Hamas, saldırısını kripto parayla mı finanse etti?

Finans sistemindeki boşluklar, Washington'ın ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırdığı gruplara kripto para transferlerine olanak sağlıyor

Shutterstock
Shutterstock
TT

Hamas, saldırısını kripto parayla mı finanse etti?

Shutterstock
Shutterstock

Abdurrahman Eyas

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail'in askeri üslerini ve sivil bölgelerini hedef aldı. Buna karşın İsrail, Hamas’ın mevzilerinin bulunduğu Gazze Şeridi'ne yönelik acımasız bombardımanlar düzenledi. Saldırılardan dört gün sonra, yani geçtiğimiz çarşamba günü İsrail, İsrail Polisi'ne bağlı siber birim Lahav 433’ün Hamas'a ait kripto para hesaplarını dondurduğunu duyurdu.

İsrail'de yayın yapan Times of Israel gazetesine göre, İsrail Polisi’nden yapılan açıklamada, Hamas Hareketi’nin, 7 Ekim’de İsrail'in askeri üslerini ve sivil bölgelerini hedef alan, İsrail'in ise buna Hamas’ın mevzilerinin bulunduğu Gazze Şeridi'ne yönelik acımasız bombardımanlarla misillemede bulunduğu saldırıları finanse etmek için, söz konusu dondurulan kripto para hesaplarını kullandığı belirtildi.

Açıklamaya göre, ismi ‘bıçak’ anlamına gelen, 2008 yılında kurulan ve ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) İsrail versiyonu olarak kabul edilen siber birim 433 Lahav, İsrail Savunma Bakanlığı, İsrail İç Güvenlik Servisi (Şin Bet) ve diğer yerel istihbarat teşkilatlarıyla iş birliği yaparak, Hamas ve müttefiki olan diğer silahlı grupların kendilerini kripto paralarla finanse etmek için kullandıkları kanalları kapatmaya çalışıyor. Açıklamada, Lahav 433 biriminin, Hamas’ın kripto para hesaplarını kapatmak için kripto para borsası Binance ile iş birliği yaptığı aktarıldı. Açıklamaya göre Lahav 433, İngiltere merkezli Barclays Bank ile iş birliği yaparak bankadaki bir hesabın da dondurulmasını sağladı.

Hamas’ın kripto para cüzdanlarının dondurulduğu haberi, ABD ve İsrail'in, Hamas ve müttefikleri olan İslami Cihad Hareketi ile Hizbullah'a yabancı para birimi akışını kesmeye yönelik, uzun süredir devam eden çabalarının bir sonucu olarak görüldü.

Shutterstock
Shutterstock

ABD merkezli The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin İsrail hükümetinin verilerinin yanı sıra ilgili blockchain (blok zinciri) hareketleri ve blockchain grupları analistlerinin raporlarına dayandırdığına göre, Hamas, İslami Cihad Hareketi ve Hizbullah, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik ani saldırısı öncesine kadar yıl boyunca kripto para transferleriyle ‘büyük paralar’ elde etti.

Paranın miktarını kestirmesi güç

Gazeteye göre, İslami Cihad Hareketi’nin bu yolla edindiği paranın yaklaşık 93 milyon dolar, Hamas'ın ise yaklaşık 41 milyon dolar aldığı tahmin ediliyor. İslami Cihad Hareketi, 7 Ekim’den bu yana Hamas'la birlikte hareket ederken Hizbullah, zaman zaman Lübnan'ın güney sınırında İsrail güçleriyle çatışıyor.

Hizbullah'ın kripto para cinsinden ne kadar para aldığını belirtmeyen gazete, İslami Cihad Hareketi’nin 2021 yılından bu yana, Hizbullah’a 12 milyon dolar değerinde kripto para aktardığını belirtmekle yetindi.

Associated Press (AP) haber ajansı, geçtiğimiz haziran ayında, İsrail hükümetinin İstihbarat ve Özel Harekâtlar Enstitüsü (Mossad), Askeri İstihbarat Dairesi, İsrail Polisi ve diğer teşkilatların katılımıyla düzenlediği operasyonla, Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı kolu Kudüs Gücü'nden para akışı sağlanan hesaplardan ‘milyonlarca dolar’ değerinde kripto para birimlerine el konulduğunun açıkladığını bildirmişti.

WSJ: Hamas, İslami Cihad Hareketi ve Hizbullah, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik ani saldırısı öncesine kadar yıl boyunca kripto para transferleriyle ‘büyük paralar’ elde etti.

WSJ’ye konuşan kripto para uzmanları, İsrail'in Hamas, İslami Cihad Hareketi ve Hizbullah’a ait el koyduğu paranın, buzdağının sadece görünen kısmı olabileceğini söyledi. Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı saldırısını finanse etmek için kullanılan para miktarının belli olmadığını vurgulayan gazeteye göre İsrail Polisi, Hamas, İslami Cihad Hareketi ve Hizbullah’ın sosyal medya aracılığıyla kripto para bağışı talep ettiğini teyit etti. ABD Hazine Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıl yayınlanan ve ‘finans sistemindeki boşlukların’ Washington'ın ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırdığı gruplara kripto para transferlerine olanak sağladığı belirtilen raporda, geçtiğimiz yıllarda El Kaide ve DEAŞ’ın da bu tür para transferlerinden yararlandığına işaret edildi.

