'Gazze'yi yok edecek' bir savaşın başlatılmasına en büyük engel: İsrailli esirler

Askeri ve güvenlik uzmanları: İstihbarat körlüğünün var olduğunu ve artık hedefin Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yok

Gazze'ye savaş başlatılmasına ilişkin yoğun tartışmalar ve fikir ayrılıkları söz konusu (AFP)
Gazze'ye savaş başlatılmasına ilişkin yoğun tartışmalar ve fikir ayrılıkları söz konusu (AFP)
TT

'Gazze'yi yok edecek' bir savaşın başlatılmasına en büyük engel: İsrailli esirler

Gazze'ye savaş başlatılmasına ilişkin yoğun tartışmalar ve fikir ayrılıkları söz konusu (AFP)
Gazze'ye savaş başlatılmasına ilişkin yoğun tartışmalar ve fikir ayrılıkları söz konusu (AFP)

Emel Şehade 

İsrail hükümeti ve Güvenlik Kabinesi Hamas'a karşı ilan ettikleri savaşın niteliği konusunda karar vermiş olmasa da İsrailliler, 1948 savaşı, 1967 savaşı, Ekim Savaşı, Birinci Lübnan Savaşı ve İkinci Lübnan Savaşı'nın ardından altıncı bir savaşla karşı karşıya oldukları konusunda hemfikir.

Binyamin Netanyahu, Hamas'ı ortadan kaldırmak, askeri gücünü yok etmek ve liderlerini ortadan kaldırmak hedefine ulaşmak için güvenlik konseyinin onayından sonra savaş başlatılması fikrini destekledi.

İsrail Dışişleri ve Güvenlik Komitesi, nihai kararı vermek üzere operasyonu iki gün içinde görüşerek operasyon tarihi ve niteliğine karar verecek.

İsrail Askeri İstihbarat Teşkilatının Eski Başkanı Amos Yadlin ve Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Eliezer Marom'un da aralarında bulunduğu güvenlik ve askeri personele göre, bu savaş İsrail Devleti'nin çehresini değiştirecek:

Farklı bir ülkeyle karşı karşıya kalacağız. Bu savaş daha önceki savaşlara benzemeyecek. Bu kadar çok sayıda ölü ve yaralı varken, bu kadar çok sayıda mahkum göz önünde bulundurulduğunda savaş sert olacak ve savaş kararı almak da zor olacak. Eşi benzeri görülmemiş sayıda bir savaş esiri var.

Hamas operasyonunun ikinci gününde öğleden sonra dörde kadar İsrail ordu güçleri, polis ve sınır muhafızları İsrail'in güneyindeki altı noktada saklanan Filistinli savaşçılarla hâlâ sert çatışmalar sürdürüyordu.

Bin Filistinli savaşçı İsrail'e girdi, ordu çatışmalar sırasında bunlardan 350'sini öldürdü, en az 200'ünü tutukladı.

Geri kalanlardan bir kısmı Gazze'ye döndü bir kısmı da güney İsrail'in çeşitli yerlerinde konuşlandı.

Ordu ya da herhangi bir İsrailli grup onların nerede olduğunu bilmiyor ve bu da başlı başına İsrail'in çatışmaların devam etmesi ve daha fazla ölüm olasılığı konusundaki endişelerini artırıyor.

Gazze'ye yönelik güvenlik durumunun görüşülmesi sırasında mini bakanlık konseyi, Şeba Çiftlikleri'nin bombalanmasının ardından kuzey cephesindeki durumu tartıştı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, sınıra komşu evlerin boşaltılması talimatını verdi. Takviyeli ordu güçleri konuşlandırılarak bölgeye askeri ve zırhlı araçlar sevk edildi.

Düzinelerce zırhlı aracın Fasouma ve başka kuzeydeki Arap kasabalarının önünde Lübnan sınırına doğru ilerleme emrini beklediği görüldü.

İsrail ordusu sözcüsü Daniel Hagari, askeri güvenlik servislerinin İsrail'e yakın noktalardaki Hizbullah üyelerinin faaliyetlerini gözetlediğini söyleyerek Lübnan'a sert tepki göstererek tehdit etti.

İlk aşama henüz bitmedi

İsrail, Gazze savaşının ilk aşamasını, savaşçılarla ordu arasında yaşanan çatışmalar ve tüm İsrail bölgelerinin taranarak Filistinli savaşçıların tahliye edilmesi olarak değerlendirdi.

Bir askeri yetkilinin söylediği gibi bu hâlâ kolay bir iş değil, sokaklara dağılmış düzinelerce mahkum ve ceset var, İsrail tarafı bunların ve durumlarının tam ayrıntısını bilmiyor, bu da çatışmaları daha da zorlaştırıyor.

Gazze'ye savaş başlatılmasına ilişkin yoğun tartışmalar ve fikir ayrılıkları arasında kabine, hükümet ve güvenlik güçleri, durumu değerlendirmek üzere toplantılarına devam ediyor.

Yüzbinlerce asker ve askeri teçhizatın kuzey bölgede konuşlandırılarak savaş kararının ilan edilmesi beklenirken, bu kararı engelleyen şey esas olarak Gazze'deki esirler ve onların bulundukları bölgelere herhangi bir bombalama ya da topçu saldırısı olması durumunda zarar görmeleri korkusudur.

Mossad'ın Eski Başkanı Danny Yatom, İsrail'in bekleyip mahkumları kurtarmak için müzakerelere başlaması gerektiğine inanıyor.

Yatom, "Bu, gözlerimizi kapatıp hedeflere ulaşmak için acımasız bir savaşa girmemizden daha iyidir. Böylece İsrail'in caydırıcı gücünü artırırız. Hamas her esiri koruyucu bir kalkan olarak kullanacak, dolayısıyla uluslararası toplumun Gazze'deki esirlerin durumunu tartışmak üzere harekete geçmesi gerekiyor" dedi.

Ayrıca Netanyahu, hükümetteki ilgili tüm yetkililer ile güvenlik teşkilatı arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere, kaçırılan kişiler ve mahkumlarla ilgili konulardan sorumlu makama yedek general Gal Hirsch'i atadı.

Esirlerin aileleri pazar akşamı basın toplantısı düzenlediler ve evlatlarının akıbeti hakkında bilgi almak için liderliğe yöneldiler.

Netanyahu ve ordunun ailelerini ihmal edemeyeceklerini düşünmekle birlikte onlara dokunacak herhangi bir zarardan Netanyahu ve orduyu sorumlu tutuyorlar.

Müzakereler ve "düşmanın kemiklerini kırmak" seçenekleri arasında

Savaşın temel amacı sadece esirlerin geri verilmesi değil, aynı zamanda tüm İsraillilerin üzerinde mutabakata vardığı hedef olan Hamas'ı muhalefetten, koalisyondan, sağdan ve soldan ortadan kaldırmaktır.

Ancak yüksek sesler, esirlerin konumu ve statüsü ne olursa olsun, Gazze'nin tamamını yok edecek bir savaş çağrısı yapıyor.

Aşırı sağ görüşlü İsrailli gazeteci Ariel Kahane, Gazze'ye yönelik, düşmanın ölümcül bir darbe almasına yol açacak acımasız bir savaş çağrısında bulundu:

Yom Kippur Savaşı'ndan tam 50 yıl sonra İsrail kendisini bir kez daha ani bir saldırı altında buldu, sonuçları korkutucu ve dehşet verici oldu. Bunun istihbarat körlüğü olduğunu ve İsrail ordusunun böylesine beklenmedik bir saldırıya hazırlıklı olmadığını anlamak için çok büyük bir uzman olmaya gerek yok. Artık yapılması gereken yenilgiyi zafere dönüştürmektir. Başbakanın dediği gibi büyük bedeller ödetmek yetmez. Bize dayatılan şartlar altında düşmanın kemiklerinin kırılması, yani düşmana diz çöktürülmesi ve düşmanın 'yeter' diye bağırması, acımasızca dövülmesi, vahşice ezilmesi gerekir. Bunlar Yüksek Adalet Divanı ve B'Tselem olmadan, sınırlama olmadan, kısıtlama olmadan, denge olmadan ve şefkat olmadan yapılmalı. Eğer korku Lahey'den geliyorsa, o zaman misyonun ömrünün sonuna dek ülkede kalmasına yetecek kadar gönüllü var demektir. Bu, Gazze'nin Taş Devri'ne döndürülmesi, üst düzey Hamas figürlerinin ve aile üyelerinin kaçırılmasına karşı önlem alınması ve Gazze'deki evlerinin, yüksek binalarının, restoranlarının ve parklarının yok edilmesi anlamına geliyor.

