Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu sonrası kazananlar ve kaybedenler

TT

Azerbaycan'ın Karabağ operasyonu sonrası kazananlar ve kaybedenler

Fotoğraf: EPA
Fotoğraf: EPA

Azerbaycan'ın Karabağ bölgesine düzenlediği yıldırım operasyon, bölgede yeni bir jeopolitik gerçekliğin oluşmasına yol açtı. Bakü ile kademeli olarak Ermenistan'a göç etmeye başlayan Karabağ Ermenileri arasında başlayacak muhtemel müzakere turlarının sonuçları ne olursa olsun, Azerbaycan'ın Karabağ üzerinde kontrol kurması, uzmanlara göre Güney Kafkasya ve çevre bölgelerdeki ana oyuncular üzerinde büyük etkiler yaratacak geniş kapsamlı sonuçlara yol açtı.

Hiç şüphe yok ki “Azerbaycan zaferi” Bakü'nün yükselen ve önemli bir bölgesel güç olarak konumunu sağlam bir şekilde güçlendirdi. Bu bağlamda özellikle yakın gelecekte ana tartışmaların koridorların açılmasına ve ticaret için alternatif yolların yeniden düzenlenmesine yönelik mekanizmalar üzerinde yoğunlaşacağı göz önüne alındığında, Azerbaycan'ın ticaret, transit ve hammadde taşıma güzergahları için önemli bir düğüm noktasına dönüşmesi de dahil olmak üzere, sonraki tüm bölgesel düzenlemelerde Bakü temel bir konuma sahip olacak. Ancak bunun yansımaları, Moskova'nın güçlü bir şekilde desteklediği ve Batı'nın yaptırım ve abluka baskısını azaltan Çin Kuşak ve Yolu, Kuzey-Güney koridoruna alternatifler geliştirmeye yönelik yoğun küresel rekabetle sınırlı değil. Yeni jeopolitik denklem, bölgedeki Türk etkisinin genişlemesini, İsrail'in Azerbaycanlı müttefikiyle daha güçlü ilişkisinin yanı sıra, Rusya ve İran nüfuzunun azalması karşılığında Washington'un varlığının ve hareketlerinin güçlendirilmesini de içeriyor.

Konsept değişikliği

Öyle ya da böyle Karabağ'daki durumun çözüme kavuşturulması süreci Ukrayna savaşının doğrudan sonuçlarından biri olarak değerlendirilebilir. Burada dikkat çekici paradokslar ortaya çıktı: Bir yandan Rusya'nın Ukrayna'ya yaptığı askeri operasyon, sınırları değiştirmek için güç kullanma olasılığını yineledi bir yandan da uluslararası sistemin felç olması buna katkıda bulundu. Ancak diğer yandan, Azerbaycan'ın çatışmayı çözmesi, Rusya'nın uluslararası sözleşmelerde öngörülen başka bir ilkeye göre Ukrayna'nın bazı kısımlarını ilhak ederek ilerletmeye çalıştığı halkların kendi kaderini tayin hakkı kavramına güçlü bir darbeyi temsil ediyordu. 

Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan'ın kontrolünden bağımsız olarak kendi kaderlerini tayin etmelerini sağlayacak tek taraflı deklarasyon hakkı artık tartışılmıyor. Bu anlamda Üçüncü Karabağ Savaşı'nın sonuçları, halkların kendi kaderini tayin etme konusunda Rusya'nın manevra alanlarını azalttı. Ancak Moskova'nın kayıpları bu boyutla da sınırlı değil. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın, ülkesinin şu anda ait olduğu güvenlik yapılarının ve örgütlerinin "etkisiz" olduğunu söylemesi ve yeni koalisyon mekanizmalarına geçmenin gerekliliği konusundaki kanaati, Moskova'nın 2020 ve 2023 Karabağ savaşlarında müttefikini "hayal kırıklığına uğratması" nedeniyle ilişkilerdeki ciddi gerilimin ve Erivan'ın Rusya'ya karşı değişen tutumunun doğrudan ve açık bir göstergesidir. Bu durumun Ermenistan'ın Kolektif Güvenlik Örgütü üyeliğine doğrudan etki etmesi bekleniyor. Örgüt, iç tüzüğündeki önemli bir maddeye aykırı olarak üyelerinden birini koruyamıyor gibi görünüyor. Sonuç olarak örgüt, sadece Ermenistan için değil, bazıları kırılgan durumlarla ve birçok zorlukla karşı karşıya olan birçok Orta Asya ülkesi için de önemini yitirdi.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana, Ermenistan Rusya'nın önemli güvenlik ortağı olmuştur ve yabancı topraklardaki az sayıdaki Rus askeri üssünden birine ev sahipliği yapmaktadır. Ancak son yıllarda Paşinyan, ülkesinin dış politikasında Batı'ya yakınlaşma yönünde büyük bir değişime öncülük etti. Uzmanlar, Moskova'nın son savaşta tarafsız kalmasının Ermenistan Başbakanı için bir tür ceza olduğuna inanıyor.

