Dune 2'yi beklerken izlenebilecek bilimkurgu dizisi

Isaac Asimov imzalı kitap serisinden uyarlanan dizi felsefe, siyasi entrika ve bolca melodramla dolu

Timothée Chalamet'e Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Jason Momoa ve Zendaya'nın eşlik ettiği Dune, 6 dalda Oscar kazanmıştı (Warner Bros)
Timothée Chalamet'e Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Jason Momoa ve Zendaya'nın eşlik ettiği Dune, 6 dalda Oscar kazanmıştı (Warner Bros)
TT

Dune 2'yi beklerken izlenebilecek bilimkurgu dizisi

Timothée Chalamet'e Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Jason Momoa ve Zendaya'nın eşlik ettiği Dune, 6 dalda Oscar kazanmıştı (Warner Bros)
Timothée Chalamet'e Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Jason Momoa ve Zendaya'nın eşlik ettiği Dune, 6 dalda Oscar kazanmıştı (Warner Bros)

Denis Villeneuve'ün yönetmen koltuğunda oturduğu Dune: Çöl Gezegeni'nin (Dune) ikinci bölümünün Kasım 2023'te gösterime girmesi planlanıyordu ancak devam eden Hollywood grevleri nedeniyle vizyon tarihi 2024'e ertelendi. 

Dune: Çöl Gezegeni görsel efektleri, oyuncuların güçlü performansları ve ayrıntılara gösterdiği özenle izleyicileri etkiledi. Frank Herbert'in aynı adlı bilimkurgu serisinden uyarlanan film, ailesi çöl gezegeni Arrakis’in kontrolüne sahip Paul Atreides'in hikayesini anlatıyordu.

Mart 2024'e ertelendi

Uzak bir gelecekte geçen filmde Harkonen ailesi, "baharat" adı verilen değerli kaynağın tek üreticisi Arrakis'in kontrolünü ele geçirmek için Paul Atreides'in ailesine tuzak kuruyordu. Paul, bir anda firari durumuna düşen ailesini kurtarmak için isyan başlatıyordu.

Ekim 2021'de gösterime giren film, büyük ilgi görmüş ve 400 milyon doların üzerinde hasılat yapmıştı. Şimdiyse kitap serisi ve filmin hayranları, hikayenin devamını izleyebilmek için Mart 2024'e kadar beklemek zorunda.

Bilimkurgu meraklıları için harika seçim

Bilimkurgu hayranları, Çöl Gezegeni Bölüm İki'nin (Dune: Part Two) vizyona girmesini beklerken Apple TV+'ta yayımlanan bir dizi, onlara aradıkları tadı sunabilir. Isaac Asimov imzalı kitap serisinden uyarlanan Vakıf (Foundation) iki sezonu ve bolca bölümüyle bilimkurgu meraklılarını hayran bırakabilir.

Eylül 2021'de başlayan bu karmaşık destan, galaktik imparatorluğun kontrolündeki gezegenlerin sakinlerini, özellikle de matematikçi Dr. Hari Seldon ve kültürlerini korumayı uman Gaal Dornick gibi ona sadık olanların cesur çabalarını takip ediyor. 

En az Dune: Çöl Gezegeni kadar zengin ve geniş kapsamlı Vakıf'ın hayranları, şu sıralar dizinin üçüncü sezon onayını almasını bekliyor.

80 bölümlük taslak hazır

Felsefe, siyasi entrika ve bolca melodramla dolu dizinin yaratıcısı David S. Goyer daha önce Vakıf'ı tam anlamıyla uyarlayabilmek için 8 sezon ve toplam 80 bölümlük bir taslağa sahip olduklarını belirtmişti. 

Vakıf, Frank Herbert'in Dune'u üzerinde büyük etkisi olan 7 romanlık bir seriye dayanıyor. İlk olarak 1942'den 1950'ye kadar kısa öyküler olarak yayımlanmış, daha sonra üçleme haline getirilmişti.

"Tüm zamanların en iyi serisi"

Vakıf, 1966'da Hugo Ödülleri tarafından "tüm zamanların en iyi serisi" seçilmişti. Ara veren Asimov, seriye 80'lerde iki devam kitabı ve iki prequel eklemişti.

Vakıf'ın başrollerini Jared Harris, Lou Llobell, Leah Harvey, Terrence Mann ve Lee Pace paylaşıyor.

Independent Türkçe



Kovid-19 aşılı kalp hastalarının aşısızlardan uzun yaşadığı gösterildi

Dünya çapında yaklaşık 64 milyon kişi kalp yetmezliğinden muzdarip (Reuters))
Dünya çapında yaklaşık 64 milyon kişi kalp yetmezliğinden muzdarip (Reuters))
TT

Kovid-19 aşılı kalp hastalarının aşısızlardan uzun yaşadığı gösterildi

Dünya çapında yaklaşık 64 milyon kişi kalp yetmezliğinden muzdarip (Reuters))
Dünya çapında yaklaşık 64 milyon kişi kalp yetmezliğinden muzdarip (Reuters))

Kovid-19 aşısı yaptıran kalp yetmezliği hastalarının yaptırmayanlardan daha uzun yaşadığı tespit edildi. 

Daha önceki çalışmalarda Kovid-19'un kalp yetmezliği hastalarında daha kötü etkiler yaratmasının yanı sıra aşının kalp damar hastası kişilere uygulanmasının güvenli olduğu bulunmuştu. 

Yakın zamanda yapılan başka bir araştırmada da Kovid-19 aşılarının, kalp yetmezliği riskini yüzde 55 ve enfeksiyonun ardından kan pıhtılaşması riskini yüzde 78 azalttığı saptanmıştı.

