One Piece, Netflix'in bir türlü kıramadığı laneti yerle bir ettihttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4523751-one-piece-netflixin-bir-t%C3%BCrl%C3%BC-k%C4%B1ramad%C4%B1%C4%9F%C4%B1-laneti-yerle-bir-etti
One Piece, Netflix'in bir türlü kıramadığı laneti yerle bir etti
Matt Owens ve Steven Maeda'nın geliştirdiği dizinin her bir bölümü 17 milyon dolarlık bütçeyle çekildi (Netflix)
Netflix'in en çok beklenen dizilerinden One Piece, 31 Ağustos'ta yayımlandı. Uyarlamayı izleyenlerin yorumlarını paylaşmasının ardından dizinin Rotten Tomatoes puanı hesaplandı ve ortaya çıkan çarpıcı skor, Netflix'in bir türlü kıramadığı laneti sonunda yerle bir ettiğini kanıtladı.
Fantastik dizi, Japon manga sanatçısı Eiiçiro Oda'nın uzun soluklu serisinin bir uyarlaması. Netflix, dizinin konusunu şöyle özetliyor:
Popüler manganın bu canlı çekim uyarlamasında genç korsan Monkey D. Luffy, hasır şapkası ve çılgın mürettebatıyla birlikte hazineyi bulmak için destansı bir yolculuğa çıkıyor.
Eleştirmenler Netflix'in One Piece uyarlamasını överken, izleyiciler de merakla beklenen dizi hakkındaki düşüncelerini paylaştı.
Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da, kullanıcıların yaptığı 2 bin 500'den fazla yorum incelendiğinde One Piece, yüzde 95'lik sağlam bir izleyici puanıyla ödüllendirildi.
Bu yüksek skor, dizinin eleştirmenlerden aldığı yüzde 83'lük puanı geride bıraktı.
Netflix'in animelere dayanan diğer uyarlamalarından 2017 yapımı Death Note, eleştirmenlerden 100 üzerinden 36 puan alırken, izleyici skoru yüzde 23'te kalmıştı.
1998 yapımı anime Cowboy Bebop'ın aynı adlı uyarlaması da eleştirmenlerden 100 üzerinden 46, izleyicilerdense 60 puan alabilmişti.
Hem eleştirmenler hem de seyirciler One Piece'in kalitesi ve kaynağa sadakati konusunda hemfikir görünürken, platformun anime planlarıyla ilgili iyimser bir hava hakim.
Henüz ikinci sezonla ilgili bir duyuru yapılmasa da övgüler Luffy'nin macerasının devamını görmek için duyulan iştahı gözler önüne seriyor.
One Piece'in başarısı, Netflix'in kötü anime uyarlaması lanetini kırdığı şeklinde yorumlandı. Bu da Stranger Things'in Duffer Kardeşler olarak bilinen yaratıcıları Matt ve Ross Duffer'ın yeni Death Note uyarlamasıyla platformun diğer anime adaptasyonlarına yönelik büyük bir heyecan yarattı.
İngiltere’de bir ilk: Gen düzenleme ile kanser tedavisinde yeni dönemhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5220674-i%CC%87ngiltere%E2%80%99de-bir-ilk-gen-d%C3%BCzenleme-ile-kanser-tedavisinde-yeni-d%C3%B6nem
İngiltere’de bir ilk: Gen düzenleme ile kanser tedavisinde yeni dönem
Gen terapisi: Kansere karşı savaşmak için beyaz kan hücrelerinin değiştirilmesi.
İngiltere’deki University College London’da (UCL) sessiz bir araştırma odasında, Avrupa’nın önde gelen gen tedavisi ve hücresel tedavi uzmanlarından Prof. Waseem Qasim, bir zamanlar ölümcül bir hastalıkla mücadele eden bir bebeğin hikâyesini hatırlatıyor.
Agresif lösemiye karşı mucizevi başarı
Yıllar önce, henüz bir yaşını doldurmamış bir İngiliz bebek, en saldırgan lösemi türlerinden biriyle mücadele ediyor, geleneksel tedaviler başarısız olurken tıbbi seçenekler tükeniyordu. Ancak bugün, o bebek artık 16 yaşında ve tamamen sağlıklı. Bu mucize, Prof. Qasim’in Great Ormond Street Hastanesi ve UCL ekibiyle geliştirdiği genetiği değiştirilmiş hücresel tedavi sayesinde mümkün oldu.
