Henry Kissinger: ‘Ekim Savaşı’nda Arapların İsrail’e karşı zafer kazanmasını engellemek için çalıştık’

Kissinger ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçen perşembe günü New York’ta (DPA)
Kissinger ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçen perşembe günü New York’ta (DPA)
TT

Henry Kissinger: ‘Ekim Savaşı’nda Arapların İsrail’e karşı zafer kazanmasını engellemek için çalıştık’

Kissinger ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçen perşembe günü New York’ta (DPA)
Kissinger ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçen perşembe günü New York’ta (DPA)

ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, kendisi ve dönemin Başkanı Richard Nixon ve ekibinin geri kalanının Ekim 1973 Savaşı’nda bir Arap zaferinin kaydedilmemesi için İsrail’e doğrudan destek ve kararlı hizmetler sağlamak için güçlü ve gayretle çalıştıklarını itiraf etti. O dönemde bu durum, sadece sahadaki çatışmaların gidişatını etkilemedi, aynı zamanda Mısır ile İsrail arasında barış anlaşmasıyla sonuçlanan müteakip görüşmelerde de büyük ağırlık oluşturdu.

Kissinger, cuma günü İsrail merkezli Maariv’e verdiği röportajda, bu tutumun savaşın başladığı haberi geldikten hemen sonra benimsendiğini söyledi. Kissinger, “Biz ilk günden itibaren Arapların savaşta zafer kazanmasını engellemeye kararlıydık ve böyle bir zaferi bizzat ABD’ye vurulan bir darbe olarak gördük. Çünkü bu, Sovyetlerin bize karşı kazandığı bir zafer olarak yorumlanabilirdi. Dolayısıyla Mısır ve Suriye kuvvetlerinin, savaşların başlamasından önce onaylanan hatlara geri dönmesinin gerekliliğine ilk andan itibaren ikna olmuştuk” ifadelerini kullandı.

Mısırlı asker Muhammed Abdüsselam el-Abbasi, 1973 Ekim Savaşı’nda Bar Lev Hattı’nda Mısır bayrağını göndere çekiyor (Şarku’l Avsat)
Mısırlı asker Muhammed Abdüsselam el-Abbasi, 1973 Ekim Savaşı’nda Bar Lev Hattı’nda Mısır bayrağını göndere çekiyor (Şarku’l Avsat)

Savaş sırasında Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan ve daha sonra Dışişleri Bakanı olan Kissinger (100 yaşında), “Savaşın resmi, ABD’li uzmanların Mısır saldırısı haberi yayınlandığında hayallerinde çizdiklerinden tamamen farklıydı. Savaşla ilgili tüm tartışmalar askeri üstünlüğün İsrail’in lehine olduğu varsayımıyla gerçekleşti. Sovyetlerin bazı avantajlara veya üstünlüklere sahip olduğu bir durumla uğraşmak zorunda kalma olasılığını hiçbir zaman ciddiye almadık” dedi. Ancak Mısırlıların, 100 binden fazla askeri, 400’e yakın tank ve komando birliğini Sina’ya iterek ve kanal üzerinde birkaç köprü inşa ederek Bar Lev Hattı’nı vurmayı başardıkları ortaya çıktı. Savaşın ilk günlerinde İsrail günde yaklaşık 200 askerini kaybetti. Birçok İsrailli birinci basamak askeri, Mısır ordusu tarafından ele geçirildi. İsrail Hava Kuvvetlerinin, Sovyet yapımı SA-6 füze sistemlerine gerçek bir tepkisi yoktu. Yaralanan ve can simitleriyle kaçmayı başaran pilotlar, esaret altındaki silah arkadaşlarına katıldı.

Kissinger, merhum Mısır Cumurbaşkanı Enver Sedat ile (Arab 48)
Kissinger, merhum Mısır Cumurbaşkanı Enver Sedat ile (Arab 48)

Sina’da kaos ortamında ilerleyen İsrail zırhlı birlikleri, Mısır’ın şiddetli hava saldırısına maruz kaldı. Savaşın ilk üç gününde İsrail Hava Kuvvetleri 49 savaş uçağını kaybetti, Sina’da 500 tank hasar gördü. Acil durum depolarında topçu mühimmatı sıkıntısı vardı ve kısmen paslanmış ve kullanılamaz durumdaki savaş ekipmanları keşfedildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Kissinger, savaşın üçüncü gününde İsrail’in dönemin Washington Büyükelçisi Simcha Dinitz ile İsrail’in ABD’deki askeri ataşesinin Washington’daki ofisine yaptıkları ziyaretten söz ederek, dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir’in İsrail’e Amerikan silah tedarikinin ve askeri yardımın yenilenmesi yönündeki acil talebinin iletildiğini belirtti. Kissinger, “Resim netleştikçe İsrail’e silah sağlanması tartışmaları da başladı. Pentagon, ABD ekipmanı tedarikinin yenilenmesine şiddetle karşı çıktı. Biz de İsrail’e uçak göndermeyi ve onlara teçhizat yüklemeyi teklif ettik. Temel olarak hemen kullanılabilecek yüksek teknolojiye sahip ekipmanlardı” açıklamasında bulundu.

