Lübnan mültecilerden de elektrik ücreti alacak

Filistin kamplarından 20 milyon dolar elde etmek siyasi bir karar gerektiriyor.

Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)
Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)
TT

Lübnan mültecilerden de elektrik ücreti alacak

Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)
Bekaa bölgesindeki Bar Elias kasabasındaki bir kampta yerinden edilmiş Suriyeliler (AP)

Suriyelilerin Lübnan’a zorla göç ettirilmesinden ve sığınmacıların ülke genelinde ücretsiz elektrik alan yüzlerce kampa yayılmasından yaklaşık 12 yıl sonra ücretsiz elektrik kullanımı Lübnan kamuoyunda tartışma konusu oldu.

elektrik şebekesine yapılan saldırılar sonucunda Lübnan Elektrik Şirketi, bu hafta mülteci kamplarının elektrik tüketim değerlerinin kayıtlarını yayınlamaya başladı ve bunları toplamaları için ekiplerini gönderdi.

Bu kayıtlar, yaklaşık 1 yıl önce Lübnan’ın çeşitli bölgelerindeki bu kamplar için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile mutabakat ve koordinasyon içerisinde kurulmaya başlanan yaklaşık 900 elektronik sayacın okumalarıyla sınırlı. Geri kalan kamplara da sırasıyla sayaçlar kuruluyor.

Lübnanlı yetkililer, Filistin ve Suriye kamplarına elektrik sağlamanın devlete bıraktığı yüksek maliyetten sürekli şikayetçi. Ayrıca Lübnan’ın tüm bölgelerinde gıdalar da Lübnan’ın, başta kötü yönetim, yolsuzluk, israf, ağlara saldırılar ve zayıf tahsilat olmak üzere krizler içinde bocalayan sektörü geliştirme planını onaylamaması nedeniyle son yıllarda minimum seviyelere geriledi.

Ancak hükümet, elektrik sektörüne yönelik uygulanmaya başlanan yeni bir plana onay verdi ve günlük ilave elektrik arzı sağlanması karşılığında tarifenin artırılacağını kaydetti. Planda elektrik tüketim faturalarının hem Suriyeli hem de Filistinli mülteci kamplarından tahsil edilmesi öngörülüyor.

Lübnan Elektrik Şirketi Genel Müdürü Kemal el-Hayek, Suriyeli mülteci kamplarından elektrik tüketim değerlerinin toplanmaya başlanmasının, tüm Lübnan topraklarında ‘Elektrik temel bir metadır ve onu kullanan her kim olursa olsun bedelini ödemelidir’ sloganı altında sektörün reforme edilmesi sürecine girildiğini açıkladı. Hayek, sürecin Dünya Bankası ile benimsenen strateji çerçevesinde önemli bir adım olduğuna dikkat çekti. “Kamplara yönelik sayaçların kurulumu, kampların ve her bir kamptan sorumlu çavuşun yanı sıra mülk sahibinin kimliğini belirleyen UNHCR ile koordineli olarak gerçekleştirildi” diyen Hayek, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “UNHCR, mültecilere verdiği aylık tutarlara elektrik tüketiminin de dahil olması nedeniyle kampların faturalarını ödemeyeceğini, dolayısıyla faturaları mültecilerin ödemek zorunda kalacağını bildirdi” ifadelerini kullandı.

Hayek, “Güvenlik güçleri, faturaların tahsili konusunda kurum çalışanlarına destek verecek. Lübnanlı veya Suriyeli olsun ödemeyi yapmayan herkesin, aynıyla muamele kuralına göre elektriği kesilecek” diyerek, “Elektrik sektörüne yönelik acil durum planının uygulanmasından bu yana şirketin mali durumu önemli ölçüde iyileşti. Bu da uluslararası toplumun reform sürecine bağlı olma konusundaki ciddiyetini doğruluyor” şeklinde konuştu.

12 Filistin kampıyla ilgili olarak ise Hayek, “Lübnan güvenlik güçlerinin kamplara giremediği dikkate alındığında bu konu daha da karmaşık hale geliyor. Bu, özellikle UNRWA’nın kampların elektrik faturalarını ödemeyeceğini bize bildirmiş olması nedeniyle siyasi karar gerektiren bir sorun” dedi. Aynı şekilde “Filistin kampları, günde 4 saat elektrik karşılığında örgüte yıllık 20 milyon dolara mal oluyor” diyen Kemal el-Hayek, “Yaklaşık bir ay önce Bakanlar Kurulu’na Filistinli mülteci kamplarındaki elektrik tüketiminin toplanmasını sağlayacak entegre bir çözüm önerdik ve cevabını bekliyoruz” açıklamasında bulundu.