Gen tedavisi ve immün hücre tedavilerinin öncü ismi Prof. Waseem Qasim
Bu başarı, modern tıpta yaşanan büyük dönüşümü işaret ediyor: Tedaviler artık yalnızca hastalıkla mücadele etmiyor, bağışıklık sistemini yeniden programlayarak hastalığı hücresel düzeyde hedef alıyor.
Genetiği değiştirilmiş hücresel tedavi
Prof. Qasim, Şarku’l Avsat’a verdiği özel röportajda, “Genetik olarak değiştirilmiş hücresel tedaviler artık geleceğin tıbbı değil; bazı kanser türleri için günümüzün gerçeği” dedi.
Tedavinin merkezinde, genetik olarak düzenlenmiş bağışıklık hücreleri yer alıyor; hedef artık hastalığı dışarıdan vurmak değil, bağışıklığı içeriden yönlendirerek kanser hücrelerini yok etmek.
Genom düzenleme kararı nasıl alındı?
Prof. Qasim, tedavi sürecini şöyle anlattı:
“Hastamızın durumu son derece karmaşıktı. Hiçbir standart tedaviye yanıt vermiyordu ve zamanla yarışıyorduk. O sırada laboratuvarda üzerinde çalıştığımız, genetik olarak modifiye edilmiş ‘T hücreleri’ yani CAR-T tedavisi, elde kalan tek seçenekti.”
Geniş bilimsel değerlendirmenin ardından etik ve düzenleyici onay süreçleri tamamlandı ve tedavi uygulandı.
Tedavide kullanılan genetik teknikler
Qasim ve ekibi tedavide üç ana genetik düzenleme gerçekleştirdi:
– T hücrelerinin hastanın dokularına saldırmasını engellemek için “TCR” reseptörünün devre dışı bırakılması,
– Tedavi öncesi uygulanan ilaçlara hücre direnci kazandırmak için “CD52” geninin kapatılması,
– Lösemi hücrelerini yüksek hassasiyetle hedeflemek için hücrelere özel “CAR” reseptörünün eklenmesi.
Bu yaklaşım, kanserle yalnızca savaşmak değil; bağışıklık sistemini yeniden eğitmek anlamına geliyor.
İngiltere’de bir ilk
İngiltere’de bu yöntem, uzun vadede başarı sağlayan ilk gen düzenleme tedavileri arasında gösteriliyor. Tedavi edilen hasta, üzerinden geçen 16 yıla rağmen hastalıksız yaşamını sürdürüyor.
Gelecekte kemoterapinin yerini alabilir mi?
Qasim’e göre, gen düzenleme tedavileri ileride bazı kan kanserlerinde standart hale gelebilir:
“Henüz tüm kanser türleri için geçerli değil. Ancak önümüzdeki on yılda lösemi tedavilerinin rutin olarak bağışıklık yeniden programlamasına dayanması mümkün.”
Etik tartışmalar
Gen düzenleme çalışmalarının etik riskleri olduğunu kabul eden Qasim, bunun insan genetiğini değiştirme girişimi değil, tedavi amaçlı hücresel düzenleme olduğunu vurgulayarak şunları ifade etti:
“Yaptığımız değişiklikler sadece beyaz kan hücreleri üzerinde, kalıcı değil ve gelecek nesillere aktarılmıyor.”
Arap Dünyasıyla tıbbi işbirliği
Qasim, özellikle Suudi Arabistan’daki tıp ve genom araştırmalarındaki ilerlemeye dikkat çekerek, bölgede işbirliği olanaklarının bulunduğunu söyledi:
“Eğitim, araştırma ve klinik merkezler oluşturma açısından büyük fırsatlar var. Bu alanda her türlü bilimsel diyaloğa açığım.”
Hastalara mesaj
Benzer bir süreç yaşayan çocuklara seslenen Qasim, “Bilim artık geçmişe göre çok güçlü. Hastalar yalnız değiller; bu alanda çalışan büyük bir bilim ve sağlık ekosistemi var” dedi.