Kissinger, İsrail Başbakanı Golda Meir ile (Arab 48)
Kissinger, İsrail Başbakanı Golda Meir ile (Arab 48)

Bu aşamada ABD yönetiminin derhal bir sivil hava ikmali düzenleme taahhüdünü de içeren kararını İsrail’e bildirdiğini söyleyen Henry Kissinger, “Sivil havacılık şirketlerine uçakların bu çalışmalara uygun hale getirilmesi izni verilmesiyle operasyonların gecikmeksizin başlatılabildiğine inanıyorum” dedi.

Kissinger, İsrail’in Suriye’deki Golan’a saldırı hazırlıklarına başladığı bir dönemde İsrail’in ateşkes talebinin tartışılmasına karşı olduğunu belirtti. Sözlerinin devamında ise şunları söyledi:

“Mısır’ın savaş alanındaki kazanımları devam ederken ateşkese şiddetle karşıydım. Mısır ordusunun başarılarından dolayı Sovyet silahlarının uluslararası alanda daha kaliteli algılanması riskini çok önemsiyorduk. Sivil hava konvoyunun ilk başta düşündüğümüz kadar hızlı havalanamayacağını anladığımızda Nixon’a yaklaştım ve ona, savaş alanını etkilemek için başka bir seviyede hava desteğine ihtiyacımız olduğunu söyledim. Ayrıca ona askeri hava trenine ihtiyacımız olduğunu söyledim. Nixon da derhal İsrail’e hava nakil işleminin tam güçle yapılmasını emretti.”

Kissinger, “ABD ordusunun gerekli ekipmanı toplaması 3 gün sürdü. Hiçbir zaman İsrail kadar şanslı bir müttefikimiz olmadı. Gecikme iddialarını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Çünkü salı sabahına kadar İsrail’in savaşı rahatlıkla çözebileceği izlenimi edinmiştik” dedi. Savaş öncesindeki siyasi faaliyetlerin öyküsü hakkında ise Kissinger, “O yılın Şubat ayında, savaşın başlamasından yaklaşık 8 ay önce, Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, ulusal güvenlik işlerinden sorumlu danışmanı Hafız İsmail’i barış sürecine doğru ilerleme olasılığını görüşmek üzere Washington’a gönderdi. Ancak girişim, Arapların İsrail’i tanıması karşılığında İsrail’in 1967 savaşından önce tüm noktalarda sınırlara çekilmesini öngören Arap bakış açısına dayanıyordu” ifadelerini kullandı.

Henry Kissinger, sözlerini şu şekilde sürdürdü;

“İsrail, 1967 sınırlarına çekilmeye hazır olsaydı da savaşın önlenemeyeceğine inanıyorum. Bu imkansızdı. Bu, Tel Aviv- Hayfa yolunu saldırılara maruz bırakabilirdi. İsrail’deki tüm tarafların buna karşı çıktığını ve böyle bir anlaşmaya izin vermeyeceklerini de unutmamalıyız. Geriye kalan tek seçenek anlaşmayı İsrail'e dayatmaktı. Ben buna şiddetle karşı çıktım. Muhtemelen İsrail geri adım atmış olsa bile bu, savaşı engellemeyecekti. Çünkü Sedat, Arap dünyasının İsrail’e karşı başarısızlığın kaçınılmaz olduğu hissinden kurtulmak için bir doz askeri zafere ihtiyacı olduğu sonucuna zaten varmıştı.”

ABD’li diplomat, farklı bir ABD yönetiminin, Arap ülkelerinin İsrail’i tanıması karşılığında İsrail’i 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilmeye zorlayarak böyle bir anlaşmayı İsrail’e empoze etmeye çalışacak olduğunu söyledi. “Ama Başkan Nixon, benim sarsılmaz desteğimle buna tamamen karşı çıktı” diyen Kissinger, Arap dışişleri bakanlarının savaş sırasında Washington’u ziyaret ettiğini, İsrail’in geri çekilmesini talep ettiğini ve geri çekilme karşılığında bir kez daha Arapların İsrail’i kapsamlı bir şekilde tanımasını teklif ettiğini ekledi. ABD’li eski Bakan ayrıca, “İsrail’in tamamen 1967 sınırlarına çekilmesini hiçbir zaman düşünmediğimizi açıkça vurgulamak gerekir. Bu nedenle bu tür müzakerelere girişmedik ve amacımız karşı tarafı, İsrail’in konumunu güçlendirecek siyasi anlaşmalar karşılığında kısmi çekilmeyi kabul etmeye ikna etmekti” ifadelerini kullandı.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.