Lübnan Kuvvetleri Partisi yetkilisine suikast gerginliği arttırdı

Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı
Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı
TT

Lübnan Kuvvetleri Partisi yetkilisine suikast gerginliği arttırdı

Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı
Lübnan Kuvvetleri’nde görevli Elias el-Hasruni’nin sosyal medya aracılığıyla yayınlanmış bir fotoğrafı

 (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP) yetkilisi Elias Hasruni’nin (Şii) Hizbullah’ın kontrolündeki Lübnan’ın güneyindeki bölgede öldürülmesi üzerine faillerin kimliğinin ortaya çıkarılması çağrıları arttı. LKP Genel Başkanı Samir Caca da faillerin ortaya çıkarılmaması durumunda bu suçun neden olacağı sonuçlar göz önüne alınarak, faillerin derhal yakalanması çağrısı yaptı.

LKP Merkez Konsey üyesi ve Bint Jbeil (Cubeyl) eski Koordinatörü Elias el-Hasruni’nin (72 yaşında) Lübnan’ın güneyinde İsrail sınırına yakın memleketi Ayn Ebel’de geçirdiği bir araba kazasında öldüğünün ilan edilmesi üzerinden 6 gün geçti. Aktivistler, sosyal medyada kasabayı çevreleyen iki köye ulaşan ücra bir bölgeye götürülmeden önce Hasruni’nin aracının iki araç tarafından durdurulduğunu gösteren bir video yayınladı.

Mezhepsel ve siyasi çeşitlilik

Ayn Ebel, Lübnan’ın güneyinde İsrail sınırına yakın Bint Jbeil bölgesindeki Hristiyanların yaşadığı dört köyden (Ayn Ebel, Dabel, Kaouzah ve Rmeish) biri. Çevresi ise Şii çoğunluğun yaşadığı köylerle çevrili. Hizbullah, bu sınır bölgesini kontrol ediyor.

Ayn Ebel’den kaynaklar, Şarku’l Avsat’a Hasruni’nin cesedinin başlangıçta cinayet hipotezini ortadan kaldıran şiddet ve kan izleri içermediğini, ancak şüphe uyandıran durumun, ‘alışılmadık bir şekilde ailesine gideceği yeri bildirmeden o gece evinden aniden ayrılması’ olduğunu söyledi. Hasruni’nin kasabada sevilen ve yardımsever biri olduğuna dikkati çeken kaynaklar, “Videoda görünenler, Hasruni’nin kandırılarak öldürüldüğünü kanıtlıyor. Maruz kaldığı şeyin önceden tasarlanmış bir suikast olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Sosyal medyada dolaşan videoda, iki aracın Hasruni’nin aracını engellediği, ardından gençlerin arabalardan inip onu arabasından çıkardığı ve içlerinden birinin, içinde bulunduğu arabayı bilinmeyen bir yere götürdüğü görülüyor. Ailesi ise konuyu Lübnan yargısına havale etti.

El-Cedid Kanalı, adli tıp doktorunun raporunun Hasruni’nin boğularak öldürüldüğünü ve kafasına ve göğsüne tabancayla vurulduğunu kanıtladığını söylerken, ayrıca kaburgalarının kırıldığı ve akciğerinin delindiği belirtildi. Elias el-Hasruni’nin erkek kardeşi, adli tıp raporunun, akciğerlere baskı yapan göğüs kafesindeki kırıklar sonucu öldüğünü doğruladığını, sonuç olarak solunumunun kesildiğini ve kalbinin durduğunu belirtti.

Lübnan güvenlik güçleri, soruşturma dosyasını yeniden yargı denetimine açarken, kentteki kargaşanın ve sosyal medyadaki şiddetli gerilimin ortasında suçun o bölgedeki siyasi ve mezhepsel yansımalarına ilişkin uyarılar üst düzeye çıktı. Ayrıca suçun, o bölgede bir arada yaşamayı etkileyecek siyasi veya mezhepsel bir nitelik taşımasından korkuluyor.

Ayn Ebel halkı, yaptıkları açıklamada “Bugün beyaz iplik siyahtan ayrıldı. (Her şey gün yüzüne çıktı) Pirinç diyarının kahramanlarından olan Elias el-Hasruni’ye kadar uzanan bir ölüm makinesi ve ihanet eli olduğu açık hale geldi. Bu, bir trafik kazası veya kader değil. Hasruni, önceden hazırlanmış, tasarlanmış bir operasyonla öldürüldü. Katiller, şüpheden uzak yeni bir yöntem icat etmek istedi. Bir trafik kazasının, LKP yetkilisi Elias el-Hasruni’nin hayatına mal olduğu öne sürüldü” dedi.