Avrupa Kardiyoloji Derneği'nin 11-14 Mayıs'ta Portekiz'de düzenlenen 2024 Kalp Yetmezliği toplantısında sunulan yeni araştırmadaysa aşının bu hastalıktan muzdarip kişilerin yaşam süresi üzerindeki etkisi incelendi. 

Güney Kore'den 18 yaş ve üstü 651 bin 127 kişinin verisini inceleyen araştırmacılar katılımcıların aşı durumu ve bunun çıktıları hakkında bilgi edinmek için Kore Ulusal Sağlık Sigortası Hizmeti'nin veri tabanından yararlandı. Araştırmaya dahil edilen kişilerin ortalama yaşı 69,5'ti.  

İki veya daha fazla doz Kovid-19 aşısı yaptıranlar aşılanmış; hiç aşı olmayan veya bir doz yaptıranlarsa aşılanmamış diye tanımlandı. Katılımcıların yüzde 83'ü ilk kategorideydi. 

Araştırmacılar daha isabetli bir sonuç elde etmek adına yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum ve diğer hastalıklar gibi faktörlere göre katılımcıları eşleştirdi. 

6 aylık bir takip süresinin sonunda aşılanmış kalp yetmezliği hastalarının herhangi bir sebepten ölme ihtimalinin yüzde 82 daha düşük olduğu kaydedildi. Ayrıca aşılanmamış hastalara göre kalp yetmezliğinden hastaneye kaldırılma riskleri de yüzde 47 daha düşük çıktı. 

Araştırmanın yazarlarından Dr. Kyeong-Hyeon Chun "Kalp yetmezliği hastaları, sağlıklarını korumak için Kovid-19'a karşı aşı yaptırmalı" diye çağrıda bulunarak şöyle ekliyor: 

Bu, kalp yetmezliği hastalarından oluşan geniş bir popülasyonda Kovid-19 aşısının etkinliğine ilişkin ilk analizi sunan ve aşılamanın açık bir faydasını gösteren ilk çalışma. 

Öte yandan Dr. Chun bulguların bütün kalp yetmezliği hastaları için geçerli olmayabileceğinin altını çizerek şöyle ekliyor:

Durumu stabil olmayan hastalarda aşılamanın riskleri göz önüne alınmalı.

Ayrıca Güney Kore'de yürütülen bu çalışmanın sonuçları, dünyanın başka yerlerindeki kalp hastalarına uyarlanamayabilir. Araştırmanın takip süresi de aşının uzun vadeli etkilerine ışık tutmada yetersiz kalıyor. 

Bu sepeblerden dolayı Kovid-19 aşısı olmayı düşünen kalp yetmezliği hastalarının doktorlarına danışmasında fayda var.

Independent Türkçe, Earth, Avrupa Kardiyoloji Derneği, ABC News


Küresel araştırma internetin insanlara iyi geldiğini ortaya koydu

İnternet erişimine sahip kişilerin hayatından daha memnun olduğu saptandı (Pexels)
İnternet erişimine sahip kişilerin hayatından daha memnun olduğu saptandı (Pexels)
TT

Küresel araştırma internetin insanlara iyi geldiğini ortaya koydu

İnternet erişimine sahip kişilerin hayatından daha memnun olduğu saptandı (Pexels)
İnternet erişimine sahip kişilerin hayatından daha memnun olduğu saptandı (Pexels)

Dünya çapında yürütülen bir çalışma internet kullanımının, mutlu ve sağlıklı hissetmekle büyük oranda ilişkili olduğunu buldu.

İnternet kullanımının genellikle zihin sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı düşünülürken bu alandaki çalışmalar çoğunlukla sosyal medyaya odaklanıyor. Örneğin geçen yıl yapılan bir araştırmada sosyal medya kullanımını düşürmenin, depresyon ve anksiyeteye iyi geldiği tespit edilmişti.

Oxford ve Tilburg üniversitelerinden araştırmacıların yürüttüğü yeni çalışmadaysa genel internet erişimi ve kullanımının etkileri incelendi. 168 ülkeden 2,4 milyondan fazla kişiyi içeren çalışmayı yürüten ekibe göre bu, bugüne kadarki en geniş çaplı araştırma.

Halihazırda ön baskı versiyonu yayımlanan ve bugün hakemli dergi Technology, Mind and Behaviour'da çıkması planlanan araştırmada 15 yaş ve üstü 2,4 milyondan fazla kişinin 2006-2021 dönemindeki verileri analiz edildi. 

Katılımcılardan internet erişimi ve kullanımlarını bildirmenin yanı sıra yaşam memnuniyeti, sosyal hayat, hayattaki amaçları ve toplumsal mutluluk duyguları gibi farklı açılardan esenlik durumlarını değerlendirmesi istendi. 

Gelir, eğitim düzeyi, sağlık ve ilişki durumu gibi faktörleri hesaba katan araştırmacılar vakaların neredeyse yüzde 85'inde internete bağlanmakla esenlik duygusu arasında pozitif bir ilişki gözlemledi. 

Makelenin ortak yazarı Prof. Andrew Przybylski internetle ilgili düzenlemelerde kanıtların dikkate alınması gerektiğini söyleyerek şöyle ekliyor: 

Çevrimiçi dünyayı gençler için daha güvenli hale getirmek istiyorsak, güçlü önyargılara ve herkese uyan tek tip çözümlerle yola çıkamayız. Fikirlerimizin verilerle değişmesine gerçekten açık olmalıyız.

Çalışma kayda değer olmakla birlikte bazı kısıtlamalara da sahip. Örneğin araştırmacılar bu pozitif ilişkinin arkasındaki neden sonuç ilişkisini açıklamıyor. Ayrıca katılımcıların interneti ne kadar ve hangi amaçla kullandığı da bilinmiyor.

