Fas'ta iklim değişiklikleri ve ihracat nedeniyle susuzluk yaşanıyor

Fas'ta parası olan herkes su satın alabiliyor ancak bazı bölgelerde yaşayanlar su kıtlığı ve kirliliğinden şikayet ediyor

Kuzey Afrika ülkeleri gibi Fas'ta da belirgin bir içme ve tarım suyu sıkıntısı yaşanıyor (AFP)
Kuzey Afrika ülkeleri gibi Fas'ta da belirgin bir içme ve tarım suyu sıkıntısı yaşanıyor (AFP)
TT

Fas'ta iklim değişiklikleri ve ihracat nedeniyle susuzluk yaşanıyor

Kuzey Afrika ülkeleri gibi Fas'ta da belirgin bir içme ve tarım suyu sıkıntısı yaşanıyor (AFP)
Kuzey Afrika ülkeleri gibi Fas'ta da belirgin bir içme ve tarım suyu sıkıntısı yaşanıyor (AFP)

İlham Talibi

Faslı bir kadın, Taza şehrine yakın bir yerde susuzluğun sembolü haline gelen boş şişeyi tutarken, dudaklarını yavaşça hareket ettirerek "Artık içilecek suyumuz yok" diyor.

Kuraklık, yatırımcıların ihracat yapma isteği ve Avrupalı tüketicilerin karpuz ve avokado gibi meyvelere yönelik ihtiyaçlarını karşılama çabası, Fas'ın bazı bölgelerinde su kaynaklarının tükenmesine ve bu bölgelerdeki insanların içme suyu sıkıntısı çekmesine neden oldu.

Taza yakınlarındaki Masiv köyünde yaşayanlar içme suyu sıkıntısı nedeniyle zorluk çekiyor.

Tizi Visli Beni Ahmed bölgesindeki sakinler su taşımak için kamyonları kullanmalarını zorlaştıran yollar gibi altyapı eksiklikleri nedeniyle suya erişimi protesto etmek için sokağa çıktı.

Su, Fas'ta nadir bulunan bir kaynak ancak son yıllarda ülkenin tanık olduğu kuraklık sorunları en kötü dönemlerini yaşamasına neden olarak sorunu daha da kötüleştirdi.

Barajlar şu anda sadece yüzde 27 doluluk oranına sahip.

Marakeş'in yakınlarındaki Sidi El Muhtar bölgesinde Faslı çiftçi Bucema, susuzluktan dolayı yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlattı:

İnsanların su ihtiyacını göz ardı ettiler ve atık depolama alanı su kirliliğine neden oldu. Ayrıca ihracata odaklanmış tarım çiftlikleri, içme suyunu tüketerek sorunlarımızı daha da artırdı.

Su kıtlığı ve göç

Bucema, sözlerine şöyle devam etti:

Su sıkıntısını gidermek için atık depolama sahasının yanına tuzdan arındırma tesisi yapıldı, ancak maalesef kalite standartlarına uyulmuyordu. Bu nedenle kirli su yer altı sularına sızarak bazı insanların göz ve cilt rahatsızlıkları yaşamalarına neden oldu. Parası olan su satın alabiliyor, ama ihracata yönelik tarımda su kaynaklarının tükenmesi ve su kirliliği nedeniyle bölgedeki yoksullar kirli su içmek zorunda kalıyor.

Daha önce, bölge halkı geçimini tarım ile sağlıyordu ve küçük çiftçiler olarak yaşamlarına devam ediyordu.

Ancak kuraklık ve dışa ihracat odaklı büyük tarım alanlarının inşası ile çoğu insan tarımdan vazgeçmek zorunda kaldı.

Bu konuyla ilgili olarak Bucema şöyle dedi:

Bazıları şehirlere göç ettiler, diğerleri günlük geçimlerini sağlamak için dışa ihracat odaklı büyük çiftliklerde çalışıyorlar.

Vatandaşın suya erişimi

Tarım, Fas'ın ekonomik ve sosyal kalkınmasının başlıca itici gücüdür ancak son yıllarda bu alandaki büyük ilerleme, su kaynaklarını zorladı ve Bucema gibi küçük çiftçiler için sınırlı faydalar sağladı.

Dünya Bankası raporuna göre tarım sektörünün meyve yetiştiriciliği yoluyla kullandığı modern sulama yöntemleri, su kaynaklarını tüketiyor.

Kişi başına yılda 600 metreküp su ile Fas, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre kişi başına 1.700 metreküp olan su kıtlığı eşiğinin oldukça altında.

1960'ların başında Fas kişi başına yılda 2600 metreküp suya sahipti, bu da şu anki miktarın dört katı kadar daha fazla bir miktar demek.

Fas'ta İçişleri Bakanlığı'nın yeşil alanların ve golf sahalarının sulanmasında içme suyu kullanımını yasaklaması ile dikkat çekiyor.

Ayrıca 2030 yılına kadar 20 deniz suyu arıtma tesisi kurulması bekleniyor.