Paşinyan cezalandırıldı

Uzmanlar, Moskova'nın Paşinyan'ı cezalandırarak, Azerbaycan'ın Türkiye'ye fazla yaklaşmasını engellemek istediğini ancak bu hipotezin çok yüzeysel olduğunu söylüyor. Çünkü Karabağ savaşının sonuçları, Ankara ile Bakü arasında çok yakın ve güçlü bir ittifak tesis etti. Rusya'nın doğrudan kayıpları arasında sayılan ikinci önemli nokta, Rusya'nın Güney Kafkasya bölgesinde barışı korumada oynadığı rolün öneminin sona ermesidir. Uzmanlar, Azerbaycan'ın ilerleyen zamanlarda Rus ayrılıkçı güçlere ihtiyaç kalmaması nedeniyle, bölgeden çekilmesini talep edeceğini belirtiyor. Bu kesinlikle Moskova'nın çıkarına değil, Moskova sadece kendisi için hayati öneme sahip bir bölgedeki etkili varlığını kaybetmekle kalmayacak, aynı zamanda eski Sovyet alanının tamamında yeni bir konum ve nüfuz kaybına da maruz kalacak. Ukrayna, Gürcistan ve Moldova'nın birbirine düşman olmasının ardından Orta Asya ülkeleri, Rusya'nın Batı ile mevcut çatışmasında tarafsız kaldı.

Burada dikkat çeken nokta Moskova'nın bölgedeki pozisyonunun gerilemesinin, oradaki Amerikan hareketliliğinin canlanmasıyla örtüşmesidir. Azerbaycan ve Ermenistan'la yoğun temaslar kuran ABD, yakın zamanda Rusya'nın bölgedeki başlıca askeri müttefiki olan Ermenistan'la ortak askeri tatbikat yolunu güçlendirdi. ABD'nin kayda değer faaliyeti, Güney Kafkasya'nın "batıya doğru ilerleyen tek bir bölgeye" dönüşmesini hızlandırmayı hedeflemesi gibi görünüyor. Washington'un yan hedefleri arasında, İran'ı kuzey sınırlarında tutmak ve Moskova ile Tahran'ın bölgede teşvik ettiği ortak ulaşım ve lojistik projeleri için en rahatsız koşulları yaratmak da yer alıyor.

İran'a büyük darbe

Öte yandan İran da büyük bir darbe aldı. İran'ın faaliyetleri, Bakü'nün 2020 savaşı sırasında Ermenistan ile İran arasındaki ticari harekette aktif olarak kullanılan sınır şeridinin en büyük kısmı üzerinde kontrol sağlaması üzerine ağır darbe aldı. İran'ın, Rusya'nın çatışmayı çözüme kavuşturma çabalarından dışlanması da Tahran'ın çıkarlarının dikkate alınmaması bağlamında memnuniyetsizliğini artırdı. Moskova'daki pek çok kişi, son üç yıldaki bazı sınır provokasyonlarının, Tahran'ın çıkarlarının garanti edilmediği nihai bir çözümün dayatılmasını önlemek için İran tarafından desteklendiğini düşünüyor.

İran için ikinci önemli unsur, ülkedeki genel protesto havasının arka planında İran'ın iç durumundaki gerilim sorunlarıyla ilgili. İran'da, çeşitli tahminlere göre büyüklüğü 25 ila 35 milyon arasında değişen, ülkedeki en büyük ulusal azınlık olan önemli bir Azeri ulusal azınlığının olduğu bir sır değil. Bu azınlığın koşulları, iki ülke arasındaki her fırsatta veya gerginlikte, söz konusu azınlığa mensup kişilerin haklarının ve sosyal ve siyasi statülerinin ihlal edildiği yönündeki suçlamalarla gündeme gelen sürekli tartışma ve çatışmaların odağını oluşturuyor. Tahran'ın, bunların çoğunun ülkede protestoları kışkırtmak için kullanılacağı yönünde endişesi var. Azerbaycanlı yetkililerin bu konuyla ilgili sürekli yaptıkları açıklamalar göz önüne alındığında, bu haklı bir endişe. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 2022'nin Kasım ayında "İranlı Azerbaycanlılar milletimizin bir parçasıdır" açıklaması bunun için yeterlidir. Azerbaycan'ın Karabağ savaşından kesin bir zaferle çıkması, İran'daki bu kaygıları güçlendirecektir.

İsrail ile ilişkiler

Bir diğer öne çıkan tartışmalı konu ise Azerbaycan'ın dış politikası, özellikle de Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkilerin gelişimi ile ilgilidir. Bakü, son dönemde İsrail ile ilişkileri güçlendirmek için yakın çalışmalar yürütüyor. 2022'nin sadece 10 ayı içinde iki taraf arasındaki ticaret hacmi 1,2 milyar dolara ulaştı. Bakü, İbrani devletine petrol ve rafine ürünler sağlıyor ve çift kullanımlı elektronikler, saldırı ve keşif dronları, navigasyon ve optik sistemleri ile hassas güdümlü mühimmatlar dahil olmak üzere yüksek teknolojili silahlar satın alıyor.

Güçlü bir çekişmeli konu da Zangezur Koridoru projesidir. Azerbaycan, Nahcivan'dan Türkiye'ye direkt yol açmak için çalışıyor. Yolun Ermenistan'ın Sünik bölgesinden geçmesi gerekiyor ve projenin uygulanması, İran'ı Ermenistan'dan kalıcı olarak ayırabilir, böylece Tahran'ın Avrasya Ekonomik Birliği ülkeleriyle ticaretine müdahale edilebilir. Ayrıca koridorun inşa edilmesi Ankara'nın bölgedeki nüfuzunu daha da güçlendirecektir.

İran, son dönemde Karabağ'da yaşanan yıldırım operasyonunun ardından bölgede herhangi bir jeopolitik değişikliğe izin vermeyeceği uyarısını yeniledi. Tahran, Bakü ve Ankara'nın sahadaki hareketlerini engelleyemeyecek gibi görünüyor. Ancak uzmanlara göre aynı kayıp hissini paylaşan Moskova ile birlikte, en azından öngörülebilir gelecekte Ermenistan ile Azerbaycan arasında tarihi bir barış anlaşmasının imzalanmasını engellemeye çalışabilir.



Netanyahu Washington'a gidiyor: Trump Gazze'de bir anlaşmaya varılmasına yardımcı olabilir

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu Washington'a gidiyor: Trump Gazze'de bir anlaşmaya varılmasına yardımcı olabilir

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump ile yarın (Pazartesi) yapacağı görüşmelerin, İsrailli müzakerecilerin Pazar günü Katar'da yeniden başlattığı rehine serbest bırakma ve Gazze'de ateşkes görüşmelerinin ilerlemesine yardımcı olacağına inandığını ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre Netanyahu bugün Washington'a gitmek üzere uçağına binmeden önce yaptığı açıklamada, ateşkes görüşmelerine katılan İsrailli müzakerecilerin İsrail tarafından kabul edilen şartlar üzerinde bir anlaşmaya varmak için açık talimatları olduğunu söyledi.