University College London'dan Dr. Ruth Plackett, araştırmanın sosyal medya kullanımı üzerine ayrıca eğilmemesine dikkat çekerek şöyle diyor:

Gençlerin bu platformlarda zararlı içeriklere maruz kalabileceğini biliyoruz, bu da internet kullanımıyla daha olumsuz ilişkiler kurulmasına yol açabilir.

Çalışmada internet kullanımıyla toplumsal esenlik duygusu arasındaki ilişkinin yüzde 5'inin negatif olduğu tespit edilirken bu durum çoğunlukla 15-24 yaşlarındaki kadın ve kız çocuklarında gözlemlendi. 

Araştırmacılara göre bu bulgu, internet kullanımının bu kişileri mutsuz ettiği anlamına gelmese de genç kadınlarda sosyal medya kullanımıyla depresif belirtiler arasında olumsuz bir ilişki görüldüğünü ortaya koyan diğer çalışmalarla uyuşuyor. 

Liverpool Üniversitesi'nden Prof. Simeon Yates ise internetin zararları gibi faydaları da olduğunu belirtirken yeni çalışmanın bunları incelemede yetersiz kaldığını belirtiyor:

İnsanların daha yüksek bir esenlik seviyesinden bahsetmesi, çevrimiçi ortamda olumsuz şeyler yaşamadıkları anlamına gelmiyor.

Independent Türkçe, Guardian, BBC, Oxford Internet Institute


Young Sheldon beklenen bir olayla hayranlarını şaşırtmayı başardı

9 Mayıs'ta 12. bölümü çıkan dizi, 14. bölümde bitecek (Warner Bros)
9 Mayıs'ta 12. bölümü çıkan dizi, 14. bölümde bitecek (Warner Bros)
TT

Young Sheldon beklenen bir olayla hayranlarını şaşırtmayı başardı

9 Mayıs'ta 12. bölümü çıkan dizi, 14. bölümde bitecek (Warner Bros)
9 Mayıs'ta 12. bölümü çıkan dizi, 14. bölümde bitecek (Warner Bros)

Young Sheldon'ı izleyen Big Bang Theory hayranları, yeni dizinin 7. ve son sezonunun senaryosuna dair iki beklenti içindeydi: George Sr.'ın ölümü ve Sheldon'ın Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'ne (Caltech) girişi. 

Baş karakter 14 yaşına girdikten sonra bu iki olayın gerçekleşeceği daha Big Bang Theory'den belli olsa da Young Sheldon ekibi, izleyicileri George'un ölümüyle şaşırtmayı başardı. 

TheWrap'e konuşan yönetici yapımcı Steve Holland konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

Seyircinin en azından bir kısmı Big Bang Theory'den dolayı bunu bekliyor. Hep şunun arayışındayız: İnsanlar neyin geleceğini bilse de onları şaşırtabiliriz.

Bu beklenen ölüm, 14. bölümle birlikte bitecek 7. sezonun 12. bölümünde gerçekleşti. Doc Farrow'un canlandırdığı Koç Wilkins, Cooperların evine giderek George'un kalp krizi sonucu bir anda öldüğünü duyurdu. 

Holland, "Eğer ölümü biraz erkene alıp 12. bölümün sonunda gerçekleştirirsek insanların bunu beklemeyeceğini ve onları gafil avlayabileceğimizi düşündük" diyor. 

Young Sheldon ekibi, 12. bölümün öncesinde seyirciyi öylesine hazırlamıştı ki, çoğu kişi George'un Rice Üniversitesi'nde işe başlayacağını ve bu yüzden Cooper ailesinin de Medford'dan Houston'a taşınacağını düşünüyordu.

Ancak ani ölümle tüm planlar yarıda kaldı. 

2. sezondaki bir bölümde ailenin Medford'dan ayrılmaması için George'un benzer bir teklifi reddettiğini hatırlatan Holland, "George'a zafer kazandırmamız önemliydi. Bu teklif işinin geri dönmesi ve başta Mary olmak üzere ailenin ona işi kabul etmesi için destek vermesi fikri iyi geldi" diye konuşuyor. 

xsdcvfb
The Big Bang Theory'den uyarlanan dizide, 9 yaşındaki tuhaf dâhi Sheldon Cooper liseye başlayarak zekâsıyla herkesi şaşkına çeviriyor (CBS)

Holland, projenin yaratıcısı Chuck Lorre'un bu aile dizisini daha olumlu bir havayla bitirme tavsiyesi üzerine cenazeyi son bölümden önlere aldıklarını belirtiyor. 

Prodüktör, Missy'yi canlandıran Raegan Revord başta olmak üzere pek çok oyuncunun senaryoyu okuyunca gözyaşlarına boğulduğunu da ifade ediyor:

Herkes duygularını açıkça ortaya koydu. Dizinin sonlarında finale yaklaştıklarını bilerek üzülüyorlardı ve bu karakterin yasını tutuyorlardı. Tüm bu duygular, hem gerçek hem de kurgusal olanlar karıştı. Böylece çok gerçek, dürüst ve sert bir hissiyat yarattı.

Independent Türkçe, The Wrap, Variety


Kevin Spacey sinema patronlarının, kariyerini engellediğini iddia etti

Ünlü oyuncu Kevin Spacey herhangi bir yanlış davranışının olmadığını iddia ediyor (Reuters)
Ünlü oyuncu Kevin Spacey herhangi bir yanlış davranışının olmadığını iddia ediyor (Reuters)
TT

Kevin Spacey sinema patronlarının, kariyerini engellediğini iddia etti

Ünlü oyuncu Kevin Spacey herhangi bir yanlış davranışının olmadığını iddia ediyor (Reuters)
Ünlü oyuncu Kevin Spacey herhangi bir yanlış davranışının olmadığını iddia ediyor (Reuters)

Aktör Kevin Spacey, yeni bir belgeselde kendisi hakkında ortaya atılan iddialar üzerine film patronlarının kariyerini engellediğini iddia etti.

Oscar ödüllü aktör geçen hafta, Channel 4'te ekrana gelen iki bölümlük Spacey Unmasked belgeselinde yer alan bazı erkeklerin kendisinin uygunsuz davranışlarına dair yeni iddialarını reddetmek zorunda kaldı.

Spacey, 2001-2013'te işlendiği 4 erkek tarafından öne sürülen bir dizi cinsel saldırı suçlamasından Birleşik Krallık'ta beraat etmişti.

Spacey, halktan büyük destek gördüğünü ve bazı yönetmen, yapımcı ve oyuncu arkadaşlarının da kendisini işe dahil etmeye “evet” dediklerini söyledi.

Ünlü oyuncu The Daily Telegraph'a verdiği bir demeçte, "Ancak bir dağıtım şirketi ya da kanaldaki bir ofis 'Hayır, Kevin Spacey'nin oynadığı bir filmi satın alamayız' dedi" iddiasında bulundu.

Hiç tanımadığım bir birey kamu adına (birkaç durum dışında) bazı insanların üzülebileceğine karar veriyor. Herhangi birinin adını Google'da aratın illa ki birilerinin o kişiyle bir sorunu olduğunu göreceksiniz.

Channel 4 belgesel için 2023'teki ceza davasında yer almayan 10 erkekle görüştü.

Belgeselde, 1970'lerden 2010'lara kadar hem Birleşik Krallık hem de ABD'de Spacey'le ilgili deneyimlerini paylaşan çok sayıda erkek yer alıyor.

Her türlü suistimal suçlamasını reddeden Spacey, belgeselde hakkında ortaya atılan iddialara yanıt vermesi için kendisine 7 günden fazla süre tanımasını Channel 4'ten "defalarca talep ettiğini" öne sürdü.

Belgesel nedeniyle Spacey'ye gelen bazı oyunculuk tekliflerinin tehlikeye girebileceği iddia ediliyor.

Ayrıca beraatinden bu yana sektörün kendisine karşı neden daha sıcak davranmadığını da sorguluyor.

Şöyle diyor 64 yaşındaki oyuncu:

En ünlü kişilerinin büyük bir kısmının kefaretin önemi hakkında konuşmak için muazzam zaman harcadığı ve hapishanede yatıp cezasını çekmiş kişiler için olağanüstü bir yol açtığı bir sektörde olmayı kafa karıştırıcı buluyorum. Pek çok kişinin bu insanlara nasıl bir geri dönüş yolu verilmesi gerektiğine dair empatiyle konuştuğunu görüyoruz ve aynı yolun sektörün içindekilere mevcut görünmemesi ironik ve garip değil mi?

ABD'li yıldız, kendisine "muazzam destek" gösteren sağ görüşlülerin sol görüşlülerin aksine bir "yol" sunduğunu söyledi.

Ortaya atılan taciz iddiaları dijital yayın devi Netflix'in 2017'de Spacey'le ilişkiyi kesmesine yol açtığında Spacey, Hollywood'un en tanınmış simalarından biriydi.

The Independent yorum için Channel 4'ün bir temsilcisiyle temasa geçti ancak henüz yanıt alamadı.

Independent Türkçe


Hollywood'un efsanevi ismi öldü: Devrimci ve put kırıcıydı

Roger Corman'ın yapımcılığını üstlendiği 2009 tarihli Splatter adlı üç bölümlük Netflix dizisinde hangi karakterlerin öldürüleceğini izleyiciler belirlemişti (AFP)
Roger Corman'ın yapımcılığını üstlendiği 2009 tarihli Splatter adlı üç bölümlük Netflix dizisinde hangi karakterlerin öldürüleceğini izleyiciler belirlemişti (AFP)
TT

Hollywood'un efsanevi ismi öldü: Devrimci ve put kırıcıydı

Roger Corman'ın yapımcılığını üstlendiği 2009 tarihli Splatter adlı üç bölümlük Netflix dizisinde hangi karakterlerin öldürüleceğini izleyiciler belirlemişti (AFP)
Roger Corman'ın yapımcılığını üstlendiği 2009 tarihli Splatter adlı üç bölümlük Netflix dizisinde hangi karakterlerin öldürüleceğini izleyiciler belirlemişti (AFP)

Amerikalı B filmi yönetmeni ve prodüktör Roger Corman, 98 yaşında hayatını kaybetti. Ailesi, sinema efsanesinin perşembe günü Kaliforniya'nın Santa Monica bölgesindeki evinde öldüğünü yeni duyurdu:

Filmleri devrimci ve put kırıcı cinstendi ve çağın ruhunu yakalamıştı. Nasıl hatırlanmasını istediği sorulduğunda 'Ben bir sinemacıydım, yalnızca bu' diye yanıtlamıştı.

Yüzlerce düşük bütçeli yapıma imza atan Corman, pek çok kült filmle ve Hollywood'un genç yeteneklerini piyasaya sürmesiyle ün kazanmıştı. Bu isimler arasında Martin Scorsese, Robert De Niro, Francis Ford Coppola ve Jack Nicholson gibi yıldızlar yer alıyor. 

Corman, başkasının filminden geriye kalan setle iki günde 35 bin dolara çektiği Küçük Korku Dükkanı'nın (The Little Shop of Horrors) yanı sıra Vincent Price'ın başrolde olduğu Edgar Allan Poe uyarlamalarıyla 1960'lı yıllara damga vurmuştu. 

Terminatör'ün (The Terminator) yapımcısı Gale Anne Hurd, ustasını X'te şu ifadelerle andı:

Roger Corman benim ilk patronum, hayatımın akıl hocası ve kahramanımdı. O sinema tarihinin en büyük vizyonerlerinden biriydi.

Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) ve Da Vinci Şifresi (The Da Vinci Code) gibi pek çok filme imza atan yönetmen Ron Howard da henüz 23 yaşındayken Corman'ın kendisine iş verdiğini söyledi:

Pek çok kariyeri başlattı ve pek çok önemli meselede endüstrimize sessizce öncülük etti. Onu tanıdığım için minnettarım.

Yönetmen Martin Scorsese, Corman hakkında şu ifadeleri kullanıyor:

Bir zamanlar 'Martin ilk film makarası çok iyi olmalı çünkü insanlar neyin döndüğünü bilmek ister. Sonra da çok iyi bir son makaraya ihtiyacın var zira insanlar bütün bu olanların nasıl biteceğini bilmek ister. Gerisinin pek de önemi yok' demişti. Muhtemelen filmler hakkında duyduğum en iyi şey.

Corman, 2009'da onursal Akademi Ödülü almıştı. Oscarların internet sitesindeki biyografisinde "Parayı idareli kullanma konusundaki efsanevi yeteneği, dönem filmleri ve epik bilimkurgu yapımlarını hızlıca yaratmasını sağlamıştı. Bütçeleri modern bir stüdyo çekiminin gıda masraflarını bile karşılamazdı. Sınırsız enerji, derin sinema aşkı ve hünere sahipti" deniyor. 

1926'da Detroit'te doğan Corman, Twentieth Century-Fox'ta müstahdem olarak işe başladıktan sonra senaryoları değerlendirdiği bir pozisyona geçmişti. 

IMDB'ye göre 500'ü aşkın filmde yapımcı veya yönemen olarak imzası var. 1958 yapımı The Cry Baby Killer'da başrolü verdiği Jack Nicholson'la 8 filmde birlikte çalışmıştı. 

1970'te kendi prodüksiyon ve dağıtım şirketi New World Pictures'ı kuran Corman, İsveçli yönetmen Ingmar Bergman'ın Çığlıklar ve Fısıltılar (Viskningar Och Rop) filminin ABD'deki dağıtım haklarını alarak Hollywood'da dikkat çekmişti. Bu filmle sinemalardan bir milyon doları aşkın para toplamıştı. 

Corman, "Hollywood'da Yüz Film Yapıp Nasıl Bir Kuruş Kaybetmedim?" (How I Made a Hundred Movies in Hollywood and Never Lost a Dime) adlı otobiyografisinde Bergman'ın yanı sıra Akira Kurosawa, François Truffaut ve Federico Fellini gibi yönetmenlerin film haklarını satın almasını açıklıyor. Şirketin istismar filmleriyle özdeşleştirilip dışlanmaması için bu kararı aldığını vurguluyor.

Independent Türkçe, AFP, New York Times


Ayrımcılık yaşlanmayı hızlandırıyor

Ayrımcılığa maruz kalmanın yarattığı psikolojik etkiler, dolaylı bir şekilde yaşlanmayı hızlandırabiliyor (Unsplash)
Ayrımcılığa maruz kalmanın yarattığı psikolojik etkiler, dolaylı bir şekilde yaşlanmayı hızlandırabiliyor (Unsplash)
TT

Ayrımcılık yaşlanmayı hızlandırıyor

Ayrımcılığa maruz kalmanın yarattığı psikolojik etkiler, dolaylı bir şekilde yaşlanmayı hızlandırabiliyor (Unsplash)
Ayrımcılığa maruz kalmanın yarattığı psikolojik etkiler, dolaylı bir şekilde yaşlanmayı hızlandırabiliyor (Unsplash)

Ayrımcılığa maruz kalmanın yaşlanmayı hızlandırabileceği bulundu. 

Daha önceki çalışmalarda ayrımcılığın depresyon ve kalp hastalıkları gibi problemlere yol açtığı ortaya konmuştu. Bu rahatsızlıklar yaşlanmayı hızlandırabilirken, yeni araştırmada moleküler düzeydeki yaşlanma incelendi. 

Yaklaşık 2 bin ABD'liden kan örneği alan ve onlarla anket yapan araştırmacılar stres ve yaşlanma sürecinin biyolojik etkilerini ölçmede kullanılan DNA belirteçlerine baktı. Katılımcıların yüzde 81'i beyaz, yüzde 19'u siyahdı. Cinsiyet dağılımı yüzde 55'e 45 kadınlar lehineydi. Katılımcıların yaş ortalamasıysa 53'tü. 

Brain, Behavior, and Immunity-Health adlı hakemli dergide perşembe günü yayımlanan çalışma kapsamında katılımcılara üç farklı ayrımcılık biçimine ne kadar maruz kaldıkları soruldu: üstü kapalı veya daha hafif saygısızlıkları içeren gündelik ayrımcılık; polis şiddeti veya ev satın alamama gibi büyük ayrımcılık biçimleri ve çalışma ortamında haksızlığa maruz kalma veya fırsatların kısıtlanmasını ifade eden işyeri ayrımcılığı. 

Araştırmacılar daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını bildiren kişilerin diğerlerine göre biyolojik açıdan daha hızlı yaşlandığını saptadı. Ayrıca gündelik ve büyük ayrımcılık biçimlerinin, işyerindekinden çok daha ciddi etki yarattığı gözlemlendi. 

Çalışmanın yazarlarından Adolfo Cuevas bulguları şöyle değerlendiriyor:

Ayrımcılığa maruz kalmanın yaşlanma sürecini hızlandırdığı anlaşılıyor. Bu da hastalıklara ve erken ölümlere katkı sağlayarak sağlık eşitsizliklerini körüklüyor olabilir.

Araştırma ekibi stres hormonu kortizol salgılama ve düzgün uyuyama gibi, ayrımcılığa verilen diğer tepkilerin de yaşlanmayı hızlandırabildiğini düşünüyor. 

