Halil Cibran: ‘Ermiş’ 100 yaşında

Popülarite açısından Shakespeare'e rakip

Getty- Majalla
Getty- Majalla
TT

Halil Cibran: ‘Ermiş’ 100 yaşında

Getty- Majalla
Getty- Majalla

Paul Chaoul

Yüz yıl önce, Ermiş (The Prophet) adlı eseri İngilizce olarak yayınlanan Halil Cibran'ın muhteşem eseri 100 yaşında. Dini, sosyal ve entelektüel konuları, hatta ‘giyim-kuşam, evlilik, aşk, çocuklar, alma- satma, çalışma ve özgürlük’ gibi ayrıntıları dahi kapsayan felsefi görüşlerinin özünden bahsettiği bu eser, yazarın en iyi eseridir. Bu eser, bir yazar, düşünür veya filozofun nadiren ele aldığı kapsamlı bir bakış açısıdır.

Cibran’IN kitabını “ikinci doğuşu” olarak görmesinin sebebi budur.

Cibran bu fikirlerini 12 yıl boyunca anavatanından uzakta ve Orphales'in sakinleri arasında içlerinden biri olarak yaşayan el-Mustafa aracılığıyla aktarıyor. Memleketine dönüşünü, kendisini götürecek gemiyi bekler ve ayrılma vakti geldiğinde şehir halkı onlara vaaz vermesini ister.

Ancak o, Platon gibi diyalog kurmayı tercih eder. Sahne açıktır: el-Mustafa, kahramandır. Orada hazır bulunanların sorularına cevap isteyen kâhin el-Mitra, adeta bir yönetmendir. Orada bulunan halk ise uzun bir tiyatro oyununun seyircisi konumundadır.

Ermiş’in dili, kalpten kalbe, akıldan da suretler, benzetmeler ve örnekler yoluyla insanların mertebe ve kaygı düzeylerine göredir. Dilin, el-Mustafa’nın dili olduğu doğrudur. Ancak sanki halktan geliyormuş gibidir. Cibran, bu kitapta engin felsefi, dini ve entelektüel kültürünü kullandı

El-Mitra, bir soruyla tartışmayı başlatır ve bu 26 soruya kadar uzanır.

Cibran diyaloglarında Platon'un tarzını takip etti. İnsanlar açısından yazılı olanın değil sözlü olanın daha etkili olduğuna inanıyordu. El-Mustafa, kendisine sorulan her şeyi açıklıkla yanıtlar: Felsefesinin bir kısmını yazılı şiirde formüle eden Nietzsche'nin aksine, karmaşık terimler içermeyen basit, anlaşılır bir dil kullanır. Böylelikle monodrama ‘kavramı’, sanki izleyicinin sorunlarını dile getirirken isteklerini yerine getiriyormuş gibi, sözlerinden (yani tek oyuncudan) uzaklaşır.

Ermiş’in dili

Ermiş’in dili, kalpten kalbe, akıldan da suretler, benzetmeler ve örnekler yoluyla insanların mertebe ve kaygı düzeylerine göredir. Dilin, el-Mustafa’nın dili olduğu doğrudur. Ancak sanki halktan geliyormuş gibidir. Bu kitapta Cibran, Hıristiyanlık, Budizm ve doğadaki Tanrı'nın ‘ilahlığı’ olan panteizm gibi (yeni) etkilerle birlikte geniş felsefi, dini ve entelektüel kültüründen yardım aldı. Bütün canlılar Tanrı’dan gelip O'na döneceğine göre Tanrı her şeyde, her yerde ve her zaman mevcuttur. El-Mustafa, aynı zamanda Allah'ın insani özelliklerini kabul eder ve "Tanrı sizin sözlerinizi sadece kendi ağzınızdan duyar" diyerek bunu doğrular.

Önemli olan bu ‘teatral’ anların, karakterleri ve izleyicileriyle birlikte (sözde) gerçeklikten, Mustafa'dan, el-Mitra ve insanlardan ortaya çıkmış gibi görünmesidir.

Fotoğraf Altı:  Ermiş kitabının Arapça baskısının kapağı
Ermiş kitabının Arapça baskısının kapağı

Mihail Nuayme, Mustafa’nın Halil Cibran’ın kendisi olduğunu, Orphales'te geçirdiği on iki yılın, New York'ta geçirdiği on iki yılla aynı olduğunu söylüyor. Nuayme’ye göre (kahin kadın) Mitra ise (onu himaye eden ve evlat edinen kişi) Mary Haskell'ı temsil eder. Nuayme, "Orphales'e geri dönme vaadi Cibran'ın reenkarnasyona olan inancına dayanır" diyor. Diğerleri, Orphales'in dünyayı simgelediğini ve Mustafa'nın orada on iki yıl kalmasının, ‘bireysel ruhun, dünyada var olduğu süre boyunca Evrensel Ruh'a duyduğu özleme’ karşılık geldiğini söylüyor.

Romantizm

Biz romantizmin Cibran'ın hareket ettiği geniş alan olduğunu, romantizmin ABD, İngiltere ve Fransa'da yayıldığını düşünüyoruz. Victor Hugo, de Musset, Byron ve Keats gibi büyük şairler bu alandan çıktı. Echebbi, Halîl Mutrân, Mihail Nuayme, Ali Mahmud Taha ve İlyas Ebu Şebeke de bu akımın şairleri arasında yer alır. Bu romantizm, geleneklerden ve eskilerden kurtulma eğilimini temsil eden bir devrim olmuştur. Bu devrim, Arap şiirinde daha önce görülmemiş bir şeydir. İşte bu romantizmin derinliğinden ve patlamasından Cibran da etkilenmiştir. Bu, onun birçok kitabında ve şiirinde kendini gösterir.

Fotoğraf Altı:  Halil Cibran
Halil Cibran

Romantizm, 19. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar, düşünce, şiir, resim ve müzikte bütünsel bir devrimdi. Dolayısıyla Batı'yı, Doğu'yu ve Arap dünyasını kapsayan küresel bir devrimdi.

Cibran'ı bu akımın içinde görüyoruz. Ancak açıklığı sayesinde Budizm'den Sufizme ve reenkarnasyona kadar birçok doğu kültürüyle tanıştı. Cibran eserlerinin mecrasını, üslubunu ve yöntemlerini bu iklimlerden çeşitlendirdi.

Ermiş bu temelde ortaya çıktı. Cibran'ın üçüncü kitabı, tüm bu Batı, Doğu, Hıristiyan ve İslam kültürlerini, ayrıca Knitsch'in büyük filozofları üzerindeki etkilerini özetliyor. İşte tüm bunlar Ermiş’i; ABD, İngiltere, Arap dünyası ve hatta Avrupa'daki binlerce okuyucuyu büyüleyen, olgun, canlı ve renkli meyveler haline getirdi. Ermiş, şiir dolu bir ‘Batılı’ tuzağıydı ama şiir değildi; felsefeyle aşılanmıştı. Fakat kapalı bir felsefi okul değildi; ideolojisiz bir felsefe, daha çok canlı gerçeklikten duyusal imgelemelerin bir karışımına dayanan düşüncelerdi. Soyut kalıplardan uzak durdu ama sıradanlığa da düşmedi. Aksine sıradan, geleneksel ve yaygın olanları, olağandışı ve alışılmadık bir dille araştırdı. Ermiş’in sırrı buydu. Yazılışındaki tuhaflığın sırrıydı. Ve kalabalığın sorularına verdiği yanıtlardaki tuhaflığa aşinalığının sırrı bu. Günlük yaşamı tüm ağırlığı ve eşyalarıyla, sesli ve düşünsel bir ‘olay’ haline getirdi.

Cevaplarını farklı sınırlara kadar genişletti; bu sınırlar biçimsel olarak birleşmemiş olabilir, ancak içsel ilişkileri sayesinde tek bir davranış biçimi oluşturmadan adeta erimiş haldedir. Çok yönlü bir kişilik olan Cibran (ressam, şair ve öykücü), farklıları birleştiriyor ve benzerleri ayırıyor; tarihsel kalıplara veya fikri tekdüzeliklere düşmekten kaçınıyor. Tüm bunlar Ermiş’in Avrupa, ABD ve Arap dünyasındaki insanlar arasında sihirli bir şekilde yayılmasına neden oldu. 1960'lı yıllarda, Avrupa ve ABD'de ekmek gibi satıldığında, ilk ‘en çok satan’ kitap oldu. Bu, eserin onlarca dile çevrilmesiyle daha da güçlendi ve bu alanda Shakespeare'in en parlak dönemindeki rakiplerinden biri haline geldi. Bu durum ABD’nin 1960'lı yıllardaki genç neslinin Ermiş’i ‘kendi kitapları’ olarak görmelerine yol açtı. Bazıları, ‘Evlilik’ bölümünden pasajlar okuyarak birbirlerine evlenme teklifi etti. Hatta Beatles ve diğerleri eserlerinden ilham aldı. Örneğin John Lennon, ‘Kum ve Köpük’ şiirinden ilham aldı ve Jackie McLean, Ermiş’ten bir bölümü şarkı olarak seslendirdi.