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebeliye semtinde İsrail bombardımanlarının neden olduğu büyük yıkım (Reuters)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebeliye semtinde İsrail bombardımanlarının neden olduğu büyük yıkım (Reuters)

ABD Adalet Bakanlığı, dünyanın en büyük kripto para borsası Binance’ın kara para aklamayla mücadeleye yönelik önlemlerini araştırıyor. Binance’ın sözcüsü gazeteye yaptığı açıklamada, Binance ekibinin, ABD ve İsrail'in, Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve diğer gruplara giden kripto paralara el koymak için gösterdiği çabaları desteklemek amacıyla, eş zamanlı olarak ve 24 saat çalıştığını söyledi. Hamas’ın fonlarını araştıran analistler, Hamas’ın, Mısır’dan Gazze’ye kripto para birimi cinsinden fon akışı sağladığına dikkati çekti. ABD’li yetkililer, İran’ın Hamas’ın ana finansörü olmaya devam ettiğini ve yılda yaklaşık 100 milyon dolar sağladığını tahmin ediyor.

Binance’dan bir sözcü, Binance ekibinin, ABD ve İsrail'in Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve diğer gruplara giden kripto paralara el koymak için gösterdiği çabaları desteklemek amacıyla, eş zamanlı olarak ve 24 saat çalıştığını söyledi.

Faaliyetlerini finanse etmek için kripto paraları kullandığını gizlemeyen Hamas, bu konuda ilk kez 2019 yılında bir açıklama yapmıştı. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, sosyal ağ uygulaması Telegram’daki bir hesabı kullanarak, kripto para ile bağış talebinde bulundu. Hatta kripto para cüzdanının adresini bile bu hesaptan paylaştı. Kassam Tugayları’nın söz konusu kripto para cüzdanı aracılığıyla, o yıl 30 bin dolar elde ettiği tahmin ediliyor.

Hamas Hareketi kısa süre sonra, ABD’li araştırmacıların fon kaynaklarını ilgili blockchain grupları aracılığıyla takip etmesinden sonra, bağışçıları korumak amacıyla kripto para cüzdanı adresini geri çekti. Hamas, bir açıklama yaparak, bağışçıların güvenliği için kripto parayla bağış almayı bırakacağını duyurdu.

Hindistan'dan Kassam Tugayları’nın kripto para cüzdanına fon akışı

Öte yandan Hindistan'dan Kassam Tugayları’nın kripto para cüzdanına fon akışı olduğu ortaya çıktı. Hindistan merkezli Business Today dergisine göre, Hindistan tarafından ülkedeki bir kripto para birimi cüzdanının karıştığı bir dolandırıcılık vakasına ilişkin başlatılan resmi soruşturma, söz konusu cüzdandan bazıları ABD, bazıları Mısır’ın Giza şehri, bazıları ise Batı Şeria’nın Ramallah şehrinde Kassam Tugayları’na ait kripto para cüzdanı adreslerine, yaklaşık üç milyon rupinin (yaklaşık 36 bin dolar) yasadışı olarak transfer edildiğini ortaya çıkardığını bildirdi. Business Today, Hindistan’daki bir kripto para cüzdanından yapılan transferin, Kassam Tugayları’na ait kripto para cüzdanına geçmeden önce, birkaç cüzdan arasında aktarıldığını açıkladı. Hindistan’ın ilgili birimleri tarafından yürütülen soruşturma, İsrail’deki Terörün Finansmanıyla Mücadele Ulusal Ofisi tarafından yürütülen bir başka soruşturmayla kesiştiğini aktarıldı. Business Today, Terörün Finansmanıyla Mücadele Ulusal Ofisi tarafından takip edilen kripto para cüzdanı sayısını ise belirtmedi.

Kripto para uzmanları, savaştan korktukları kadar kripto para birimleri piyasasının ABD ve İsrail’de yürütülen soruşturmalardan etkilenmesinden korkmuyor. Kripto para piyasasıyla ilgili haberlerin yer aldığı 'CoinDesk’ adlı internet sitesi, uzmanlara göre, Gazze savaşının yansımalarının Bitcoin gibi daha riskli kripto para birimleri üzerinde baskı oluşturduğunu aktardı.

WSJ, Hizbullah'ın kripto para cinsinden ne kadar para aldığını belirtmezken İslami Cihad Hareketi’nin 2021 yılından bu yana Hizbullah’a 12 milyon dolar değerinde kripto para aktardığını bildirdi.

Uzmanlar, petrol zengini Ortadoğu'da savaşın patlak vermesinin yatırımcıları, özellikle de paralarını kripto para birimlerine yatıranları endişelendirdiğine işaret etti. Petrol fiyatlarının yanı sıra yatırımlar için güvenli bir liman olarak görülen altının ons fiyatında da son dönemde hafif de olsa (yüzde 1) bir yükseliş yaşandığına dikkat çeken uzmanlar, buna hisse senedi fiyatlarındaki düşüşün eşlik ettiğini kaydetti. Kripto para birimi kurlarındaki dalgalanmaya da işaret eden uzmanlar, ancak genel eğilimin düşüş yönünde olduğunun altını çizdi.

Kripto para birimleri, geleneksel para birimlerine yönelik denetimlerden hala uzak olsa da kripto para birimlerine de kademeli olarak denetimler getirildiği biliniyor. Ancak bu eğilimin, İsrail'in ve bir dereceye kadar ABD’nin Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah'ı artık birçok satıcının ödeme yöntemi olarak kabul ettiği kripto para birimleriyle kendilerini finanse etmelerini önleme politikası sayesinde güçlenmesi pek olası görünmüyor. Bu durum, kripto para birimleriyle yapılan ticaretin sınırlandırılması ya da ticaretin sadece merkez bankalarının himaye ettiği geleneksel para birimleriyle yapılması gibi kurallar getirilmesine yol açabilir.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.