Fransa Savunma Bakanı: Nijer’deki darbe terörle mücadeleyi zayıflatıyor

Fransa Savunma Bakanı: Nijer’deki darbe terörle mücadeleyi zayıflatıyor
TT

Fransa Savunma Bakanı: Nijer’deki darbe terörle mücadeleyi zayıflatıyor

Fransa Savunma Bakanı: Nijer’deki darbe terörle mücadeleyi zayıflatıyor

Fransa Savunma Bakanı Sébastien Lecornu, Fransız haber ajansı AFP’ye verdiği özel röportajda, Nijer’deki darbenin Sahel bölgesinde ‘terörle mücadeleyi zayıflatan ölümcül bir yanlış adım’ olduğunu söyledi.

-Nijerya askeri cuntası, Paris ile askeri iş birliği anlaşmalarını iptal etti. Bunun Nijer’deki Fransız kuvvetlerine ve genel olarak bölge güvenliğine yansımaları nelerdir?

Bu darbe bildirisi düşünmeden alınmış, meşruiyetten yoksun ve geçersiz bir bildiridir. Fransa, Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) üyeleri ve birçok müttefik ülke gibi, Nijer’in yalnızca meşru yetkililerini tanıyor.

Nijer dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Ülke bütçesinin yüzde 40’ı dış yardımdan geliyor ve ülke, anayasal düzen yeniden sağlanmaması durumunda yardım verilmeyecek olması sebebiyle büyük zarar görecek. Ayrıca, bir tarafta Boko Haram ve diğer tarafta Büyük Sahra’daki DEAŞ’in varlığı ile güvenlik bağlamı da çok zor bir durum oluşturuyor.

Nijer’deki askeri varlığımız, meşru Nijerya makamlarının terörle mücadeleye yardım talebi üzerine geldi. Bu yardım birçok şekilde gerçekleşti ve eğitim, istihbarat yardımı ve Nijer liderliğindeki savaş desteğini kapsıyordu. Bu nedenle çalışma tarzı, Mali’de konuşlandırdığımız Barkhane kuvvetinin çalışma tarzından farklıdır.

2019 yılından itibaren sürdürülen askeri iş birliği, özellikle sözde sınır üçgeninde (Mali, Burkina Faso ve Nijer arasında) önemli sonuçlar almaya başladı. Bölgeyi ziyaret ettiğimde binlerce kilometre karelik alanının, ağırlıklı olarak otlatma ve tarımsal üretim için nüfusa geri verildiğini gördüm. Zira sadece Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum değil, neredeyse tüm Nijer nüfusu da rehin tutulmuştu.

Bu darbe, silahlı terör gruplarının faaliyetlerini tırmandırdığı Sahel bölgesinde terörle mücadeleyi zayıflatıyor. Dolayısıyla, ülke çıkarlarına tamamen aykırı olurken vahim bir hesap hatasını teşkil ediyor.

Fransız ve Nijerli kuvvetler arasında saha da çok güçlü bir ilişki gelişti. Hiç savaşmamış bir saray generalinin önderliğindeki darbeci generaller, Fransız ordusuyla ortak mücadele yürüten Nijerli askerlerin ruhuna ve cesaretine ihanet etti.

-ECOWAS, darbecilere tanınan süre pazar günü sona erdikten sonra Nijer’e müdahale kararı alırsa, Fransa bu müdahalede rol oynayacak mı?

Konuyla ilgili bir uyarı zaten verildi, bu konuda yorum yapamam. ECOWAS’ın uluslararası hukuka ve demokratik süreçlere saygıdan yana güçlü tutumlar sergilerken, bu krizi yönetme konusunda sorumluluklarını üstlendiğini görüyoruz. Bu desteklenmesi gereken önemli bir adım.

Aralarında Nijer, Senegal, Benin ve Fildişi Sahili’nin de bulunduğu birçok ülke bu krizden çıkmak için bazı adımlar atmayı planlıyor.

-Rus Wagner Grubu Nijer’de nasıl bir rol oynuyor?

Bu darbenin arkasında Wagner yok. Ancak Wagner, -fırsatçı bir şekilde- konumunu sağlamlaştırmaya çalışan bu askeri cuntayı güçlendirmeye çalışabilir. Ancak bu seçimin sonuçlarının anlaşılması gerekiyor.

Wagner, faaliyetinin maliyeti ile finansal kâr elde etmeye dayalı bir yaklaşım izlediği için hiçbir şeyi karşılıksız yapmıyor. Özellikle terörle mücadele açısından da herhangi bir güvenlik çözümü de sunmuyor. Barkhane ve Mali'deki Birleşmiş Milletler Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu’nun (MINUSMA) ayrılmasının ardından Mali’deki duruma objektif bakmak gerekiyor. Mali topraklarının yüzde 40’ı devletin kontrolü dışında kaldı ve bu bir başarısızlığı teşkil ediyor. ECOWAS’taki birçok aktör de bunun farkında.

-Fransız kuvvetlerinin Batı Afrika’da yeniden örgütlenmesi hangi noktaya ulaştı?

Yeniden yapılanma sadece askeri değil, diğer birkaç bakanlık da bu çalışmalara katılıyor. Nijer’de içme suyuna erişim, eğitim, enerji programları ve daha pek çok konuda önemli adımlar atıldı.

Askeri düzeyde, yeniden yapılanma süreci iyi bir hızla ilerliyor. Fransa Genelkurmay Başkanı Thierry Burkhard ile birlikte her ortaklığı ihtiyaçlara göre yeniden tanımlıyoruz.

Uzun süredir sabit mevzilerde kuvvetlerimiz var. Bu askeri mevcudiyet bazen rutin hale geldi ancak özellikle teknolojik ve endüstriyel iş birliği açısından yeni ihtiyaçları yeterince dikkate alamadık.

Türkiye ve İsrail gibi diğer ülkeler de insansız hava araçları alanında ve siber alanda çözümler öneriyor. Hava savunması ve kara-hava savunması açısından da ihtiyaçlar olduğu için çözümleri çeşitlendirmemiz gerekiyor.

Yeniden yapılanma, daha az askerin kalıcı olarak bölgelere konuşlandırılmasına neden oluyor. Bu özel ihtiyaçlar için Paris’te daha fazla asker tutuluyor. Kalıcı Fransız üslerinin bulunmadığı ülkeleri de unutmamak gerekiyor.

Projede savunma sanayimiz de yer alıyor.

Örneğin Nexter, hafif zırh ve CAESAR topçuları açısından ilginç şeyler sunabilir. Diğer yandan Airbus Defence and Space, uydu görüntüsü kiralama çözümleri sunuyor. Senegal gibi bazı ülkeler, Piriou devriye botları satın alarak denizde yeniden silahlanma sağlıyor.

Bu zaman alan bir iş. Sonbaharda, güncellenmiş ortaklıklara imza atmak için 6 ülkelik yeni bir tura çıkıyorum.



ABD’de göçmenler ölü olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyor

Trump, göreve geldiğinden beri göçmenleri sınır dışı etmek için tartışmalı yöntemler kullanıyor (Reuters)
Trump, göreve geldiğinden beri göçmenleri sınır dışı etmek için tartışmalı yöntemler kullanıyor (Reuters)
TT

ABD’de göçmenler ölü olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyor

Trump, göreve geldiğinden beri göçmenleri sınır dışı etmek için tartışmalı yöntemler kullanıyor (Reuters)
Trump, göreve geldiğinden beri göçmenleri sınır dışı etmek için tartışmalı yöntemler kullanıyor (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkeden sınır dışı etmek için sosyal güvenlik numaralarını sistemden sildiği göçmenler hak mücadelesi veriyor.

New York Times’ın (NYT) 10 Nisan’da yayımlanan haberinde, göçmenlerin sosyal güvenlik numaralarının, sosyal yardımdan faydalanırken hayatını kaybetmiş kişilerin bilgilerinin yer aldığı “ölüler” veri tabanına kaydedildiği aktarılmıştı.

Ülkede yasal olarak bulunma hakkına sahip yabancı uyruklu kişilerin banka hesaplarına, kredi kartlarına ve devlet yardımlarına erişimini kesmek için bu yönteme başvurulduğu belirtilmişti.

Washington Post’un (WP) bugün yayımlanan haberinde, bu yöntemle çoğu Latin Amerika kökenli en az 6 bin kişinin bilgilerinin “ölüler” veri tabanına transfer edildiği yazılıyor. Bu işlemlerin İç Güvenlik Bakanlığı ve Elon Musk’ın başında olduğu Hükümet Verimliliği Bakanlığı (DOGE) tarafından gerçekleştirildiği aktarılıyor.

Göçmenler ise “hayatta olduklarını” kanıtlayan belgelerle ABD Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurarak kayıtların değiştirilmesini talep ediyor. WP’nin incelediği belgelere göre geçen hafta 30’dan fazla kişinin kayıtları itiraz üzerine düzeltildi. 

Beyaz Saray Sözcüsü Elizabeth Huston, göçmenlerin teknik anlamda “ölü olarak” gösterilmediğini savunuyor. Sözcü, veri transferinden önce “ölü kişiler” veritabanının adının değiştirildiğini, buna göre işlem yapıldığını iddia ediyor.

Ancak Beyaz Saray ve Sosyal Güvenlik’ten yetkililerin WP’ye geçen hafta yaptığı açıklamalarda, sınır dışı edilmeleri için göçmenlerin bilgilerinin “ölü kişiler” veri tabanına aktarıldığı belirtilmişti.

Buna ek olarak Huston, 10 Nisan’da NYT’ye yaptığı açıklamada veritabanının adının değiştirildiğinden bahsetmemiş, “Trump’ın göçmenleri ülkeden gönderme vaadini yerine getirdiğini” söylemişti.

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times