Hayatta kalma mücadelesi veren Gazzeliler, "ölüm yolu" deneyimlerini anlattı

Bazıları çıplak bir şekilde arandıklarını, bazıları ise kendilerine doğrudan ateş açıldığını söylüyor

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tahliye edilen Gazzeliler, bölgede açılan "güvenli koridoru", "hayatta kalma geçişi", "aşağılama koridoru" ve "ölüm yolu" olarak tanımlıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tahliye edilen Gazzeliler, bölgede açılan "güvenli koridoru", "hayatta kalma geçişi", "aşağılama koridoru" ve "ölüm yolu" olarak tanımlıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
TT

Hayatta kalma mücadelesi veren Gazzeliler, "ölüm yolu" deneyimlerini anlattı

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tahliye edilen Gazzeliler, bölgede açılan "güvenli koridoru", "hayatta kalma geçişi", "aşağılama koridoru" ve "ölüm yolu" olarak tanımlıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tahliye edilen Gazzeliler, bölgede açılan "güvenli koridoru", "hayatta kalma geçişi", "aşağılama koridoru" ve "ölüm yolu" olarak tanımlıyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

İzzeddin Ebu Ayşe 

Hoparlörden Arapça konuşan bir askerin sesi duyuldu:

Çabuk, çabuk... Tek sıra halinde.

Gazze'nin güney ve kuzey bölgelerini birbirine bağlayan Selahaddin Caddesi üzerinde İsrail ordusunun kurduğu askeri noktanın yakınında toplanan yerinden edilmiş insanlara sesleniyordu. 

İsrail'in Gazze Şehri'ne yönelik yoğun bombardımanından kaçan yerinden edilmiş insanlar, ellerinde beyaz bayraklar ile uzun bir sıra halinde durarak kendileriyle hoparlör aracılığıyla konuşan askerin talimatlarını dinliyordu.

Bu ses, "Herkes sola baksın. Kimlikleri tek tek kaldırın" diyordu. 

"Güvenli koridor"

Güneyden Selahaddin Caddesi üzerinde, bilhassa Gazze'nin son coğrafi sınırı olan Vadi Gazze'nin ardında, İsrail ordusu konumlanarak yolun her iki yanına birkaç metre uzanan büyük bir askeri kışla inşa eden İsrail ordusu, yolun ortasına bir kontrol noktası kurdu.

Artık sadece asfalt bir cadde olmayan yol, ordunun oluşturduğu kum tepeleri nedeniyle virajlı yollara dönüştü.

İki kişinin yan yana yürümesinin mümkün olmadığı bu şeritlerden, sadece birer kişi geçebiliyor.

Askeri kışlalarda tanklar yerinden edilmiş insanların yanında durarak namlularını bu insanlara doğrultuyor.

Kum tepelerinin üzerinde konuşlu durumdaki İsrail askerleri ise silahlarını etrafı dikenli tellerle sarılmış dar bir askeri kontrol noktasından geçen yerinden edilmiş insanlara doğrultuyor.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) belirttiğine göre, İsrail ordusunun "güvenli koridor"da kurduğu insansız kontrol noktalarında, yerinden edilenlerin yüzlerini tanıyabilen bir gözetleme sistemi kurulu. 

"Ölüm ve aşağılama yolu"

Kaçmaya geç karar veren ve İsrail'in Gazze Şehri'ni boşaltma talimatı verildiğinde bunlara yanıt vermeyen kişiler arasında Suzan Basal da vardı.

Yerleşim bölgesinin bombalanması sonucu, Gazze'nin kuzeyinden çok sayıda yaralı ve zorla yerinden edilmiş insanla birlikte ayrıldı. 

Selahaddin Caddesi üzerinden güneye yöneldiğini, ordunun belirlediği "güvenli koridor" güzergahını takip ettiğini belirten Suzan, "Bunun bir hayatta kalma yolu olduğunu düşünmüştüm. Ancak araçların yasaklandığı, 14 kilometreden fazla bir mesafede yalnızca yürümeye izin verilen bir 'aşağılama koridoru' ve 'ölüm yolu' olduğunu anladım" açıklamalarında bulundu. 

Suzan, Gazze Şeridi'ndeki Filistinli gazetecilerin ulaşabileceği en yakın noktaya, İsrail askeri kontrol noktasının yakınına ulaşan ve Independent Arabia'ya konuşan 20 kişiden biri. 

Gazze'nin kuzeyinden veya İsrail ordusunun deyimiyle "güvenli insani koridor"dan geçenler, burası için "hayatta kalma geçişi", "aşağılama koridoru" veya "ölüm yolu" ifadelerini kullanıyor. 

Verilen ifadeler, bazılarının İsrail askerleri tarafından taciz ve hakarete maruz kaldığını doğruluyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Verilen ifadeler, bazılarının İsrail askerleri tarafından taciz ve hakarete maruz kaldığını doğruluyor (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Suzan bu hususta, "Bombardımandan kaçanlar, binaların üzerinde tanklar, askerler ve keskin nişancılarla dolu yol boyunca beyaz bayraklar taşıyarak gruplar halinde yürüdü. Kontrol noktasında asker benden sıranın dışına çıkıp çantalarımı çamur yığınının üzerine koymamı istedi. Oradaki bir deliğe inmemi, bileğimdeki altınlar dahil olmak üzere tüm kıyafetlerimi, hatta iç çamaşırımı dahi çıkarmamı emretti. Bu durum en az bir saat sürdü. Bu sırada sözlü tacize uğradım. Ölüm tehdidi ile kıyafetlerimi çıkardım. Hava soğuktu. Herkesin önünde askerler bana Hamas veya Gazze Şeridi'ndeki durum hakkında hiçbir soru sormadı. Askerlerin emirlerine uymaktan başka seçeneğim yoktu" ifadelerini kullandı. 

Serbest bırakılması ardından ordunun izni olmadığı için çantalarını ve mücevherlerini almayarak yürüyüşüne devam ettiğini, tankların önüne yürüdüğünü anlatan Suzan, canını kurtarmak için insanlık dışı bir koridor üzerinde 14 kilometre yol kat ettiğini, yolculuğunun 10 saatten fazla sürdüğünü belirtti. 

Ateş

Yerinden edilen Tamer el-Acle ise keskin nişancılar tarafından ateşe tutulduğunu ifade etti.

Tankların yakınına varır varmaz, askeri araçların yerinden edilmiş insanların üzerine toprak atmaya başladığını, ardından bazı gençlerden insanların önünde tüm kıyafetlerini tamamen çıkarmalarının istendiğini bildirdi.

Acle, açıklamalarına şöyle devam etti:

Benden bir çukura inmemi istediler, sorguya çekildim ve ailemden koparıldım. Askerlerin akıbetini bilmediğim bir genci nasıl vurduklarını izledim. 6 kişiyi silah zoruyla İsrail bayrağı önünde diz çökmeye zorladılar. Bana kömüre dönmüş arabaların, harap olmuş sokakların üzerinden sarkan elektrik kablolarının ve kimliği belirsiz cesetlerin arasında yürümemi emrettiler. Darp edildim. Zira 'hayatta kalma geçişi', 'ölüm yolu'  olduğunu düşündüğüm bir koridordan aşağıya yürümeye karar verdim. Orası cehennemdi.

Gazze'nin kuzeyinden kaçanlardan biri, güvenli bölgelere vardığında tedavi altına alındı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)
Gazze'nin kuzeyinden kaçanlardan biri, güvenli bölgelere vardığında tedavi altına alındı (Meryem Ebu Dakka-Independent Arabia)

Acle, "Yerinden edilenmiş kişileri öldüren askerler, bu insanları hayalleri ya da hikayeleri olmayan birer sayı olarak görüyor. Çocukların çığlıklarını duydum, birçok ceset gördüm. Yerinden edilmiş insanlardan biri aşağı inip bir cesedi görmeye çalışırken askerler onu da vurdu, akıbetini bilmiyorum" diye konuştu.

"O yaşlı bir adam"

Söz konusu "aşağılama koridoru"ndan geçenlerden olan Kayid Hurma, "Torunlarımı, babaları ile birlikte dönüşümlü olarak taşıyorduk. Uzun mesafelerde bitkin bir şekilde, hiçbir ulaşım aracı olmadan, sırtımda çanta ile yürüdüm. 'Sen, çocuklu yaşlı adam. Onları bırak da gel' dediklerini duydum. Bir asker beni teftiş etti. Benden bir tankın yanında durmamı istedi ve bir ayağımı ve iki elimi havaya kaldırmamı emretti. Ailemden geri kalanlara yürümeye devam etmelerini, beni beklememelerini söyledi. O an kalbim sıkıştı. Beni öldüreceğini düşündüm. Ancak bana utanılacak davranışlarda bulundu. Benden pantolonumu çıkarmamı isteyerek müstehcen sorular sordu" ifadelerini kullandı. 

Bir saat sonra asker, Kayid Hurma'nın yoluna devam etmesine izin verdi, ancak cep telefonu ve çantasını geri vermedi.

Ailesinin nereye gittiğini bilmediğini belirten bu yaşlı adam, telefon numaralarını ezbere bilmediğini de ekliyor. 

İsrail'in yerinden edilenlerin yüzlerini gelişmiş bir teknolojik sistemle izlediğini söyleyen Kayid Hurma, askerlerin yerinden edilenler kuyruğundaki insanlara ateş açtığını, toplu infaz benzeri bir süreçte içlerinden bazılarını öldürdüğünü anlattı. 

Bu insanların kimlik kartlarını göstermeleri yönünde talimat aldıklarını aktaran Birleşmiş Milletler, İsrail'in güvenli yol üzerine kurduğu, aşağılama ve ölüm yoluna dönüşen askeri kontrol noktasında yüzleri tarayan teknolojik sistemin bulunduğunu da aktardı. 

Independent Arabia - Independent Türkçe



Suriye'deki yeni yönetimin lideri Faruk eş-Şara ile görüştü ve ulusal diyalog çağrısı yaptı

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)
TT

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Faruk eş-Şara ile görüştü ve ulusal diyalog çağrısı yaptı

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, bugün devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in iktidarının son yıllarında siyaset dışına itilen eski başkan yardımcısı Faruk eş-Şara ile bir araya geldi ve onu ulusal diyalog konferansına katılmaya davet etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Faruk'un kuzeni Mervan eş-Şara, “Ahmed eş-Şera Şam'a girdiği ilk günlerden itibaren Faruk eş-Şara'yı Şam'daki evinde ziyaret etti ve onu yakında düzenlenecek ulusal diyalog konferansına katılmaya çağırdı. Kuzenim Faruk bu daveti kollarını açarak kabul etti. Tesadüfe bakın ki kuzenim en son 2011 yılında Sahara Otel'de düzenlenen ulusal diyalog konferansına katılmıştı ve bundan sonra ilk kez önümüzdeki ulusal diyalog konferansına katılacak” ifadelerini kullandı.

Hdhh
Eski Suriye Devlet Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara şair Hadi Danyal ile birlikte (Facebook)

Faruk eş-Şara, yirmi yılı aşkın bir süre boyunca Suriye'nin dış politikasını şekillendiren ana sütunlardan biri oldu. Deneyimli siyasetçi, 1984 yılında merhum Devlet Başkanı Hafız Esed döneminde dışişleri bakanı olarak görev yaptı ve oğlu Beşşar 2000 yılında iktidara geldiğinde de bu görevde kaldı.

2006'da başkan yardımcısı olarak atandı ve Esed karşıtı protestoların patlak vermesinden aylar sonra 2011'de Şam'daki Sahara Otel'de düzenlenen ulusal diyalog konferansına başkanlık etti. Konferans sırasında eş-Şara çatışmaya siyasi bir çözüm bulunması çağrısında bulunan açıklamalar yaptı ve ardından uzun bir süre siyaset sahnesinden kayboldu.

Kuzeni, şimdi 86 yaşında olan Faruk eş-Şara'nın ‘ev hapsinde tutulduğunu, şoförü ve özel korumasının Esed rejiminden kaçma girişimini kolaylaştırmak suçlamasıyla hapse atıldığını ve geçen süre boyunca Şam'dan ayrılmasına izin verilmediğini’ söyledi.

Kdjkd
 (sağdan sola) Faris Buiz, Refik Hariri, Faruk eş-Şara, İlyas el-Heravi, Abdulhalim Haddam ve Gazi Kenan (Getty Images)

Mervan, “Kuzenimin sağlığı iyi ve şu anda Beşşar'ın 2000'den bugüne kadarki tüm yönetim dönemini anlatan bir kitap yayınlamaya hazırlanıyor” dedi.

Protestoların başlangıcından bu yana Faruk eş-Şara, mevcut rejime olan sadakati ile protestoların fitilinin ateşlendiği memleketi Dera'ya olan bağlılığı arasında kaldıktan sonra arabulucu rolü oynamayı teklif etti.

Cenaze törenlerinde ya da kişisel bir ziyaret sırasında nadiren görünmesi dışında 2011'den bu yana medya objektiflerinde ve resmi toplantılarda yer almadı.

Ailenin soyağacı tarihçisi olduğunu ifade eden Mervan, Ahmed ve Faruk eş-Şara'nın uzaktan akraba olduklarını belirterek şunları söyledi: “Biz aslında tek bir aileyiz. Ahmed eş-Şera'nın büyükbabasının erkek kardeşi Faruk'un teyzesiyle evli.”

Faruk eş-Şara, Esed'in protestolara yaklaşımıyla ilgili görüş ayrılıklarını kamuoyuna açıklayan tek yetkiliydi.

Aralık 2012'de Lübnan gazetesi el-Ahbar'a verdiği bir röportajda, Esed'in ‘nihai zafere ulaşana kadar olayları askeri yollarla çözme arzusunu gizlemediğini’ belirten Faruk eş-Şara, “Muhalifler savaşı askeri olarak çözemez. Güvenlik güçleri ile ordu birliklerinin yaptıkları da bir çözüm sağlamayacaktır” ifadelerini kullandı.

Krizi sona erdirecek bir geçiş dönemi üzerinde anlaşılması halinde Esed'in olası halefi olarak adı geçmişte defalarca gündeme gelen Faruk eş-Şara, bölge devletlerini ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerini kapsayan ‘tarihi bir çözüm’ çağrısında bulundu.

Faruk eş-Şara Temmuz 2013'te iktidardaki Baas Partisi'ndeki görevinden alındı. Yaklaşık 25 yıllık görev süresinin ardından Beşşar Esed'in iktidarı, 8 Aralık günü şafak vakti Ebu Muhammed el-Culani olarak bilinen Ahmed eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhalif grupların Şam'a girmesi ve devlet başkanının kaçmasıyla sona erdi.