Öte yandan UNHCR Lübnan Sözcüsü Lisa Ebu Halid, “Yaygın inanışın aksine Suriyeli mülteciler de Lübnan’daki herkes gibi kira, elektrik, su ve atık toplama masraflarını ödüyor” dedi. Şarku’l Avsat’a konuşan Ebu Halid, “Lübnan genelindeki bir dizi gayri resmi kampta elektrik sayaçlarının kurulduğu görüldü. Mültecilerden, duruma göre sistematik olarak faturalarını çavuşa ya da ev sahibine ödemeleri isteniyor” şeklinde konuştu.

Lübnan Elektrik Şirketi tarafından yayınlanan bir yazılı açıklamada UNHCR’nin, yerinden edilmiş Suriyelilere ödenen toplam mali yardım miktarından elektrik tüketimine mali bir yüzde ayırdığını bildirdiğini açıkladı.

Kamu Güvenliği Genel Müdür Vekili Tümgeneral Elias el-Baysari, Lübnan’da yerinden edilen Suriyelilerin tahmini nüfusunun 2,1 milyon olduğunu belirtti. Ülke nüfusunun 5,5 milyon olduğu dikkate alınırsa kamu hizmetleri toplam nüfusa ek olarak yüzde 38 daha fazla insana ulaştırılıyor.



Ürdün ve Almanya, Gazze'ye konuşlandırılacak uluslararası gücün BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilmesi gerektiğini açıkladı

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (solda), Manama'da düzenlenen panelin başlangıcında Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile sohbet ediyor. (DPA)
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (solda), Manama'da düzenlenen panelin başlangıcında Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile sohbet ediyor. (DPA)
TT

Ürdün ve Almanya, Gazze'ye konuşlandırılacak uluslararası gücün BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilmesi gerektiğini açıkladı

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (solda), Manama'da düzenlenen panelin başlangıcında Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile sohbet ediyor. (DPA)
Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi (solda), Manama'da düzenlenen panelin başlangıcında Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile sohbet ediyor. (DPA)

Ürdün ve Almanya bugün, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes planı kapsamında Gazze Şeridi'ne konuşlandırılacak uluslararası gücün Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirilmesi gerektiğini açıkladı.

ABD Başkanı’nın önerisi, 10 Ekim'de Gazze Şeridi'nde ateşkesin başlamasına yol açtı. Trump'ın 20 maddelik planı, daha sonraki aşamada Gazze Şeridi'nde ‘konuşlandırılacak geçici bir uluslararası istikrar gücü’ kurulmasını ve bu gücün Gazze Şeridi'nde ‘mutabık kalınan Filistin polis gücüne eğitim ve destek sağlamasını’ öngörüyor.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, “Hepimiz, istikrar gücünün görevini etkili bir şekilde yerine getirebilmesi için BM Güvenlik Konseyi'nden yetki alması gerektiği konusunda hemfikiriz” dedi.

Safadi, Ürdün'ün bu güce asker göndermeyeceğini vurgulayarak, Amman'ın ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için ABD tarafından İsrail'in güneyinde kurulan merkeze katıldığını bildirdi.

Safadi, Bahreyn'in başkenti Manama'da düzenlenen Manama Diyalog Forumu sırasında Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile birlikte yaptığı açıklamada, Berlin'in Gazze Şeridi'ndeki uluslararası güce BM'den yetki verilmesini desteklediğini belirtti.

Wadephul, gücün ‘uluslararası hukukta açık bir desteğe ihtiyaç duyacağını’ belirterek, bunun ‘Gazze Şeridi'ne asker göndermeye istekli olabilecek ülkeler ve Filistinliler için büyük önem taşıdığını’ kabul etti. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya da bu güç için açık bir yetki verilmesini istiyor.

Ekim ayı sonunda Kahire'de yapılan toplantının ardından, El Fetih ve Hamas liderliğindeki Filistinli gruplar, ‘ateşkesi izlemek için kurulacak geçici uluslararası güçle ilgili BM kararının alınmasının önemini’ vurguladılar. Ancak, uluslararası güç konuşlandırma planı bazı eleştirilerle karşılandı. BM uzmanları geçen ay, bu gücün ‘Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkına aykırı olarak, İsrail işgalinin yerine ABD liderliğindeki bir işgal getireceği’ uyarısında bulundu.

BM barış güçleri, BM Güvenlik Konseyi'nin kararları uyarınca Güney Lübnan ve Suriye'nin Golan Tepeleri gibi Ortadoğu'nun bazı bölgelerinde konuşlandırılmış durumda.


