Çin'de "teknoloji kralı" Shaojie ortadan kayboldu

DouYu CEO'su Chen Shaojie ekim ayından bu yana neden kamuoyunda görünmüyor? Uzmanlar, DouYu CEO’sunun ortadan kaybolmasının, platformda yasa dışı kumar oynandığı şüpheleriyle bağlantılı olduğuna inanıyor

DouYu’nun kurucusu ve CEO’su Chen Shaojie Ekim ayından bu yana kamuoyunun önüne çıkmıyor
DouYu’nun kurucusu ve CEO’su Chen Shaojie Ekim ayından bu yana kamuoyunun önüne çıkmıyor
TT

Çin'de "teknoloji kralı" Shaojie ortadan kayboldu

DouYu’nun kurucusu ve CEO’su Chen Shaojie Ekim ayından bu yana kamuoyunun önüne çıkmıyor
DouYu’nun kurucusu ve CEO’su Chen Shaojie Ekim ayından bu yana kamuoyunun önüne çıkmıyor

Çin'de başta video oyunları olmak üzere büyük bir yayın platformu olan DouYu'nun kurucusu ve CEO'su Chen Shaojie, sitede yasa dışı içerik yayımladığı iddiasıyla açılan soruşturma sonrasında ortadan kayboldu.

Şangay merkezli The Paper gazetesine göre, Chen Shaojie ekim ayından bu yana kamuoyunun önüne çıkmıyor. 

Sektör uzmanları, ortadan kaybolmasının platform aracılığıyla yasadışı kumar oynandığı şüpheleriyle bağlantılı olduğuna inanıyor.

Çin merkezli internet devi Tencent'in hissedarı olduğu Douyu, 268 milyon dolar sermayeyle ABD'de işlem görüyor.

AFP'nin dün Chen'in nerede olduğunun bilinip bilinmediği yönündeki sorusuna yanıt olarak, şirket temsilcisi herhangi bir bilgi vermedi, ancak DouYu'nun ticari faaliyetlerinin normal şekilde devam ettiğini ifade etti.

Çengdu merkezli Cover News dergisi, Chen'in yardımcılarının onun nerede olduğundan habersiz olduğunu ve onunla iletişim kuramadıklarını bildirdi.

Chen'in gözaltında olduğuna ilişkin resmi bir teyit henüz gelmedi, ancak Çin'deki üst düzey yetkililerin ortadan kaybolmalarının ardından sıklıkla soruşturma altında olduklarını belirten açıklamalar geliyor.

Yolsuzlukla mücadele kampanyası

China Renaissance Yatırım Bankası'nın Başkanı Bao Fan, Şubat ayında iki hafta boyunca ortadan kayboldu.

Banka, şubat sonunda yaptığı açıklamada, Bao Fan'ın bir soruşturma için ‘Çinli yetkililer ile işbirliği yaptığını' duyurdu.

Canlı yayın platformları, Çin'de e-ticaret devleri için büyük karlar sağlayan multi-milyon dolarlık bir olgu.

Ancak etik dışı görülen içeriklerin yayınlanmasını sınırlamak isteyen Pekin, önde gelen etkili isimlerin yanı sıra birçok büyük platformun faaliyetlerine ilişkin soruşturmalar başlattı.

Mayıs ayında, pornografik ve diğer zararlı içeriklerin yayılmasından endişe duyan yetkililer, DouYu platformu hakkında bir soruşturma başlattı.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, son yıllarda başta finans ve modern teknoloji sektörlerinde olmak üzere, birçok iş adamının hapse atılmasına yol açan, yolsuzluğa karşı bir soruşturma süreci başlattı.

Devlete ait dev bir varlık yönetimi şirketi olan Everbright'ın eski başkanı Li Xiaoping, Ekim ayında yolsuzluk şüphesiyle gözaltına alındı.

Çin'in en büyük sigorta şirketi China Life'ın eski başkanı Wang Bin de, Eylül ayında, yolsuzluk suçlamasıyla iki yıl ertelemeyle ölüm cezasına çarptırıldı. 

Ancak, bu iki yıl sonra şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapis cezasına çevirecek.

Independent Türkçe



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.