Bu hikâye, modern tıbbın yeni dönemini temsil ediyor: Hastalığı bastırmak yerine onu moleküler düzeyde anlamak ve bağışıklığı yeniden yönlendirerek tedavi etmek. Bir zamanlar ölümcül bir hastalıkla mücadele eden o bebek ise bugün bilimin gücünün yaşayan kanıtı.
Bilim insanları şaşkın: 20 bin yıl önce arılar, kemiklerin içine yumurtalarını bırakmışhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5220513-bilim-insanlar%C4%B1-%C5%9Fa%C5%9Fk%C4%B1n-20-bin-y%C4%B1l-%C3%B6nce-ar%C4%B1lar-kemiklerin-i%C3%A7ine-yumurtalar%C4%B1n%C4%B1-b%C4%B1rakm%C4%B1%C5%9F
Bilim insanları şaşkın: 20 bin yıl önce arılar, kemiklerin içine yumurtalarını bırakmış
Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
Arıların 20 bin yıl önce kemiklere yuva yaptığı ortaya çıktı. Bilim insanları bu davranışı bugüne kadar hiçbir arıda görmediklerini söylüyor.
Genellikle arılar, yüzlerce ve belki binlerce üyesi olan büyük kolonilerle ilişkilendiriliyor. Ancak uzmanlar, bunun her zaman geçerli olmadığını vurguluyor.
Şikago'daki Field Müzesi'nden paleontolog Lazaro Viñola López, "Çoğu arı yalnız yaşar. Yumurtalarını küçük oyuklara bırakıp larvaların beslenmesi için polen de koyarlar" diye açıklıyor.
Viñola López, Avrupa ve Afrika'daki bazı türlerin boş salyangoz kabuklarının içine bile yumurtalarını bıraktığını belirtiyor.
Ancak araştırmacı ve ekibi, Karayipler'deki Hispanyola adasındaki bir mağarada daha önce hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştı..
Bilim insanları adadaki derin bir kireçtaşı çukurunu inceliyordu. Popular Science'a göre Hispanyola'da epey yaygın olan bu tür çukurlar, dış etkenlerden çok iyi korundukları için yeraltındaki "zaman kapsülleri" görevi görüyorlar.
Mağaralar, büyük ölçüde adadaki baykuşlar sayesinde böyle bir işleve sahip.
Bulguları hakemli dergi Royal Society Open Science'ta bugün (17 Aralık) yayımlanan çalışmada incelenen mağara, binlerce yıl boyunca baykuşlara ev sahipliği yapmıştı.
Bu gececil hayvanlar; kemirgenler ve kuşlar gibi avlarını yutuyor, ardından sindiremedikleri kemikleri yoğun topaklar halinde kusuyordu.
Binlerce yıl boyunca fosilleşen bu topaklar mağarayı kaplamıştı.
Araştırmacılar, memelilere ait çene kemiklerini temizlerken, eskiden dişlerin bulunduğu deliklerde bir tuhaflık fark etti. Buradaki tortu, pürüzsüz ve adeta içbükeydi.
Çamur normalde fosillerde bu şekilde birikmediği için daha derin bir inceleme yapmaya karar verdiler.
Gördükleri şeyi fosilleşmiş yaban arısı yumurtalarına benzeten ekip bilgisayarlı tomografi taramalarıyla kemik boşluklarının içindeki mikroskobik yapıların üç boyutlu bir modelini oluşturdu.
Bu görüntüler, kemiklerde arıların yavruları için yaptığı yuvaları ortaya çıkardı. Bilim insanları bazılarında larvanın beslenmesi için bırakılmış polenler de tespit etti.
Arıların kemiklerin içine bu şekilde yuva yapması, günümüzde bilinen türlerde bile daha önce kaydedilmemiş bir davranış.
Viñola López, "Bu keşif, arıların ne kadar tuhaf olabileceğini, insanı nasıl şaşırtabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor:
Ama aynı zamanda fosilleri çok dikkatli incelemek gerektiğini de hatırlatıyor.
