İsrail, Filistin topraklarını nasıl silah laboratuvarına dönüştürdü?

Avustralyalı bir Yahudi gazeteci yazar tarafından kaleme alınan kitap, sorunun yanıtını veriyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımandan sonra gökyüzüne yükselen dumanlar, 30 Ekim 2023 (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımandan sonra gökyüzüne yükselen dumanlar, 30 Ekim 2023 (AFP)
TT

İsrail, Filistin topraklarını nasıl silah laboratuvarına dönüştürdü?

İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımandan sonra gökyüzüne yükselen dumanlar, 30 Ekim 2023 (AFP)
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımandan sonra gökyüzüne yükselen dumanlar, 30 Ekim 2023 (AFP)

İmad el-Ahmed

Filistin, devletin evleri yıktığı, görülmeyen davalarla hapis cezası uyguladığı ve yüksek teknolojili cihazların, gözetleme sistemlerinin ve yazılımların geliştirildiği İsrail’in askeri sanayisinin ürünlerini test ettiği bir laboratuvara dönüştü.

Avustralyalı Yahudi gazeteci yazar Antony Loewenstein, “The Palestine Laboratory: How Israel Exports the Technology of Occupation Around the World” (Filistin Laboratuvarı: İsrail İşgal Teknolojisini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor?) başlıklı ilginç araştırma kitabını tamamladı. Geçtiğimiz mayıs ayında İngiliz yayınevi Verso Books tarafından yayımlanan kitap, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarını telefon takip yazılımından Myanmar ordusuna gönderilen silahlara, Akdeniz’deki göçmenleri ve mültecileri izleyen dronlara kadar silah ve gözetleme teknolojisinin denenmesi, test edilmesi ve pazarlanması için nasıl bir laboratuvara dönüştürdüğünü istatistiklerle ve delillerle birlikte dikkatle detaylandırıyor.

“Apartheid rejimi halen sürüyor”

Kitabında, “Güney Afrika’daki apartheid rejimi 46 yıl sürdü. Bugün İsrail 75’inci yılına giriyor ve apartheid rejimi halen sürüyor” ifadelerini kullanan Loewenstein, kategorik görüşünü ve kitabın yedi bölümünde izleyeceği metodu okuyucusuna açıklamak amacıyla kitabının önsözünde London Review of Books dergisinden yaptığı bir alıntıyla başlıyor.

Lowenstein'ın çalışmasının özünü, silah ekonomisinde ve silahların pazarlanmasında kurumsal teknikler oluşturuyor. Loewenstein, kitabında işgalci İsrail’in ekonomi uzmanlarından birinin İsrailli silah üreticilerinin Filistinlilere uygulanan vahşiliğe ilişkin yaşanmış deneyimi yansıtan özel bir mesaj pazarladıklarını söylediğini aktarıyor.

The New York Times (NYT), The Guardian, BBC, The Washington Post, The Nation, The Huffington Post ve Haaretz gibi dünyanın önde gelen gazeteleriyle çalışmış olan Loewenstein, kitabının önsözünde ABD’nin eski başkanlarından George W. Bush ve Donald Trump dönemlerinde neo-conlardan (yeni muhafazakarlardan) biri ve “Global War on Terror (GWOT)’ (Teröre Karşı Küresel Savaş) politikasının mimarı olan Elliott Abrams’ın “İsrail'in rolü, askeri güç ve yenilikçiliğin bir örneği olarak taklit edilmesi gereken bir model oluşturuyor” şeklindeki sözlerine yer veriyor.

Yazar, Filistin hareketi ile Yahudi ulus devleti arasındaki farka odaklanırken Edward Said'in 1984 yılında ‘Anlatma izni’ başlıklı makalelerde yer alan görüşlerinden şu alıntıyı yapıyor:

“Siyonizm, Avrupa milliyetçiliğinin, anti-semitizmin ve sömürgeciliğin serasında büyüyen bir çiçektir. Öte yandan Arapların ve İslam dinin sömürge karşıtı güçlü duyarlılığının doğan Filistin milliyetçiliği, gerici dini duyguların hafif bir tonuna sahip olmasına rağmen 1967 yılından bu yana sömürgecilik sonrası laik düşüncenin merkezinde konumlanıyor.”

Yazar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 21. yüzyılda Yahudi ulusal devleti ve Filistin topraklarının ebedi işgali fikrini güçlendirdiğinin altını çiziyor.

Antony Loewenstein
Antony Loewenstein

Lowenstein'ın çalışmasının özünü, silah ekonomisinde ve silahların pazarlanmasında kurumsal teknikler oluşturuyor. Loewenstein, kitabında işgalci İsrail’in ekonomi uzmanlarından birinin İsrailli silah üreticilerinin Filistinlilere uygulanan vahşiliğe ilişkin yaşanmış deneyimi yansıtan ‘Terörle mücadelenin tek yolunun insanları görünüşlerine ve ten renklerine göre yargılamak olduğunu biliyoruz’ şeklindeki özel bir mesaj pazarladıklarını söylediğini aktarıyor.

Loewenstein’ın 11 Eylül olaylarından hemen sonra ABD güvenlik servislerinin İsrailleştirilmesi sürecinin izini sürmeye başlaması dikkat çekici. ABD güvenlik servisleri, 11 Eylül olaylarından sonra İsraillilerin Filistinlilere yönelik davranışlarını taklit etmeye başladı.

NYT yazarı Thomas L. Friedman bir makalesinde, yalnızca 4 milyonluk nüfusuyla İsrail'in dünyanın en büyük 10 silah ihracatçısından biri haline geldiğini yazdı.

Silahlar kim isterse ona satmak için

1980'lerde Guatemala'da bulunan İsrailli bir askeri danışman, “Yahudi olmayanların silahlarla ne yaptığı umurumda değil. Önemli olan Yahudilerin kazanması” ifadelerini kullanmıştı.

Loewenstein, kitabının ‘Silahlar kim isterse ona satmak için’ başlıklı ilk bölümde, her ne kadar İsrailliler Şili’deki rollerine ilişkin belgeleri yayınlamayı reddetseler de İsraillilerin Şili'deki Pinochet rejimiyle olan ilişkilerine değiniyor. Loewenstein, İsrail’in Pinochet rejimine kendi halkını baskı altına almasına yardımcı olmak için Şilili güvenlik personelini eğittiğini ve ABD Senatosu'nun 1976 yılında Şili’ye silah ambargosu uygulanması kararı almasından sonra bile Pinochet rejimine silah sağlamaya devam ettiğini yazdı. Loewenstein, İsrail'in kurulmasından bu yana aralarında Sri Lanka, Zimbabwe, Belçika ve Almanya'nın da bulunduğu pek çok ülkeye silah ihraç ettiğinin altını çizerken, İsrailli araştırmacı yazar Haim Bresheth-Zabner, İsrail ekonomisinin portakallardan vazgeçip el bombalarına yöneldiğini vurgulamıştı.

İsrail'in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarının ardından yıkılan bir evin enkazında kalanlara yardım etmeye çalışan Filistinliler, 21 Ekim 2023 (AP)
İsrail'in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarının ardından yıkılan bir evin enkazında kalanlara yardım etmeye çalışan Filistinliler, 21 Ekim 2023 (AP)

Yazar, İsraillilerin Kolombiya ile ilişkilerine ve orada yarım asırdır devam eden iç savaşta oynadıkları rolle ilgili olarak ise Amerikalıların ve İsraillilerin Kolombiya'da ölüm timlerini eğitip silahlandırdığını belirtirken 2004 yılından bu yana İsrail'de olduğu bilinen ve bir zamanlar aşırı sağcı bir milis grubuna liderlik eden büyük bir uyuşturucu kaçakçısının özgeçmişinde “Paramiliter güçler kavramını İsraillilerden kopyaladım” dediğini aktardı.

Binyamin Netanyahu: Özellikle İkiz Kuleler’e ve Pentagon'a yapılan saldırılar ile ABD’nin Irak’taki savaşının Amerikan kamuoyunu lehimize çevirmesinden faydalandık.

İran’a İslam Devrimi’nden önce Şah rejimi sırasında yapılan silah satışlarının yaklaşık 1,2 milyar dolar olduğu tahmin ediliyordu. İsrail, Endonezya’nın eski Devlet Başkanı Suharto'nun generalleriyle ve hatta Yahudi karşıtı görüşleriyle tanınan Romanya’nın eski Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku’yla gizli ticari ve askeri ilişkilere sahipti. İsrail’in Bükreş Büyükelçisi bir telgrafında ‘İsrail'i, ekonomik imkanlarından ve uluslararası ilişkilerinden yararlanabilecek zengin Yahudiler için bir buluşma noktası olarak gördüğünü’ söylüyor. Bunun yanında İsrail’in 1957-1986 yılları arasında Papa Doc ve oğlu Baby Doc yönetimi sırasında Haiti'ye Uzi model İsrail yapımı makineli tabanca ve zırhlı araçlar ihraç ettiği de biliniyor.

İsrail’in 1979 yılı sonuna kadar rejimi silahlandırmaya devam ettiği Nikaragua ve Somoza ailesiyle de uzun bir geçmişi vardı. 1979 yılından sonra Sandinist karşıtı devrimciler olan Kontra milisleri (Kontralar) İsrail ordusundan emekli özel kuvvet subaylarının liderliğindeki özel askeri şirketler aracılığıyla eğitildi.

Start-up ulusu İsrail

Loewenstein, kitabının ‘11 Eylül eylemler için iyi bir dönem’ başlıklı ikinci bölümde Netanyahu’nun 11 Eylül gecesi bir Amerikan televizyon kanalında şunları söylediğini aktardı:

“Bu iyi bir şey, elbette bu olanların iyi olduğunu kastetmiyorum, ama anında sempati uyandıracak, halklarımız arasındaki bağları güçlendirecektir. Çünkü hepimiz onlarca yıldır terörün acısını çekiyoruz.”

Yazar, Netanyahu’nun 11 Eylül olaylarından yedi yıl sonra bir üniversitede katıldığı panelde yaptığı konuşmada, aynı mesajı yineleyerek “Özellikle İkiz Kulelere (Dünya Ticaret Merkezi) ve Pentagon’a (ABD Savunma Bakanlığı) yapılan saldırılar ile ABD’nin Irak’taki savaşının Amerikan kamuoyunu lehimize çevirmesinden faydalandık” dediğine dikkati çekti.

Dünyanın özlemini duyduğu askeri teçhizatı üreten İsrail, silah sektöründen milyarlar kazanıyor ve dünyaya Naomi Klein'ın ‘The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism’ (Şok Doktrini: Felaket Kapitalizmin Yükselişi) adlı kitabında özetlediği gibi; “Doğduğumuzdan beri terörle mücadele ediyoruz. Size de bunu nasıl yapacağınızı öğreteceğiz” şeklinde net bir mesaj veriyor.

Dan Senor, “Start-up Nation: The Story of Israel's Economic Miracle” (Start-up Ulusu: İsrail’in Ekonomik Mucizesinin Öyküsü) adlı kitabında İsrail ordusunun ve hükümetinin, gelişen teknoloji şirketlerine finansman sağlayarak ve destek vererek dünyaya bir rol model oluşturduğunu vurguluyor. Start-up ulus ideolojisinin, yoğun iç ve küresel rekabet nedeniyle ürünlerin sürekli pazarlanmasını gerektirdiğine dikkati çeken Dan Senor, bundan dolayı teknoloji şirketlerinin, gençleri savunma sanayine ve bununla bağlantılı girişimlere katılmaya teşvik etmek için kitlesel reklam kampanyalarıyla pazarlama yaptığının altını çiziyor.

ABD’de 2001 yılında yaşanan 11 Eylül olaylarından yirmi yılı aşkın bir süre sonra İsrail'in oynadığı kumar, savunma ve gözetleme alanlarına olan uluslararası ilginin artmasıyla birlikte meyvesini verdi. İsrail, 2020 yılında ordusuna yaklaşık 22 milyar ABD dolar harcadı ve 345 milyon ABD doları üzerinde satış yaparak dünyanın en büyük on ikinci güvenlik ekipmanı tedarikçisi oldu.

Barışın önlenmesi

Yazar Loewenstein, kitabının ‘Barışı önlemek’ adlı üçüncü bölümünde Filistinlileri öldürmenin veya yaralamanın pizza sipariş etmek kadar kolay olduğunu söylüyor. Loewenstein, İsrail ordusunun sahip olduğu bu mantığı gözler önüne sermek için, ordu tarafından tasarlanan ve askerlerin etkisiz hale getirilecek herhangi bir hedefle ilgili bilgilendirme yapmasını sağlayan bir uygulamadan sorumlu İsrailli bir albayın askeri haberler yapan bir internet sitesine yaptığı açıklamada söylediği şu sözleri aktarıyor:

“Bu akıllı telefonunuzu kullanarak Amazon'dan kitap sipariş vermek ya da pizzacıdan pizza söylemek gibi bir şey.”

Majalla

İsrailli araştırmacı ve sosyoloji profesörü Baruch Kimmerling (ö. 2007), 2003 yılında siyasi cinayet terimini icat etti. Bu ifadeyi de Filistin halkının sosyal, siyasi ve ekonomik olarak meşru varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir süreç olarak açıkladı. Kimmerling’e göre bu süreç, Filistin halkının kısmen etnik temizliğe uğramasını ya da belki de ‘İsrail toprağı’ dediği topraklardan tamamen temizlenmesini da kapsayabilir.

İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (UCM) düşmanca davranışlarının sonuçlarıyla ya da herhangi bir yaptırımla karşılaşabileceğine dair hiçbir endişesini dile getirmedi.

İsrail radyosunda yapılan bir tartışmada İsrail’in eski genelkurmay başkanlarından biri, Filistin halkına karşı keskin nişancı kullanma politikasını savunarak ülkelerin çocuklara karşı bile böyle bir politikaya ihtiyacı olduğunu söyledi.

İsrailli eski general, bu politikayı gerekçelendirirken radyo programının sunucusu ile aralarında şöyle bir diyalog geçiyor:

İsrailli eski general: Bir çocuk ya da bir yetişkin, bomba yerleştirmek ya da kameraların görüş alanı dışında kalan yerleri gözetlemek yahut başkalarının bizi öldürmek üzere İsrail Devleti topraklarına sızmasının önünü açmak için çitleri kesmek amacıyla çite yaklaşırsa…

Sunucu: O zaman cezası ölümdür.

İsrailli eski general: Ölüm. Evet. Bizim kanımızın mı yoksa onların kanının mı daha değerli olduğunu benimle tartışmak ister misin?

İsrail işgali fikrini dünyaya satmak

Loewenstein’ın ‘İsrail İşgali Fikrini Dünyaya Satmak’ başlıklı dördüncü bölümde İsrail’in, Avrupa Birliği'nin (AB) sınırlarını askerileştirme ve yeni gelenleri caydırmaya çalışma politikasında önemli bir oyuncu haline geldiğini ve bunun da 2015 yılında yaşanan yoğun göç akışından sonra yeniden canlanan bir politika olduğunu belirtti.

AB, 2020 yılında Airbus, Israel Aerospace Industries (IAI) ve diğer şirketlerle, göçmenleri izlemek üzere Akdeniz üzerinde bu şirketlerin imkanlarıyla sürekli drone uçurmak amacıyla 91 milyon doları değerinde iş birliği anlaşmaları imzalandığını duyurdu.

Loewenstein, Filistin'deki bu devasa askeri laboratuvarın refahını sürdürebilmesinin başlıca dayanağının dünyada yeterli sayıda ülkenin güvenini kazanması olduğunu ve bu konuda en büyük ödülün de Almanya’dan geldiğini vurguladı.

İsrail, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya'nın imajının onarılmasına yardımcı oldu. Almanya'ya da İsrail işgaline meşruiyet kazandırdı. Almanya, İsrail’den büyük miktarlarda savunma ekipmanı satın alarak geçmişte işlediği suçun kefaretini ödüyordu.

Küresel model

Loewenstein, ‘İsrail Hegemonyası için Kesintisiz Çağrı’ başlıklı beşinci bölümde, İsrail ile dünya arasında para kazanmanın ve çıkar alışverişinin sadece maddi çıkarlarla ilgili olmadığını, aksine dünyanın farklı yerlerinde istenmeyen topluluklarla nasıl başa çıkılacağına ilişkin bir ideolojik yakınlaşmanın da olduğunu söylüyor.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği bombardımanlar sonucu yıkılan evler, 21 Ekim 2023 (Reuters)
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği bombardımanlar sonucu yıkılan evler, 21 Ekim 2023 (Reuters)

Loewenstein, Hindistan’da Narendra Modi hükümetinin Keşmir'le ilişkilerinde bu modelden etkilendiğini, hatta Modi hükümetinin İsrail’in işgaline karşı duyduğu hayranlığı da gizlemediğini belirtiyor. Hindistan'ın New York Konsolosu, 2019 yılının kasım ayında yaptığı bir açıklamada, “Ortadoğu'da başarılı bir modelimiz var, neden onun peşinden gitmiyoruz” demişti. Modi hükümeti, 2022 yılında Uttar Pradeş eyaletinde yaşayan Müslümanların evlerini buldozerlerle yerle bir ederken de aynı modeli izledi. Evlerin yıkılışı sırasında ortaya çıkan görüntüler, akıllara hemen Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki İsrail buldozerlerini getirdi.

