi yerine getiren ve aşırı iklim koşullarında verimliliğini kanıtlayan bu cihazı başarıyla tasarladı.

Su cihazı, su moleküllerini havadan tekrar tekrar çıkarmak için atmosferde metal-organik çerçeve (MOF) olarak bilinen nano gözenekli bir malzeme kullanıyor.

xsadefw
Deniz seviyesinden 86 metre aşağıda bulunan Death Valley Milli Parkı, Batı Yarım Küre’deki en kurak alanlardan biridir (AP)

Cihazın etkinliği, Kuzey Amerika’nın en sıcak ve en kurak yeri olan Death Valley Ulusal Parkı’nda test edildi. Bu testler ayrıca cihazın her yerde temiz su sağlayabileceğini ve iklim değişikliklerinin neden olduğu kötüleşen kuraklık koşullarını ele alabileceğini gösterdi.

Su sorunu riski en fazla olan bölgeler arasında Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahra altı Afrika bulunmakta.

Su stresi tehlikesi

Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, dünya nüfusunun üçte biri su stresli bölgelerde yaşıyor. 2050 yılına kadar neredeyse 5 milyar insan yılın bir döneminde bir tür su stresi yaşayacak.

Su stresi, su talebinin mevcut arzı aştığı bir durumdur. Buna nüfus artışı, iklim değişikliği ve kirlilik gibi bir dizi faktör neden olabilir. Su stresi riski en fazla olan bölgeler arasında Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya ve Sahra Altı Afrika bulunmakta. Bu bölgeler zaten su kıtlığından mustarip ve içlerindeki durumun önümüzdeki yıllarda daha da kötüleşmesi bekleniyor.

Su kıtlığının üstesinden gelmeye yardımcı olacak bir cihaz

Bu sorun, Berkeley California Üniversitesi'nde James ve Neeltje Tretter Kimya Bölümü’nden, ABD Ulusal Bilimler Akademisi üyesi Prof. Dr. Omar Yaghi’yi yeni bir su kaynağı bulmak amacıyla MOF icat etmeye motive etti.

Çalışmalar, hidrojeller, zeolitler (bir çeşit alüminyum silikat taşı) veya tuzlar gibi diğer malzeme türlerinin düşük nem koşullarında ve aynı zamanda yüksek kapasiteli enerji verimli bir şekilde çalışamayacağını göstermekte.

Ancak bu yeni teknoloji ister içme ister sulama için olsun, su kıtlığı krizini ele almak için olağanüstü bir araç haline getirebilir. Bu teknoloji, suyun bol olduğu ancak temiz olmadığı alanlarda temiz suyu güvence altına almak için de kullanılabilir.

scdfer
Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi (AP)

Cihaz, atmosferde buhar olarak yakaladığı suyun yüzde 85 ila yüzde 90’ını içme suyuna dönüştürüyor. Ayrıca günde bir kilogram MOF başına 285 grama kadar su yakalar ve bu da bir bardak suya eşdeğerdir. Bir MOF, yenilenmeden veya değiştirilmeden uzun yıllar boyunca birkaç döngü boyunca çalışmaya devam edebilir.

Çevre dostu bir cihaz

Cihazın diğer temiz su üretim teknolojilerine kıyasla avantajlarından biri, tamamen onu çevreleyen güneş ışığından güç alması ve çalışmasının ek enerji kaynağı gerektirmemesi. Bu, çalışmasının gezegenin ısınmasına yol açan herhangi bir emisyon üretmediği anlamına geliyor.

Üniversite ekibi erken prototipin verimliliğini, boyutunu ve kapsamını geliştirmeye çalışıyor. Prof. Dr. Omar Yaghi, bir gün, veri bilimi ve makine öğreniminin yardımıyla, bu cihazların toplum genelinde yaygın bir şekilde benimsendiğini göreceğiz. Bu cihaz gelecekte, yemek pişirmek ve temizlik için evlere temiz su sağlayacak” dedi.



Samanyolu, sanılandan çok daha büyük bir yapının parçası olabilir

Evreni devasa bir ağa benzeten gökbilimci R. Brent Tully, "iplikler boyunca uzanan galaksilerin kütleçekim kuvvetiyle düğüm noktalarında kümelendiğini" söylüyor (Unsplash)
Evreni devasa bir ağa benzeten gökbilimci R. Brent Tully, "iplikler boyunca uzanan galaksilerin kütleçekim kuvvetiyle düğüm noktalarında kümelendiğini" söylüyor (Unsplash)
TT

Samanyolu, sanılandan çok daha büyük bir yapının parçası olabilir

Evreni devasa bir ağa benzeten gökbilimci R. Brent Tully, "iplikler boyunca uzanan galaksilerin kütleçekim kuvvetiyle düğüm noktalarında kümelendiğini" söylüyor (Unsplash)
Evreni devasa bir ağa benzeten gökbilimci R. Brent Tully, "iplikler boyunca uzanan galaksilerin kütleçekim kuvvetiyle düğüm noktalarında kümelendiğini" söylüyor (Unsplash)

Samanyolu Galaksisi, daha önce düşünülenden çok daha büyük bir yapının parçası olabilir. 

Güneş Sistemi'ne ev sahipliği yapan Samanyolu, Yerel Grup adlı galaksi kümesinin içinde yer alıyor. Yerel Grup'un yanı sıra başka kümeleri de barındıran daha büyük Başak Süperkümesi ise Laniakea Süperkümesi'nin bir parçası. 

Nature Astronomy adlı hakemli dergide 27 Eylül'de yayımlanan çalışmaya göre, yaklaşık 500 milyon ışık yılı çapa sahip Laniakea, kendisinden 10 kat büyük bir "çekim havzasının" parçası olabilir. 

Standart modele göre yaklaşık 13,8 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama'nın hemen ardından evren hızla genişlerken, bazı yerlerdeki kütleçekim kuvvetinin dengesiz bir tavır sergilediği tahmin ediliyor.

Bu dengesizlik bazı noktalarda muazzam derecede güçlü bir kütleçekime yol açarak çekim havzalarını meydana getirdi. Bu noktalar, galaksi ve kümelerin kütleçekim etkisiyle bir çekim yarattığı için bu isimle anılıyor. 

Çoğu bilim insanının evreni anlamak için kullandığı Lambda-CDM Modeli'ni esas alan araştırmacılar, yaklaşık 56 bin galaksinin verisiyle simülasyonlar yürüttü. 

Araştırmacılar ellerindeki veriye dayanarak Laniakea'nın, kendisinden yaklaşık 10 kat büyük Shapley Çekim Havzası'nın içinde yer alabileceğini öne sürüyor.

Ayrıca Shapley'nin, evrendeki en büyük çekim havzası Sloan Büyük Duvarı'nın yarısı kadar olduğunu söylüyorlar. 

İsrail'deki Kudüs İbrani Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Yehuda Hoffman, Debrief'e yaptığı açıklamada "Sloan Duvarı Çekim Havzası'nın Shapley Havzası üzerindeki hakimiyeti gerçekten şaşırtıcı" diyerek ekliyor: 

Bizim yaptıklarımız da dahil önceki tüm çalışmalar, Shapley'nin ana oyuncu olduğunu öne sürüyordu.

Çekim havzaları gibi yapılar hakkında bilgi sahibi olmak, evrenin geçirdiği yolculuğu ve nasıl çalıştığını anlamaya katkı sağlıyor. 

ABD'deki Hawaii Üniversitesi'nden makalenin bir diğer yazarı R. Brent Tully, "Tıpkı suyun havzalarda akması gibi, galaksiler de kozmik çekim havzaları içinde akar" diyerek ekliyor: 

Bu büyük havzaların keşfi, kozmik yapıya dair anlayışımızı temelden değiştirebilir.

Independent Türkçe, IFL Science, Debrief, Popular Mechanics, Nature Astronomy