Dünya Filistin için ayakta: Washington'dan Atina'ya onbinlerce kişi sokaklara döküldü

İsrail karşıtı göstericiler birçok yerde Filistin'e destek vermek için protesto düzenledi

Atina'daki eylemde dev bir Filistin bayrağı açıldı (AA)
Atina'daki eylemde dev bir Filistin bayrağı açıldı (AA)
TT

Dünya Filistin için ayakta: Washington'dan Atina'ya onbinlerce kişi sokaklara döküldü

Atina'daki eylemde dev bir Filistin bayrağı açıldı (AA)
Atina'daki eylemde dev bir Filistin bayrağı açıldı (AA)

Gazze'de yaşanan savaş tüm şiddetiyle sürerken, dünyanın dört bir yanında Filistin'e destek için protestolar düzenlendi.

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'de başlattığı Aksa Tufanı operasyonuna, İsrail de Demir Kılıçlar operasyonuyla yanıt verdi.

Filistin Sağlık Bakanlığı'nın paylaştığı rakamlara göre, İsrail ordusunun bombardımanlarında Gazze'deki toplam can kaybı 3 bin 478'e yükselirken, yaralı sayısı da 12 bini geçti.  

İsrail ise Gazze'den düzenlenen saldırılarda da 304'ü asker en az 1400 kişinin öldüğünü, 3 bin 968 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ne 17 Ekim'de düzenlenen saldırıda da 471 kişi hayatını kaybetmiş, 28'i ağır 342 kişi yaralanmıştı. İsrail, saldırıdan Hamas'ın yanında savaşan Filistin İslami Cihat Örgütü'nü sorumlu tutmuş, örgütse iddiaları yalanlamıştı.

Savaşın ikinci haftasına yaklaşılırken, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına ve ABD'nin Tel Aviv yönetimine desteğine karşı birçok yerde ses getiren Filistin yanlısı protestolar düzenlendi.

Atina, Filistin halkı için ayaklandı

Yunanistan'ın başkenti Atina'da yaklaşık 10 bin kişi, parlamento binasının da bulunduğu Sintagma Meydanı'nda toplandı. Kalabalık, Filistin bayraklarıyla İsrail Büyükelçiliği'ne yürüyüş düzenledi. Polis ise elçilik binasına girmek isteyen göstericilere gözyaşartıcıyla müdahale etti.

"Filistin'e özgürlük" ve "Katil Amerika" yazılı dövizlerin taşındığı eylemlere, Atina'daki Filistin Misyon Temsilcisi Büyükelçi Yussef Dorkhom ve Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Genel Sekreteri Dimitris Kuçumbas da katıldı.

Dorkhom, protestoculara ve organizatörlere teşekkür ederek, "Halkımız özgürlük ve yaşam hakkı için mücadele etmekten asla vazgeçmedi. Suçlu terör işgali sona erecektir" dedi.

Yunanistan'da polis, elçilik binasına girmek isteyen protestocuları engelledi (AA)
Yunanistan'da polis, elçilik binasına girmek isteyen protestocuları engelledi (AA)

Berlin'de göstericiler, polisle çatıştı

Almanya'da da Filistin'e destek gösterisi yapmak isteyenlere polis müdahale etti.

Başkent Berlin ve Frankfurt'ta yürüyüş yapmak isteyen kalabalıklar, Filistin'e destek eylemlerinin Alman hükümeti tarafından yasaklanması nedeniyle engellendi.

Berlin'deki gösterilerde polisle protestocular arasındaki arbedede yaklaşık 50 kişi gözaltına alındı.

Göstericiler caddede barikatlar kurarak, çöp konteynerlerini ateşe verirken, polise taş ve şişe fırlatanlar oldu. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, Alman polisinin protestoculara copla vurduğu da görülüyor.

Filistin yanlıları Barselona sokaklarına döküldü

İspanya'nın Barselona kentinde düzenlenen protestolarda da büyük bir kalabalık, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılara karşı yürüyüş düzenledi.

Eylemciler, "İsrail yasadışı bir devlettir" yazılı pankartlar taşıdı. 

Sosyalistlerle iktidara ortak olan solcu Podemos'tan Sosyal Haklar Bakanı Ione Bellara, protestolardan önce yaptığı açıklamada, Filistin halkına yönelik "planlı soykırımı" nedeniyle İspanya'nın İsrail'le diplomatik ilişkilerini askıya almasını istedi.

Barselona Belediye Başkanı Ada Colau da şehrin Tel Aviv'le "kardeş şehir" statüsünü askıya aldı.

UCM önündeki protestoda Türk bayrağı açanlar da vardı (Reuters)
UCM önündeki protestoda Türk bayrağı açanlar da vardı (Reuters)

Hollanda'da protestoculardan UCM'ye çağrı

Hollanda'nın Lahey şehrinde Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) önünde toplanan kalabalık da İsrail'in Filistinlilere soykırım yaptığını söyleyerek, Tel Aviv yönetimine karşı harekete geçilmesi çağrısı yaptı.

Polisin sert müdahalesiyle karşılaşan eylemciler, protestoda "Filistin'e adalet - soykırımı durdurun" yazan pankartlar taşıdı.

Savaş karşıtı Yahudiler, ABD Kongresi'ni bastı

ABD'deyse savaş karşıtı Yahudi gruplar, başkent Washington'daki Kongre binasını bastı.

"Barış için Yahudi Sesi" ve "Eğer Şimdi Değilse" adlı organizasyonların öncülüğünde düzenlenen gösteride protestocular, Kongre binasında oturma eylemi yaptı.

Baskından önce Kongre önünde toplanan eylemciler, "Çocukları ve sivilleri hedef almak savaş suçudur" yazan bir doviz taşıdı (AA)
Baskından önce Kongre önünde toplanan eylemciler, "Çocukları ve sivilleri hedef almak savaş suçudur" yazan bir doviz taşıdı (AA)

"Siyonizm=Faşizm" yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, Kongre binasında "Şimdi ateşkes" sloganları da attı. Yaklaşık 400 eylemciye, 25 haham da katıldı.

"Barış için Yahudi Sesi"nin Twitter paylaşımında, "Yüzlerce Amerikalı Yahudi Kongre'de oturma eylemi düzenliyor ve Gazze'de ateşkes çağrısı yapılana kadar Kongre'den ayrılmayacağız" ifadelerine yer verildi.

Kongre'deki oturma eylemine müdahale eden polisse 300 kişiyi gözaltına aldı. 

Aynı gruplar, iki gün önce de Beyaz Saray'ın girişlerini kapatarak savaş karşıtı eylemler yapmıştı.

Filistin Gençlik Hareketi adlı gruptan protestocularsa Washington DC'deki İsrail Konsolosluğu yakınlarında gösteri düzenledi.

Kongre baskınına katılan hahamlar da dua ederek savaşı kınadı (AFP)
Kongre baskınına katılan hahamlar da dua ederek savaşı kınadı (AFP)

Lübnan'da ABD Büyükelçiliği ateşe verildi

Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi'ne iki gün önce düzenlenen ve 471 kişinin öldürüldüğü saldırının ardından Hizbullah'ın protesto çağrısına kulak veren binlerce kişi, Lübnan'da sokaklara döküldü.

Özellikle ABD'nin Beyrut Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteriler dün de sürdü. 

Ellerinde Filistin bayrağı taşıyan binlerce gösterici, asker ve polisin kurduğu barikatı geçerek büyükelçilik binasına girmeye çalışırken, güvenlik güçleri gözyaşartıcı ve tazyikli suyla eylemcilere müdahale etti.

Göstericiler, iki gün önce de ABD'nin Beyrut Büyükelçiliği'nin bir kısmını molotofkokteyli fırlatarak ateşe vermişti.

Beyrut'taki eylemde Hizbullah ve Hamas bayrakları da dikkat çekti (AA)
Beyrut'taki eylemde Hizbullah ve Hamas bayrakları da dikkat çekti (AA)

Eylemciler, Fransa'nın Beyrut Büyükelçiliği binası önünde toplanmış, "Fransa Siyonsit'tir" sloganlarıyla elçilik binasının giriş kapısına taşlarla saldırmıştı.

Tahran'da onbinlerce kişi Filistin'e destek verdi

İran'ın başkenti Tahran'daki İnkılap Meydanı'nda toplanan onbinlerce kişi, İsrail karşıtı sloganlar atarak protesto düzenledi.

İran devletinin çağrısıyla düzenlenen protestolarda Tahran, Filistin'e tam destek verdi (AA) 
İran devletinin çağrısıyla düzenlenen protestolarda Tahran, Filistin'e tam destek verdi (AA)

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de eylemlerde yaptığı açıklamada, "İsrail, Gazze'ye düzenlediği saldırıyla kendi yok oluş sürecini başlattı" dedi. 

Reisi, İsrail'e savaşta destek veren ABD'nin de Gazze'deki yıkımda suç ortağı olduğunu söyledi.

Independent Türkçe



Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
TT

Yeni korsanların çağı: Gizli dünyayı kim kontrol ediyor?

2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)
2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı kaydedildi (Getty)

Muhammed el-Cedi

Dijital teknolojilere olan küresel bağımlılık arttıkça siber tehditler daha tehlikeli ve karmaşık bir hal alıyor. Dijital güvenlik artık bir lüks veya ek bir seçenek değil, aksine modern ekonomiler, altyapılar ve toplumlar için ilk savunma hattına dönüştü. Dijital dönüşüme doğru hızla ilerleyen ve teknolojiyi soluyan bir dünyada, “dijital belirsizlik” (digital uncertainty) çağına girmeye başladık ve bu, tüm dünyanın siyasal, ekonomik ve toplumsal güvenliğinin kalbini vurmaya başladı.

