Suçiçeği virüsünün yeni varyantına Hindistan'da ilk kez rastlandı

Hindistan'da maymun çiçeği taraması sırasında klad 9 varyantı tespit edildi

11 yaşındaki devlet okulu öğrencisi Julio Valenzuela, öğretim yılı başlamadan önce öğrencilere ücretsiz aşı yapılan klinikte aşı olurken yüzünü buruşturuyor (AFP)
11 yaşındaki devlet okulu öğrencisi Julio Valenzuela, öğretim yılı başlamadan önce öğrencilere ücretsiz aşı yapılan klinikte aşı olurken yüzünü buruşturuyor (AFP)
TT

Suçiçeği virüsünün yeni varyantına Hindistan'da ilk kez rastlandı

11 yaşındaki devlet okulu öğrencisi Julio Valenzuela, öğretim yılı başlamadan önce öğrencilere ücretsiz aşı yapılan klinikte aşı olurken yüzünü buruşturuyor (AFP)
11 yaşındaki devlet okulu öğrencisi Julio Valenzuela, öğretim yılı başlamadan önce öğrencilere ücretsiz aşı yapılan klinikte aşı olurken yüzünü buruşturuyor (AFP)

Sağlık yetkilileri, suçiçeği virüsünün klad 9 olarak bilinen yeni bir varyantının Hindistan'da ilk kez tespit edildiğini söyledi.

Hindistan'da bir viroloji araştırma enstitüsü olan Ulusal Viroloji Enstitüsü (NIV), mpox (eski adıyla maymun çiçeği) vakaları için tarama yaparken suçiçeğine neden olan varisella-zoster virüsünün (VZV) klad 9 varyantlarıyla karşılaştığını açıkladı.

Çalışmada, "Mpox taraması sırasında, çocuklar ve yetişkinler arasındaki şüpheli mpox vakalarında Varicella Zoster Virüsü (VZV) vakalarına rastladık" dendi.

Açıklamada, 331 şüpheli mpox vakasının 28'inin VZV pozitif olduğu belirtildi.

Klad 9, Almanya, Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkelerde suçiçeğine neden olan virüsün en yaygın varyantı. VZV'nin diğer varyantları olan klad 1 ve klad 5 daha önce Hindistan'da bulunmuş olsa da klad 9 ilk kez tespit edildi.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre VZV yüksek derecede bulaşıcı suçiçeğine neden oluyor. Virüs genellikle enfekte damlacıklar, aerosoller veya solunum salgılarıyla doğrudan temas yoluyla bulaşıyor.

Virüs çocuklarda hafif semptomlara neden olabilirken yetişkinlerde daha şiddetli seyretme eğiliminde. DSÖ bu hastalığı "genellikle kafa derisi ve yüzde başlayan ve başlangıçta ateş ve halsizliğin eşlik ettiği kaşıntılı döküntü" gibi semptomlarla tanımlıyor.

Klad 9 enfeksiyonunun yaygın semptomları arasında döküntüler, baş ağrısı, iştah kaybı ve genel sağlıksızlık hissi yer alırken belirtiler virüse maruz kaldıktan sadece iki ila üç hafta sonra ortaya çıkıyor.

Nadir durumlarda, VZV vücudun merkezi sinir sistemine ilerledikten sonra ciddi komplikasyonlara neden olabiliyor.

Çalışmanın araştırmacıları, "Suçiçeği hastalığını kızamık, bakteriyel deri enfeksiyonları, uyuz, frengi, ilaca bağlı alerjiler ve mpox viral hastalığından ayırt etmenin kritik önem taşıdığını" belirtti.

Hastalık şiddetinde önemli bir artış belirtisi olmamasına rağmen, bu rekombinasyon örüntüleri araştırmacıları ülkedeki VZV enfeksiyonlarının izlenmesi ve gözetimini güçlü bir şekilde savunmaya yöneltti.

Independent Türkçe



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature