9. Blok'un başarısızlığı sonrası Lübnan'daki gaz aramalarının geleceği nasıl olacak?

Total, sondaj sonuçlarının açıklanmasının ardından Beyrut Limanı'ndaki ekipmanları Mısır'a taşımaya başladı

Lübnanlı yetkililer, Total liderliğindeki koalisyonu başka bir kuyu açmaya ikna etmek için son girişimlerde bulunuyor (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnanlı yetkililer, Total liderliğindeki koalisyonu başka bir kuyu açmaya ikna etmek için son girişimlerde bulunuyor (Ulusal Haber Ajansı)
TT

9. Blok'un başarısızlığı sonrası Lübnan'daki gaz aramalarının geleceği nasıl olacak?

Lübnanlı yetkililer, Total liderliğindeki koalisyonu başka bir kuyu açmaya ikna etmek için son girişimlerde bulunuyor (Ulusal Haber Ajansı)
Lübnanlı yetkililer, Total liderliğindeki koalisyonu başka bir kuyu açmaya ikna etmek için son girişimlerde bulunuyor (Ulusal Haber Ajansı)

Tony Bouloss 

Transocean'ın Total Energies yönetimi altında yürüttüğü arama sondajının yarı resmi sonuçlarının açıklanmasına rağmen Lübnanlı yetkililer bu konuyu bir çözüme kavuşturmak konusunda isteksiz.

Zira İsrail sınırı bitişiğindeki 9. Blok'ta ticari miktarda gaz bulunmadığına dair olumsuz sonucun yaratacağı yansımadan korkuluyor. 

Yeni kuyu

Lübnanlı yetkililer, Transocean sondaj kulesi Kıbrıs'a doğru yola çıkmadan önce Total Energies'i başka bir kuyu açmaya ikna etmek için son girişimlerde bulunuyor.

Ancak Lübnan devleti ile konsorsiyum arasında imzalanan sözleşmenin, arama sondajının yaklaşık 130 milyon dolar değerinde yalnızca bir kuyu için yapılmasını öngörmesi sorun teşkil ediyor.

Yeni bir kuyu açma kararı, bu seçeneğin fizibilitesini inceleyecek olan koalisyona ait. 

Gelen bilgiler, bu konuya Lübnanlı yetkililerin istediği sürede yanıt verilmeyeceğini doğruluyor.

Transocean'ın daha önceki planları ve Lübnan ile İsrail arasındaki güvenlik durumunun yüksek riskleri nedeniyle, ülkedeki güvenlik ve siyasi koşulların istikrara kavuşması durumunda en az altı ay boyunca yeni bir adım düşünmek mümkün değil.

Total raporu

Total şirketi, Enerji Bakanı Velid Fayyad'a 14 Ekim'de yazdığı mektupta, 3 bin 905 metre derinliğe ulaşan Kana 1/31 kuyusunun sondajının ayın 13'ünde tamamlandığını bildirdi.

Tamar C olarak bilinen jeolojik formasyona tamamen nüfuz ettiğini, Tamar D olarak bilinen jeolojik formasyona ise yeterince nüfuz ettiğini, bunun da cesaret kırıcı sonuçlar doğurduğunu belirtti.

9. Blok'taki hak sahiplerinin Çevre Koruma Anlaşması kapsamında ilk arama dönemi için asgari çalışma yükümlülüklerini yerine getirdiğini de ekledi.

Şirket, Petrol Faaliyetleri Yönetmeliği'nin 94'üncü ve 100'üncü maddeleri uyarınca, yazı tarihi itibariyle 24 saat içerisinde herhangi bir zamanda Kana kuyusunun kapatılıp bırakılması işlemlerine başlanacağını Enerji Bakanlığı'na bildirdi.

Şokun hafifletilmesi

Hayal kırıklığına neden olan bu verilerin açıklanması ardından Lübnan, sularında gaz bulamamanın şokunu hafifletmek için bir adım attı.

Lübnan Enerji Bakanlığı'na bağlı Petrol Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, Lübnan Denizi'ndeki keşiflere ek ivme kazandıran 9. Blok'taki ilk sondaj sonuçları üzerine duruldu. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Lübnan açık denizlerindeki 9. Blok'ta sondaj sahasında Kana arama kuyusu sondaj çalışmaları, Total Energies tarafından tamamlandı. Sondaj faaliyetlerinden elde edilen veri ve numuneler toplandı. Total'in hazırlayacağı detaylı teknik rapor beklenirken, keşfedilmemiş Kana Havzası'ndaki kuyunun konumunun seçilmesinin, bilhassa Lübnan denizindeki rezervuarların varlığını ve kalitesini doğrulamayı veya reddetmeyi amaçladığını belirtmek isteriz. İsrail'e ait denizde gaz keşiflerinin kaydedildiği jeolojik katmanların Lübnan denizindekiler ile benzerliğinin ve boyutunun bilinmesi amaçlandı.

Gaz mevcut değil

Petrol ve gaz uzmanı Laury Haytayan, Janoubia web sitesine verdiği röportajda, hiçbir hidrokarbonun bulunmadığından emin olunduktan sonra 9. Blok'daki sondajın 15 Ekim gecesi durdurulduğunu belirtti.

Haytayan, söz konusu açıklamanın kuyudan gelen veri ve örneklerin 9. Blok ve diğer bloklarda arama çalışmalarının devamı için yeni umutlar sağlayarak şoku hafifletmeye çalıştığını düşündü.

Aynı zamanda, bu açıklamanın herhangi bir ticari miktarın bulunmamasına rağmen verilerin olumlu olduğunu belirten 4. Blok tarafından yayınlanan açıklamayla benzer olduğunu ifade etti.

Ayrıca, "Bu sonuçlar ışığında, Qatar Energy, Total ve Eni'nin 8. ve 10. bloklara ilişkin sunduğu iki teklif konusunda devletin, Petrol Genel Müdürlüğü'nün ve Enerji Bakanlığı'nın tutumunun ne olduğu bilinmiyor" ifadelerini kullandı. 

Haytayan, açıklamanın Qatar Energy, Total ve Eni'nin 9. veya 4. Blok'ta faaliyet göstermeye devam edip etmeyeceğini, bu bloklarda başka kuyuların da açılması için ek çalışmalar yapıp yapmayacağını doğrulamadığına dikkat çekti. 

Üçüncü ruhsat turu

Enerji Bakanı Velid Fayyad ise Lübnan'ın üç şirketin başka bir kuyu açmasını istediğini belirtti.

9. Blok'ta sadece bir yerde sondaj yaptıklarını, başka bir kuyunun açılması gerektiğini, ancak taahhüdün sonradan geleceğini ifade etti.

Ayrıca, "Firmaları en kısa sürede 9. Blok'ta ikinci kuyu açmaya ikna etmeye çalışacağız. 10 araştırma alanımız var. Bunlardan 8'i hala mevcut. Uygun zamanda üçüncü ruhsat turunu da açacağız. Ancak bunu başarmak için aktörleri çekecek jeopolitik istikrara ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı. 

Mısır'a ekipman

Enerji Bakanlığı'ndan resmi bir kaynak ise "Mevcut tüm verilere rağmen sonuç kesin değil. Bu konuda şüpheler artıyor. Şuan olumsuz bir kararın baskı veya komplolarla bağlantılı olabileceği endişesiyle farklı noktalarda daha fazla araştırma yapmak gerekiyor. Ekipmanların Beyrut limanından aniden Mısır'a taşınmasının sırrı nedir? Modern ve ileri teknolojilere sahip Total'in Lübnan'a gelerek arama faaliyetlerine büyük meblağlar yatırma riskini almasının sebebi nedir? Total, esas olarak çalıştığı tüm alanlarda üç boyutlu anketlere büyük ölçüde bel bağlıyor. Bunlar, Lübnan sularının yüzde 80'ini kapsayan araştırmalar gerçekleştiren, yeraltında gazın varlığı ve kayaların doğası hakkında olumlu sonuçlar veren Norveç merkezli BGS tarafından yürütülüyor" açıklamalarında bulundu. 

Independent Arabia - Independent Türkçe



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”