Mumya tozu, balina cesedi, süt nakli ve dahası: Tarihin en çılgın 5 tedavi yöntemi

Britanyalı ressam Ernest Board, "Guy de Chauliac, Papa VI. Clement'in Bacağını Sarıyor" adlı tablosunu 1912'de çizmişti (Wikimedia/peinture)
Britanyalı ressam Ernest Board, "Guy de Chauliac, Papa VI. Clement'in Bacağını Sarıyor" adlı tablosunu 1912'de çizmişti (Wikimedia/peinture)
TT

Mumya tozu, balina cesedi, süt nakli ve dahası: Tarihin en çılgın 5 tedavi yöntemi

Britanyalı ressam Ernest Board, "Guy de Chauliac, Papa VI. Clement'in Bacağını Sarıyor" adlı tablosunu 1912'de çizmişti (Wikimedia/peinture)
Britanyalı ressam Ernest Board, "Guy de Chauliac, Papa VI. Clement'in Bacağını Sarıyor" adlı tablosunu 1912'de çizmişti (Wikimedia/peinture)

Tıp dünyası ve teknolojideki gelişmeler sayesinde pek çok hastalığa karşı ilaç geliştiriliyor. Ancak geçmişte sağlığa kavuşabilmek için çok sayıda ilginç yöntem denendi.

Bilim haberleri sitesi Science Alert insanlık tarihindeki en tuhaf ve en çılgın tedavi yöntemlerinden beşini derledi:

Gaz kavanozu

Londra'da 1665-1666'daki Büyük Veba Salgını'nda doktorlar, vebanın havadaki buharla yayıldığını düşünüyordu. Bu yüzden kötü kokulu bir maddenin kirliliği seyreltebileceğine inanılıyordu. Dolayısıyla bazı kişiler hastalıktan korunmak için bir kavanoza gaz çıkarıp zaman zaman onu kokluyordu.

Süt nakli

Kan grupları keşfedilmeden önce bir donörden kan alan hastaların yaklaşık yarısı hayatını kaybediyordu. 19. yüzyılın sonlarına doğru doktorlar bu yüzden kan yerine süt nakli tercih etmeye başladı. 

İnek, keçi ya da insandan elde edilen sütün, vücuda beyaz kan hücrelerinin oluşması için gerekli maddeleri donör kanından daha güvenli bir şekilde sağlayacağı düşünülüyordu.

Ancak süt nakli sıklıkla ölüme sebep oldu ve bu fikir hızla gözden düştü.

Mumya tozu

Ortaçağ Avrupası'nda eczanelerde öğütülmüş Mısır mumyası, toz halinde şişelerde satılıyordu. 12. yüzyıl itibarıyla Avrupa'da yayılan mumya tozu çürük, baş ağrısı, yara, kanser, gut ve depresyon tedavisinde kullanıldı.

Doktorlar bu tozu 16. yüzyılda sorgulamaya başladı.

Science Alert mumyalarla ilgili bu anlayışın, Antik Mısır metinlerinin yanlış tercüme edilmesiyle ilgili olduğunu yazdı. Bu tarihi metinlerde mumyanın kendisi değil, genellikle mumyalama sürecinde kullanılan bitümün yaralara ve kırık uzuvları iyileştirebileceği, panzehir olarak kullanılabileceği savunuluyordu.

Balina oteli

Avustralya'da 19. yüzyılın sonunda bir otelde romatoid artrit (eklem romatizması) hastaları ölü bir balinanın içine kondu. Hastaların birkaç saat leşin içinde yatmaları istendi.

Bu tedavi şeklinin, sahilde ölü bir balinaya rastlayan sarhoş bir kişiden çıktığı düşünülüyor. Adı bilinmeyen kişi, balinanın içine girince hem ayıldığını hem de romatizmasından kurtulduğunu iddia etmişti.

Bu tedavinin ne zaman son bulduğu bilinmiyor.

Lahana

Antik Roma'da lahananın hemen hemen bütün sebzelerden daha sağlıklı olduğu düşünülüyordu.

Roma döneminin en ünlü filozoflarından Yaşlı Plinius'un "Lahananın tüm yararlarını sıralamak çok uzun bir iş olur" dediği biliniyor.

Plinius'un lahananın kullanım yerleri arasında en tuhaf olanları arasında, işitme kaybını iyileştirmek için kulaklara ılık lahana suyu zerk edilmesi de var.