Kahane, karar vericilere tüm savaşlara benzemeyen bir savaş yapmaktan çekinmemeleri çağrısında bulunarak şunları söyledi:

Düşmanı ummadığı zor günler bekliyor. Savaşta dudaklarımızı ısırmalı, şokun ve acının üstesinden gelmeli ve düşmana, içinden çıkamayacağı inanılmaz bir darbe indirecek ve ayrıca bölgedeki tüm oyunculara açık bir darbe vuracak zafere ulaşmalıyız. Şimdi sevinçten ellerini ovuşturuyorlar, İsrail yine şoka uğratılmış olabilir ama yıllar geçtikçe en azından önümüzdeki elli yıl içinde İsrail'e bir daha kimse saldırmayacak.

"Aşağılanma anları"

Film yönetmeni ve yazar Shlomi Eldar ise şunları söyledi:

Hamas birçok İsrail vatandaşını gözaltına aldığında, İsrail'in, denklemdeki en büyük güç olmaktan çıktığını anlamaktan başka seçeneği yok. Hamas ne yarın ne de önümüzdeki aylarda yenilmeyecek ve devrilmeyecek. Savaşı ve müzakereleri de o belirleyecek. Netanyahu'yu, kabineyi ve İsrail'i, İsrail ile Filistinliler arasındaki çatışmaya sihirli, güçlü çözümlere sahip olduğu yanılsamasıyla dolduran mutlak sağcı hükümeti yönetecek. Muhalefet de İsrail vatandaşlarının hayatından endişe duyduğu için safını düzeltmek zorunda kalacak. Önümüzdeki saatlerde, önümüzdeki gün ve haftalarda Hamas ciddi etki yaratacak videolar yayınlayacak. Bunlar zor ve çetin anlar olacak ve hayatımızda tanık olduğumuz büyük bir aşağılanma ve çaresizlik anı olarak İsrail bilincine kazınacaktır. Gazze enerji santralini bombalamak ya da sivil altyapıyı yok etmek mümkün değil çünkü herhangi bir bombalama ya da saldırı, kaçırılan bir kişiyi daha tehlikeye atacaktır.

Savaşı ve çatışmaları "sert" olarak nitelendiren Eldar şunları söyledi:

Liderleri akıllı ve aldatıcı olan bir düşmanla karşı karşıyayız ve üzülerek söylüyorum ki onlar şu anda İsrail'deki liderlerden daha akıllı, daha bilge ve daha kararlı. Gazze açlıktan ölmeyecek ve Hamas bu kadar çabuk düşmeyecek. Daha önce onları alt etmeyen, güçlerini ve yeteneklerini geliştirmelerine izin veren, onlara para dolu çekler aktaran kişi, daha önceden tanık olduğumuz hiçbir şeye benzemeyen yeni bir ulusal şoka dönüşen korkunç gerçekliğin önünde duran kişidir. Yahya Sinvar ve arkadaşlarının gülen yüzü önümüzdeki aylarda çokça göreceğimiz bir şey olacak. Daha önce bunları ortadan kaldırmamış olmamıza yazık demekten başka bir şey elimizden gelmiyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Faşir'deki trajedi: Yollara dağılmış cesetler ve evlerin içindeki mezarlar

Sudanlı bir kadın, el-Faşir'de sevdiklerini kaybetmenin acısıyla ağlıyor (Reuters)
Sudanlı bir kadın, el-Faşir'de sevdiklerini kaybetmenin acısıyla ağlıyor (Reuters)
TT

Faşir'deki trajedi: Yollara dağılmış cesetler ve evlerin içindeki mezarlar

Sudanlı bir kadın, el-Faşir'de sevdiklerini kaybetmenin acısıyla ağlıyor (Reuters)
Sudanlı bir kadın, el-Faşir'de sevdiklerini kaybetmenin acısıyla ağlıyor (Reuters)

Osman el-Esbat

Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkenti el-Faşir'de Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından işlenen katliamlar ve vahşetler sonucunda çok sayıda felaket ve trajedi yaşanıyor. Şehrin mahallelerinde sadece yıkım ve yangın sahneleri ile silah sesleri bıraktılar; öyle ki artık her an ve her şekilde ölüm mümkün.

Ölenlerin cesetleri hâlâ Faşir sokaklarında yatıyor ve bazı cesetler de tehlikeli güvenlik koşulları nedeniyle erişilemeyen Tavila bölgesine doğru uzanan yolda dağılmış bir halde. Bu arada, bazıları da kaçış yolculuğunu tamamlayamadan keder ve üzüntü sebebiyle hayatlarını kaybetti.