Hackmanac Merkezi, dördüncü olan 2025 Küresel Siber Saldırılar Raporu’nda, dünyanın benzeri görülmemiş dijital gerginliğin yeni bir safhasına girdiğini doğrulayan rahatsız edici gerçekleri ortaya koydu. Raporda, sadece bir yıl içinde gerçekleşen binlerce başarılı siber saldırı incelenerek, ağların ön cepheye dönüştüğü ve yazılım saldırılarının sessiz imha silahları haline geldiği bir dönemin kasvetli tablosu çizildi. Hükümet altyapılarının hack'lenmediği, sağlık sisteminin şantajla tehdit edilmediği veya büyük bir şirketin siber saldırıya uğramadığı gün geçmiyor.

8 binden fazla başarılı saldırı

Rapora göre, 2024 yılında 8 bin 350'den fazla başarılı siber saldırı gerçekleşti ve bu bir önceki yıla göre yüzde 18’lik bir yükseliş anlamına geliyor. Saldırıların şiddetinde önemli bir artış yaşanırken, ortalama zarar endeksi (ESIX©) yüzde 3,8 arttı. Saldırıların hedefinde artık ikincil önemde veya çevresel sistemler değil, üretim, bilim ve teknoloji, sağlık gibi hayati sektörler var. Saldırılardan en fazla payı yüzde 15 ile imalat sektörü aldı. Onu yüzde 10 ile teknoloji ve bilimsel araştırma sektörü, ardından yüzde 33'lük şoke edici artışın görüldüğü sağlık sektörü takip etti. Bu dağılım, saldırganların davranışlarında stratejik bir değişimi ortaya koyuyor; zira artık amaçları sadece anlık finansal kazanç elde etmek değil, derin ekonomik ve toplumsal zararlar vermek.

Dark Web

Hackmanac'ın raporu sahnenin karanlık tarafını, yani Dark Web'i de atlamıyor. Saldırıların yüzde 55'ten fazlası geleneksel medya takibinin dışındaki Dark Web kaynakları üzerinden tespit edildi. Burası, çalınan verilerle, karmaşık saldırı araçlarıyla ve organize bilgisayar korsanlığı anlaşmalarıyla dolu paralel bir dünya ve kamuoyunun haberi olmadan, koruyanlar ile saldıranlar arasında sessiz savaşlar yaşanıyor.

Saldırı araçları düzeyinde ise kötü amaçlı yazılımlar (Malware; işlev bozan, bilgi toplayan ve cihazlara erişim sağlayan yazılımlar) hâlâ mevcut. Sosyal mühendislik (social engineering; bilgilerinizi siz fark etmeden çalmaya yönelik akıllıca hileler) tüm saldırıların yüzde 66'sını oluşturuyor, ancak artık tek silah değil. DDoS saldırıları (sunuculara işleme kapasitesini aşan sahte oturum açma isteği göndererek çökmesine yol açan bir saldırı türü) yüzde 83 gibi şaşırtıcı bir oranda arttı. Dijital kimlik hırsızlığı ve sosyal mühendislik saldırıları ise yüzde 39 arttı. En tehlikelisi ise saldırıların artık çok teknikli hale gelmesi, gasp, bilgisayar korsanlığı ve veri bozmayı bir arada yapabilmesi, bunlar saldırılara karşı koymayı daha da zorlaştırıyor. Raporda, saldırıların daha profesyonel hale geldiği, kötü amaçlı yazılımların kullanımında önemli artış olduğu ve fidye yazılımı çetelerinin faaliyetlerinin devam ettiği belirtiliyor. Hatta fidye yazılımı saldırıları (verilerinizi şifreleyen veya saklayan ve bunların karşılığında fidye talep eden dijital virüsler) hâlâ öncü konumda ve bu saldırılara RansomHub ve LockBit 3.0 gibi gruplar öncülük ediyor. Öyle ki kaydedilen tüm saldırıların yüzde 20'sinden fazlasını tek başlarına gerçekleştirdiler.

Rusya ve Çin yok

Saldırıların jeopolitik haritası incelendiğinde, saldırıların yüzde 42'sinin hedefinin ABD olduğu, ABD'yi İtalya, İngiltere ve Kanada'nın izlediği görülüyor. Rusya ve Çin'in kurban listelerinde göreceli olarak yer almaması, bir cevap sunmaktan ziyade daha fazla soru işareti doğuruyor. Bu iki ülkede bilginin sıkı bir şekilde kontrol edilmesi, kendilerine yönelik saldırıların gerçek boyutunun değerlendirilmesini zorlaştırıyor.