Bütünleştirici kitap

Ermiş’in şöhreti yeryüzünün dört bir yanına kadar uzanır. Fransız ‘Le Point’ dergisi yıllar önce Ermiş’in yalnızca İtalya'da sekiz milyon sattığını yazdı.

Getty Images
Getty Images

Başka bir deyişle, eğer Shakespeare ve Çinli Lao Tzu, kitaplarının dağıtımında birkaç yılda dağıtılan bir milyondan fazla kopyada rekabet kaydettiyse ve bu sayılar bugüne kadar azalmadıysa, o zaman onlarla yalnızca Cibran Halil Cibran rekabet ediyor demektir. Bütün bunlar bu kitabın doğası ve dili, sadeliği, derinliği ve kaynaklarının zenginliğinden ve dünya yazarları arasında Çin, Hindistan ve hatta Japonya’da doğu fikirlerinin incelenmesine yönelen ilk yazarlardan biri olarak görülmesinden kaynaklandı. Daha doğrusu Cibran, Batı-Avrupa-Amerika kültürünü kendi kültüründe birleştiren ilk Arap yazar olarak kabul edilir. Cibran, dini, felsefi, şiirsel ve etnik olarak ileri görüşlü bir Doğulu idi.

Cibran, Batı-Avrupa-Amerika kültürünü kendi kültüründe birleştiren ilk Arap yazar olarak kabul ediliyor. Cibran, dini, felsefi, şiirsel ve etnik olarak ileri görüşlü bir Doğulu idi.

Bu ayrımcı değil, aksine bütünleştirici bir kitaptır. İçinde ideolojik mezhepler olmadan fikirler vardır. Dini, kültürel ve şiirsel bir kaynaşma söz konusu. Kendine özgülük, özlem duyduğu ve benimsediği şeylere açıklığa sahip. Zorunlu gerçekler değil, psikolojik, ruhsal, sosyal ve insani ihtiyaçlar olarak kabul edilir. Tüm bunlar, belirli düşünce ekollerinin araçlarıyla değil, şiir aracılığıyla kavrandı. Şiir, basit ve cömert dili ve ritimleri ile zihinsel, gizemli ve metafizik gerçeklerin tümüne dahil olmanın bir yolu gibidir. İşte bu nedenle Cibran Ermiş’te, ‘din veya inançtan metafiziğe’, yani kısmen yabancılaşmış olana, materyalizmin ve her türlü ‘bütünleşmiş’ gerçekliğin ötesine yükselir. Bu nedenle Cibran'ın Ermiş’teki ‘düşüncesinin’ onun üslubuna benzediğini, her ikisinin de manayla iç içe olduğunu, gerçekliğin ötesinde, bazen de altında olduğunu söylüyoruz.

Ermiş, sadece maddi bir olgu, yalnız zihinsel bir ürün değildir.  Sadece gizem, doğaüstü ve daha yüksek şeyler hakkında açık bir ders değildir. Bir kısmı ‘örtülüdür’ (analize ihtiyaç duyar) veya basitleştirilmiştir (derinlik gerektirir). Tüm metafizik veya din, hatta felsefi bir akım gibi, tüm bunların bir gerçeklik, bir ‘hakikat’ veya bilineni arayan bir bilinmeyeni veya bilinmeyeni arayan bilineni üretmeye ihtiyaç duyar.

Fotoğraf Altı:  Washington'da Halil Cibran'ın anısına dikilen büst
Washington'da Halil Cibran'ın anısına dikilen büst

İşte Cibran'ın Ermiş’inin büyüsü. Her şeyi veda ederken söyledi. Bu, halkın onun fikirlerini, bilgeliğini ve ‘ütopyasını’ ölümünden sonra düşünmesini sağlamak içindi.

Ermiş’in fikirleri artık onun değil, bu halkın malıdır. Bu halk belki de onun söylediklerinin hepsinin araştırılmaya, seçilmeye veya hatta reddedilmeye değer olduğunu düşünüyor.

Halil Cibran, 1883 yılında Lübnan'ın kuzeyindeki Bişerri’de doğdu. 1931 yılında, verem ve siroz nedeniyle öldü. Lübnan'da gömülmeyi vasiyet etti ve böyle de oldu.

Memleketi Bişerri'ye defnedildi ve mezarı Cibran’ın adını taşıyan bir müzeye dönüştürüldü.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.