Aşırı zenginlik ve yoksulluk arasında Suriye toplumu

Suriye'de büyük sosyal sınıf uçurumu bulunuyor.

Şam'da bulunan Suriye Merkez Bankası'nda yığınla Suriye lirası banknotu, 10 Kasım 2022 (AFP)
Şam'da bulunan Suriye Merkez Bankası'nda yığınla Suriye lirası banknotu, 10 Kasım 2022 (AFP)
TT

Aşırı zenginlik ve yoksulluk arasında Suriye toplumu

Şam'da bulunan Suriye Merkez Bankası'nda yığınla Suriye lirası banknotu, 10 Kasım 2022 (AFP)
Şam'da bulunan Suriye Merkez Bankası'nda yığınla Suriye lirası banknotu, 10 Kasım 2022 (AFP)

Ömer Önhon

Dünyanın en iyi korunmuş Haçlı kalesi olarak kabul edilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan el-Husn Kalesi, Suriye’deki iç savaş sırasında yaşanan şiddetli çatışmaların bazılarında kullanıldı.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed güçlerine karşı savaşan muhalif güçler kaleyi ele geçirdiğinde uçaklar ve toplarla bombalandı. Sonunda rejim ordusu 2014 yılında kaleyi yeniden ele geçirdi.

Humus kırsalındaki kalenin duvarları geçtiğimiz hafta yine sarsıldı, ancak bu sefer farklı bir şekilde. Kale surları, lazer gösterilerinin eşlik ettiği elektronik dans müziği melodilerinin ritmiyle titredi. Ünlü DJ'lerin, yüzlerce gencin ritim içinde kafa sallamasına neden olan dans şarkılarını seçmesi, sosyal medyada geniş yankı buldu.

Suriye'nin başka yerlerinde, Şam'ın ünlü Bab Şarki mahallesindeki barlar, kulüpler ve restoranlar, oraya yemek yemek veya partilere katılmak için giden müşterilerle dolu. Restoranda kişi başı yemek ücreti ortalama 290 bin Suriye lirası (yaklaşık 20 ABD doları) civarında. Yemekle birlikte alkollü içki içen biriyseniz maliyet daha da yüksek olacaktır.

Şam Kalesi Geceleri Festivali'nin açılış töreni, 23 Ağustos 2023 (AFP)
Şam Kalesi Geceleri Festivali'nin açılış töreni, 23 Ağustos 2023 (AFP)

Bunlar, on yılı aşkın süredir iç savaşla parçalanmış bir ülkede normal hayata dönüşün işaretleri mi, yoksa yoksulluk ve sefaletin ortasında az sayıda kişinin hayatın en iyi imkanlarına sahip olduğunun göstergesi mi?

Bence bu işaretler her iki şeye de kendi açılarından işaret ediyor, ancak daha çok ikincisine yatkın. Bu durum elbette sadece Suriye'ye özgü değil. Çünkü bu tür bir kriz yaşayan her ülke benzer deneyimler yaşıyor. Suriye'de benzersiz olan ise orantısızlık.

Birleşmiş Milletler (BM) verileri, Suriye'de yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısının yüzde 90'dan fazla olduğunu tahmin ediyor. Bir devlet çalışanının ortalama asgari maaşı yaklaşık 200 bin Suriye lirasıdır (yaklaşık 14 ABD doları). Orgeneral rütbeli bir subayın ayda yaklaşık 700 bin Suriye lirası (yaklaşık 48 ABD doları) kazandığı ve düşük maaşlarını başka yollardan telafi ettikleri söyleniyor.

(FOTO ALTI) Şam'da bulunan Suriye Merkez Bankası'nda yığınla Suriye lirası banknotu, 10 Kasım 2022 (AFP)
Şam'da bulunan Suriye Merkez Bankası'nda yığınla Suriye lirası banknotu, 10 Kasım 2022 (AFP)

Şam'da yaşayan ortalama bir Suriye vatandaşı artık yakıt desteği almıyor. Enflasyon oranlarının büyük ölçüde arttığı ülkede Suriye lirasının değeri de önemli ölçüde düştü. Birçok alanda temel altyapı eksikliği var. Bütün bunların doğal sonucu ise yaygın yolsuzluk vakalarının ortaya çıkması.

2011 yılında kriz başladığında, üst orta sınıfa ve Suriyeli elit kesime mensup birçok Suriyeli, ülkelerini terk ederek Lübnan'a, diğer komşu ülkelere, Avrupa'ya ve başka yerlere giderek yeni bir hayat kurdu. O zamandan bu yana gidenlerin çok azı yeniden yerleşmek için ülkelerine geri döndü. Bir kısmı da mülklerini kontrol etmek veya akrabalarıyla görüşmek için ara sıra Suriye’ye seyahat ediyor, ancak çoğunluk hâlâ yurtdışında yaşıyor.

Genel anlamda bu doğru olsa da rejimin köklü para kazanma mekanizması aksamadan işlemeye devam ediyor. Aslında Suriye, Hafız Esed döneminden bu yana, çevrelerindekilerin sadakatini sağlamak için tasarlanmış bir ayrıcalıklar ve teşvik sistemi altında işliyor.

Rejimin köklü para kazanma mekanizması aksamadan işlemeye devam ediyor. Aslında Suriye, Hafız Esed döneminden bu yana, çevrelerindekilerin sadakatini sağlamak için tasarlanmış bir ayrıcalıklar ve teşvik sistemi altında işliyor.

Suriye'nin modern para üretme aygıtının kalbinde Beşşar Esed, eşi Esma ve kardeşi Mahir Esed yer alıyor. Bu mekanizmanın çeşitli bileşenleri geliştikçe fonlar da buna göre hareket etti. Birkaç tanıdık yüz dışında, restoran müdavimleri ve müsrif harcama yapanlar, servetlerini çoğunlukla savaş sırasında başkalarının talihsizliklerinden elde eden sadık Esed destekçileridir.

Suriye'de ortaya çıkan yeni endüstriler arasında Captagon ön planda yer alıyor. Akdeniz kıyılarına ve Ürdün sınırlarına dağılmış üretim tesisleri, binlerce Suriyeli ve çeşitli milletlerden bireylerin katıldığı, uluslararası alanda yasaklanan ve 6 milyar dolar değerindeki bu uyuşturucunun ticaretinin gelişmesine yol açtı. Mahir Esed ve komuta ettiği Dördüncü Tümen ile Hizbullah, Captagon ticaretinin başlıca beyni ve vurguncularıdır.

Sabrı tükenen Suriyelilerden bazıları 2011 yılındakine benzer protestolarla hoşnutsuzluklarını dile getirmeye başladı. Suriye'deki Dürzilerin merkezi olan Suveyda kenti, kriz boyunca barışçıl veya tarafsız kaldı, ancak şimdi protestoların merkezi haline geldi. İnsanlar ‘kahrolsun rejim’ sloganları atarak sokaklara döküldü. Rejimin destek üssü olan Lazkiye dahil diğer bölgelerde de benzer protestoların yaşandığı bildirildi.

(FOTO ALTI) Suriye'nin güneyindeki Suveyda kentinde hükümeti protesto etmek amacıyla Dürzi bayrakları sallayarak gösteri yapan Suriyeliler.  (AFP)
Suriye'nin güneyindeki Suveyda kentinde hükümeti protesto etmek amacıyla Dürzi bayrakları sallayarak gösteri yapan Suriyeliler. (AFP)

Öte yandan Suriyeliler bu çileyi yaşarken, Fırat'ın kuzeydoğusunda ve doğusunda bulunan Halk Savunma Birlikleri (YPG), Suriye'deki petrol zenginliğini kontrol ediyor. 2011 yılında günde 380 bin varil civarında olan petrol üretiminin şu anda günde 80 bin varile düştüğü söyleniyor. YPG, bu petrol zenginliğini faaliyetlerini finanse etmek ve rejim dahil birçok farklı tarafla ticaret yapmak için kullanıyor. Çünkü özel çıkar, kamu yararından çok daha yüksek bir yüzde oluşturuyor.

Kriz başladığında Esed rejiminin kilit isimleri, süreçte birkaç milyon Suriyelinin kaybını hafife alarak, ülkedeki yangının başkalarına da sıçrayacağını açıkça ilan etti. Gerçekten de durum böyleydi.

Başta Türkiye ve Lübnan olmak üzere komşu ülkelerden hâlâ olumsuz tepkiler geliyor. Sayıları Türkiye'de 3,5 milyon, Lübnan'da ise yaklaşık 1,5 milyon (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre 850 bin) olan Suriyeliler günümüzün gündeminde yer alıyor. Lübnan ekonomisi zar zor kendi ayakları üzerinde duruyor ve bazıları, Suriyelilerin birkaç yıldır verdiği mali desteğin bunun en önemli nedenlerinden biri olduğunu iddia ediyor.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed bir ara Suriyelilerin yurtdışından dönüşünün hükümet tarafından memnuniyetle karşılandığını söylüyordu. Artık ses tonu değişti. Esed, teröristlerin komşu ülkeler ve bazı Arap ülkelerinin desteğiyle Suriye'deki altyapıyı tahrip ettiğini, bu altyapı yeniden inşa edilmediği sürece yurtdışındaki Suriyelilerin geri dönmeyeceğini söyledi.

Türkiye, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmasına rağmen son dönemde ekonomik açıdan bir çöküş yaşıyor. Birçok Türk vatandaşı bu çöküşün nedeni olarak Suriye'deki krizi ve Türkiye'ye sığınan Suriyelileri gösteriyor.

Esed bir ara Suriyelilerin yurtdışından dönüşünün hükümet tarafından memnuniyetle karşılandığını söylüyordu. Artık ses tonu değişti. Esed, teröristlerin komşu ülkeler ve bazı Arap ülkelerinin desteğiyle Suriye'deki altyapıyı tahrip ettiğini, bu altyapı yeniden inşa edilmediği sürece yurtdışındaki Suriyelilerin geri dönmeyeceğini söyledi.

Suriye'nin tekrar Arap Birliği'ne kabul edilmesi, bunun ülkede ekonomik durumun iyileşmesine yol açacağı yönündeki umutları artırdı. Ancak işler planlandığı gibi gitmedi. Esed, son röportajlarından birinde Suriye'nin yapması gerekeni yaptığını, şimdi de Arap Birliği ülkelerinin yapması gerekenleri beklediğini söyledi. Esed'in sözleriyle neyi kastettiği tam olarak belli değil ama ne olursa olsun bir ilerleme yok.

Suriye'de ekonomi ve yaşam koşulları hâlâ idealin çok uzağında ve işler bu şekilde devam ettiği sürece yakın vadede normale dönme ihtimali de düşük.

Zamanın her zaman kendi lehine oynadığına inanan ve para kazanma mekanizmasından memnun olan Esed ise bunu hiç umursamıyor gibi görünüyor.

*Bu çeviri Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden yapılmıştır.



Suriye zorlu iki yıllık bir Amerikan sınavı dönemine mi giriyor?

Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
TT

Suriye zorlu iki yıllık bir Amerikan sınavı dönemine mi giriyor?

Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)
Washington'da, Trump'ın yaptığı gibi Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandırmak konusunda aceleci davranıldığı mı sorgulanıyor (AFP)

Sevsen Mehenna

Suriye, sahil bölgesindeki kanlı olaylarla ilgili soruşturma raporunu yayınladığı sırada, ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi, ABD'nin Suriye'ye uyguladığı yaptırımları düzenleyen Sezar Yasası'nı yürürlükten kaldırmak yerine, yeniden düzenleyen bir yasa tasarısını onayladı. “Suriye Yaptırımları Sorumluluk Yasası” başlıklı yasa tasarısı, 31 kabul, 23 aleyhte oyla kabul edildi. Bu onayla birlikte, yasa tasarısı yürürlüğe girmesi için geçmesi gereken bir sonraki aşamaya geçiş yaptı.

 

Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Alt Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Michael Lawler tarafından 16 Temmuz'da sunulan yasa tasarısı, bankacılık kısıtlamalarını gözden geçirmeyi, kara para aklamayla mücadele imkânlarını artırmayı ve Sezar Yasası'nı kalıcı olarak yürürlükten kaldırmak için insan hakları ile ilgili şartlar koşmayı amaçlıyor. Lawler, tasarının Kongre'nin Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları sonlandırmak için benimsemeyi planladığı icraatları gözden geçirmek amacıyla, “azınlıkların ve dini özgürlüklerin korunması ve Captagon ticaretiyle mücadele” çağrısında bulunduğunu belirtti.

Yasa tasarısı neyi öngörüyor?

Ayrıntılı olarak yasa tasarısı, yaptırım muafiyet süresinin 180 günden iki tam yıla uzatılmasını öngörüyor. Ayrıca, ABD yönetiminin Suriye hükümetinin belirtilen koşullara uyumunu iki yıl üst üste veya 2029 sonuna kadar teyit etmesi halinde Sezar Yasası'nın tamamen feshedilmesini de öngörüyor.

Tasarı ek olarak, ABD yönetiminin Kongre'yi Suriye Merkez Bankası'na tanınan düzenleyici ve idari kolaylıklar konusunda bilgilendirmesini gerektiren bir madde de içeriyor. Yasa tasarısı Temsilciler Meclisi Maliye Komitesi'nden geçmiş olsa da, yasalaşmadan önce Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi tarafından incelenmesi ve hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Kongre'de nihai olarak oylanması da dahil olmak üzere atılması gereken birkaç adım var.

Bu arada, ABD’deki medya kuruluşları Suriye hükümetini güneyde, özellikle Suveyda şehrinde yaşanan son olaylar nedeniyle eleştirdi. Wall Street Journal başyazısında, “Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi Tom Barrack'ın tekrar tekrar yaptığı merkezileşme yanlısı yorumlar, Suriye hükümetini İsrail'in uyarılarına rağmen Suveyda'ya asker göndermek için yeşil ışık yaktığına inandırdı” ifadeleri yer aldı. Gazete, Kongre'de bazı kişilerin “ABD'nin Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı destekleme konusunda daha fazla temkinli olması gerektiğini” belirttiğine de işaret etti. Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi'nin tasarıyı değerlendirmesinin bir denetim mekanizması oluşturacağı ve Suriye'ye yönelik yaptırımların daha fazlasının sonlandırılması için gereken koşulları belirleyeceği de belirtildi.

Beyaz Saray, Temmuz ayı başlarında Başkan Donald Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları sonlandıran bir başkanlık kararnamesi imzaladığını duyurmuştu. Bu başkanlık kararnamesi, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed, yardımcıları, DEAŞ ve Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt'in “İran'ın vekilleri” olarak tanımladığı gruplara yönelik yaptırımları ise sonlandırmadı.

Peki Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası’nı feshetmek yerine neden yeniden düzenlenmesini onayladı?

Birçok Suriyeli muhalif, Şara'nın Suriye'de iktidara gelmesinden bu yana, Alevileri hedef alan sahil olaylarıyla başlayan, daha sonra Ceramana ve Sahnaya'da ve son olarak Suveyda'da devam eden kanlı olayların hız kesmeden devam ettiğini düşünüyor. Bu nedenle Washington, Şam'ın yeni bir istikrar dönemine doğru ilerlediğine halen şüpheyle yaklaşıyor. Bu sebeple de Kongre Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası'nı yürürlükten kaldırmak yerine “Suriye Yaptırımları Sorumluluk Yasası” başlığı altında yeniden düzenlemeyi tercih ederek iki mesaj verdi; ihlaller devam ettiği sürece Suriye yaptırımlardan muaf tutulmayacaktır. Bununla birlikte Şam hükümeti suçları durdurma, azınlıkları koruma ve bölgesel nüfuz eksenlerinden kurtulma konusunda gerçek bir istek gösterirse, kapı açık kalmaya devam edecektir.

Esed sonrası Suriye’ye yeni Amerikan bakışı

Bu düzenleme, yeni Suriye'nin ne savaş kartlarının ne de barışın ana hatlarının belirlenmediği bir savaş arenası olmayı sürdürdüğü konusundaki Amerikan algısını yansıtıyor. Şara'nın iktidara gelmesinden itibaren, ABD'nin Şam'a yaklaşımı değişti. Washington artık Suriye’de durumu eskisi gibi, devrik cumhurbaşkanına bağlı tek bir blok olarak görmüyor. Aksine, Suriye'yi siyasi değişim ve iç reform belirtileri gösterirse uluslararası sisteme kademeli olarak yeniden entegre edilebilecek bir ülke olarak görüyor. Bu nedenle, Finansal Hizmetler Komitesi, Sezar Yasası'nı feshetmek yerine yeniden düzenlemenin ABD yönetimine siyasi ve ekonomik esneklik sağlayacağını, yaptırımları Suriye'yi tamamen tecrit eden bir kılıç yerine seçici bir baskı aracı olarak kullanmasına olanak tanıyacağını düşündü.

Hızlı ve şaşırtıcı bir öneri

Şam henüz yasa tasarısı hakkında resmi bir açıklama yapmamış olsa da, Suriye-Amerikan Konseyi, Sezar Yasası'nı yeniden düzenleyen yasa tasarısına açıkça karşı çıktığını duyurdu. Bu tasarının yaptırımları örtülü bir şekilde genişlettiği ve yaptırımları tamamen sonlandırma çabalarına doğrudan bir tehdit oluşturduğu konusunda uyardı. Özünde, Suriye'nin istikrar, yeniden inşa ve mültecilerin geri dönüşü yönünde temkinli adımlar atmaya başladığı bir dönemde yaptırım sisteminin daha da güçlendirilmesi anlamına geldiğini belirtti.

Eski ABD Dışişleri Bakanlığı danışmanı ve Cumhuriyetçi Parti üyesi Hazem Ghabra, yasa tasarısının çok hızlı ve ani bir şekilde sunulduğunu söyledi. Güneybatı Suriye'de, özellikle de Suveyda kentinde yaşananların bir sonucu gibi göründüğünü ifade etti. Washington'da, Trump'ın Suriye'ye yönelik yaptırımları aceleyle sonlandırması gibi, yaptırımları sonlandırmakta acele etmek ile ilgili soruların  gündemde olduğunu ve yaptırımların kaldırılmasının temel amacının, siyasi nedenler değil, ekonomik ilerleme ve toparlanmanın önündeki engellerin kaldırılması olduğunu kaydetti.

Sözlerini sürdüren Ghabra, Suriye hükümetinin yurt dışına yönelmek ve uluslararası diplomatik çalışmalara katılmak için gerekli iç, siyasi ve sosyal reform sürecini başlatmak amacıyla attığı adımların ne olduğunu, başka bir deyişle, dış diplomatik aktivizmin, geçen hafta diplomatik faaliyetlerin çoğuyla birlikte kısmen çöken kırılgan bir iç yapıya mı dayandığını sorguladı.

Ghabra, bazı Kongre üyelerinin bir tür denetim uygulanması ve Suriye hükümetine, Suveyda'da yaşananlara yol açan kötü bir yönetimin varlığı halinde kaybedecek bir şeyleri olacağının altının çizilmesinin gerektiğini düşündüklerini belirtti. Buradan hareketle, bu yasayı sunma ihtiyacı, bu soruları ele almanın ve Sezar Yasası’nın yürürlükten kaldırılması sürecini planlamanın bir yolu olarak öne çıktı. Böyle bir yasa yürürlüğe girdiğinde, Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı gibi ABD hükümet kurumlarının, Suriye hükümetinin yaptıkları ile yapmadıklarının sürekli ve açıkça tanımlanmış bir şekilde denetlenmesine yönelik çalışmalarını aktifleştirecektir. Oylamadan geçeceğine çok güvenilmese de, bunun ABD’deki siyasetçilerin büyük bir kesiminin düşünce yapısının bir göstergesi olduğu biliniyor.

Suveyda olayları ve etkileri

Sosyal medyada, silahlı kişilerin aralarında Husam Saraya adlı bir ABD vatandaşının da bulunduğu aynı aileden sekiz erkeği, göz altına aldıktan sonra öldürdüklerini gösteren videolar dolaşıma girmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı da vatandaşlarından birinin ölümünü doğrulayarak endişelerini dile getirdi ve hesap sorulması çağrısında bulundu. Bu arada, İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümet güçleri de dahil olmak üzere tüm tarafları ihlallerde bulunmakla suçlayan bir rapor yayınladı.

Bu nedenle, özellikle Dürzi azınlığı etkileyen son olaylar, yaptırımların tamamen sonlandırılmasına yönelik herhangi bir tartışmanın engellenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu olaylar, yeni hükümetin güvenliği sağlama veya mezhepsel kaosu önleme becerisine dair şüpheci olmak ve daha önce eski rejime atfedilen rastgele tasfiye taktiklerinin devam ettiğinin kanıtı olarak görüldü.

Paris'te yaşayan Suriyeli avukat ve siyasi aktivist Zeyd el-Azm, temsilciler ve Pentagon da dahil olmak üzere Amerikan kurumlarının, yeni rejimin mezhep, din veya etnik kökenlerine bakılmaksızın tüm Suriyelileri kapsayabileceği konusunda kendisine tam ve yeterli bir şekilde güvenemediğini söyledi. “Trump'ın danışmanları ve terörle mücadele yetkilileri aracılığıyla daha ilk günden gözlemlediğimiz de buydu. Yeni geçiş dönemi otoritesine şartlar koşulması gerektiğini, çünkü bu otoritenin diğer Suriyeli unsurlara karşı ihlallerde bulunmayacağının garantisi olmadığını söylediler” dedi.

“Son aylarda, Mart ayında Suriye sahilinde, Nisan ayında Sahnaya'da ve en son Suveyda'da olmak üzere birçok olay yaşandı. ABD'de yeni Suriye makamlarının davranışları konusunda şüpheleri olanlar, şüphelerinde haklıydı. Bu konular, bazı milletvekillerini ve temsilcileri, yeni Suriye makamlarının davranışlarını izlemek için iki yıllık bir süre belirleme konusunu gündeme getirmeye yöneltti.”

Baskı kartı

Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat partilerden etkili Kongre üyeleri, yaptırımları düzenleyerek devam ettirmeyi haklı çıkarmak için medyadaki haberleri ve insan hakları ihlalleri ve cinayetlerle ilgili raporları gerekçe gösteriyorlar. Sivilleri korumadaki tam yetersizlikler göz önüne alındığında, yaptırımların garantiler olmadan kaldırılmasının, Amerikan hükümetinin suç ortağı sayılmasına yol açacağını savunuyorlar. Düzeltilen yasa, yaptırımların herhangi bir şekilde hafifletilmesinin, ister silahlı gruplar ister Suriye güvenlik güçleri olsun, suç işleyenler için gerçek bir hesap sorma mekanizmaları kurulması ile bağlantılı olduğunu vurgulayan maddeler ekledi.

Suriye güçleri Suveyda'ya girmedi

ABD'nin Suriye ve Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suveyda'daki olaylara atıfta bulunarak yaşanan korkunç olaylardan dolayı Suriye hükümeti hesap vermelidir dedi ve Suriye'deki azınlıkların yönetime entegre edilmesi çağrısında bulundu.

Ülkesinin “Suveyda'daki gelişmelere belli bir ölçüde endişe, acı ve yardımla karşılık verdiğini” belirten Barrack, ülkesinin “düşmanca koşulların bulunduğu hiçbir yere daha fazla asker göndermeyeceğini” ekledi.

Associated Press, Barrack'ın “İsrail'in Suriye'ye müdahalesi çok kötü bir zamanda gerçekleşti... Ülkeyi birleştirmek için mevcut Suriye makamlarıyla birlikte çalışmak dışında alternatif bir plan yok” dediğini ve “Suriye ve İsrail arasında deklare edilen ateşkesin yalnızca Suveyda ile ilgili bir anlaşma olduğunu” belirttiğini aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı röportaja göre Barrack “mevcut hükümete uygulanabilir bir alternatifin ve alternatif bir planın olmaması durumunda risklerin yüksek olduğunu, Suriye hükümetinin başarısız olması halinde, onu kasıtlı olarak devirmeye çalışanlar olacağını, ancak asıl sorunun neden olacağını” belirtti. Suriye'nin Libya veya Afganistan gibi bir felaket senaryosu ile karşı karşıya kalma olasılığı ile ilgili soruya ise ABD Özel Temsilcisi, “evet, hatta belki daha kötüsü de olabilir” yanıtını verdi.

Sivil barış kurumunun yeniden kurulması

Avukat Zeyd Azm, Suriye'de sivil barışı koruyan bir kurumun, yani ordunun yeniden kurulması gerektiğini söyledi. “18 aylık bir geçiş dönemi belirleyen BM’nin 2254 sayılı kararına geri dönmeliyiz. Bu ideal olmasa da, Şara’ya verilen beş yıllık süreden çok daha iyi” dedi.

Yine bazıları, ABD'nin Sezar Yasası’nı yürürlükten kaldırmak yerine düzenlemeyi onaylayarak, yeni Suriye hükümetine ihlalleri durdurması ve milisler üzerinde devlet kontrolünü sağlaması için baskı yapmaya çalıştığını düşünüyor. Bunun amacı, Suriye'nin tamamen tecrit edilmesini önlemek ve böylece tamamen Rusya, Türkiye ve İran'ın bölgesel nüfuz alanına dönüşmesini engellemektir. Son olaylar, yaptırımların sürdürülmesini meşrulaştırmak için siyasi bir koz olarak kullanılıyor ve her türlü ekonomik rahatlama, sivilleri ve azınlıkları korumak ve daha kapsayıcı bir siyasi sistem inşa etmek için atılacak somut adımlara bağlanıyor. Bunun dışında Sezar Yasası’nın tamamen yürürlükten kaldırılması Suriye ve müttefiklerine verilecek karşılıksız bir armağan olacaktır.