Acil çağrı

Bu atmosferde, Faşir Direniş Komiteleri Koordinasyonu, “Şehrin içinde mahsur kalan insanların varlığının ve Faşir ile Tavila bölgesi arasındaki yolda trajik koşullardaki cesetlerin, acil müdahale gerektirdiğini” belirtti.

Tavila Acil Servisi, tüm insani ve tıbbi kuruluşlara, cesetleri toplamak, insanlık onuruna yakışır bir şekilde gömmek, ilk yardım sağlamak ve bulunan yaralıları kurtarmak için hızlı müdahalede bulunacak kurtarma ekipleri oluşturmaları, ayrıca, Faşir ile Tavila arasındaki sokaklar ile bölgelerdeki gönüllüler ile koordinasyonda bulunmaları çağrısı yaptı.

Çaresizlik ve keder

Sudan vatandaşı İbrahim Taha, “Faşir'den kaçma yolculuğum sırasında Tavila'ya kadarki  yol boyunca, özellikle de şehrin dış mahallelerinde HDK unsurlarının varlığı sebebiyle, bir dizi korkunç durum ve tehlikeyle karşı karşıya kaldım” diyor.

dfrgt
Zorlu Faşir'den kaçma yolculuğunun ardından yollarda yatıp dinlenen Sudanlılar (Reuters)

Taha “katliamlardan kaçanları en çok üzen husus, şehrin içinde ve dışında, Tavila yolundaki ücra mahallelere kadar sokaklara dağılmış cesetlerdi” diye açıkladı. “HDK cehenneminden kaçanlar bu yüzlerce ceset için hiçbir şey yapamadılar, bu kuvvetlerin mensuplarının işlediği katliamlar ve tasfiye eylemlerinden kaynaklanan tehlikeler nedeniyle onları gömmek için yeterli zamanları yoktu. Akraba ve dostlarının cesetlerini gömememek ve onları parçalayıp yiyen köpeklere bırakmak son derece ıstırap verici” diye ekledi.

Çürümüş cesetler

Faşir'den Mellit bölgesine kaçan Amer Faruk, “HDK'nin sivillere karşı işlediği katliamlar ve acımasız infazlar sonrasında şehrin sokaklarına dağılmış ceset sayısının yüzlerce olduğunun tahmin edildiğini” belirtti.

“Faşir'den gün doğmadan önce bir grup komşusuyla birlikte ayrıldıklarını ve yolda 20 cesetten oluşan bir yığınla karşılaştıklarını, cesetlerin sahiplerinin yaklaşık üç gün önce ölmüş gibi göründüklerini, karşılaştıkları başka cesetlerin ise gönüllüler kendilerine ulaşıp onları gömemedikleri için, çürüme durumlarına bakılırsa bir hafta önce ölmüş olduklarını” anlattı.

Faruk ayrıca, “HDK’nin Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkentine giriş yaptığı ilk günlerde, vatandaşların şehir içindeki mezarlıklara ulaşamaması nedeniyle onlarca kişi evlerin içinde gömüldü” diye de ekledi.

Zorluklar ve engeller

Bu bağlamda, sosyal aktivist Hamdan Ömer, “gönüllülerin tehlikeler, günlük öldürmeler ve katliamlar nedeniyle sokaklardaki cesetleri toplayıp gömmekte zorlandıklarını, bu engellemelere rağmen, Faşir ile Tavila bölgesi arasındaki yolda bulunan 14 cesedi gömmeyi başardıklarını” açıkladı.

rty
Faşir, savaş nedeniyle sessiz bir şehre dönüştü (AP)

Ömer: “Cesetleri bulma ve toplama operasyonları, özellikle HDK unsurlarının yollarda yoğun bir şekilde konuşlanması ve gönüllüleri çevreleyen tehlikeler göz önüne alındığında, defin işleminin uygun şekilde ve belirli bir zaman dilimi içinde gerçekleştirilebilmesi için eğitimli acil durum ekipleri tarafından yönetiliyor” dedi.

Aktivist, “güvenli koridorların varlığının, çalışmaların etkili bir şekilde ilerlemesine yardımcı olacağına ve Faşir ve hatta Tavila bölgesine giden yollardaki tüm cesetlere ulaşılabileceğine, böylece Kuzey Darfur Eyaleti'nin başkentinin, birçok cesedin çürümesi durumunda yaşayacağı olası bir çevre felaketinden kurtarılabileceğine” dikkati çekti. “Cesetlerin güvenli bir şekilde toplanması ve korunması için gönüllülere koruyucu giysi ve ekipman sağladıklarını” da belirtti.

Ciddi komplikasyonlar

Bu arada, insan hakları aktivisti İmad Fadlallah, HDK'nin Faşir'de mahsur kalan ve mülteci kamplarına kaçan sivillere yönelik intikam saldırıları ile aşırı şiddet eylemlerinin giderek arttığı ve birçoğunun trajik ve vahşice yargısız infaz edildiği konusunda uyardı.

Fadlallah, ölenlerin kimliklerinin belirlenmesinde yaşanan önemli zorluklar göz önüne alındığında, cenazelerin defin işleminden önce dezenfekte edilmesi ve belgelenmesi için tutarlı ve özenli bir çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Devam eden toplu infazlar ve günlük katliamlar sonucunda önümüzdeki günlerde daha fazla cesedin bulunacağını da öngördü.

cdfrgt
Uydu görüntüleri Faşir'deki toplu mezarları gösteriyor (AP)

Aktivist, “Faşir'de ve Tavila bölgesine doğru göç yollarında bulunan ceset sayısının arttığını, orada hâlâ birçok cesedin bulunduğunu” belirtti. Bunların muhtemelen ihmal nedeniyle ölen veya anında infaz edilip cesetleri saklanan tutuklu ve kayıp kişilerle doğrudan bağlantılı olabileceği tahmininde bulundu.

Çevresel meydan okumalar

Aynı bağlamda, çevre aktivisti İmran Saad, Faşir ve çevresindeki köylerdeki kötüleşen koşullar konusunda uyardı ve devam eden günlük cinayetler ve infazlar nedeniyle durumu gerçek bir felaket olarak nitelendirdi. Zira cesetlerin çürüdüğünü ve insanların cesetlerden yayılan kötü kokudan şikayet ettiğini ifade etti. Ancak, bunun en tehlikeli yanının çeşitli hastalık ve salgınların yayılması olduğunu da sözlerine ekledi.

“Bu cesetlerin varlığı, şu anda Faşir ve çevresindeki köylerin karşı karşıya olduğu en büyük çevre ve sağlık sorunlarından birine dönüştü ve onları doğrudan veba tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu tehdit, silah taşıyanlar için de geçerli ve silahların kendisinden ziyade, bu koşulların kendilerini daha çok tehdit ettiğini anlamalılar.”

Saad, Faşir'in içinde ve dışında yüzlerce cesedin artık ulaşılamaz durumda olması, ulaşım mümkün olsa bile, cesetler çoktan çürümüş olduğu ve gerçek bir probleme dönüştüğü için, problemi ele almakta çok geç kalındığını ve bu sorunun ciddi sağlık ve çevre sorunlarına yol açacağını tahmin ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Çevre aktivisti, özellikle Faşir'den daha güvenli kabul edilen Tavila bölgesine giden yol boyunca dağılmış cesetlerin taşınması ve gömülmesi yoluyla çevreye ve sağlığa yönelik etkilerin azaltılması için acil eylem çağrısında bulundu.

Saad, HDK liderliğine “herkesten daha fazla onları etkileyecek olan bu felaket durumunu anlamaları” çağrısında bulundu. “Bu nedenle, konu o kadar kritik hale geldi ki, vatandaşların hayatlarını ve çevreyi korumak için uluslararası toplumun acil müdahalesi gerekiyor” diye ekledi.

Bir sağlık felaketi

Çevre felaketi ile ilişkili bir diğer gelişmeyle ilgili olarak, epidemiyolog Halid Dahab, “Faşir ve çevresindeki köylerde, acil bir önlem alınmadığı için bir sağlık felaketinin kaçınılmaz olduğunu” belirtti. “Sürekli devam eden toplu katliamlar ve günlük öldürmeler, özellikle yüzlerce cesedin çürümesinden sonra ideal ve elverişli bir ortam oluştuğu için kaçınılmaz olarak tehlikeli salgın hastalıkların görülmesine ve yayılmasına yol açacaktır” diye uyardı.

Bir grup genç gönüllünün Faşir çevresindeki köylerde cesetleri toplayıp gömmeye yönelik çabalarına rağmen, HDK tarafından işlenen katliamlar ve vahşetin yanı sıra bombardımanlar, yargısız infazlar ve keyfi tutuklamalar nedeniyle, gençlerin özellikle Faşir şehri içinde, ulaşılması zor bölgelerdeki cesetlerin çoğuna ulaşamadıklarını açıkladı.

Dahab, “HDK'nin Faşir'e girdiği ilk günden bu yana cesetlerin gömülememesi, sokaklarda, ara sokaklarda ve enkazın altındaki birçok cesedin çürümesine, kötü kokulara ve bu cesetlerin başıboş kedi ve köpeklerin avı haline gelmesine yol açtı” diye belirtti.

BM'ye göre, HDK'nin kontrolü ele geçirmesinden bu yana 65 binden fazla kişi Faşir'den kaçarken, on binlerce kişi halen içinde mahsur kalmış durumda. Son beş gün içinde Tavila bölgesi 5 binden fazla yerinden edilmiş kişiyi ağırladı ve binlercesi de Faşir'e 13 kilometre uzaklıktaki Karni bölgesinde mahsur bulunuyor. Bunlardan bazıları hasta, yaralı veya ailelerini kaybetmiş çocuklar. Sınır Tanımayan Doktorlar, Tavila girişinde, çoğu açılan ateş sonucu yaralanmış veya işkence görmüş hastalara acil ve cerrahi hizmetler sunan bir sağlık merkezi kurdu.


Hamas, 2014 yılında esir aldığı İsrailli asker Hadar Goldin'in cenazesini teslim edecek

Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarının yanında bulunan Kassam Tugayları savaşçıları (EPA)
Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarının yanında bulunan Kassam Tugayları savaşçıları (EPA)
TT

Hamas, 2014 yılında esir aldığı İsrailli asker Hadar Goldin'in cenazesini teslim edecek

Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarının yanında bulunan Kassam Tugayları savaşçıları (EPA)
Gazze şehrinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arama çalışmaları sırasında Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarının yanında bulunan Kassam Tugayları savaşçıları (EPA)

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bugün saat 14:00'te İsrailli asker Hadar Goldin'in cenazesini teslim edeceğini duyurdu.

Goldin'in cenazesinin dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bir tünelde bulunduğu ifade edildi.

Diğer yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir dün, on yıldan fazla bir süre önce Gazze'de öldürülen Goldin'in cenazesini alma sözü verdi.

Zamir, 2014 yılında Gazze'de altı hafta süren savaş sırasında öldürülen Hadar Goldin'in ailesiyle bir araya geldi. Goldin'in cesedi, ölümünden bu yana Gazze Şeridi'nde tutuluyordu. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir bu akşam (cumartesi) Goldin'in ailesiyle bir araya geldi ve İsrail ordusunun şu ana kadar edindiği bilgileri onlara aktardı” denildi. İsrail ordusu, bu bilgilerin ne olduğu konusunda ayrıntı vermedi.

Açıklamada, “Genelkurmay Başkanı, kendisinin ve İsrail ordusunun Hadar'ı ve diğer tüm rehineleri geri getirme konusundaki kararlılığını yineledi” ifadesi yer aldı.

dcfrgt
İsrailli asker Hadar Goldin (İsrail medyası)

Bir başka İsrailli asker Oron Shaul, 2014 savaşında ölmüştü. Cesedi, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'in güneyine düzenlediği saldırının ardından çıkan son savaş sırasında bu yılın başlarında bulundu.

Önceki takaslarda Goldin ve Shaul'un cenazelerinin iadesi için yapılan çabalar başarısızlıkla sonuçlandı.

23 yaşındaki Goldin, Hamas tünellerini tespit etmek ve imha etmekle görevli bir İsrail biriminde görev yapıyordu. Kendisi, insani amaçlı 72 saatlik ateşkesin yürürlüğe girmesinden sadece birkaç saat sonra, 1 Ağustos 2014’te öldü.

İsrail ordusu, Goldin’in Kassam Tugayları’nın ateşi altında kaldığını ve savaşçıların onu öldürüp cesedini aldığını bildirdi.

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ABD'nin arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında, kalıntılarını geri almaya çalıştığı ölü rehinelerin listesine Goldin'in adını da ekledi.

Kassam Tugayları yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde kalan İsrailli rehine cesetlerinin çıkarılması için ek teknik ekip ve ekipmana ihtiyaç olduğunu belirtti.