Cuevas "Sağlıkla ilgili davranışlar bu eşitsizlikleri kısmen açıklasa da, muhtemelen psikososyal stres faktörlerini biyolojik yaşlanmaya bağlayan bir dizi süreç mevcut" diyor.

Yeni çalışmada ayrımcılık ve yaşlanmanın ırklar arasında değiştiği kaydedilirken, bununla ilgili dikkat çekici bir bulgu de edinildi. Daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını bildiren siyahların biyolojik yaşı daha yüksekti ve daha hızlı yaşlanıyordu. 

Öte yandan beyazlar daha az ayrımcılık deneyimi aktarırken, bunun yaşlanmaları üzerindeki etkisi daha büyüktü. Bu durumun, beyazların daha az başa çıkma mekanizması geliştirmesinden kaynaklanabileceğini düşünen araştırmacılar çalışmada şöyle yazdı:

Yaşamları boyunca sürekli ayrımcılığa maruz kalan siyah Amerikalıların bu stres faktörünü yönetmek için daha dayanıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesi; ayrımcılığa daha az maruz kalan beyaz Amerikalıların ise bunun etkilerine karşı daha hassas olması mümkün.

Independent Türkçe, Science Daily, Forbes, Brain, Behavior, and Immunity-Health


Tartışmaların odağındaki Drake medyaya bir ricada bulundu

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Tartışmaların odağındaki Drake medyaya bir ricada bulundu

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Rapçi Drake, kendisi için tartışmalı geçen iki haftanın ardından medyaya bir ricada bulundu.

Kanadalı yıldız, Kendrick Lamar'la yaşadığı kavgayla son birkaç haftadır manşetlere çıkarken ikili birbirlerine karşı kişisel saldırılara girişmişti. Bunlardan birkaç gün sonra Drake'in evinin önünden geçen bir arabadan ateş açılmıştı.

7 Mayıs Salı günü bir güvenlik görevlisi göğsünden vurulmuş ve olay yerine varan polisler görevliyi bilinçsiz halde bulmuştu. 

Saat 02.00 sularında vurulan güvenlik görevlisinin mülkün dış kapılarının önünde durduğu düşünülüyor. Adam daha sonra ağır yaralı halde yerel bir hastaneye kaldırılmıştı.

Polis, bir şüphelinin olay yerinden araçla kaçtığını açıklamıştı. Yetkililer Drake'in saldırı sırasında evde olup olmadığını doğrulayamamış fakat rapçinin ekibinin soruşturmada işbirliği yaptığını söylemişti.

Bundan birkaç gün sonraysa bir saldırgan Drake'in malikanesine girmeye çalışmış, birkaç saat sonra da konutun dışında başka bir davetsiz misafir görülmüştü. Güvenlik görevlileriyle tartışan ikinci saldırgan ciddi fakat hayati tehlike arz etmeyen yaralanmalarla hastaneye kaldırılmıştı.

Drake, Kanada merkezli haber kuruluşu CP24'a hitaben Instagram'da yaptığı bir paylaşımda konutuna gösterilen çılgınca ilgiye atıfta bulundu.

Rapçi şöyle yazdı:

Evin üzerinde helikopter uçurma saatlerini konuşabilir miyiz çünkü ne yalan söyleyeyim, uyumaya çalışıyorum. Saat 15.00'ten sonraki herhangi bir zaman benim için harika olur.

İki rapçi arasındaki kavga sürerken Lamar'ın, rakibi Drake'i hedef aldığı bir diss parçasında (rapçilerin birbirlerini yerme amacıyla söylediği şarkılar -çn.) onun evini ifşa etmesinden birkaç gün sonra bu olaylar yaşanmıştı. Lamar sadece 36 saat içinde Drake hakkında bunun gibi üç diss şarkısı yapmıştı. 

Dünyanın en büyük rapçilerinden ikisi arasında yıllardır tırmanan rekabet, son haftalarda sürpriz parçalar nedeniyle yeniden alevlendi.

İki yıldız arasındaki kavga bir ay önce Lamar'ın First Person Shooter adlı şarkısında Kanadalı rapçi ve J. Cole'a sert çıkmasıyla başlamıştı.

Drake, Lamar'ı aile içi şiddetle suçlayan bir diss parçasıyla karşılık vermişti. Lamar da Drake'i suçlayarak gizlediği bir kız çocuğu olduğunu öne sürmüştü.

Humble'la tanınan rapçi, Not Like Us isimli bir başka şarkıdaysa Drake'i "tescilli pedofil" diye adlandırarak küçük yaştaki kadınlarla yaşadığı iddia edilen ilişkilere birden fazla kez gönderme yapmıştı.

tnthynm
Drake, Instagram'dan medyaya bir ricada bulundu

Polis teşkilatının Entegre Silah ve Çete Görev Gücü'nden Paul Krawczyk, Drake'in evindeki silahlı saldırının arkasındaki nedenin hâlâ soruşturulduğunu belirtiyor.

Independent Türkçe


İnterneti ikiye bölen elbise tartışmasını çıkaran kişi, suçunu itiraf etti

"İnterneti sallayan" elbisenin arkasındaki adam Keir Johnston, eşi Grace Johnston'ı boğduğunu itiraf ettikten sonra onu tehlikeye atma suçunu kabul etti (TheEllenShow/YouTube)
"İnterneti sallayan" elbisenin arkasındaki adam Keir Johnston, eşi Grace Johnston'ı boğduğunu itiraf ettikten sonra onu tehlikeye atma suçunu kabul etti (TheEllenShow/YouTube)
TT

İnterneti ikiye bölen elbise tartışmasını çıkaran kişi, suçunu itiraf etti

"İnterneti sallayan" elbisenin arkasındaki adam Keir Johnston, eşi Grace Johnston'ı boğduğunu itiraf ettikten sonra onu tehlikeye atma suçunu kabul etti (TheEllenShow/YouTube)
"İnterneti sallayan" elbisenin arkasındaki adam Keir Johnston, eşi Grace Johnston'ı boğduğunu itiraf ettikten sonra onu tehlikeye atma suçunu kabul etti (TheEllenShow/YouTube)

"İnterneti sallayan" beyaz/altın rengi ya da mavi/siyah elbisenin arkasındaki adam, eşinin hayatını tehlikeye atma suçunu kabullenerek ederek onu boğmaya çalıştığını itiraf etti.