Gazze Sağlık Bakanlığı: İsrail'in teslim ettiği cesetlerin çoğunun "erimiş veya kemik" olduğu belirtildi

Nasır Tıp Merkezi'ndeki bir çalışan, İsrail tarafından tutulan ve Han Yunus'a varışlarında esir değişim anlaşması kapsamında teslim edilen otuz Filistinli esirin cesedinden birinin ceset torbasının yanında dinleniyor (AFP)
Nasır Tıp Merkezi'ndeki bir çalışan, İsrail tarafından tutulan ve Han Yunus'a varışlarında esir değişim anlaşması kapsamında teslim edilen otuz Filistinli esirin cesedinden birinin ceset torbasının yanında dinleniyor (AFP)
TT

Gazze Sağlık Bakanlığı: İsrail'in teslim ettiği cesetlerin çoğunun "erimiş veya kemik" olduğu belirtildi

Nasır Tıp Merkezi'ndeki bir çalışan, İsrail tarafından tutulan ve Han Yunus'a varışlarında esir değişim anlaşması kapsamında teslim edilen otuz Filistinli esirin cesedinden birinin ceset torbasının yanında dinleniyor (AFP)
Nasır Tıp Merkezi'ndeki bir çalışan, İsrail tarafından tutulan ve Han Yunus'a varışlarında esir değişim anlaşması kapsamında teslim edilen otuz Filistinli esirin cesedinden birinin ceset torbasının yanında dinleniyor (AFP)

Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Münir el-Berş, "Dün teslim alınan otuz şehidin naaşları, serbest bırakılan gruplar arasında en ağır olanları" olduğunu vurguladı.

El-Berş bugün yaptığı açıklamada, "Cesetlerin çoğunun sadece kemiklerden oluştuğunu, bazılarının ise işkence ve kuma gömülme nedeniyle tanınmaz bir şekilde ve yüzlerinin tanınmaz hale geldiğini" söyledi. "İşgal güçleri, sahiplerine işkence edip infaz ettikten sonra bu cesetleri gömdüler ve daha sonra teslim edilmek üzere morglara götürdüler. Bu da yüzlerinin kaybolmasına ve çoğunun tamamen erimesine neden oldu" diyen el-Berş, "Bazı cesetlerin üzerinde giysi ve ayakkabı olduğunu, ancak bunların da belirsiz olduğunu, ailelerin bunları kullanarak onları teşhis edebileceğini" kaydetti.

El-Berş, "cesetlerin silah ateşi, işkence ve tankların altında ezilme nedeniyle parçalandığını" ifade etti. Yeni cenazelere de daha önce uygulanan prosedürlerin uygulanacağını ve ailelere cenazeleri görme fırsatı verileceğini belirtti.

"Gazze'deki ateşkesten bu yana serbest bırakılan 255 cenazeden 75'inin aileleri tarafından teşhis edildiğini, 120 kimliği belirlenemeyen şehidin ise defnedildiğini" söyledi.

  İsrail'in elinde bulunan ve esir değişim anlaşması kapsamında serbest bırakılan 30 Filistinli tutsağın ceset torbaları Han Yunus'a ulaşırken, Nasır Tıp Merkezi personeli ceset torbalarını çıkarıyor (AFP).İsrail'in elinde bulunan ve esir değişim anlaşması kapsamında serbest bırakılan 30 Filistinli tutsağın ceset torbaları Han Yunus'a ulaşırken, Nasır Tıp Merkezi personeli ceset torbalarını çıkarıyor (AFP).

İsrail ordusu, Hamas ile 11 Ekim'de varılan esir takası anlaşması kapsamında dün 30 Filistinlinin cenazesini teslim etti.

Benzer bir gelişmede, Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde İsrail ateşi sonucu iki Filistinli hayatını kaybetti, bir kişi de yaralandı. Nuseyrat'taki el-Avde Hastanesi bugün yaptığı açıklamada, son 24 saat içinde el-Zehra kasabası sakinleri tarafından kurtarılan bir şehidin cenazesinin yanı sıra, Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc mülteci kampının doğusunda İsrail ateşiyle yaralanan bir Filistinlinin de kendilerine ulaştığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Haber Ajansından (WAFA) aktardığına göre Gazze Şehri'nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi'nde dün işgalcilerin kurşunlarıyla yaralanan bir vatandaş şehit oldu.


Gazze'de patlamamış mühimmat ölümcül tehdit oluşturuyor

Gazze Şeridi (AFP)
Gazze Şeridi (AFP)
TT

Gazze'de patlamamış mühimmat ölümcül tehdit oluşturuyor

Gazze Şeridi (AFP)
Gazze Şeridi (AFP)

Mu'in el-Hatu, Gazze Şeridi'ndeki yıkılmış evinde hâlâ saplanmış, duvarları delmiş ama patlamamış bir mermiye bakıyor. Yetkililer mermiyi çıkaramadıklarını söylerken, merminin her an patlayacağı korkusuyla yaşıyor.