Romalı tarihçi Yaşlı Cato'nun da lahananın harikaları üzerine 2 bin kelimelik bir yazı kaleme aldığı tespit edilmişti.

 

Independent Türkçe, Science Alert



Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
TT

Çevreye zarar vermeden tüketilebilecek et miktarı açıklandı

ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)
ABD'nin Virginia eyaletindeki McLean kentinde bir süpermarkette indirime giren sığır etleri (AFP)

Yeni araştırmaya göre, haftada iki tavuk göğsü filetosundan daha azına denk gelen et tüketimi gezegen için sürdürülebilir kabul edilebiliyor.

Hayvancılığın küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15'inden sorumlu olduğu tahmin edildiğinden, araştırmacılar yıllardır protein ihtiyacını karşılamak için et tüketiminin azaltılıp baklagil alımının artırılması çağrısında bulunuyor.

İnsanları, etin haftada bir kereden daha az yendiği bitki temelli "fleksitaryen" bir diyet benimsemeye çağırıyorlar.

Ancak haftada tam olarak ne kadar et tüketilmesinin tavsiye edildiği belirsizliğini koruyor. Danimarka Teknik Üniversitesi'nden sürdürülebilir kalkınma uzmanı Caroline Gebara, "Artık çoğu kişi hem çevrenin korunması hem de sağlıkla ilgili nedenlerle daha az et yememiz gerektiğinin farkında. Ancak 'daha az'ın ne kadar olduğunu ve büyük resimde gerçekten fark yaratıp yaratmadığını anlamak zor" diyor

Nature Food adlı akademik dergide yayımlanan bu son çalışma, bu miktarı haftada yaklaşık 255 gram olarak belirledi.

Dr. Gebara, "Süpermarketteyken gözünüzde canlandırabileceğiniz ve düşünebileceğiniz somut bir rakam hesapladık, haftada 255 gram kümes hayvanı veya domuz eti" dedi.

Bu, yaklaşık iki tavuk göğsü filetosuna eşdeğer ve bir kişinin gezegene zarar vermeden haftada tüketebileceği et sınırı.

Bu rakam sadece kümes hayvanları ve domuz eti için geçerli. Çalışma, "mütevazı bir sığır eti tüketiminin" bile gezegenin kaldırabileceği sınırı aştığı uyarısını yapıyor.

Dr. Gebara, "Hesaplamalarımız, bir kişinin diyetindeki mütevazı miktarda kırmızı etin bile, çalışmada incelediğimiz çevresel faktörlere dayanarak gezegenin kaynakları yeniden üretebileceği miktarla uyumsuz olduğunu gösteriyor" dedi.

Ancak et içeren diyetler de dahil hem sağlıklı hem de sürdürülebilir olan pek çok başka beslenme şekli var.

Çalışma, sürdürülebilir gıda tercihlerini desteklemek için daha iyi siyasi rehberlik ve kamusal çerçeveler oluşturulması çağrısında bulunuyor.

Araştırma, karbondioksit emisyonları, su ve arazi kullanımı gibi çevresel faktörlerin yanı sıra farklı diyetlerin sağlık üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduruyor.

11 çeşit diyetin 100 binden fazla varyasyonunun incelendiği çalışmada, bunların çevre ve sağlık üzerindeki etkileri hesaplandı. Orta düzeyde kırmızı et tüketiminin bile gezegenin sürdürülebilirlik sınırlarını aştığı sonucuna varıldı.

Öte yandan, pesketaryen, vejetaryen ya da vegan bir diyetin, gezegenin destekleyebileceği sınırlar içinde olma ihtimalinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Süt ürünleri veya yumurta ilaveli vejetaryenlik gibi karışık diyetler de sürdürülebilir olabilir. Dr. Gebara, "Örneğin hesaplamalarımız, sizin için önemliyse, peynir yemenin ve aynı zamanda sağlıklı ve iklim dostu bir diyet benimsemenin mümkün olduğunu gösteriyor" dedi.

Aynı durum yumurta, balık ve beyaz et için de geçerli ancak tabii ki diyetinizin geri kalanının nispeten sağlıklı ve sürdürülebilir olması gerek. Fakat ya hep ya hiç olmak zorunda değil.

Independent Türkçe