Daily Record'ın bildirdiği üzere perşembe günü Glasgow'daki Yüksek Mahkeme'ye çıkan 38 yaşındaki Keir Johnston, eşi Grace Johnston'a "korkunç" bir saldırı gerçekleştirdiğini kabul etti. Saldırı Grace'in "yaşamından endişe duymasına" yol açsa da hayatta kaldı.

İskoçya'nın batı kıyısı açıklarındaki Colonsay Adası'ndan Johnston, gelecek ay 6 Haziran'da verilmesi planlanan hükmüne kadar tutuklu kalacak. 

Johnston, 2015'teki düğününde kayınvalidesinin giydiği elbisenin fotoğrafının bir misafir tarafından internette paylaşılmasının ardından "#TheDress"le (Elbise) dünyanın dikkatini çekmişti.

Elbisenin gerçek renkleri (siyah ve mavi mi yoksa beyaz ve altın rengi mi) üzerine yapılan tartışma, o zamanki manşetlere göre "interneti sallayarak" aralarında ünlülerin de bulunduğu binlerce yorum almıştı. Realite yıldızı Kim Kardashian, o dönemki eşi Kanye West'le bu konuda tartıştığını paylaşmıştı.

tynju
Sosyal medyada paylaşılan fotoğraftaki elbisenin beyaz/altın mı yoksa siyah/mavi mi olduğuna dair görüş ayrılıkları yaşandı (Swiked/Tumblr)

Johnston çiftini talk şovuna davet eden Ellen DeGeneres, ikiliye 10 bin dolar ve Grenada gezisi hediye etmişti.

İskoç mahkemesi, Johnston'ın eşini kapalı kapılar ardında hayatından endişe edecek hale getirerek ona karşı aile içi şiddet geçmişi olduğunu bu hafta dinledi.

The Record'ın haberine göre Kraliyet Savcısı Chris Macintosh, Lady Drummond ve mahkemeye Grace'in şiddet uygulayan eşinden korkarak nasıl yaşadığını anlattı. Macintosh şöyle dedi:

Adada sürekli polis yok ve Grace kapana kısılmış gibi hissediyordu.

Mahkemede Grace'in, bir keresinde anakaradaki bir iş görüşmesine gitmemesini isteyen eşinin taleplerini reddettiği anlatıldı. Bundan birkaç gün sonra Johnston'ın, karısına onu terk edeceğini söylemesi üzerine çift tartışmaya başlamış ve Johnston eşini tutup yere fırlatmış.

The Record'a göre Macintosh "Johnston uyanıp onu terk edeceğini söyledi. Kadın onun gitmesini engellemek için evden çıktı. Johnston onun peşinden gidip kadını yere yapıştırdı" dedi.

Johnston'ın her iki dizini de eşinin kollarının üzerine koymasıyla kadın hareket edemez duruma geldi. Johnston daha sonra iki eliyle onu boğmaya başladı.

"İlk başta çığlık atabilen Grace hayatından endişe duyuyordu ve Johnston çok fazla güç uyguladığı için kendisini öldürmeye niyetlendiğine inanıyordu" diyen Macintosh, ciddi morluklara rağmen Grace'in tıbbi tedaviye ihtiyaç duymadığını söyledi.

Johnston'ın avukatları, müvekillerinin saldırının sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı.

The Record'a göre Lady Drummond, Johnston'ın kefaletle serbest bırakılmasını reddederek onu nezarete koydu:

Bunun ciddi ve şiddet içeren bir suç olduğunu size söylememe gerek yok. Onu defalarca boğdunuz, yaraladınız ve hayatını tehlikeye attınız ki bu onun için kesinlikle dehşet verici bir durum olmalı.  Sayın Johnston, korkarım durumunuz artık değişti, çok ciddi bir suçtan suçlu bulundunuz ve bu süre zarfında tutuklu kalacaksınız.

Johnston çiftinin olayın ardından ayrılıp ayrılmadığı belirsizliğini koruyor.

Independent Türkçe


Eurovision birincisi "inanılmaz çifte standarta" ateş püskürdü

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Eurovision birincisi "inanılmaz çifte standarta" ateş püskürdü

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İsviçre adına yarışan Nemo, Eurovision'ı kazandıktan birkaç dakika sonra yıllık şarkı yarışmasının organizatörlerine ateş püskürdü.

Nemo, İsveç'in Malmö kentinde düzenlenen 2024 töreni sırasında The Code performansıyla jüriyi ve halkı etkiledi.

İsrail'in katılmasının arena çevresinde Filistin yanlısı gösterilere yol açması ve Hollandalı Joost Klein'ın performansını sergilemesine saatler kala diskalifiye edilmesi nedeniyle bu yılki organizasyon Eurovision tarihinin en tartışmalı yarışmalarından biri oldu.

Eleştirilen bir diğer ayrıntı da seyircilerin arenaya non-binary (ikili cinsiyet sınıflandırmasının dışındaki kimlikler için kullanılan tanım -çn.) bayrağı getirmesine izin verilmediğinin söylenmesiyken, Nemo kazandıktan sonra düzenlediği basın toplantısında bu durumu eleştirdi. 

