Gazze'de 3 haftada öldürülen çocuk sayısı dünyada son 4 yıldaki çatışmalarda öldürülenleri aştı

"BM Filistinli çocukları korumakta utanç verici şekilde başarısız oldu. BM sadece Filistinlileri ve çocuklarını hayal kırıklığına uğratmakla kalmıyor aynı zamanda asil ve kutsal görev ve sorumluluğunu da utanç verici şekilde yerine getirmiyor"

(AA)
(AA)
TT

Gazze'de 3 haftada öldürülen çocuk sayısı dünyada son 4 yıldaki çatışmalarda öldürülenleri aştı

(AA)
(AA)

İşgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kenti merkezli Al-Haq isimli insan hakları örgütünün hukuk danışmanı avukat Ahmed Abofoul, AA muhabirine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında öldürülen çocuklar ve uluslararası örgütlerin çocuk ölümlerine ilişkin tutumunu değerlendirdi.

Gazze'de sağlık sisteminin çöktüğünü belirten Abofoul, "Hastaneler, koridorlarda yatan yaralılarla tıka basa dolu. Doktorlar yaralılar arasında öncelik sıralaması yapmak zorunda kalıyor. Morglar da dolu ve doktorlar anestezi olmadan ameliyat yapıyor. Acımasız bombardımandan kaçıp, sığınacak yer arayan yüz binlerce insan aşırı kalabalık okullara tıkılmış durumda ki buralarda da taşan tuvaletler nedeniyle salgın hastalık riski var." şeklinde konuştu.

(AA)

Abofoul, şu anda Gazze'de kaç kişinin hayatını kaybettiğinin, bunların kaçının çocuk olduğunun belirlenmesinin giderek güçleştiğine işaret ederek, "Sağlık sistemi çökmeden önce bildiğimiz şey, İsrail'in Gazze'de her 4 dakikada 1 Filistinliyi öldürdüğüydü. Save the Children'a göre, İsrail'in Gazze'de sadece 3 hafta içinde öldürdüğü çocuk sayısı, 2019'dan bu yana dünyadaki çatışma bölgelerinde öldürülen yıllık çocuk sayısını aştı. İsrail, şu anda saatte ortalama 6 çocuk ve 4 kadın öldürüyor." ifadesini kullandı.

İsrail'in Gazze'de bugüne dek bin 50'den fazla katliam gerçekleştirerek, aileleri tüm akrabalarıyla nüfus kayıtlarından sildiğini aktaran Abofoul, şöyle devam etti:

İsrail 125'in üzerinde sağlık tesisini hedef aldı, yaklaşık 20 hastane hizmet dışı kaldı. Savaşın ilk haftasında Gazze'yi, ABD'nin Afganistan'ı bir yıl boyunca bombaladığından daha fazla bombaladı. İlk 25 günde Rusya'nın Ukrayna'da 1,5 yılda öldürdüğünden daha fazla sivili öldürdü. Bir ay içinde Gazze'ye iki Hiroşima nükleer bombasına eşdeğer bomba attı. İşgal ordusu, Gazze'de kişi başına 10 kilogram patlayıcıya eşdeğer bombardıman gerçekleştirdiğini itiraf etti. İsrail şu ana kadar Sırpların Bosnalı Müslümanlara yönelik soykırımında öldürülenden daha fazlasını Gazze'de öldürdü. Bu bir soykırım. Buna artık son verilmeli.

(AA)

"İsrail çocuk ve kadınları kasıtlı olarak hedef alıyor"

Abofoul, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin savaş zamanlarında çocuklara yönelik 6 ağır ihlalden bahsettiğine dikkati çekerek, "İsrail bu ihlallerden 3'ünü, 'Çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, okullara veya hastanelere saldırılar ve çocukların insani yardıma erişiminin engellenmesi' Gazze'ye yönelik saldırılarında kasıtlı ve sistematik olarak işledi." diye konuştu.

Silahlı kuvvetler ve silahlı grupların, uluslararası insancıl hukuk uyarınca, çatışma dönemlerinde savunmasız durumda olan çocuklar başta olmak üzere sivilleri koruyucu tedbirler almakla yükümlü olduğunu vurgulayan Abofoul, "Sivil altyapı, özellikle de hastaneler, uluslararası insancıl hukukta özel koruma statüsüne sahip. İşgalci İsrail ordusu henüz bu korunan yerlerin bu özel korumayı kaybettiğine dair ciddi veya ikna edici kanıtlar sunmadı." ifadesini kullandı.

Abofoul, eldeki tüm verilerin İsrail'in çocuk ve kadınları kasıtlı olarak hedef aldığına işaret ettiğinin altını çizerek, şunları dile getirdi:

İsrail'in çoğu kadın ve çocuk olmak üzere korunan sivilleri, hastaneleri, ambulansları, BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) okullarını, fırınları, UNRWA gıda depoları ve su rezervlerini sistematik olarak hedef alması, insanların Gazze Şeridi'ni terk etmesi için kasıtlı aç bırakma politikasına işaret ediyor. Bunlar aç bırakma, zorla yerinden etme, etnik temizlik ve işkence de dahil olmak üzere bir dizi savaş suçu ve insanlığa karşı suçtur. Bu, gözlerimizin önünde gelişen ve sık sık ciddi soykırım belirtileri gösteren bir başka Nekbe.

"Tarih, İsrail'in çocuklara yönelik işlediği suçları normalleştirenleri affetmeyecek"

Gazze nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasının çocuk olduğunu kaydeden Abofoul, "Gazze'deki çocukların çoğu, İsrail'in önceki bir ya da birkaç saldırısını zaten deneyimledi. Bazıları daha önce de yaralandı ve ebeveynlerini veya sevdiklerini kaybetti. Dünyada hiçbir çocuk böyle bir acı çekmemeli. Filistinli çocukların bunları yaşamak zorunda kalması insanlık için utanç verici bir leke olarak kalacak." görüşünü paylaştı.

(AA)

Abofoul, Gazze'deki sağlık personelinin Filistinli çocuklar için "Ailesi Hayatta Olmayan Yaralı Çocuk" (Wounded Child No Surviving Family) ifadesinin kısaltması "WCNSF" ifadesini kullanmaya başladığını anımsatarak, "Bu var olmaması gereken bir kısaltma. Hiç kimse bunu hak etmez. Bu tür bir zulmün ve insan hayatını hiçe saymanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ebeveynlerini ya da ailelerini kaybeden çocuklar için kalbim acıyor. Filistinli çocukların katlanmak zorunda kaldığı acılar hayal edilemez ve insanlık dışı." dedi.

Filistinli çocukların ağır travma geçirdiğine de değinen Abofoul, sözlerini şöyle sürdürdü:

Son saldırıdan önce hazırlanan çeşitli raporlarda, Gazze Şeridi'ndeki çocukların yüzde 91'inden fazlasının bir tür travma yaşadığı ortaya konmuştu. Tek başına bu oran bile insanlığın bilincini sarsmaya yetmeliydi ancak ne yazık ki Filistinlilerin çektiği acılar normalleştirilmiş ve hoş görülmüş gibi görünüyor. Tarih, İsrail'in çocuklara yönelik işlediği suçları normalleştiren ve rasyonelleştirenleri affetmeyecek çünkü bu kişilerin de ellerinde Filistinli çocukların kanı var.

"BM Filistinli çocukları korumakta utanç verici şekilde başarısız oldu"

Abofoul, başta BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) olmak üzere BM'nin farklı organlarının silahlı çatışmalar sırasında çocukları koruma sorumluluğunu yerine getiremediğine vurgu yaparak, "BM Filistinli çocukları korumakta utanç verici şekilde başarısız oldu." görüşünü paylaştı.

BM'nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin hazırladığı kara listeye İsrail'i dahil etmeyi reddettiğini ancak söz konusu listede Rusya'nın yer aldığını dile getiren Abofoul, sözlerini şöyle tamamladı:

BM'nin çatışmalarda çocuk haklarını ihlal eden ülkelere ilişkin yıllık kara listesinde İsrail'in hala yer almaması tam anlamıyla skandal. BM sadece Filistinlileri ve çocuklarını hayal kırıklığına uğratmakla kalmıyor, aynı zamanda kutsal görev ve sorumluluğunu da utanç verici şekilde yerine getirmiyor. BM'nin Filistinli çocukları dünyadaki diğer çocuklar gibi koruma konusundaki başarısızlığı ve isteksizliği, güvenilirliğini ve etkinliğini sorgulanır hale getiriyor.



İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

TT

İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

İsrailli aşırılık yanlıları Arapların sığınaklara girmesini bin 200 kez engelledi

“Hayfa'da iyi bir ailenin evini temizlemek için işe geldik ama eve yaklaştığımızda sirenler çalmaya başladı. İnsanlar halk sığınağına koştu, biz de koştuk. Ancak oraya vardığımızda kapıyı kapattılar ve bu sığınağın sadece mahalle sakinlerinin kullanımı için olduğunu söyleyerek içeri girmemizi engellediler. Biz de büyük bir korku içinde dışarıda kaldık ve patlama seslerini duyduğumuzda dehşete kapıldık.” Tamra kentinden bir Arap temizlikçi dün İsrail medyasına maruz kaldıklarını bu sözlerle anlattı.

İş arkadaşı da aynı ifadeleri doğrulayarak şunları söyledi: “Uzun yıllardır büyük bir evde çalışıyoruz ve ev sahipleri bize iyi davranıyor. Ancak bu ırkçılık karşısında şok olduk. Ev sahibi polisi aradı ve ona komşularının yasaları çiğnediğini söylediler. Bu ırkçıların nasıl davrandığını anladığında şok oldu. Yasalara göre her halk sığınağının, aynı mahalleden olsun ya da olmasın, İsrail'deki her insan için bir barınma yeri olduğunu, bunun önemli olmadığını söyledi.”

Bu iki kadının bilmediği şey, maruz kaldıkları şeyin münferit bir vaka olmadığı, İran füzelerinin on gün önce düşmeye başlamasından bu yana İsrail'de bin 200'den fazla benzer olayın meydana geldiği ve polise şikâyette bulunulduğuydu.

jıop
Hayfa'da sirenler çalarken bir sığınağa sığınan İsrailliler, 16 Haziran (AFP)

İsrail merkezli insan hakları kuruluşu Sivil Haklar Derneği'ne göre, savaş sırasında yayınlanan resmi belediye verileri bu olgunun artmakta olduğunu gösteriyor.

Bu olgunun bir parçası olarak, ‘nüfusun yüzde 12'sinin Arap olduğu Hayfa kentinde 175 vaka kaydedilirken, Arap nüfusun yüzde 7 olduğu Tel Aviv-Yafa'da 178, Arap nüfusun yüzde 40 olduğu Kudüs'te ise 600'den fazla vaka kaydedildi.’

Bariz ırk ayrımcılığı

İsrail'de sığınakların inşasının, hükümetin ve çeşitli bakanlıklarının sorumlu olduğu bariz bir ırk ayrımcılığı politikası içerdiği biliniyor. En büyük Arap şehri olan ve 80 binden fazla nüfusa sahip Nasıra'da, son savaşların hepsinde füze bombardımanına maruz kalmasına rağmen, bir tane bile halk sığınağı bulunmuyor.

İran'a karşı savaşın üçüncü gününde, yedi kilogram patlayıcı taşıyan bir İran insansız hava aracı (İHA) Nasıra'da Schneller mahallesinin kalbine düştü. Mucizevi bir şekilde patlamadı.

Patlayıcı uzmanları İHA’yı kontrollü bir şekilde patlatana kadar mahalle sakinleri tahliye edildi. Bununla birlikte, hemen yanında ve arazisi üzerinde inşa edilen Yahudi kasabası Nof Hagalil'de 25 halka açık sığınak bulunuyor.

dfgthy
Tel Aviv'de sirenler çalarken bir sığınağa yönelen İsrailliler, 19 Haziran (AP)

Savaşın ikinci gününde aynı aileden dört kişinin İran füzesiyle öldürüldüğü 40 bin nüfuslu Arap şehri Tamra'da sadece bir halk sığınağı bulunurken, bin 100 Yahudi'nin yaşadığı komşu kasaba Mitzpe Aviv'in sınırları içinde 13 halk sığınağı var.

Demokratik Cephe ve Arap Değişim Hareketi lideri Knesset üyesi Eymen Avde, iki gün önce X platformunda yaptığı paylaşımda, ‘siren çalındığı sırada korunaklı bir yere girişin engellenmesini suç sayan ve para cezasıyla cezalandırılacak bir yasa tasarısı’ sunacağını söyledi.

Kan 11 televizyonu dün yayınladığı bir haberde, ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi olgusunu ortaya koydu. Şarku’l Avsat’ın Kan 11 televizyonundan aktardığı habere göre İsrail'de ‘yabancıların’ kamuya açık sığınaklara girmesinin engellenmesi gibi bir durum söz konusu. Bazı bölgelerde Yahudi vatandaşların da mahalle dışından geldikleri için sığınaklara girmelerine izin verilmiyor.

Bat Yam kentinde yaşayan Shuval Fuchs, komşu binada oturdukları için Yahudi vatandaşların kendisi ve beş Yahudi kadının sığınağa girmesini engellediğini anlattı. Fuchs, “Burada ulusal dayanışmadan bahsediyorlar. Bu bir yalan. Bencillik burada gelişiyor ve Araplara karşı var olan ırkçılığa katılıyor. Ben yedek kuvvetlerde askerim. Gazze Şeridi'nde görev yaptım. Ama bu bana yardımcı olmadı. Benim ve kadınların içeri girmesini engellediler ve biz de aşırı korku içinde dışarıda kaldık” şeklinde konuştu.