BRICS, Batı’nın çöküşünü bekliyor

Dünyanın değiştiğine inanmanın etkisi üzerine…

Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika liderleri ile Vladimir Putin’i temsilen BRICS Zirvesi’ne katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (AFP)
Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika liderleri ile Vladimir Putin’i temsilen BRICS Zirvesi’ne katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (AFP)
TT

BRICS, Batı’nın çöküşünü bekliyor

Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika liderleri ile Vladimir Putin’i temsilen BRICS Zirvesi’ne katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (AFP)
Çin, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika liderleri ile Vladimir Putin’i temsilen BRICS Zirvesi’ne katılan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. (AFP)

Hüsam İtani

Karşılıklı şüphe ve endişelerin ekonomik ve parasal entegrasyona yönelik ilerlemeyi engellemeye çalıştığı bir dönemde, BRICS’in siyasi gidişatı belki de en ilgi çekici şey.

Hiçbir taraf, Çin’in ekonomik gücüne itiraz etmiyor. Bununla birlikte genel ekonomisi bakımından BRICS üyelerinin toplamından daha üstün olması, halihazırda dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan’ın liderlerinin damağında nahoş bir tat bırakıyor. Örneğin Rusya, Ukrayna’ya savaş açmasından sonra Moskova’ya uygulanan yaptırımlardan kaçmanın bir yolu olarak Çin’e ihraç ettiği petrolün ve gazın bedelini Çin para birimi yuan ile (ya da resmî adıyla renminbi) almayı kabul etti. Çin’le olan sınır anlaşmazlığını ve aralarındaki daha birçok meseleyi henüz çözüme kavuşturmayan Hindistan’a göre bu, Çin’in nüfuzunu güçlendirmeye yönelik bir adım.

Bu durumda, BRICS grubunu oluşturan beş ülke için ortak bir para birimi çıkarılması ve ABD dolarının onlarca yıldır küresel ekonomide işgal ettiği ayrıcalıklı konumdan uzaklaştırılması gibi meseleler, gerçekleşmemiş temennilerden ibaret kalıyor.   

Bunun yanı sıra üye ülkeler arasında siyasi sistemler bakımından farklılık var. Mesela Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika demokrasiyle yönetilirken diğerleri iç siyasi temsil meseleleriyle daha az ilgileniyor. Tüm bunlara rağmen grubun tüm üyeleri, dünyanın değiştiği ve başta bu grup olmak üzere yükselen güçlerin Batı için batan güneşin altında kendilerine iyi bir yer edinmeleri gerektiği inancını paylaşıyor.

Son yirmi yılda en iddialı projelerden bazısının motoru olan bu önemli düşünce, birkaç yıl önce ciddi bir gerileme yaşadı. Nitekim BRICS, unutulmuş görünüyor ve yapacak daha iyi bir işi olmayan bir grup liderin yıllık bir toplantısından ibaret gibi düşünülüyordu.

Hiçbir taraf, Çin’in ekonomik gücüne itiraz etmiyor. Bununla birlikte genel ekonomisi bakımından BRICS üyelerinin toplamından daha üstün olması, Hindistan’ın liderlerinin damağında nahoş bir tat bırakıyor.

Ekonomik iş birliği alanındaki durgunluk ve üye ülkelerin öncelikleri arasındaki farklılık, son birkaç yılda birkaç sebepten ötürü gözden kaybolmaya başladı. En önemli sebep, ABD-Çin gerginliğinin artması ve ABD’nin Çin ile Rusya’yı askerî ve ekonomik açıdan kendisi için stratejik tehlike kaynağı olarak tanımlaması, dolayısıyla da Washington’ın Çin’in dünyadaki konumu açısından bir ilerleme gördüğü her şeye karşı pratik ve günlük bir karşı koyma politikasına girmesidir. Bunu, iki ekonomik ve askerî dev arasındaki gerilim düzeyinin Tayvan, ileri teknoloji üzerindeki hâkimiyet (Tayvan’ın mikroçip endüstrisi dünyasında oynadığı önemli rol nedeniyle bu iki mevzu iç içe geçmiş durumda) ve aralarındaki, sürekli olarak Çin’in lehine bozulan ticaret dengesi konusunda artan gerilim takip ediyor. ABD, Çin’in ABD ekonomisinin faaliyetlerinde bağlı olduğu tüm ağlara nüfuz etmesinden korkuyor.

İkinci sebep, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşıdır. Moskova, savaşını, Batı’nın çökmesi ve gerek askerî, ekonomik ve kültürel güç gerekse herhangi bir dünya ülkesiyle ilişkide bir şart olarak gördüğü evrensel değerler alanında küresel konumunun gerilemesine dair ideolojik gerekçelerin zemininde başlattı ki bu konuda çok şey yazılıp çizildi.

Fotoğraf Altı: Çin para birimi, grubun bazı üyelerini endişelendiriyor. (Shutterstock)
Çin para birimi, grubun bazı üyelerini endişelendiriyor. (Shutterstock)

Yeni ideoloji; Batı’nın ikiyüzlülüğüne, çöken gücünün ve bilimsel ve teknolojik gerileyişinin tezahürlerine, onları demokratik yönetime ve insan hakları ile kamusal ve bireysel özgürlüklere bağlılığa çağıranların çıkarlarıyla çatışan çıkarlarını öne geçirmesine odaklandı. Batı’nın çifte, çok yönlü ve kullanımlı tavrı yeni bir şey değil. Ancak son dönemde buna, ABD güçlerinin Irak ve Afganistan’da yenilmesi ve bu iki ülkeyi azılı iki düşmanı İran ile Taliban hareketine teslim etmesinin ardından dünyadan stratejik olarak geri çekilme politikası eşlik etti. Bu durum, Washington’ın sırtını döndüğü ve acil güvenlik ve askerî ihtiyaçlarını görmezden geldiği müttefiklerinde büyük bir kırgınlık duygusuna sebep oldu.

Batı’nın çifte, çok yönlü ve kullanımlı tavrı yeni bir şey değil. Ancak son zamanlarda buna dünyadan stratejik olarak geri çekilme politikası eşlik etti.

Batı’nın küresel trajedilere ilgisiz kaldığı ve kendi çıkarlarını ilgilendiren meselelerle genel insani meselelere yaklaşım konusunda bariz bir ayrım yaptığı hissini artıran pek çok olay var. Batılı ülkelerin ve kurumların, Ukrayna ve Sudan’daki savaş mağdurları arasında ırk ayrımcılığı yaptığı suçlamasına maruz kalmasının üzerinden daha birkaç ay geçmedi. Ki bu, yalnızca bir örnek. Üstelik Afrika’da yakın zamanda yaşanan bir dizi darbenin ve bunu üreten arka planların da kanıtladığı üzere Afrika’da uyguladığı yarı-sömürgeci politika da devam ediyor.

Fotoğraf Altı: BRICS’e üye ülkelerin bayrakları. (Shutterstock)
BRICS’e üye ülkelerin bayrakları. (Shutterstock)

Batı sözcülerinin insan hak ve özgürlükleri söylemlerini tekrarlayıp demokrasiye yaslanmaktan başka kendilerini savunacak bir şey bulamadıkları bir dönemde milyarlarca dolar tasarruf etmek için Rusya’dan petrol ve gaz satın almakta ısrar etmeleri ve Çin’le gerek yatırım gerekse imalat ürünleri satın alma konusunda yoğun bir ilişki yürütmeleri, güney ülkeleri için bir model sundu. Bu ülkelerin çoğu, ABD’lileri ve Avrupalıları kızdırsa bile onlar despotluk ve demokrasi düşmanlığıyla suçlanan Rusya ve Çin hükümetleriyle kârlı ilişkiler konusunda bir örneklik ve öncülük teşkil ettikleri sürece, Moskova ve Pekin’le benzer ilişkiler kurmada bir sakınca olmadığını gördü.

Ancak bu, Batı’nın düştüğü ya da Batı’nın rakiplerinin zafer bayraklarını kaldırmanın eşiğinde oldukları anlamına gelmiyor. ABD dolarının küresel ekonomik işlemlerin en büyük kısmı üzerindeki kontrolü, bunun ilk örneği. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Johannesburg’daki zirveye katılacaktı ancak daha sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üyeliği ve Rusya Devlet Başkanı’nın ziyaretinin ülkede siyasi bir krize dönüşmesine bakarak uluslararası toplum önünde sıkıntı yaşamaktan kaçınan Güney Afrika hükümetinin talebiyle zirveden çekildi. Bu da dünyanın ayak uydurduğu kriterlerin Batı’nın pençesinden tamamen kurtulmadığının bir başka örneği.

Başka şeylerle birlikte bu faktörler son iki yılda, yüzleşmeye devam ettiği tüm zorluklara rağmen gruba katılmak için 23 talep alan BRICS’in liderler zirvesini kuşatan küresel iklimin değişmesinde katkı sahibi oldu. Bu üyelik talepleri, grubun siyasi manevra alanını genişletmek için önemli fırsatlar ve uluslararası ilişkilerde yeni bir şafağın belirmesine yol açabilecek bir ufuk sunuyor. Başarının şartı, önce kendi engellerini aşmaktır.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Majalla’dan çevrildi.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.