Fizikte büyük atılım: "Dolaşık" moleküller kuantum hesaplamaya yaradı

Araştırma, kuantum bilimi için moleküllerin uygun bir araç olabileceğini gösteren kilit bir adım

(Reuters)
(Reuters)
TT

Fizikte büyük atılım: "Dolaşık" moleküller kuantum hesaplamaya yaradı

(Reuters)
(Reuters)

Bilim insanları, molekülleri birbirlerinden kilometrelerce uzakta olsalar bile birbirleriyle eşzamanlı olarak etkileşime girmelerini sağlayan tuhaf ve özel duruma bağlayarak kuantum hesaplamayı ilerletebilecek bir buluşa imza attı.

Kuantum bilgisayarlar bazı problemleri geleneksel bilgisayarlardan çok daha hızlı çözebilir çünkü aynı anda çok sayıda paralel hesaplamayı büyük bir hızla gerçekleştirebiliyor.

Klasik bir bilgisayar biti 0 veya 1 değerini alırken, kuantum bitleri yani kübitler aynı anda 0 ve 1'in süperpozisyonunda olabilir ve bu da aynı anda çok çeşitli hesaplamaların yapılmasına olanak tanır.

Bu bilgisayarlar, evrenin zıt uçlarında yer alsalar bile parçacıkların eşzamanlı olarak etkileşime girdikleri kuantum fiziği olgusu "dolanıklık"tan yararlanıyor. Fizikçi Albert Einstein bu özel durumu "uzak mesafedeki ürkütücü eylem" diye tanımlamıştı. 

Dolanıklık, iki parçacığın birbiriyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı hale gelmesiyle gerçekleşir, böylece bir parçacık diğer parçacıktan ışık yılı uzakta olsa bile bu bağlantı devam eder.

Kuantum dolanıklığındaki ilerlemeler, davranışlarının simüle edilmesi zor olan karmaşık sistemlerin bilgisayar modellerinin geliştirilmesini ve geleneksel muadillerinden daha hızlı ölçüm yapan kuantum sensörlerinin yapılmasını sağlayabilir.

Ancak kontrol edilebilir kuantum dolanıklığı elde etmek hâlâ bir zorluk olmaya devam ediyor.

Bu, araştırmacıların kübit oluşturmak için hangi platformun (birkaç örnek vermek gerekirse iyonlar, fotonlar veya atomlar) en iyisi olduğuna dair hâlâ emin olmamalarından kaynaklanıyor.

Science adlı bilimsel dergide yayımlanan yeni çalışma, ilk kez tek moleküllerin dikkatlice manipüle edilerek, birbirine bağlanmış kuantum durumlarına dönüştürülebileceğini gösterdi.

ABD'deki Princeton Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Yukai Lu, "Yani pratik anlamda bu, kuantum bilgisini depolamanın ve işlemenin yeni yolları olduğu anlamına geliyor" dedi.

Moleküller atomlardan daha fazla şekilde etkileşime girebildiğinden, araştırmacılar dolaşıklıklarının karmaşık sistemlerin simülasyonu gibi bazı uygulamalar için çok uygun olabileceğini söylüyor.

Örneğin, bir molekül birden fazla modda titreşebilir ve dönebilir; bu modların ikisi bir kübiti kodlamak için kullanılabilir.

Ancak molekülleri kuantum hesaplama için cazip kılan serbestlik dereceleri, laboratuvar ortamlarında kontrol edilmelerini zorlaştırıyor.

Son çalışmada bilim insanları, ultra soğuk derecelere kadar molekülleri soğutmak için lazer kullanımı da dahil kuantum mekaniğinin ön plana çıktığı birkaç dikkatli yaklaşım kullanarak bu zorlukların üstesinden geldi.

Daha sonra araştırmacılar, ultra küçük molekülleri manipüle etmek için kullanılan mikrodalga atışları ve "optik cımbızlar" yardımıyla, tek moleküllerin birbirleriyle uyumlu bir şekilde etkileşime girmesini ve dolaşık hale gelmesini sağlayabildi.

Araştırmacılar böyle bir dolaşıklığın hem kuantum hesaplama hem de karmaşık sistemlerin simülasyonu için yapıtaşı olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Lawrence Cheuk, "Kuantum bilimi için molekülleri kullanmak yeni bir sınır ve isteğe bağlı dolaşıklığı kanıtlamamız, moleküllerin kuantum bilimi için uygun bir araç olarak kullanılabileceğini göstermede önemli bir adım" dedi.

Independent Türkçe 



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging