Radikal sağcı vekillerle rehine aileleri İsrail Parlamentosu'nda birbirine girdi

"Arapları öldürmekten bahsetmeyi bırakın, Yahudileri kurtarmaktan bahsedin"

Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen İsrailliler sık sık sokak gösterilerinde bir araya geliyor (Reuters)
Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen İsrailliler sık sık sokak gösterilerinde bir araya geliyor (Reuters)
TT

Radikal sağcı vekillerle rehine aileleri İsrail Parlamentosu'nda birbirine girdi

Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen İsrailliler sık sık sokak gösterilerinde bir araya geliyor (Reuters)
Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen İsrailliler sık sık sokak gösterilerinde bir araya geliyor (Reuters)

İsrail Parlamentosu'nda dün terör suçlarına idam cezası getirilmesini öngören yasa tasarısının tartışıldığı oturumda radikal sağcı milletvekilleriyle rehine aileleri arasında tartışma çıktı.

7 Ekim'de Hamas tarafından kaçırılan 240 rehineden bazılarının aile üyeleri, Gazze'de rehin tutulan yakınlarının idam düzenlemesinden zarar görebileceği endişesiyle oturumun yapılmamasını talep etti.

Gazze'deki rehineler arasında kuzeni bulunan Gil Dickman, oturumun yapılmaması için gözyaşları içinde radikal sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Tzvika Fogel'den talepte bulunurken, İsrailli vekiller duruma tepki gösterdi.

Fogel, rehine ailelerinden gelen taleplere, idam yasasını engellemek isteyenlerin "Hamas'ı temsil ettiklerini" söyleyerek yanıt verdi.

Milletvekili Almog Cohen ise, eşi ve kızı Gazze'de rehin tutulan bir adama, "çektiği acının kendisine yetki vermediğini" söyleyerek tepki gösterdi.

Oturumun başlangıcında tasarıyla ilgili bir açılış konuşması yapan Tzvika Fogel, İsrail'in Hamas üyelerini cezaevlerinde tutmaması gerektiğini belirterek, "Bu canavarları beslememize gerek yok" ifadelerini kullandı.

Hamas'ın rehine ailelerini manipüle ettiğini öne süren Fogel, ailelerden gelen tepki üzerine, "Hamas'ın sizi kullanmaya çalıştığını ima ediyorum. Hatta ima etmiyorum, açıkça söylüyorum" diye konuştu.

Fogel, "İdam cezası rehineleri geri getirme hedefiyle çelişmiyor. Bunu bir çelişki gibi sunmaya çalışan herkes, İsrail devletinden daha çok Hamas'ı temsil ediyor" dedi.

"Arapları öldürmekten bahsetmeyi bırakın"

Fogel'in sözlerine itiraz eden rehine yakını Gil Dickmann, yeni düzenlemeyle ilgili görüşmelerin durdurulmasını istedi.

Gözyaşları içinde radikal sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir'e seslenen Dickmann, "Bunu sizden geçen hafta da istemiştim. Durmanız için size yalvarıyorum. Bizi anlıyorsanız lütfen bunu gündemden kaldırın. Eğer bir kalbiniz varsa, lütfen sevdiklerimizi öldüren insanları temsil ettiğimizi söylemeyin. İdam cezasıyla ilgili oturumu lütfen şimdi, sevdiklerimizin boğazına bıçak dayanmışken yapmayın" dedi.

Kızı ve eşi Gazze'de rehin tutulan bir adamsa, "Arapları öldürmekten bahsetmeyi bırakın, Yahudileri kurtarmaktan bahsedin" sözleriyle oturuma tepki gösterdi.

Gerilimin çok yüksek olduğu oturumun ardından Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir, Gil Dickmann'ı kucakladığı bir fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşarak, "Rehine ailelerini seviyor ve kucaklıyorum" notunu düştü.

Ben Gvir'in paylaşımına yanıt veren Dickmann, "Bana sarılmamanı söylemiştim ama yine yaptın. Sevdiklerimizi tehlikeye atmamanı söylemiştim ama yine de onları tehlikeye atıyorsun. Hepsi bir fotoğraf için. Itamar Ben Gvir, senin hiçbir sınırın yok. Bizim ailelerimizin kanı üzerinden bir gösteri yaptığını herkes görüyor. Hâlâ çok geç değil. Dur" ifadelerini kullandı.

Aileler "yazılı taahhüt" istiyor

İsrail Parlamentosu'ndaki idam oturumu radikal sağcı vekillerle rehine aileleri arasında sert tartışmalara neden olurken, bir grup rehine ailesi de Tel Aviv'de Başbakan Netanyahu'yla bir araya geldi.

Oğlu Gazze'de rehin tutulan Shai Wenkert, görüşme öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, "Herkesin eve döneceği konusunda taahhüt isteyeceğim. Tüm rehinelerin. Yazılı olarak bazı yanıtlar ve taahhütler almalıyız" diye konuştu.

Ancak görüşmenin herhangi bir sonuç elde edilemeden bittiği belirtildi.

Kuzeni rehin tutulan Udi Goren, Netanyahu'yla yapılan toplantıyı erken terk ederken, savaş kabinesinin rehinelerle ilgili yeni bir bilgi sunmadığını ve olası bir anlaşmayla ilgili de herhangi bir detay verilmediğini söyledi.

Independent Türkçe, Times of Israel, CNN



Trump: ABD Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacak ve onu "Orta Doğu'nun Rivierası"na dönüştürecek

İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)
İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)
TT

Trump: ABD Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacak ve onu "Orta Doğu'nun Rivierası"na dönüştürecek

İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)
İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkanı Trump Beyaz Saray'da ortak basın toplantısında (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Filistinlileri başka bir yere yerleştirdikten ve ekonomik olarak kalkındırdıktan sonra savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'nin kontrolünü ABD'nin devralacağı sözünü verdi.

Bu hamle, ABD'nin İsrail-Filistin çatışmasına yönelik onlarca yıllık politikasını tersine döndürecek. Trump sürpriz planını, kendisini ziyaret eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında duyururken daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı. Bu açıklamadan önce Trump, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri komşu ülkelere kalıcı olarak yerleştirme yönünde şok edici bir öneride bulunmuş ve Gazze Şeridi’ni bir ‘yıkım alanı’ olarak tanımlamıştı.

Gazetecilere ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacağını ve orada bir iş yapacağını söyleyen Trump, “Bölgedeki tüm tehlikeli patlamamış bombaların ve diğer silahların sökülmesinden, yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağız” ifadelerini kullandı.

Gazze'de ne yapılması gerekiyorsa onu yapacaklarını söyleyerek sözlerini sürdüren Trump, “Gerekirse bunu yaparız, o toprak parçasını alırız, geliştiririz, binlerce ve binlerce istihdam yaratırız ve tüm Ortadoğu'nun gurur duyabileceği bir şey olur” ifadesini kullandı.

Orada kimlerin yaşayacağı sorulduğunda ise Trump, oranın ‘dünya insanlarına’ ev sahipliği yapabileceğini belirterek, Gazze Şeridi’nin ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ olacağını belirtti.

Öte yandan İsrail Başbakanı Netanyahu Trump'ın yeni fikirlerle kalıpların dışında düşündüğünü söyledi. Bunun geleneksel düşünce kalıplarını yıkmaya istekli olduğunu gösterdiğini belirten Netanyahu, “İsrail ordusu Gazze Şeridi’nde Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas ile bir yılı aşkın bir süre savaştı” dedi.

Ancak ABD'nin Gazze topraklarını uzun vadede nasıl ve hangi yetkiyle ele geçirip işgal edebileceğine ilişkin bir soruya doğrudan yanıt vermeyen Trump, “Orada uzun vadeli bir sahiplik pozisyonu görüyorum ve bunun Ortadoğu'nun bu kısmına büyük bir istikrar getireceğini düşünüyorum” dedi. Bölgedeki liderlerle konuştuğunu ve onların da bu fikri desteklediğini belirterek, “Bu konuyu aylar boyunca çok yakından inceledim” diye ekledi. Trump, Gazze'yi ziyaret edeceğini de söyledi, ancak ne zaman ziyaret edeceğini belirtmedi.

Trump, dün sabah saatlerinde Ürdün ve Mısır'a bir kez daha Gazze Şeridi’nden Filistinlileri kabul etmeleri çağrısında bulunarak, İsrail ile Hamas arasında 16 ay süren acımasız savaşın ardından yeniden inşa edilmesi gereken Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin bölgeyi terk etmekten başka alternatifleri olmadığını söyledi. Ancak Trump bu kez, Arap ülkelerinin liderlerinin şiddetle reddettiği önceki önerilerinin ötesine geçerek, Filistinlilerin ‘kalıcı’ olarak yeniden yerleştirilmesini destekleyeceğini belirtti.

Gazzelilerin zorla yerlerinden edilmesi uluslararası hukuku ihlal edecek ve sadece bölgede değil, Washington'un Batılı müttefikleri tarafından da şiddetle karşı çıkılacak bir durum. Hamas liderlerinden Sami Ebu Zuhri, Trump'ın, Filistinlilerin Gazze Şeridi’ni terk etmesi çağrısını ‘Filistinlilerin topraklarından kovulmaları’ olarak nitelendirerek kınadı. Bunu ‘bölgede kaos ve gerginlik yaratmaya yönelik bir reçete’ olarak gördüklerini belirten Ebu Zuhri, “Gazze halkı bu planların hayata geçirilmesine izin vermeyecektir. Burada gereken, işgalin ve halkımıza yönelik saldırganlığın sona erdirilmesidir” ifadelerini kullandı.

Trump yeniden yerleştirme sürecinin nasıl uygulanacağına dair herhangi bir ayrıntı vermedi. Ancak önerisi, İsrail'deki aşırı sağcıların isteklerini destekler nitelikte ve selefi Joe Biden'ın Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmemesi taahhüdüyle çelişiyor. Bu arada Suudi Arabistan, Filistinlilerin topraklarından sürülmesine yönelik her türlü girişimi reddettiğini vurgulamış ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacağını açıklamıştı.

Trump, ikinci başkanlık döneminin henüz ikinci haftasında Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlayarak Gazze'deki ateşkesin geleceğini, İran'la mücadele stratejilerini ve İsrail-Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesine yönelik yeni bir ivme kazanma umutlarını görüştü. Trump, ABD'nin Grönland'ı ele geçirmesinden bahsettiği, Panama'yı, Panama Kanalı'nın idaresi konusunda uyardığı ve Kanada'nın ABD’nin 51’inci eyaleti olması gerektiğini söylediği yoğun gelişmelerin yaşandığı iki haftalık süreçte Gazze ile ilgili önerisini de dile getirdi.

Trump, Netanyahu'nun Washington’a gelişinden kısa bir süre önce gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze’nin tam bir yıkım alanı olduğunu söyleyerek, “Eğer doğru toprak parçasını ya da birçok toprak parçasını bulabilirsek ve bu topraklar üzerinde çok para harcayarak güzel yerler inşa edebilirsek, bunun Gazze'ye geri dönmekten çok daha iyi olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. Filistin ve Arap ülkelerinin liderlerinin önerisine nasıl tepki verecekleri sorulduğunda Trump, “(Filistinlilerin) orada nasıl kalmak isteyeceklerini bilmiyorum” yanıtını verdi. Daha sonra Oval Ofis'te Netanyahu'nun yanındayken de benzer ifadeler kullanan Trump, Filistinlilerin Gazze'den sonsuza kadar mutlu olabilecekleri ve vurulup öldürülmeyecekleri güzel evlerde yaşamalarını önererek “Gazze'ye geri dönmek istemeyecekler” dedi.

Trump, Netanyahu ile görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında önerisini yinelerken, Gazze Şeridi'ni uzun süredir devam eden bir ‘ölüm ve yıkım sembolü’ olarak nitelendirdi. Oradaki Filistinlilerin başka ülkelerdeki ‘farklı bölgelere’ yerleştirilmesi gerektiğini söyleyen Trump, ABD'nin Gazze Şeridi'nin kontrolünü devralacağını, yıkacağını ve ekonomik olarak kalkındıracağını söyledi, ancak bunun nasıl olacağını söylemedi. Siyasete girmeden önce emlak geliştirme alanında çalışan Trump, ABD'nin Gazze'yi devralmasına ilişkin iyimser bir vizyon sunarken, ABD'nin bölgeyi nasıl idare edeceği ve güvence altına alacağı konusunda ayrıntıya girmekten kaçındı. Gazze'deki Filistinlilerin nereye gideceği konusunda da muğlak ifadeler kullanan Trump, her ne kadar her iki ülke de bu fikri reddetmiş olsa da Mısır ve Ürdün'ün Filistinlilerin birçoğunu kabul edeceğinden emin olduğunu bir kez daha yineledi.

Trump dar kıyı şeridini överek, 'Ortadoğu'nun Rivierası' olma potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirdiği sınır ötesi saldırının ardından İsrail'in başlattığı savaş, Gazze’nin büyük bir bölümünü yok etti.

Trump'ın defalarca ‘Bibi’ diye hitap ettiği Netanyahu, yeni bir yaklaşım benimsediği için ABD başkanını övmek dışında öneriyle ilgili derinlemesine bir değerlendirmede bulunmadı.Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bazı insan hakları savunucuları Trump'ın önerisini etnik temizliğe benzetti.

Trump, 20 Ocak'ta göreve gelmesinden bu yana yabancı bir liderle ilk görüşmesini Netanyahu ile gerçekleştirirken görüşme, Netanyahu ile Biden arasında İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşı ele alışı nedeniyle gergin geçen bir dönemin ardından Trump ile Netanyahu arasındaki yakın bağları göstermeyi amaçlıyor. Ancak Netanyahu’nun Ortadoğu'daki daha geniş politika hedefleri, onun yerel ve jeopolitik çıkarlarıyla her zaman örtüşmeyen ve bazen öngörülemeyen biri olan Trump’ın baskısı altında da kalabilir.