Eurovix muhabiri @vDanDesign'ın bu konuyu Nemo'ya sorması üzerine yarışmanın ilk non-binary kazananı bunu "inanılmaz" diye nitelendirdi.

Şarkıcı "Eurovision hayır dediği için bayrağımı içeri kaçak sokmam gerekti ama yine de yaptım, umarım başkaları da bunu yapmıştır" diye ekledi.

xc
Eurovision birincisi Nemo, perde arkasında yaşanan olaylar nedeniyle organizatörlere ateş püskürdü (TT Haber Ajansı/AFP)

Ama yani, hadi ama, bu apaçık çifte standart.

Kazanan ilan edildikten sonra kupasını kıran şarkıcı sözlerine şöyle devam etti:

Kupa onarılabilir; belki Eurovision'un da ara sıra biraz onarıma ihtiyacı vardır.

Nemo basın toplantısı salonunda bir araya gelen gazetecilerden dev tezahürat ve alkışlar aldı.

Gazetecilere "tüm bu deneyimin gerçekten yoğun olduğunu ve baştan sona her şeyin hoş olmadığını" da söyleyen sanatçı şöyle ekledi:

Her şey sevgi ve birliktelikle ilgili değilmiş gibi görünen pek çok şey vardı. Bu beni gerçekten üzdü ve aynı zamanda… Burada çok fazla sevgi de vardı.

"Daha fazla şefkat" ve "empati" çağrısı yapan Nemo, galibiyetini "kendisi olmaya cesaret eden, duyulmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyan kişilere" adadığını söyledi.

The Independent yorum için Avrupa Yayın Birliği'yle temasa geçse de henüz yanıt alamadı.

Eurovision'ı 591 gibi yüksek bir puanla İsviçre kazanırken, onu hemen arkasından 547 puanla Hırvatistan takip etti.

İlk 5'teki diğer ülkeler Ukrayna (453 puan), Fransa (445 puan) ve Birleşik Krallık'tan (BK) 12 tam puan alan İsrail oldu. İsrail'in adayı Eden Golan toplamda 375 puan aldı ancak Graham Norton'ın belirttiği üzere seyirciler tarafından yuhalandı.

BK'nin yarışmacısı Olly Alexander, Dizzy şarkısıyla sadece 46 puan aldı.

Independent Türkçe


Anne karnındaki basınç kişinin yüz şeklini belirleyebilir

Rahimdeki fiziksel değişimler, bebeğinin yüz şeklini belirleyebiliyor (Unsplash)
Rahimdeki fiziksel değişimler, bebeğinin yüz şeklini belirleyebiliyor (Unsplash)
TT

Anne karnındaki basınç kişinin yüz şeklini belirleyebilir

Rahimdeki fiziksel değişimler, bebeğinin yüz şeklini belirleyebiliyor (Unsplash)
Rahimdeki fiziksel değişimler, bebeğinin yüz şeklini belirleyebiliyor (Unsplash)

Rahimdeki baskının kişinin yüzünün şeklini etkileyerek bozulmalara yol açabileceği bulundu. 

Bebeğin yüzünü büyük ölçüde kalıtsal özelliklerin belirlediği düşünülürken, kısa süre önce yapılan bir çalışmada annenin beslenmesinin de etkili olduğu ortaya konmuştu.

Uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekipse embriyonun uğradığı fiziksel baskının yüz şeklinde önemli bir rol oynadığını tespit etti. 

Fare ve kurbağa embriyolarının yanı sıra insan embriyoidlerinin (laboratuvarda geliştirilen embriyonik hücreler) büyümesini inceleyen araştırmacılar, bunlara dışarıdan uygulanan basınç arttığında nöral krest hücrelerindeki önemli sinyal yollarının bozulduğunu gözlemledi.

Nature Cell Biology adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmayı yürüten ekip özellikle, yüz hatlarının oluşmasından sorumlu bu hücrelerin geliştiği yerin yakınındaki blastosöl adlı sıvı dolu boşluğu inceledi. Blastosöl üzerindeki basıncın, mekanik uyaranları sinirsel sinyallere dönüştüren Yap proteininin aktivitesini azalttığı tespit edildi. Bu protein nöral krestin nasıl gelişeceğini söylemekten sorumlu Wnt adlı bir grup sinyal molekülüyle etkileşime girdiğinden, buradaki azalma moleküllerde bozulmaya yol açtı.

University College London'dan nörobiyolog Roberto Mayor, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında şöyle diyor:

Bir organizma basınçta değişiklik yaşadığında, annenin içindeki embriyo da dahil tüm hücreler bunu algılayabiliyor.

Ekip insan rahminde basıncı neyin artırdığını incelemedi fakat bulgular, fiziksel etkilerin yüzdeki şekil bozukluğu (kraniyofasiyal anomali) riskini artırabileceğini gösteriyor. Kraniyosinostoz gibi bu anomaliler, bebeğin kafatasının veya yüz kemiklerinin çok erken veya anormal bir şekilde kaynaşmasıyla ortaya çıkıyor. 

Mayor araştırma sonuçlarını şöyle açıklıyor:

Bulgularımız, yüzdeki şekil bozukluklarının sadece genetikten değil, aynı zamanda anne karnındaki basınç gibi fiziksel unsurlardan da etkilenebileceğine işaret ediyor.

Bilim insanları basınç değişiminin embriyo gelişimini nasıl etkilediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor. Mayor "Çalışmamız embriyoların basınca duyarlı olduğunu gösteriyor fakat ne kadar duyarlı olduklarını bilmiyoruz" diyerek şöyle ekliyor. 

Örneğin rahim içindeki basınç değişikliği embriyoyu etkileyebilir mi?

Independent Türkçe, Science Alert, India Today, Nature Cell Biology, Nature Communications