Tuzdan arındırma tesisleri

Fas raporlarında, 2020-2050 yılları arasındaki ulusal su planının bir parçası olan yıllık 300 milyon metreküp kapasiteli, ülkenin, hatta Afrika'nın en büyük su arıtma tesisinin Kazablanka'da inşa edileceği belirtiliyor.

İlk planlar 950 milyon dolar olarak tahmin edilen bir tutarı gerektiriyor. Projenin 2027'de faaliyete hazır olması bekleniyor.

Faslı çocuk, içme suyu krizine çözüm umuduyla yaşıyor (AFP)
Faslı çocuk, içme suyu krizine çözüm umuduyla yaşıyor (AFP)

Fas'ın kuzeydoğusunda ise başlangıç kapasitesi 200 milyon metreküp olan büyük bir proje daha inşa ediliyor ve bu projenin kademeli olarak genişletilmesi planlanıyor.

Fas Elektrik ve İçme Suyu Ulusal Dairesi'ne göre, şu anda inşaat aşamasında olan yedi proje bulunuyor.

Bunlardan dört tanesi içme suyu sağlayacakken, Dahla'da sulama amaçları için bir proje ve El Ceref El Asfar ve Safi'de endüstriyel kullanım için suyu tuzdan arındırma amacıyla iki yeni proje bulunuyor.

Fas hükümeti, projelerinde kamu ve özel sektör arasındaki iş birliği modellerine dayanıyor.

Alman Kalkınma Politikası Enstitüsü'nde araştırmacı olan Annabelle Houdret'e göre, İklim değişikliği, Fas'ın su krizi sorununu daha da kötüleştiren ve gıda güvenliği, sağlık ve geçim kaynakları üzerindeki tehlikeleri artıran bir etken oldu.

Houdret, konuyla ilgili şu dikkat çekici bilgiyi paylaştı:

Birçok Kuzey Afrika ülkesinde nüfuzlu seçkinlerin tarımsal amaçlar için sınırsız miktarda yeraltı suyu çıkarmalarına izin verilirken, küçük çiftçiler su eksikliğiyle karşı karşıya kalıyor.

Fas'ın ihracata yönelik tarım politikası, içme suyunun azalmasına neden oldu ve özellikle karpuz gibi ihracat odaklı ürünlerin yetiştirildiği bölgelerde su kaynaklarının tükenmesine yol açtı.

Dünyadaki yaklaşık altı kişiden birinin, yani dünya kırsal nüfusunun yaklaşık yüzde 15'inin su temininde zorluk yaşaması dikkat çekiyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi başkanlığındaki Kürt heyeti arasında, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın da katıldığı görüşme Şam'da başladı.

Görüşme, eş-Şera ve Abdi'nin 10 Mart'ta ABD himayesinde imzaladıkları ve ‘sınır kapıları, havaalanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların Suriye devletinin idaresine dahil edilmesini’ öngören bir dizi maddeden oluşan anlaşmadan dört ay sonra gerçekleşti.

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi daha sonra anayasal deklarasyon ve çeşitliliği yansıtmadığını söylediği bir hükümetin kurulması nedeniyle Suriye yönetimini eleştirdi. Geçtiğimiz ay Kürt güçleri ‘demokratik ve adem-i merkeziyetçi’ bir devlet talep etmiş, Şam da buna yanıt olarak ülkede ‘bölücü bir gerçeklik dayatma girişimlerini’ reddettiğini açıklamıştı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre  adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt kaynak, “SDG liderinin başkanlığındaki bir Kürt heyeti bugün DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) temsilcilerinin eşliğinde Şam'a gitti ve şu anda Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşüyor. Görüşmede ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Toplantının gündemi hakkında bilgi sahibi olan kaynak, ‘görüşmelerde dört ana dosyanın ele alındığını, bunların Suriye devletinin yapısı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam hükümeti arasındaki ilişki, ekonomi ve askeri güç olduğunu’ söyledi.

Çatışmaların patlak vermesinden önce onlarca yıl ötekileştirme ve dışlanmaya maruz kalan Kürtler, yeni yönetimin karar alma mekanizmasını merkezileştirme ve kilit unsurları geçiş sürecinin yönetiminden dışlama girişimini eleştiriyor.

Abdi, mayıs sonunda bir televizyon kanalına verdiği röportajda, “Şam ile vardığımız mutabakata bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmek için çalışıyoruz” dedi. Abdi ayrıca, tüm bileşenlerin tam haklarla yaşadığı ve hiç kimsenin dışlanmadığı adem-i merkeziyetçi bir Suriye’ye olan bağlılığını vurguladı.

Eş-Şera'nın Şam'a gelişinden kısa bir süre sonra tüm silahlı askeri grupları dağıtacağını açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, 2019'da son kalesinden çıkarılana kadar DEAŞ'la mücadelede etkili olduğunu kanıtlayan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Şam'ın ihtiyaç duyduğu büyük petrol ve doğalgaz sahaları da dahil olmak üzere kuzey ve doğu Suriye'nin büyük bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani daha önce Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile imzalanan anlaşmanın şartlarının uygulanmasının ‘ertelenmesinin’ ülkedeki ‘kaosu uzatacağı’ uyarısında bulunmuştu.