Açıklamada, arabulucuların sorumlulukları vurgulanarak, Gazze Şeridi'nde ateşkesin devamını sağlayacak bir çözüm bulmaları gerektiği ifade edildi.

Ekim ayında imzalanan ateşkes anlaşması uyarınca Hamas, hareketin İsrail'e saldırısından bu yana Gazze Şeridi'nde tutulan 20 canlı rehinenin tamamını, İsrail'de tutulan yaklaşık 2 bin Filistinli mahkûm ve tutuklunun serbest bırakılması karşılığında teslim etti.

Ateşkes anlaşması ayrıca, 360 Filistinlinin cenazesi karşılığında 28 İsrailli rehinenin cesedinin teslimini de içeriyordu. 23 rehinenin cesedi 300 Filistinlinin cenazesi karşılığında teslim edildi, ancak Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkilileri bunların hepsinin kimliklerinin tespit edilmediğini söyledi.


Gazze ateşkesi ‘ikinci aşamaya geçme’ engeliyle karşı karşıya

Gazze şehrinde yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze ateşkesi ‘ikinci aşamaya geçme’ engeliyle karşı karşıya

Gazze şehrinde yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)

Arabulucular, Hamas'ın elinde tuttuğu İsrailli rehine cesetlerinin iadesi konusunda ilk aşamada yaşanan karmaşıklıklar nedeniyle, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi çağrısını giderek daha fazla dile getiriyor. Birinci aşama halen bir sonraki aşamanın ayrıntıları üzerinde uzlaşmaya varılamaması gibi karmaşık sorunlarla karşı karşıya. Tüm bunlar, İsrail’in geçtiğimiz ocak ayında yaptığı anlaşmayı bozması örneğinin tekrarlanabileceği endişelerini beraberinde getiriyor.

Ocak ayındaki ateşkes anlaşması üç aşamadan oluşuyordu. İlk aşama anlaşmanın imzalandığı tarihte başlamış ve 1 Mart'ta sona ermişti, ancak Hamas ve İsrail ikinci aşamaya nasıl geçileceği konusunda anlaşmaya varamamıştı.

O dönemde Hamas, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi ve hareketin elinde tuttuğu tüm canlı rehinelerin serbest bırakılmasını öngören ikinci aşamaya geçmek istiyordu. Bunun yerine İsrail, savaşı sona erdirme veya güçlerini geri çekme taahhüdünde bulunmadan birinci aşamanın uzatılmasını istedi ve 18 Mart'ta savaşı yeniden başlattı.

Mısır, ‘Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi gerekliliği’ yönündeki çağrısını yineledi. Bu açıklama, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’tan cuma akşamı aldığı bir telefon görüşmesi sırasında yapıldı. Söz konusu ateşkes anlaşması, geçtiğimiz 10 Ekim’de yürürlüğe girmişti.

Ekim anlaşmasının birinci aşaması, askeri operasyonların durdurulmasını, İsrail ordusunun kısmi olarak geri çekilmesini, esir takası anlaşmasını ve Gazze’ye insani yardımların girişini kapsıyordu. Şimdiye kadar Gazze’deki Filistinli gruplar, İsrailli esirlerin 20’sini sağ olarak, 25’inin ise cesedini teslim etti. Ancak Refah Sınır Kapısı hâlâ açılmadı ve İsrail zaman zaman bölgeye hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor.

İsrail Ordu Radyosu’na konuşan bir kaynak, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in, ‘Gazze’deki İsrailli esirlerin tümünün cenazeleri geri alınmadan, Hamas ile yapılan anlaşmanın bir sonraki aşamasına geçilmemesini; ayrıca bölgenin tamamen silahsızlandırılmasına yönelik operasyon tamamlanmadan Gazze’nin yeniden imarına kesinlikle izin verilmemesini tavsiye ettiğini’ belirtti.

İsrail, Gazze Şeridi'nin Filistin yönetimi tarafından yönetilmesini reddediyor ve teknokratik bir komitenin kurulmasını engelliyor, Washington ise uluslararası bir güç kurulmasını istiyor. Gözlemcilere göre, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasının kaderi ise belirsizliğini koruyor.

z
İsrail'in yerle bir ettiği evlerin enkazı yakınında oturan Filistinliler (AFP)

Filistinli siyasi analist Ekrem Atallah, “İsrail’le yapılan anlaşmaların aşamalara bölünmesi, İsrail’e bu anlaşmaları bozma imkânı veriyor. Bu durum ocak anlaşmasında olduğu gibi daha önce Oslo Anlaşması’nda da yaşandı. İsrail, askeri gücünü kullanarak ve fiili durumu dayatarak Filistinlilerle adeta oyun oynuyor. Bu nedenle sonraki aşamaya geçmek bir düğüm gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

Oslo Anlaşması, Eylül 1993’te İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında imzalandı. Anlaşma, Filistin özerk yönetimi düzenlemelerine ilişkin ilkeler bildirisinden başlayarak, anlaşmazlıkların çözümü ve bölgesel programlarla ilgili İsrail-Filistin iş birliğiyle sona eren toplam 17 maddeden oluşuyor.

Atallah, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “İsrail'i Ekim anlaşmasının geri kalan aşamalarını uygulamaya zorlamak, arabulucular ve Arap ve İslam ülkeleri aracılığıyla ABD Başkanı Donald Trump'a anlaşmanın geri kalan şartlarını yerine getirme konusunda baskı uygulayarak başarılacaktır. Şu ana kadar, ABD'nin anlaşmayı uygulamaya istekli olduğu söylenebilir” dedi. Mevcut anlaşmanın önündeki engellerden de bahseden Atallah sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların başında İsrail'in niyetleri, uluslararası gücün ayrıntılarına odaklanılması, görevlerinde değişiklik yapılması ve İsrail'in Gazze Şeridi'nde güvenlik operasyonları yürütmesine izin verilmesi geliyor. Bu durum, anlaşmayı destekleyen ülkeleri öfkelendiriyor.”

Şarku’l Avsat’ın Axios internet sitesinden aktardığına göre, Washington pazartesi akşamı, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerine, en az iki yıl süreyle görev yapacak bir uluslararası görev gücü kurulmasını öneren bir karar taslağı sundu.

Washington, bu uluslararası gücün oluşturulmasının, anlaşmanın ikinci aşamasına geçilebilmesi için anahtar rol oynadığına inanıyor. Anlaşmanın bu aşaması, yönetişim, silahlar, uluslararası istikrar güçleri ve yeniden inşa konularını kapsıyor.

sdfrgt
Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde imzalanan ateşkes anlaşmasının imza töreninden (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Birkaç gün önce, Yedioth Ahronoth gazetesi, İsrailli kaynaklara dayandırdığı haberinde, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in, Amerikan yönetimiyle Gazze’de İsrail’in hareket özgürlüğünü sağlamasına yönelik bir anlaşma belgesi üzerinde müzakereler yürüttüğünü belirtti. Bu anlaşmanın amacı, İsrail’in hareket alanını belirleyecek bir çerçeve oluşturmak ve uluslararası gücün Hamas’ı silahsızlandırmada başarısız olması durumunda Amerika'nın garanti sağladığı önlemleri belirlemek.

Askeri ve stratejik uzman Tümgeneral Hamdi Behit, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “İsrail ile ateşkes anlaşmalarının ileri aşamalarına geçiş, ‘düğüm’ haline geldi. Bu, İsrail hükümetlerinin anlaşmaları aşamalara ayırmakta ısrar ettiklerinde alıştıkları bir davranış. Mevcut anlaşmayı ilerletme sorumluluğu arabuluculara aittir ve ABD, anlaşmanın garantörü olarak bunu uygulamaya istekli olmalıdır” şeklinde konuştu.

Behit sözlerine şu ifadelerle devam etti: “Hamas şu anda zor bir durumla karşı karşıya. Çünkü elindeki tüm canlı rehineleri teslim etti ve tüm cesetleri teslim etmeye yakın. Şimdi odak noktası, ikinci aşamaya geçmek ve anlaşmanın şartlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak için kullanılabilecek silahların teslim edilmesi meselesi.”

Birkaç gün önce İstanbul’da, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün, Pakistan ve Endonezya dışişleri bakanlarının katıldığı genişletilmiş bir bakanlar toplantısı düzenlendi. Toplantıda, ateşkesin pekiştirilmesi ve Trump girişimi ile ardından gelen Şarm eş-Şeyh Deklarasyonu’nun uygulanmasının takibi ele alındı. Ayrıca, Riyad'da düzenlenen İki Devletli Çözümün Uygulanması için Uluslararası Koalisyon'un son toplantısının sonuçları da müzakere edildi.