Arıların bedeni mağara koşullarında korunmadığı için 20 bin yıl önce yapıldığı tahmin edilen bu yuvanın hangi türe ait olduğu bilinmiyor.
Viñola López, "Arıların cesetlerini bulamadığımız için, bunların bugün hâlâ yaşayan bir türe ait olması muhtemel. Bu adalardaki arıların ekolojisi hakkında çok az şey biliniyor" ifadelerini kullanıyor:
Ancak mağarada kemikleri korunan hayvanların çoğunun artık soyunun tükendiğini biliyoruz. Bu yüzden bu yuvaları yapan arılar da soyu tükenmiş bir türe ait olabilir.
Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Royal Society Open Science
Dünyada ilk kez drone'larla gökyüzünde Tetris oynandı: Kazanan Türkiye'denhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5220511-d%C3%BCnyada-ilk-kez-dronelarla-g%C3%B6ky%C3%BCz%C3%BCnde-tetris-oynand%C4%B1-kazanan-t%C3%BCrkiyeden
Dünyada ilk kez drone'larla gökyüzünde Tetris oynandı: Kazanan Türkiye'den
Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
Dünyada ilk kez gökyüzünde drone'larla oynanan Tetris turnuvası düzenlendi.
Red Bull Gaming'in düzenlediği etkinlikte yarışmacılar, Dubai semalarında kozlarını paylaştı. 150 metre uzunluğundaki Dubai Frame adlı yapı, oyun alanı olarak kullanıldı.
Final karşılaşması öncesinde, 60 ülkeden yarışmacılar aylar süren bir eleme sürecinden geçti.
İlk etapta milyonlarca katılımcı, ikonik oyunu cep telefonlarından oynadıkları eleme turuna katıldı. Bu turu geçenler bilgisayar üzerinden yarışarak ülkelerini temsil etme hakkı kazanmaya çalıştı.
13 Aralık'taki finalden bir gün önce 60 ülkenin yarışmacısı Terra Solis'te, yine bilgisayar üzerinden bire bir maçlar yaptı.
Nihayet final maçında 2 bin 800 drone'la ilk kez Tetris oynandı.
Klasik oyunun yaratıcısı Aleksey Pajitnov "1984'te Tetris'i yarattığımda, şimdiki gibi küresel bir kültürel simge haline geleceğini, yeni ve heyecan verici şekillerde gelişmeye devam edeceğini asla düşünmemiştim" diyor:
En büyük hayallerimden biri de drone'larla oynandığını görmekti, bu yüzden bu hayalin gerçekleştiğini görmekten heyecan duyuyorum.
Kazanan Türkiye'den
Türkiye adına yarışan Fehmi Atalar, Güney Kore yarışmacısını; Peru'dan Leo Solórzano da Fransız rakibini yenerek finale yükseldi.
İkili asıl karşılaşmadan önce üç dakikalık bir oyun oynadı ve kazanan, Büyük Final'in tek oyunculu formatındaki oyun sırasını belirleme hakkını elde etti. Bu maçı kazanan Atalar, rakibinden sonra oynamayı seçti.
Görkemli final maçında drone'lar nihayet sahneye çıktı. Her bir yarışmacıya 5 dakika verilen oyunda, Tetriminolar (oyundaki bloklar) gerçek zamanlı olarak oluşturuldu. Bir oyuncu için 1400 olmak üzere toplam 2 bin 800 drone kullanıldı.
Red Bull yarışmayla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor:
Tarihi bir andı. Daha önce kimse Tetris'in böyle oynandığını görmemişti. Ancak çöl havasında yükselen müzik ve nefesini tutan kalabalık eşliğinde drone'lar, Tetriminoların her hareketini, dönüşünü ve inişini gerçek zamanlı olarak hassas biçimde görüntüledi.
Solórzano 57 bin 164 puan kazanırken, ondan sonra yarışan Atalar 168 bin 566 puanla yarışmanın galibi oldu.
Atalar yaptığı açıklamada şöyle diyor:
5 yıllık Tetris deneyimimde yaşadığım en iyi andı; gerçekten eşsiz bir etkinlikti. Kelimelerle tarif edilemeyecek bir şey.
Independent Türkçe, Red Bull, Tom's Hardware, London Daily News
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة