Ekim Savaşı… Bölgeyi değiştiren sürpriz

Hayatını barış için feda eden bir lider: Enver Sedat.

Mısırlılar, Enver Sedat’ı vizyoner olarak görürken İslamcılar ise ona suikast düzenledi. (İllustrasyon Barry Falls)
Mısırlılar, Enver Sedat’ı vizyoner olarak görürken İslamcılar ise ona suikast düzenledi. (İllustrasyon Barry Falls)
TT

Ekim Savaşı… Bölgeyi değiştiren sürpriz

Mısırlılar, Enver Sedat’ı vizyoner olarak görürken İslamcılar ise ona suikast düzenledi. (İllustrasyon Barry Falls)
Mısırlılar, Enver Sedat’ı vizyoner olarak görürken İslamcılar ise ona suikast düzenledi. (İllustrasyon Barry Falls)

Amr İmam

Abbud ez-Zümer Mart 2011’de, Büyük Kahire’nin batı eteklerindeki Nahya köyündeki ailesinin geniş evinde,merhum Mısırlı lider Enver Sedat’ın Ekim 1981’de suikastına karışmasının nedenlerini sıraladı.

Zümer, eski bir Mısır istihbarat subayıydı. Cumhurbaşkanı Sedat’ın suikastçısına, İsrail’le yalnızca iki yıl önce barış anlaşması imzalamış olan Mısır Cumhurbaşkanı’nın hayatına son vermek için kullandığı kurşunları o sağladı. 64 yaşındaki Zümer, bol miktarda griyle karışık tüylü sakalı ve burnundaki gözlükleriyle zayıf ve çok daha yaşlı görünüyordu. Kendisi, diğer 24 kişiyle birlikte suikasta karışmaktan dolayı 30 yıl yattıktan sonra yakın zamanda hapishaneden serbest bırakıldı.

Olay, 1981 yılında, Sina’nın kurtuluşunun ve Mısır ile İsrail arasındaki 1979 barış anlaşmasının yolunu açan 6 Ekim Savaşı’nın 1973’teki zaferi anısına, doğu Kahire’de düzenlenen askerî geçit töreni sırasında memurların Sedat’a ateş açmasıyla başladı. Sedat, kendi kanıyla kaplı olarak Kahire’nin güneyinde Nil Nehri kıyısındaki Nil Askeri Hastanesi’ne götürüldü ve yaklaşık iki saat sonra burada yaşamını yitirdi.

İsrail’e barış teklifi yapılmadan dört yıl önce Sedat, Mısır’ın en kuzeydoğusunda, Süveyş Kanalı, Kızıldeniz, Akdeniz, İsrail ve Filistin’in Gazze Şeridi’ne komşu olan Sina’yı işgal eden İsrail ordusuna karşı daha önce ülkesini büyük bir askeri zafere taşıdı.

Zümer, hiçbir pişmanlık göstermedi ve Sedat’ın öldürülmesini ‘en büyük başarılarından biri’ olarak gururla anmaya devam etti. Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre kendisi, merhum Mısır liderinin ‘ülkedeki İslamcıları bastırdığı ve İsrail ile barışı sağladığı için cezasını çektiğine’ inanıyor.

Bununla birlikte Zümer ve arkadaşlarının, Sedat’a suikasta gerekçe olarak kullandıkları İsrail ile barış anlaşmasının, Sedat’ın siyasi kariyerindeki en önemli başarı olmaya devam ettiği inkâr edilemez. Bu başarı, davranışını tahmin etmenin zor olduğu Mısırlı liderin doğasını doğruluyor.

Fotoğraf Altı: Mısır askerleri, Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın 6 Ekim 1981’de askerî geçit törenini izlediği başkanlık kürsüsüne ateş açtı. (AFP Getty)
Mısır askerleri, Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın 6 Ekim 1981’de askerî geçit törenini izlediği başkanlık kürsüsüne ateş açtı. (AFP Getty)

İsrail’e barış teklifi yapılmadan dört yıl önce Sedat, Mısır’ın en kuzeydoğusunda, Süveyş Kanalı, Kızıldeniz, Akdeniz, İsrail ve Gazze Şeridi’ne komşu Sina’yı daha önce işgal etmiş olan İsrail ordusuna karşı ülkesini büyük bir askeri zafere taşıdı. 1973 Ekim Savaşı’ndaki zafer, bölgesel siyaseti, ekonomiyi ve askeri güç dinamiklerini temelden yeniden şekillendiren Mısır’ın elde ettiği en önemli askeri başarıyı oluşturuyor.

Daha sonra şaşırtıcı bir olay akışıyla Sedat, 9 Kasım 1977’de Mısır Parlamentosu üyelerine seslendi ve barışı görüşmek üzere İsrail Parlamentosu da dahil olmak üzere her yere seyahat etmeye istekli olduğunu açıkladı. Yalnızca on gün sonra milyonlarca Mısırlı ve Arap, uçağının İsrail’deki Ben Gurion Havalimanı’na inişini izledi. Bu, yerel ve uluslararası düzeyde yankı uyandıran tepkilere yol açan çok önemli bir olaydı. Ayrıca Mısırlılar ve İsrailliler arasında zorlu bir barış sürecine yol açtı.

Fotoğraf Altı: Eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 7 Kasım 1973. (AFP)
Eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 7 Kasım 1973. (AFP)

Mısırlı diplomat Muhammed Hicazi de Sedat’ın uçağından ve daha sonra merdivenlerden inip havaalanında toplanan İsrailli yetkililerle el sıkıştığını görenler arasındaydı. Hicazi için bu olay, Neil Armstrong’un aya ayak basması gibiydi. Mısır Dışişleri Bakanı’nın eski yardımcısı Hicazi, Al-Majalla’ya verdiği bir röportajda şunları söyledi:

Ziyaret, Sedat’ın en cesur kararıydı. Yalnızca bölgedeki değil, küresel düzeydeki siyasi durum üzerinde derin bir etki bırakan bir karardı. Ziyaret sadece Mısırlılar ve Araplar için değil, tüm dünya için sürpriz oldu.

İsrail ziyaretinden sadece üç gün önce Sedat, Kahire’deki bir grup ABD Kongre üyesine, gerçeği anlatmak için İsrail topraklarına gitmeyi planladığını söyledi. Ayrıca bu geziyi kutsal bir görev olarak gördüğünü, içinde yaşadıkları bu kısır döngünün kırılması gerektiğini ifade etti.

Dizginleri salıvermek

Zümer ve diğer radikal İslamcılar, Sedat’a suikast düzenlemeyi planlarken Mısır lideri, siyasi olarak en iyi durumdaydı. Bu dönem, Sedat’ın iktidara gelmesinden bu yana ülkenin savaşta olmadığı ilk dönemdi. Sedat, Mısır’daki siyasi ve ekonomik sahneye gölge düşürmeye devam eden önde gelen siyasi figür olan selefi Cemal Abdünnasır’ın ölümünden sonra 1970 yılında Mısır'da iktidara geldi.

Sedat, Mısır’ın İsrail’le yaptığı barış anlaşması nedeniyle Arap Birliği’nin muhalefetiyle karşı karşıya kaldığı dönemde bile İsrail’le yapılan savaş ve barıştan siyasi bir kahraman olarak çıktı.

Sedat, anti-komünist Müslüman Kardeşler’in birçok üyesini ve liderini hapishaneden serbest bırakarak Abdünnasır’ın İslamcılara yönelik baskı dönemine son verdi. İslamcı nüfuz, özellikle 1967 yenilgisi ve Sina’nın işgalinden sonra birkaç yıldır yükselişteydi. Yenilgiyi Abdünnasır’ın milliyetçiliğine meydan okumak ve ‘Çözüm İslam’dır’ sloganıyla özetlenen kendi ideolojilerini desteklemek için bir fırsat olarak gördüler.

Mısırlı lider, Washington ile güçlü ilişkiler geliştirdi. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter ile kişisel bir dostluk geliştirdi ve neredeyse tüm diğer Batı başkentleriyle olumlu ilişkiler sürdürdü.

Fotoğraf Altı: Merhum Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın mezarının yer aldığı Meçhul Asker Anıtı. (AFP)
Merhum Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın mezarının yer aldığı Meçhul Asker Anıtı. (AFP)

Ancak birkaç yıl önce, halen Sovyetler Birliği ile daha yakın ilişkilerden yana olan sol ve Abdünnasır döneminin kalıntılarıyla mücadele etmek için onları harekete geçirme stratejisinin bir parçası olarak ülkesindeki İslamcılara ‘kur yapmaya’ da başlamıştı. Sedat, 1972’de Sovyetlerin Mısır’a saldırı silahları sağlamayı reddetmesi nedeniyle Mısır’ı ondan uzaklaştırmıştı.

Sedat, anti-komünist Müslüman Kardeşler’in birçok üyesini ve liderini hapishaneden çıkartarak Abdünnasır’ın İslamcılara yönelik baskı dönemine son verdi. İslamcı nüfuz, özellikle 1967 yenilgisi ve Sina’nın işgalinden sonra birkaç yıldır yükselişteydi. Yenilgiyi Abdünnasır’ın milliyetçiliğine meydan okumak ve ‘Çözüm İslam’dır’ sloganıyla özetlenen kendi ideolojilerini desteklemek için bir fırsat olarak gördüler.

Sedat ayrıca, İslamcılara daha fazla hareket ve çalışma özgürlüğü vererek onları desteklemeye çalıştı. Bu da bazılarının ‘İslami uyanış’ olarak adlandırdığı bir hareketle üniversitelerde, sendikalarda, okullarda, camilerde ve spor kulüplerinde varlıklarının artmasına olanak sağladı.

Maceranın sonuçları

Ancak Sedat’ın 1981’de sol gruplara karşı güçlendirmeye çalıştığı aynı İslamcılar tarafından öldürülmesine yol açan şey, bu grupların nüfuzunun yeniden canlanmasıydı. Ölümü, onun maceracı doğasını ve eylemlerinin sonuçlarını küçümseme eğilimini ortaya çıkardı, bu da onun güvenliği konusunda endişe duymadığını gösteriyor. 2015 yılında merhum eşi Cihan Sedat, güvenliğini hiçbir zaman umursamadığını söyledi.

Sedat’ın öldürülmesi, İslamcıların Mısır’daki liderliğin kontrolünü ele geçirmeye yönelik daha geniş bir planının parçasıydı. Cumhurbaşkanına düzenlenen suikastın ardından Mısır polisi ile İslamcı militanlar arasında ülkenin farklı yerlerinde, özellikle de güney vilayetlerinde yaşanan çatışmalar bu plana ışık tutuyor.

Bu olaylar, aynı zamanda İslamcıların ahlaki zafer duygusunu güçlendirdi ve onları, şiddet içeren ideolojilerinin değişim yaratabileceğine ikna etti.

Sedat’ın öldürülmesi, İslamcıların Mısır’daki liderliğin kontrolünü ele geçirmeye yönelik daha geniş bir planının parçasıydı. Cumhurbaşkanına düzenlenen suikastın ardından Mısır polisi ile İslamcı militanlar arasında ülkenin farklı yerlerinde, özellikle de güney vilayetlerinde yaşanan çatışmalar bu plana ışık tutuyor.

Sedat suikastıyla ilgili olarak tutuklanan çok sayıda kişi arasında Zümer’in yanı sıra Eymen ez-Zevahiri adında tanınmış bir doktor da vardı. Kendisi ardından Sovyetlerle savaşmak için Mısır’dan Afganistan’a gitti. Nihayetinde El-Kaide lideri Usame bin Ladin’in yakın bir yardımcısı oldu. İki adam 2001 yılında New York ve Washington’da korkunç saldırılar düzenleyerek dünyayı şoka uğratmıştı.

Karmaşık bir miras

Sedat’ın Mısır ordusunu İsrail’e karşı zafere götürme başarısının, İsrail’in sık sık kendini lanse ettiği gibi yenilmez bir ülke olmadığını tüm bölgeye kanıtlaması şaşırtıcı değil. Ancak İsrail’le imzaladığı barış anlaşması bölgede köklü değişikliklerin başlangıcı olsa da Arapları ve Filistinlileri hayal kırıklığına uğrattı.

Süveyş Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü Cemal Selame’nin açıkladığı gibi Mısır, İsrail ile savaş durumuna son verdi, ancak bunun Arap- İsrail çatışmasının dinamikleri üzerinde olumsuz yansımaları oldu. Selame, “Barış anlaşması, Mısır’ı büyük ölçüde İsrail’in lehine olan önlemler almaya zorladı” dedi.

Barış anlaşması, Mısır’ın Arap- İsrail çatışmasında askeri tarafsızlığını sağlayarak, İsrail’in Arap toprakları işgalinin genişletilmesi ve İsrail’in Haziran 1982’de güney Lübnan’ı işgal etmesi de dahil olmak üzere bölgede önemli gelişmelerin önünü açtı.

Sedat’ın Batı’da gördüğü hayranlığın aksine bazı Arap ülkelerinde ve ülkesindeki İslamcıların belirli kesimlerinde nefretle karşılanmasının nedeni bu olabilir.

Ancak Mısırlıların büyük bir kısmı, onu halem güçlü ve ileri görüşlü bir lider olarak görüyor. Onlara göre Sedat, ülkesini İsrail’le daha fazla çatışmaya maruz kalmaktan kurtarmak için kendini isteyerek tehlikeye attı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla’dan çevrildi.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.