Enkazın ortasında, savaştan iki yıl sonra İsrail bombardımanında geride kalan tonlarca patlamamış mühimmat, bölge sakinleri, özellikle de çocuklar için sürekli bir tehdit oluşturuyor.

AFP'nin Gazze'de yakaladığı görüntülerde, patlamamış mühimmatların yanında oynayan ve gülümseyen çocuklar görülüyor. Bu bombaların çoğu hâlâ öldürücü veya ağır yaralayıcı nitelikte.

Muhammed Nur, hastane yatağının yanında, kötü şekilde sarılmış bedenleri bandajlarla kaplı iki çocuğunun yanında oturuyor ve savaştan kalma patlamamış mühimmatlar yüzünden nasıl yaralandıklarını anlatıyor.

Muhammed şöyle diyor: "Çadırları kuruyorduk, çocuklar odun, naylon ve karton toplamaya gittiler. Çadırdan yaklaşık on metre uzaklaştılar ve çocuklar aniden havaya fırladı, her biri farklı bir yerden asılı kaldı."  

İki çocuk hastane yataklarında sessizce yatıyor, düşüncelere dalmış, şokta gibi görünüyorlar.

"Oynuyorlardı"

Altı yaşındaki Yahya, Şifa Hastanesi yakınlarında patlamamış bir mermiyle vurulduktan sonra gözleri kapalı, hareketsiz yatıyor. Neredeyse tamamen bandajlarla kaplı olan çocuk, patlamada sağ elini kaybetti.

Yanında oturan ve saçlarını okşayan büyükbabası, "İsrail güçlerinin geride bıraktığı patlamamış mühimmattı. Evin yakınındaydılar" diye açıklıyor. "Bunlar çocuk. Bunu hak etmek için ne yaptılar? Oyun oynuyorlardı ve aniden bir patlama duyduk" diye belirtiyor.

Handicap International adlı STK, patlamamış mühimmatın "büyük" bir risk oluşturduğunu belirterek, İsrail'in savaşın başlangıcından bu yana Gazze'ye yaklaşık 70 bin ton patlayıcı attığını ifade etti.

Birleşmiş Milletler Mayın Eylem Servisi, ocak ayında, İsrail'in Gazze'ye attığı mühimmatın "yüzde 5 ila 10'unun" patlamadığını tahmininde bulundu.

BM değerlendirmesinin yayınlanmasının ardından çatışmalar devam etti ve İsrail ordusu, Hamas ile ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden sonrası da dahil olmak üzere, daha fazla bomba attı.

UNICEF'in Filistin topraklarındaki sözcüsü Jonathan Crickx, "Bu tür mühimmat nedeniyle yaralanan veya ölen çocukların sayısına dair kesin rakamlar elde etmek son derece zor" dedi.

"Son ateşkesin ardından, özellikle Gazze Şehri'nde en az 8 çocuğun savaş kalıntılarından kaynaklanan patlayıcılar nedeniyle ağır yaralandığı raporlarını aldık" diyen UNICEF'in halk arasında farkındalık yaratmak için çalıştığını ifade etti.

 "Kime şikayette bulunabilirim?"

"Bu füzenin kaldırılmasını istiyorum ki evimi brandayla örtebileyim ve içinde yaşayabileyim," diyor Mu'in el-Hatu, evinin duvarlarına yerleştirilmiş yaklaşık bir tonluk bombaya bakarak.

"Sivil Savunma'ya gittim, bunun onların sorumluluğu olmadığını söylediler. Belediyeye gittim, bunun onların işi olmadığını söylediler. Kime gideyim? Kime şikayette bulunayım?" diye yüksek sesle düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Birleşmiş Milletler Mayın Eylem Servisi (UNMAS), ateşkes yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra teknik uzmanlık taleplerinin "keskin bir şekilde arttığını" ve servisin "bir dizi insani görev için" çağrıldığını doğruladı.

Bu bağlamda, İngiltere perşembe günü Gazze'deki kara mayınlarının ve patlamamış mühimmatın temizlenmesi çalışmalarını desteklemek için dört milyon sterlin hibe edeceğini ve böylece Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılabileceğini duyurdu.

Ancak İsrail ordusu henüz Gazze Şeridi'ne herhangi bir patlayıcı mühimmat imha ekipmanının girmesine henüz izin vermedi.