Hasruni’nin kardeşi, El-Cedid kanalına yaptığı açıklamada “Yargıyı takip ediyoruz. Kimseyi suçlamıyoruz. Tüm mezhepler ve partiler arasında uzlaşıyla bölgede birlikte yaşıyoruz” dedi. Kardeşinin bölgede tanınan, hizmet veren, bütün topluluklar tarafından sevilen biri olduğuna dikkati çeken kaynak, “Suçun siyasi bir niteliği olduğunu düşünmüyorum. Herkesle ilişkileri iyiydi ve kimseyle sorunu olmaması dolayısıyla olay bizi şaşkına çevirdi” şeklinde konuştu.

Elias el-Hasruni’nin oğlu Danny Hasruni, ön soruşturmaların bir cinayete maruz kaldığını gösterdiğine dair bazı bilgilerin ardından, babasının nasıl öldüğüne dair yeni verilerin var olduğunu söyledi. “Soruşturmalar tamamlanmadan herhangi bir tarafı peşinen suçlamak istemiyoruz” diyen Danny Hasruni, “Bu veriler sadece iki kişi tarafından biliniyordu. Dün sabaha kadar açıklanmadı, ancak akşam yayıldı. Nedeni, tepki korkusundan kaynaklanıyor gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

LKP tepkili

Ancak bu gecikme, ifşa çağrıları yoğunlaşan suçun siyasi ve mezhepsel yansımalarına ilişkin endişeleri ortadan kaldırmıyor. LKP Genel Başkanı Samir Caca, yaptığı açıklamada “Geçen iki gün içinde Ayn Ebel’de yoldaşımız Elias el-Hasruni’nin ölümünün ön bilgilerde göründüğü gibi bir trafik kazası sonucu olmadığı anlaşıldı. Kaza mahalline yakın evlerde bulunan özel güvenlik kameralarından, yoldaşımız Elias’a en az iki araçtan oluşan detaylı bir pusu kurulduğu ve pusu kuran kişiler tarafından kaçırıldığı ortaya çıktı. Faillerin, öldürdükleri alanda altı ila dokuz kişi oldukları tahmin ediliyor” dedi.

“Bu yeni veriler başta Lübnan Ordusu İstihbarat Müdürlüğü ve İç Güvenlik Güçleri Enformasyon Şubesi olmak üzere güvenlik servislerinin elinde bulunuyor” diyen Caca, sözlerinin devamında ise “Ayn Ebel ve çevre köylerdeki hassas durum ve faillerin ortaya çıkmaması durumunda bu suçun doğurabileceği sonuçlar düşünüldüğünde yapılması gereken, faillerin kimliğinin bir an önce ortaya çıkarılmasıdır” açıklamasında bulundu.

Caca, Ayn Ebel belediyesine de Hasruni’nin katillerini mümkün olan en kısa sürede ortaya çıkarması ve bölgenin güvenliğini korumak için onlara en ağır cezaları vermesi çağrısı yaptı.

Suikast

Siyasi açıdan, Hasruni’nin öldürülmesi bir suikast olarak nitelendirildi. Güçlü Cumhuriyet bloğunun bir üyesi olan Milletvekili Ghayath Yazbeck, X platformu (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı bir açıklamada “Yoldaş Elias el-Hasruni, hiçbir suçlunun tespit edilmediği bölgede suikasta kurban gitmiştir. Biz, bunu sonuncusu Lokman Selim olmayan politikacıların suikastlarından öğrendik. Devletten hakkımızı almak için devleti rahatsız etmeyeceğiz. Şehidimiz, düşmanın bilindiği bir muharebede düşmüştür. Tetiği kimin çektiği önemli değildir. Suikast bizi yıldırmıyor, adaleti halkın vicdanından alıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Öte yandan Ketaib Partisi lideri Milletvekili Sami Cemayel, X platformu aracılığıyla “Sevgili memleketi Ayn Ebel’de milislerin düzenlediği operasyonda haince şehit olan kahraman savaşçı Elias el-Hasruni’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Kınamayacağız ve gerçeği talep etmeyeceğiz. İyi bilinen bir güvenlik bölgesinde gerçek gayet nettir. Dün Macdal’da, bugün Ayn Ebel’de ve yarın Lübnan’ın herhangi bir yerinde! Vatan kaçırıldı. Lübnanlılar rehin alındı. Biz ise bir sebat ve direniş halindeyiz. Kararlılığımızı baltalamayacaklar” açıklamasında bulundu.



Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
TT

Suriye Cumhurbaşkanlığı Müslüman Kardeşler'i tehdit ediyor

Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)
Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şara Şam'daki başkanlık sarayında (AFP)

Baha el-Avam

Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın Danışmanı Muvaffak Zeydan, Müslüman Kardeşler'in sınırları ve kıtaları aşan uluslararası bir örgüt olarak başarısızlığını ortaya koydu. Ayrıca, Müslüman Kardeşler’in Suriye koluna hitap ederek, üyelerinin yaşlanması ile fikirlerinin güncelliğini yitirdiğini, önerilerinin artık gerçeklikle bağdaşmadığını ve Esed rejiminin devrilmesinden sonraki mevcut aşamaya hizmet etmediğini söyledi.

Zeydan, fikirlerinin köklerinin birçok Arap ülkesinde terör örgütü olarak tasnif edilen ve diğer Batılı ülkelerin de yakında hakkında aynı yolu izlemeye çalıştığı Müslüman Kardeşler'e dayandığını söyleyerek övündü. Ancak, tıpkı aylar önce eski Suriye rejimini devirmek için mücadele eden fraksiyonların yaptığı gibi, Suriye'deki kolunun da kendini feshetmesi gerektiğine inanıyor.

Zeydan’ın satırları arasında, Suriye'deki Müslüman Kardeşler'e yönelik örtülü bir tehdit var gibi görünüyor. Zira Suriye kolunun kendini feshetmeyi reddetmesinin bedelinin sahneden dışlanmak olduğuna dikkat çekti ve “sosyal alanda çalışan bir siyasetçi için zamanı, gelişmeleri ve güncellemeleri takip etmek son derece önemlidir. Aksi takdirde, olayların dışında kalır ve sürüden kopar” dedi.

Zeydan, makalesinde, daha önce “terör faaliyetlerine karıştıklarından şüphelenilen kişiler” listesine dahil edilme korkusuyla inkar ettiği Müslüman Kardeşler üyesi olduğunu kabul etti. Zeydan’ın adı 2015 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'nın belgelerinde yer almıştı ve Müslüman Kardeşler ile 11 Eylül 2001 saldırılarını gerçekleştiren el-Kaide'ye üye olmakla suçlanmıştı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Zeydan'ın her iki örgütle ideolojik ve inançsal bağı, yazıları ve sosyal medyadaki pek çok paylaşımından da anlaşılıyor. Çeşitli insan hakları ve uluslararası raporların sahil kentleri ve Suveyda'da aşırılık yanlılarının işlediği suçları eleştirdiği bir dönemde, yeni görevine atandığında, Şara’nın bu seçimi yapmasının amacını sorgulayan sesler yükselmişti.

Birçok kişi, Zeydan'ın yeni Suriye hükümetinde Müslüman Kardeşler'i temsil ettiğini varsayıyordu, ancak yazısı onun Müslüman Kardeşler ile aynı fikirde olmadığını ve hatta ona duyduğu küçümsemeyi ortaya koyuyor: “Tüm dünya, Müslüman Kardeşler'e sanki bir ahtapot, küresel bir imparatorluk ve altı kıtaya yayılmış bir İslam halifeliğiymiş gibi davranıyor; oysa gerçekliği ve hakikati içler acısı. Zavallılar hayali, yanıltıcı, serap benzeri saraylara tutunmuşlar.”

Dolayısıyla Zeydan'a göre, Müslüman Kardeşler’in Suriye'deki kolunun yeni devlete katılmasının tek yolu, bölgenin çeşitli ülkelerinde Müslüman Kardeşler’e bağlı kolları örnek alarak kendini feshetmesi. Ne var ki Zeydan, argümanını desteklemek için verdiği ve kendilerini feshederek “başarılı” siyasi partilere dönüştüğünü söylediği tüm örneklerin, bugün güvenlik ve ekonomik sorunlar yaşadıklarını, popülaritelerinin azalmasından muzdarip olduklarını görmezden geldi.

Zeydan, Müslüman Kardeşler'e, Suriye ve Mısır'ın birlik olduğu sırada Cemal Abdunnasır döneminde yaptıklarını Şara döneminde de yapmaları çağırısında bulundu. Makaleye göre, Abdunnasır'ın o dönemde Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki koluna ve liderlerine karşı sert tutumuna rağmen, Suriye kolu, Abdunnasır’ın “Kuzey Bölgesi”nde siyasi parti bulunmaması şartına uyarak kendini feshetmişti.

 Zeydan'ın savunduğu bu yaklaşım, Suriye'de hiç kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve tıpkı herkesin stratejik vizyona sahip bir lider olarak Mısır cumhurbaşkanına boyun eğmesi gibi, ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Şara'yı Nasır’a benzetmenin, belki de Zeydan'ın kasıtlı olarak ima ettiği bir boyutu var; o da  Danışmanın Suriye Cumhurbaşkanının bölgede oynamasını hayal ettiği rol. Ama bu arada yaklaşık dokuz ay önce iktidara geldiğinden beri birçok Arap ülkesinin Şara'nın otoritesini ve ülkesinin birliğini korumasına yardımcı olmak için gösterdiği çabaları görmezden geldi.

dfvfd
Suriye'de Müslüman Kardeşler 1945'te kuruldu (sosyal medya)

Zeydan'ın makalesinde gündeme getirdiği diğer sorular arasında şunlar yer alıyor: Yeni devlette kendilerine yer arayan İslamcı akımlar arasında açık veya örtülü anlaşmazlıklar var mı? Şam'daki yeni hükümet, Müslüman Kardeşler'e şu anda tavsiye ettiği gibi, siyasi olarak kendisiyle aynı fikirde olmayanları dışlamayı mı planlıyor? Bundan önce, Şara siyasi çoğulculuğu kabul edecek mi?

Suriye'de dini temele dayalı partilerin kurulması, özellikle de Şara’nın, Halk Meclisi'nin kurulmasını onaylama biçimi göz önüne alındığında, bugün Suriye'de başlı başına bir endişe ve tartışma kaynağı. Halk Meclisi’nin ülkedeki siyasi parti ve akımlarının temsilcilerini içermesi gerekirken, Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte birini seçmeye, kendi oluşturduğu bir komitenin de bölgelerin geri kalan milletvekillerini seçmesine karar verdi.

İslamcı gruplar konusunda uzman bir araştırmacı olan Mahir Farghali'ye göre, Şara’nın Danışmanı, makalesinde Müslüman Kardeşler'i yasaklayan ve yeni Suriye'de rol oynamasını tercih etmeyecek Arap ülkelerine bir mesaj gönderiyor. Böylece Şam'ın bu konudaki kararlılığını teyit ediyor ve Esed'in devrilmesinden sonra Müslüman Kardeşler’in geri dönme girişimlerine kapıyı kapatıyor.

Öte yandan Farghali, Zeydan'ın Suriye'deki Müslüman Kardeşler'in kendisini feshetmesi talebinin, Arap hükümetlerinin Müslüman Kardeşler hakkındaki tutumlarının doğruluğunu teyit ettiğini belirtiyor. Aynı zamanda Şara'nın Danışmanı, cemaatin dünyanın çeşitli bölgelerinde benimsediği, ismini terk ederek dini, ekonomik, medyatik ve siyasi bir cephe altında faaliyet gösterme eğilimine ikna olmuş durumda.

Zeydan'ın savunduğu yaklaşım, Suriye'de kimsenin Şara veya hükümetine karşı çıkmadığı totaliter bir rejimi desteklediğini açıkça ortaya koyuyor. Şam'daki yeni otoritenin “doğruluğu” tekeline aldığını ve ne siyasi ne de dini açıdan kimsenin hükümeti geçmeye çalışmaması gerektiğini iddia ediyor.

Ürdün Siyaset ve Toplum Enstitüsü'nde akademik danışman Muhammed Ebu Rumman, Zeydan'ın makalesindeki dış mesajlara ilişkin Farghali'nin görüşünü kabul ediyor ve buna bir de Suriyeli bir boyut ekliyor. Bunun öncelikle, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından temsil edilen Selefi akım ile Müslüman Kardeşler arasındaki tarihsel düşmanlık, ikinci olarak da Şara’nın daha önce de belirttiği gibi, bu cemaat hakkındaki kendi tutumuyla bağlantılı olduğunu söylüyor.