“Başkan Trump ile yapacağım görüşmenin bu sonuçların elde edilmesine kesinlikle katkıda bulunacağına inanıyorum” diyen Netanyahu, Gazze'de tutulan rehinelerin geri dönmesini sağlamaya ve Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) İsrail'e yönelik tehdidini ortadan kaldırmaya kararlı olduğunu vurguladı.

Bu, Trump'ın yaklaşık altı ay önce iktidara gelmesinden bu yana Netanyahu'nun Beyaz Saray'a yaptığı üçüncü ziyaret olacak.

Netanyahu'nun kalıcı bir ateşkesi kabul etmesi ve Gazze'deki savaşı sona erdirmesi için kamuoyu baskısı artarken, iktidardaki sağcı koalisyonun bazı sertlik yanlısı üyeleri buna karşı çıkıyor, Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar da dahil olmak üzere bir kesimde kalıcı atşkesi destekliyor.

Hamas Cuma günü yaptığı açıklamada, Trump'ın İsrail'in 60 günlük bir ateşkesi sonuçlandırmak için gerekli koşulları kabul ettiğini söylemesinden birkaç gün sonra, ABD destekli Gazze ateşkes önerisine verdiği yanıtın olumlu olduğunu söyledi.

Hamas resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Hamas, arabulucuların Gazze'deki halkımıza yönelik saldırganlığı durdurmaya yönelik son önerisi üzerine Filistinli gruplar ve güçlerle iç istişarelerini tamamladı ve hareket, arabuluculara olumlu olan yanıtı iletti ve hareket, bu çerçeveyi uygulama mekanizması üzerinde derhal bir müzakere turuna girmeye tüm ciddiyetiyle hazırdır.”

Ancak Hamas'ın müttefiki olan silahlı bir gruptan Filistinli bir yetkili, iki tarafın hala karşı karşıya olduğu potansiyel zorlukların bir işareti olarak, insani yardım, Mısır sınırındaki Refah sınır kapısından geçiş ve İsrail güçlerinin geri çekilme takviminin netleştirilmesi konularında endişelerin devam ettiğini söyledi.

Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada Hamas'ın ateşkes önerisinde yapmak istediği değişikliklerin “İsrail için kabul edilemez” olduğu belirtildi. Bununla birlikte ofis, heyetin İsrail'in kabul ettiği Katar önerisi temelinde rehinelerimizin geri dönüşünü güvence altına alma çabalarını sürdürmek üzere Katar'a gideceğini söyledi.

Netanyahu defalarca Hamas'ın silahsızlandırılması gerektiğini ifade etmiş, Hamas ise bu talebi tartışmayı reddetmişti.

Trump ile birlikte geçen ay İran'a karşı 12 gün süren hava savaşının sonuçlarını geliştireceklerine ve Tahran'ın nükleer silah edinmemesini sağlamaya çalışacaklarına inandığını ifade eden  Netanyahu Ortadoğu'daki son gelişmelerin barış çemberini genişletmek için bir fırsat sunduğunu da sözlerine ekledi.

Rehineler

Cumartesi akşamı Tel Aviv'de Savunma Bakanlığı merkezinin yakınındaki meydanda toplanan kalabalık ateşkes ve Gazze'de halen alıkonulan 50 kadar rehinenin iadesini talep etti.  İsrail bayrakları sallayan protestocular sloganlar attarak rehinelerin resimlerinin bulunduğu pankartlar taşıdı.

Savaş, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyine düzenlediği ve İsrail istatistiklerine göre yaklaşık bin 200 kişinin öldüğü ve 251 kişinin rehin alındığı saldırıyla patlak vermişti.

Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in o tarihten bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik askeri harekâtının 57 binden fazla Filistinlinin ölümüne, açlık krizine, Gazze nüfusunun tamamının yerinden edilmesine ve Şerit genelinde yıkıma yol açtığını söylüyor.

Kalan rehinelerden yaklaşık 20'sinin hala hayatta olduğuna inanılıyor. Rehinelerin çoğu diplomatik müzakereler yoluyla serbest bırakıldı ve İsrail ordusu da bazılarını Gazze'den çıkarmayı başardı.