Seni telefonundan tanıyorum

Loewenstein kitabının ‘İsrail Kitle Gözetleme Teknolojileri Telefonunuzda’ başlıklı altıncı bölümünde günümüzün gözetim teknolojilerinin herhangi bir ülkenin göstericileri öldürmesini ve uluslararası kamuoyu nezdinde imajını zedelemesini önlediğini kaydetti. Loewenstein, burada İsrailli insan hakları avukatı Eitay Mack'in bugün ‘bir sonraki Nelson Mandela'yı, daha kendisi bir Nelson Mandela olduğunu anlamadan tespit edip durdurabilirsiniz’ şeklindeki sözlerine dikkati çekiyor.

Loewenstein, Filistinlileri öldürmenin veya yaralamanın pizza sipariş etmek kadar kolay olduğunu söylüyor ve İsrail ordusunun sahip olduğu bu mantığı gözler önüne sermek için, ordu tarafından tasarlanan ve askerlerin etkisiz hale getirilecek herhangi bir hedefle ilgili bilgilendirme yapmasını sağlayan bir uygulamadan sorumlu İsrailli bir albayın sözlerini aktarıyor.

Loewenstein kitabının ‘Sosyal Medya Filistinlileri Sevmiyor’ başlıklı yedinci bölümünde İsrail Yüksek Mahkemesi’nin Filistinlilerin sözlerinin ve paylaşımlarının gözleri önünde kaybolduğunu görmesi için, İsrail İnternet Birimi'ne 2021 yılında sosyal medya şirketleriyle gizlice iletişime geçerek, kullanıcıya danışmadan Filistinlilere ait beğenmedikleri paylaşımları kaldırması için yeşil ışık yaktığını öğrendikten sonra sosyal medyanın Filistinlileri sevmediği sonucuna varıyor. Facebook'un çatı şirketi Meta’nın sahip olduğu Instagram uygulamasında Mescid-i Aksa'ya2021 yılında yapılan baskınlardan sonra yapılan ve algoritmaların Mescid-i Aksa ifadesini Aksa Şehitleri Tugayları grubunun adıyla karıştırdığı paylaşımlar gibi bazı olaylara dikkati çeken Loewenstein, İsrail ürünlerini boykot eden kişilerin sosyal medya paylaşımlarının hedef alınmasıyla ilgili diğer vakalardan da bahsetti. İsrail Stratejik ve Medya İşleri Bakanlığı, sosyal medya şirketlerini ve İsrail’i eleştiren içeriklerin yayınlanmasına izin veren medya kuruluşlarını taciz etmek için kampanyalar düzenleyen bir sosyal medya ordusunun yer aldığı çevrimiçi bir uygulama üzerinde çalışan bir ekip kurdu.

Lübnan sınırındaki bilinmeyen bir nokta Merkava tankıyla konuşlanmış İsrail askerleri, 21 Ekim 2023 (AFP)
Lübnan sınırındaki bilinmeyen bir nokta Merkava tankıyla konuşlanmış İsrail askerleri, 21 Ekim 2023 (AFP)

Loewenstein kitabının sonunda İsrailli ünlü solcu gazeteci Gideon Levy'nin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra İsrail için bir uyarı niteliğinde olan ve hükümetini dersini almaya çağıran şu sözleri aktarıyor:

“Askeri güç yeterli değil. Tek başımıza hayatta kalmamız imkansız. Gerçek bir uluslararası desteğe ihtiyacımız var. Bunu sadece bomba atan silahlı insansız hava araçları (SİHA) geliştirerek satın alamayız.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Majalla’dan çevrilmiştir.



Suriye'de Ulusal Konferans Hazırlık Komitesi'nin Doğuşu

Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin geleceğini görüşmek üzere Ulusal Diyalog Konferansı için bir hazırlık komitesi oluşturulması kararını duyurdu (Independent Arabia)
Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin geleceğini görüşmek üzere Ulusal Diyalog Konferansı için bir hazırlık komitesi oluşturulması kararını duyurdu (Independent Arabia)
TT

Suriye'de Ulusal Konferans Hazırlık Komitesi'nin Doğuşu

Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin geleceğini görüşmek üzere Ulusal Diyalog Konferansı için bir hazırlık komitesi oluşturulması kararını duyurdu (Independent Arabia)
Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin geleceğini görüşmek üzere Ulusal Diyalog Konferansı için bir hazırlık komitesi oluşturulması kararını duyurdu (Independent Arabia)

Mustafa Rüstem

Suriye Cumhurbaşkanlığı kararıyla sonunda Ulusal Konferans Hazırlık Komitesi oluşturuldu. Komitenin oluşumu en iyi ve en etkili şekilde hazırlanmak gerektiği ile ilgili gerekçelerden dolayı konferansın toplanma tarihinin birkaç kere ertelenmesinin ardından geldi. Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık'ta devrilmesinin, uluslararası toplum ve Arap dünyasının bir sonraki aşamanın sonuçlarına verdiği destek ortasında, meclis, Baas Partisi ve tüm kurumları, çeşitli güvenlik teşkilatları ile ordunun dağıtılmasının ardından Suriye tarihinde yeni bir aşama başlatmak amacıyla Ulusal Konferansa en iyi şekilde hazırlanılmak isteniyor.

Ulusal Konferans Hazırlık Komitesinin oluşturulması

Suriye Cumhurbaşkanlığı, bugün (çarşamba) Suriye'de düzenlenecek Ulusal Diyalog Konferansı için hazırlık komitesinin oluşumunu tamamladı. Komite katılımcılara konferans için belirli bir tarih belirlemeden davetiye göndererek, başkent Şam'da düzenlenecek Ulusal Diyalog Konferansı için hazırlık çalışmalarına başlayacak.

dfrgt
Fotoğraf: Suriye Devlet Başkanı, Suriye'nin çeşitli bileşenleriyle kapsamlı istişarelerde bulunmak üzere bir hazırlık komitesinin oluşturulduğunu doğruladı (Independent Arabia)

Hazırlık komitesinin kuruluşu, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara'nın Suriye Müzakere Komisyonu ve Suriye Ulusal Koalisyonu üyelerinden oluşan bir heyet ile Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti. Görüşmede her iki kurum kendilerini feshettiklerini duyurmaya hazırlık olarak yürüttükleri çalışmalara ilişkin dosyaları kendisine teslim ettiler. Suriye Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada, “iki heyet, kendilerine ve onlardan doğan kurumlara ait özel dosyaları, yürüttükleri çalışmaların halkın çıkarına ve devletin inşasına hizmet edecek şekilde sürdürülmesi için Suriye devletine devretti” denildi.

7 kişi

Karara göre komitede Suriyeli yedi isim yer alıyor: Suriye Milli Ordusu'nda Manevi Rehberlik Müdürlüğü görevini yürüten Suriyeli araştırmacı-yazar Hasan el-Dağim, ulusal meseleleri ele alan makaleler ve siyasi analizler yazan Suriyeli yazar Maher Alluş, siyaset bilimi alanında doktora derecesine sahip ve Suriye'deki siyasal dönüşümleri ele alan araştırmalar yapan akademisyen Muhammed Mustat, İdlib Sivil Ayan Meclisi üyesi olup kalkınma konularında girişimleri bulunan Mustafa Musa, ülkedeki siyasi değişimi destekleyen görüşleriyle tanınan siyasi aktivist Yusuf el-Hacar. Komitede ayrıca iki kadın da yer aldı; Suriye meselesini ilgilendiren uluslararası konferanslara katılan Suriyeli siyasetçi, insan hakları ve kadınların güçlendirilmesi konularında aktivist Hind Kabvat ile insani yardım ve insan hakları alanında çalışan, çatışmalardan etkilenen mültecilere ve topluluklara destek olmak için çaba gösteren Suriyeli aktivist Huda el-Atasi.

Hazırlık Komitesi kapsamlı istişarelerde bulundu

Bu gelişme, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'nın, ülkenin geleceğini belirleyecek anayasanın duyurulmasının önünü açacak nihai bir bildirgenin yayınlanacağı konferans öncesinde, Suriye'nin çeşitli bileşenleriyle kapsamlı istişareler yapmak üzere bir Hazırlık Komitesinin oluşturulduğunu teyit ettiği bir zamanda gerçekleşti. Şara, yaptığı açıklamada, anayasa bildirgesinin hazırlanmasının bireysel bir karar olmayacağını, halkın iradesini yansıtan istişareler sonucunda ortaya çıkacağını söyledi.

sadfg
Aktivistler komitenin bu şekilde kurulmasını ve sadece tek bir renk içermesini eleştiriyorlar (Independent Arabia)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Komitenin gündemi ve çalışma yöntemleri henüz netleşmezken, Ulusal Konferans Hazırlık Komitesi Üyesi Hasan Dağim, komitenin bugün istişare toplantısı düzenlediğini söyledi. Dağim , “Genişletilmiş bir hazırlık komitesinin oluşturulması için beklenen Ulusal Konferans ertelenmişti” dedi. Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, bunun nedenini “tüm Suriyeli kesimlerin ve illerin temsilcilerinin yer almasını” sağlamak olarak açıklamıştı.

Aktivistler komitenin oluşumunu eleştiriyor

Bu arada aktivistler, komitenin bu şekilde ve yöntemde kurulmasını eleştirdiler. “Geçiş hükümeti tarafından denetlenen çeşitli devlet kurumları gibi, tek renkli” olduğunu söylediler. Tek renk ile Suriye'nin 8 Aralık'ta kurtarılmasından önce İdlib'de bulunan Kurtuluş Hükümeti kastediliyor. Komite ayrıca bilhassa siyasi, dini, etnik ve mezhepsel renkleri, Suriye toplumunun tüm bileşenlerini içermemesi nedeniyle de eleştirildi.

Adalet ve Barış Örgütü Başkanı Firas el-Masri ise özel bir röportajında şunu vurguladı: “Komite coğrafi çeşitlilikten yoksun değil. Doğu bölgesinden ve Halep, Humus, Şam gibi şehirlerden gelen üyelerin yanı sıra bir Hristiyan üye ile iki kadın üye de bulunuyor. Komite sivil toplumu, direnişçi ve devrimci geçmişleri bilinen bir aktivist topluluğunu içeriyor. Yapılması gereken tüm Suriyeli unsurların dahil edilmesidir ve bunun üç yerde olması önemlidir; Ulusal Konferans, Yasama Konseyi ve Hükümet. Suriye liderliği bunu sağlamaya bağlı ve benim görüşüme göre Suriye Konferansının tüm bu çeşitliliği kapsaması arzu edilmektedir.”

Hazırlık görevleri

Masri, komitenin eleştiriye maruz kaldığını belirterek, “bu beklendik ve olumlu bir durum, çünkü şu anda Suriyelilerin artık itirazlarını dile getirebildikleri bir dönemde olduğumuzu gösteriyor” dedi. Şunu da ekledi “Hazırlık Komitesi'nin zafer konuşmasıyla uyumlu bir gündemi olması, tüm Suriyelilerin kabulünü dikkate alan bir yasama konseyi, kapsamlı bir geçiş hükümetinin kurulmasına yol açacak bir ulusal konferans ile sonuçlanması gerekiyor.” Masri, Hazırlık Komitesinin görevleri arasında konferansın kaç gün süreceğini ve yürütme mekanizmasını, bunun çalıştaylar aracılığıyla mı yoksa komiteler veya gruplar aracılığıyla mı yapılacağını belirlemek yer aldığını anlattı.

Yargıç Hüseyin Hamada ise “belki de Ulusal Diyalog için iyi bir hazırlık yapılmaması ve şartlarının, standartlarının ve formüllerinin dikkatle ele alınmaması, başarısız olmasına yol açabilir ve bu da sponsor olan tarafı ve halkı olumsuz etkileyecektir” dedi. Diyaloğun tamamlanması için yeterli zaman verilmesinin gerekliliğini vurgulayarak “amacı, sonuçlarına ilişkin önceden varılacak mutabakatlar yoluyla Ulusal Konferansın düzenlenmesinin kolaylaştırılmasının yanı sıra, ulusal sözleşmeye uygun olarak ayrıntılı programlar formüle etmek ve devletin siyasi organlarını oluşturmak olmalıdır” diye ekledi.

Şara, ocak ayında yaptığı “Zafer Konuşmasında” Suriye'nin bundan sonraki aşamadaki önceliklerinin, iktidar boşluğunu doldurmak, iç barışı korumak, devlet kurumlarını, ekonomiyi ve kalkınmayı inşa etmek, dış ilişkileri egemenliğe ve ortak çıkarlara saygılı bir temelde kurmak, güvenlik ve askeri kurumları inşa etmek, geçiş aşamasında adaleti sağlamak ve intikam eylemlerini önlemek olduğunu söylemişti.