Cezayir polisi, faaliyetleri yasaklı olan Cezayir İslami Kurtuluş Cephesi’nin (FIS) önde gelen üç liderini, yetkililere saldırı içeren ve ülkedeki sosyal koşulları eleştiren bir video yayınlama gerekçesiyle gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında İslam Vaaz ve Cihad Birliği'nin eski lideri Ali bin Hacer de bulunuyor.
Ali bin Hacer’in oğlu Abdusselam bin Hacer, Facebook hesabında yaptığı paylaşımda babasının başkentin güney banliyösündeki Merkezi Organize Suçlarla Mücadele Dairesi’nde gözaltına alındığını bildirdi. Pazartesi günü oğullarından birinin Ali bin Hacer’i ziyaret etmeye çalıştığını ancak soruşturmanın devam ettiği bahanesiyle görüşmesinin engellendiğini söyledi.
Birkaç yıl önce Yeni Zelanda'dan dönen FIS'in önde gelen liderlerinden Ahmed ez-Zavi ve İslamcı aktivist Mebruk Saadi, Ali bin Hacer'le birlikte gözaltına alındı.
Şarku’l Avsat’ın FIS üyelerinden edindiği bilgilere göre gözaltına alınmanın nedeni, Ali bin Hacer'in sosyal medya hesabında yayınladığı ve hükümete yönelik sert eleştiri içeren videodan kaynaklanıyor. Ali bin Hacer daha önce ‘FIS'in özgün kadroları’ adına bir bildiri okumuştu. Bildiride ülkedeki toplumsal durumun, “yanlış politikalar, yıkıcı bencillik ve sınırsız açgözlülük nedeniyle ülkenin yaşadığı keskin bölünme yoluyla trajedinin derinliğini ortaya koyduğu” ifade edildi. “Çaresizliğin genç beyinleri ülkeyi terk etmeye zorladığı” vurgulandı. Ayrıca, anayasal yaşamın baltalanmasına ve kaos labirentine girmenin kapısını açan boğucu siyasi kriz, özgürlüklere yönelik kısıtlamalar ve kurumları etkileyen istikrarsızlıktan bahsedildi.
Bildiride, cezaevinden çıktığı 2003 yılından bu yana sıkı güvenlik gözetimine tabi tutulan, camilerde namaz kılması, cenaze ve düğünlere katılması, başkentte ikamet ettiği beldenin idari sınırları dışına çıkması engellenen Cezayir İslami Kurtuluş Cephesi eski Başkan Yardımcısı Ali bin Hac hakkında ‘kısıtlamaların kaldırılması’ çağrısında bulunuldu.
FIS’in sembol isimlerinin gözaltına alınmasıyla ilgilenen kaynaklar Şarku'l Avsat'a, ez-Zavi ve Saadi'nin açıklamanın taslağının hazırlanmasında Ali bin Hacer'e katıldığını söyledi.
FIS’in Mayıs 1992'de ‘terörizm’ suçlamasıyla ve yargı kararıyla kapatılmasından bu yana, yetkililerin FIS mensuplarının, özellikle de liderlerinin herhangi bir siyasi faaliyette bulunmamalarına büyük önem verdiği biliniyor.
Tarihsel olarak FIS, 26 Aralık 1991'de yapılan ünlü parlamento seçimlerinin ilk turunda büyük çoğunluğu kazandı. Ancak ikinci tura çıkmak için hazırlıklar sürerken, Ordu İslamcıların ilerleyişini durdurmak için darbe yaptı. Askeri yönetimin seçim sonuçlarını iptal etmesi Cumhurbaşkanı Şadli Bencedid'in 11 Ocak 1992'de istifasına yol açtı. Dönemin Savunma Bakanı Tümgeneral Halid Nizar, İslamcıların “Afganistan tarzı bir rejim kurmaya hazırlandığı” bahanesiyle bu kararın sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı. Bunun ardından FIS’in bir kanadı silaha sarılıp ‘cihat’ ilan ederek orduya karşılık verdi ve Ali bin Hacer bunların en önde gelenleri arasındaydı.
1997'de Ali bin Hacer hareketi de dahil olmak üzere FIS’in silahlı kanadı, yetkililerle bir ‘ateşkes’ ilan etti. Ateşkes, devletin onları takip etmeme taahhüdü karşılığında altı bin silahlı unsurun faaliyetlerini durdurmasına yol açtı. Ancak bu kişilerin bir partiye üye olmak, seçimlere katılmak gibi herhangi bir siyasi faaliyete katılmalarını engelleyen koşullar getirildi. Yetkililer, acımasız iç savaşa son vermek için üç yasa çıkardı: Merhamet yasası (1995), Sivil Uyum yasası (1999) ve Ulusal Uzlaşma yasası (2006). ‘ulusal trajedinin’ yaralarını sarma çabaları bugün de sürüyor.