HTŞ, geçen Aralık ayında Esed'i devirmek için verilen mücadelede silahlı gruplara liderlik eden Selefi-cihatçı bir örgüt. Şara’nın lideri olduğu ve uluslararası terör örgütleri listesinde yer alan örgüt, Ocak 2025 sonunda kendisini feshederek Şam'daki yeni yetkililer tarafından kurulan Suriye ordusuna katıldı.

Ebu Rumman, Zeydan'ın HTŞ içindeki konumuna ve örgütün dünya ile iletişimindeki rolüne de değindi. Cumhurbaşkanı’nın Danışmanı da makalesinde bu konuya “2015 yılında Nusra Cephesi ile el-Kaide arasındaki bağların koparılması çağrısında bulunduğu” sözleriyle değindi. Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun kendisini feshetmesi çağrısının artık “cemaatin birçok genci tarafından özel toplantılarda fısıldandığını” belirtti.

Ebu Rumman, Şam'ın Müslüman Kardeşler'in Vaad Partisi’nin dahi Suriye içinde faaliyet göstermesini reddettiğini belirtti. Zeydan, partinin üyelerinin bugüne ve geleceğe kıyasla tarihe ve geçmişe daha bağlı kaldıkları için bu partiyi “ölü doğmuş” olarak nitelendirmişti. Danışman’ın bu sözlerinden, Müslüman Kardeşler’in siyaset alanında faaliyet gösteremeyeceği ve kendisine başka alanlar araması gerektiği anlaşılıyor.


UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
TT

UNRWA: İsrail'in Gazze'deki hava saldırıları bir hafta içinde 16 binden  fazla kişiyi yerinden etti

Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)
Gazze şehrindeki Filistinli mültecilerin çadırları (DPA)

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze şehrine yönelik yoğun saldırılarının 12-20 Ağustos tarihleri arasında 16 binden fazla kişinin yerinden edilmesine yol açtığı belirtildi.

UNRWA, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, yerinden edilen ailelerin yaklaşık altı aydır Gazze'ye yeni barınma malzemelerinin girişine izin verilmediği için çadırlarını yanlarında taşımak zorunda kaldıklarını belirtti. Paylaşımda yerinden edilen bu kişilerin, UNRWA'nın barınaklara dönüştürülmüş aşırı kalabalık okullarından birinde kaldıkları kaydedildi.

UNRWA, Gazze şehrine yönelik saldırıların yoğunlaşmasının daha fazla sivilin kaçmasına neden olacağı konusunda uyarıda bulunarak, felakete uğrayan bölgede derhal ateşkes çağrısında bulundu.

İsrail, Gazze şehrinde operasyonlarını tırmandırmaya devam ediyor. İşgal etmeyi onayladığı şehrin çeşitli bölgelerine hava saldırıları ve topçu bombardımanlarını yoğunlaştırıyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, şehri Refah ve Beyt Hanun'da olduğu gibi yok etmeye yemin etti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alan askeri operasyonları, Cibaliye el-Beled ve en-Nazla mahallelerinden Şeyh Rıdvan mahallesindeki Ebu İskender bölgesine kadar şehrin kuzey sınırında yayıldı. Bu bölge, yoğun ve ayrım gözetmeyen bombardımanların ardından büyük bir göç dalgasına sahne oldu. Bu bombardımanlar sırasında yerinden edilmiş kişilere barınak sağlayan Amr ibn el-As Okulu da hedef alındı ve en az 13 Filistinlinin ölümüne, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz cuma günü yaptığı açıklamada, Hamas silahlarını teslim etmez ve tüm rehineleri serbest bırakmazsa Gazze şehrini yok edeceğini söyledi.

Katz, X hesabından yaptığı paylaşımda, “Yakında, Hamas'ın katilleri ve tecavüzcüleri, İsrail'in savaşı sona erdirmek için koyduğu, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve silahların teslim edilmesi şartlarını kabul edene kadar cehennemin kapıları onlar için açılacak” ifadelerini kullandı. İsrailli Bakan, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki operasyonları sırasında büyük ölçüde yıkıma uğrayan iki şehre atıfla “Eğer bu şartları kabul etmezlerse, Hamas'ın başkenti Gazze şehri, Refah ve Beyt Hanun gibi olacak” dedi.


Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
TT

Avustralya'da Filistinlileri desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlendi

Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)
Sidney'de düzenlenen ‘Filistin için Ulusal Yürüyüş’ eyleminde bazı göstericiler pankartlar taşıdı. (Reuters)

Merkez sol hükümetin Filistin devletini tanıma niyetini açıklamasının ardından İsrail ile Avustralya arasında gergin ilişkiler yaşanırken, bugün binlerce Avustralyalı Filistinlileri desteklemek için düzenlenen mitinglere katıldı.

Filistin Eylem Grubu, Avustralya genelinde 40'tan fazla eylem düzenlendiğini ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıkların katıldığını belirtti.

Söz konusu gösteriler, bu ayın başlarında Sidney Liman Köprüsü’nde on binlerce kişinin katıldığı yürüyüşün ardından gerçekleşti. Bu yürüyüş, Kanberra'nın Gazze Şeridi'ndeki savaşa ilişkin tutumunda bir dönüm noktası olarak görüldü.

fdve
Sidney'deki göstericiler (Reuters)

Filistin Eylem Grubu, Brisbane'de yaklaşık 50 bin kişi olmak üzere, toplam 350 bin kişinin yürüyüşlere katıldığını duyurdu, ancak polis buradaki sayının yaklaşık 10 bin olduğunu bildirdi. Polis, Sidney ve Melbourne'daki kalabalığın sayısına ilişkin tahminlerde bulunmadı.

ı8o9p0
Avustralya genelinde 40'tan fazla gösteri düzenlendi ve Sidney, Brisbane ve Melbourne gibi eyalet başkentlerindeki yürüyüşlere büyük kalabalıklar katıldı. (Reuters)

Sidney'de yürüyüşü düzenleyen Josh Lees, Avustralyalıların ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırıma son verilmesini ve hükümetin İsrail'e yaptırım uygulamasını talep etmek için’ şehrin meydanlarına akın ettiğini söyledi. ‘Özgür Filistin’ sloganları atan katılımcıların birçoğu Filistin bayrakları taşıdı.

yuı8
Sidney'de düzenlenen yürüyüşte Filistin bayrağı taşıyan bir kız (EPA)

Öte yandan, ülkenin Yahudi topluluğunun çatı örgütü olan Avustralya Yahudileri Yürütme Konseyi Eş Başkanı Alex Ryvchin, Sky News'e verdiği demeçte, yürüyüşlerin ‘güvenli olmayan bir ortam yarattığını ve yapılmaması gerektiğini’ ifade etti.

 

o90p
Sidney'de Gazze'ye destek yürüyüşü sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhine açılan bir poster (AFP)

Protestolar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun geçen hafta, Avustralya hükümetinin bu ay Filistin devletini tanıma niyetini açıklaması üzerine Avustralyalı mevkidaşı Anthony Albanese'ye yönelik sert söylemlerinin şiddetini artırmasının ardından patlak verdi.

dcfgthy
Yaklaşık 350 bin kişi yürüyüşlere katıldı, bunlardan 50 bini Brisbane'deydi. (AFP)

Avustralya ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, İşçi Partisi liderliğindeki Albanese hükümetinin Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada'nın benzer adımlarının ardından Filistin devletini tanıyacağını açıklaması sonrası gerginleşti.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları 60 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. (AFP)

Avustralya, bu tanıma kararının Filistin Yönetimi'nden aldığı taahhütlere bağlı olduğunu, bu taahhütler arasında Hamas'ın gelecekteki herhangi bir devlette yer almayacağına dair taahhüdün de bulunduğunu belirtti.

fo90p
Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında öldürülen gazetecilerin posterleri, Sidney'de düzenlenen bir yürüyüşte (AFP)

Avustralya bu kararı 11 Ağustos'ta, on binlerce kişinin Sidney Liman Köprüsü’nde Gazze Şeridi'ne yardım ve barış çağrısında bulunduğu yürüyüşün ardından açıkladı. İsrail, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine düzenlediği saldırının ardından yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’ne yönelik askerî harekât yürütüyor.

Filistinli yetkililer, İsrail saldırıları sonucunda Gazze Şeridi'nde 60 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtiyor ve insani yardım kuruluşları gıda kıtlığı nedeniyle yaygın açlık tehlikesi olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.