Erdoğan'dan "Menderes, Polatkan ve Zorlu" mesajı: 16-17 Eylül 1961 tarihinde yaşanan idamlar milletimizin hafızasında derin yaralar açmıştır

"Milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan 27 Mayıs darbesinin ardından Adnan Menderes ve arkadaşlarının haksız ve hukuksuz bir şekilde idam edilmeleri tarihe kara bir leke olarak geçmiştir"

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Erdoğan'dan "Menderes, Polatkan ve Zorlu" mesajı: 16-17 Eylül 1961 tarihinde yaşanan idamlar milletimizin hafızasında derin yaralar açmıştır

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edilişlerinin 62. yılında Topkapı'daki anıt mezarda düzenlenen anma töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mesajı okundu.

Erdoğan mesajında, 16-17 Eylül 1961'de yaşanan idamların milletin hafızasında derin yaralar açtığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

Milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan 27 Mayıs darbesinin ardından Adnan Menderes ve arkadaşlarının haksız ve hukuksuz bir şekilde idam edilmeleri tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Tek parti faşizmine karşı 'yeter söz milletin" diyerek cesur bir yürüyüş başlatan Menderes ve yol arkadaşları, milletimizin büyük bir teveccühüne mazhar oldular.

(AA)

Menderes ve yol arkadaşlarının 10 yıllık iktidarları döneminde, Türkiye'de hak ve özgürlüklerden sanayileşmeye kadar pek çok alanda büyük atılımlar gerçekleştirdiklerini vurgulayan Erdoğan, milletin "Demirkırat" diyerek sahiplendiği Demokrat Parti hareketinin, ülkede sadece çok partili siyasi hayatın ve demokrasinin değil, aynı zamanda büyük bir kalkınma hamlesinin de sembolü haline geldiğini belirtti.

Erdoğan, ülkesi ve milleti için gecesini gündüzüne katarak 10 yıl boyunca hizmet eden Menderes'in dürüstlüğü, çalışkanlığı, tevazusu ve beyefendi kişiliğiyle insanların gönlünde taht kurduğunu kaydetti.

(AA)

"Milletimiz 15 Temmuz'da darbe defterini bir daha açılmamak üzere kapatmıştır"

Menderes ve arkadaşlarının aziz hatıralarının şehadetlerinin üzerinden geçen 62 yıla rağmen milletin kalbinde yaşamayı sürdürdüğünü belirten Erdoğan, mesajında şu ifadelere yer verdi:

Merhum Menderes'i, Zorlu'yu ve Polatkan'ı iftiralarla darağacına gönderenler ise alınlarındaki lekeden hiçbir zaman kurtulamadılar. 27 Mayıs 1960'ta başlatılan, 1971, 1980, 1997 yıllarında tekrarlanan kötü geleneği hortlatma girişimini, 15 Temmuz 2016'da bir kez daha yaşadık. Asker üniforması giymiş FETÖ'cü hainlerin darbe teşebbüsünü, Allah'a hamdolsun, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte boşa çıkardık. Kahraman milletimiz, 15 Temmuz'da çıplak elleriyle tankları durdurarak, darbe defterini bir daha açılmamak üzere ülkemizde kapatmıştır, artık darbelerin de hukuku katleden Yassıada sahnelerinin de İmralı'da kurulan idam sehpalarının da tekrarına izin vermeyeceğini göstermiştir.

(AA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her türlü oyunun sahnelendiği 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin sonuçlarını da milletin bu kararlılığının yeni bir nişanesi olarak gördüklerini, milletin, terör örgütleriyle yol yürüyenleri sandığa gömmek suretiyle iradesine ve geleceğine çok güçlü şekilde sahip çıktığını ifade etti.

Hükümet olarak milletin güvenine layık olmak, sandıkta emanet ettikleri iradeye gölge düşürmemek için çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle şehadetlerinin 62'nci seneyi devriyesinde merhum Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Onların aziz hatıralarına sahip çıkmak ve mezarları önünde Fatiha okumak üzere bir araya gelen siz kardeşlerimi hürmetle selamlıyorum.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.