Dijital tehdit giderek artarken, daha tehlikeli özel bir gelişme öne çıktı; devletlerin siber saldırı arenasına giriş yapması. Tehditler artık yalnızca tek başına hareket eden bilgisayar korsanları veya fidye yazılımı çeteleriyle sınırlı değil. Bunun yerine ülkeler, politik, ekonomik ve yıkıcı casusluk amaçlarıyla sistematik bilgisayar korsanlığı eylemlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekliyorlar. Nitekim bilgi savaşı yüzde 64 oranında artarken, internet, geleneksel angajman kurallarının dışında, karada değil, kablolar ve uydu ağları üzerinden yürütülen sessiz bir savaş arenasına dönüştü.

Körfez mercek altında

Bölgesel nüfuzu ve Vizyon 2030 projeleriyle dikkat çeken Suudi Arabistan, yaşadığı büyük dijital dönüşüm nedeniyle bu siber savaşın dışında kalmadı ve cazip bir hedef haline geldi. Siber güvenlik altyapısını güçlendirmeye yönelik büyük yatırımlarına rağmen, saldırıların gelişmesi ve özellikle hayati öneme sahip petrol ve finans sektörlerine yönelik saldırıların artması, sürekli bir teyakkuz hali ve proaktif yaklaşımlar gerektiriyor. Bu, sürekli bir zorluk olmaya devam ediyor ve hem hücum hem de savunma stratejilerinin geliştirilmesini gerektiriyor.

Küresel rekabet ve cazibe alanı

BAE ise bölgenin en gelişmiş dijital ekonomilerinden biri olarak öne çıkan bir hedef haline geldi. Teknolojik yeniliklerdeki hızlı ilerlemesine, yapay zekâ ve akıllı şehirler alanındaki projelerine rağmen saldırı dalgasından kurtulamadı. Ülke, Ulusal Siber Güvenlik Merkezi gibi girişimler aracılığıyla katı standartlar uygulamak da dahil olmak üzere dijital alanını korumak için esnek ve gelişmiş bir politika benimsemiş olsa da siber tehditler sürekli güncelleme ve geliştirme gerektiriyor.

Stratejik bir sıçramaya ihtiyaç var

Kuveyt, dijital altyapısını entegre etme ve dijital güvenliğini artırma yönündeki kademeli gelişimine ve yorulmak bilmeyen çabalarına rağmen, hâlâ proaktif siber analiz çözümlerinin benimsenmesini hızlandırmaya, saldırılara gerçekleşmeden önce karşılık verebilecek yerel güçler oluşturmaya ihtiyacı var. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre dijital dünyada yavaş savunma politikalarından akıllı saldırı politikalarına geçmek artık bir lüks değil, varoluşsal bir zorunluluk. Küresel çapta saldırıların artmasıyla birlikte Kuveyt’in yapay zekâ ve derin siber analizlere dayalı önleyici ve proaktif modellere ihtiyacı bulunuyor. Kanunları iyileştirmek yeterli değil, bilakis tehditleri istisnai değil, kaçınılmaz olarak ele alan sürdürülebilir bir savunma ortamı inşa edilmeli.

Bu rapordan sonra nereye yönelmeliyiz?

Hackmanac raporu açık ve net bir uyarıda bulunuyor; Arap ve Körfez bölgelerimiz de dahil olmak üzere dünya giderek artan bir dijital açıklık ile karşı karşıya.

Dijital dönüşümdeki dalgalanmalar ışığında, tehditler oluşmadan önce onları tespit edebilecek dijital istihbarat birimleri kurmak, saldırıları engellemek için uzmanlaşmış araştırma merkezleri, bölgesel iş birlikleri kurarak ulusal siber güvenliği güçlendirmek yoluyla “müdahale” politikasından “öngörme” politikasına geçilmesi gerekiyor.

Tehditler artık sadece teknik raporlardaki rakamlardan ibaret değil, çatışma ve nüfuz araçlarına silah seslerinin değil, çalınan verilerin ve felç olmuş altyapının çığlıklarının duyulduğu savaş alanlarına dönüşmüş durumda.

Sadece yüksek elektronik duvarlar inşa etmek yeterli değil, aynı zamanda saldırıları öngörebilen ve savaş mantığının değiştiğini anlayabilen uyanık zihinler inşa etmek de gerekiyor.

Artık “Saldırıya uğrayacak mıyız?” sorusunu değil, “Ne zaman, nasıl saldırıya uğrayacağız ve buna karşılık vermeye hazır mıyız?” sorusunu sormalıyız.

Hackmanac raporu tek bir cümleyle durumu acı ve vurucu bir şekilde özetliyor:

“Sorunun büyüklüğü başlı başına bir sorun haline geldi.”

* Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.