Hamas, Lübnan'daki Filistin kamplarında popülaritesini artırmaya çalışıyor

Hamas, Aksa Tufanı İzcileri ile gençleri etkilemeye çalışıyor.

Lübnan ordusu geçen yaz, Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Mülteci Kampı’nın girişinde, Filistinli gruplar arasında yaşanan çatışmalar sırasında geniş önlemler aldı. (AFP)
Lübnan ordusu geçen yaz, Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Mülteci Kampı’nın girişinde, Filistinli gruplar arasında yaşanan çatışmalar sırasında geniş önlemler aldı. (AFP)
TT

Hamas, Lübnan'daki Filistin kamplarında popülaritesini artırmaya çalışıyor

Lübnan ordusu geçen yaz, Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Mülteci Kampı’nın girişinde, Filistinli gruplar arasında yaşanan çatışmalar sırasında geniş önlemler aldı. (AFP)
Lübnan ordusu geçen yaz, Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Mülteci Kampı’nın girişinde, Filistinli gruplar arasında yaşanan çatışmalar sırasında geniş önlemler aldı. (AFP)

Lübnan'daki Filistinli yetkililer, Hamas'ın Gazze'deki savaştan faydalanarak Aksa Tufanı İzcileri adını verdiği yeni yapılanmayla Lübnan'daki Filistin kamplarında popülaritesini artırmaya çalıştığını duyurdu. Bu girişim, özellikle Lübnan'da en etkili Filistinli grup olarak görülen el-Fetih Hareketi’nin etki alanını ele geçirmeyi hedefliyor.

El Fetih'e yakın Filistinli kaynaklar, Hamas'ın 7 Ekim'den bu yana büyük bir sempati kazandığını ve bu durumu kamplardaki popülaritesini artırmak için kullanmak istediği görüşünde. Bu nedenle, El-Aksa Tufanı İzcileri’nin asıl amacının, ‘başta gençler olmak üzere herkesi kendilerine çekerek onları önce fikri sonra askeri olarak eğitip Hamas için bir askeri güç oluşturmak’ olduğunu ifade ediyorlar.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre kaynaklar şu açıklamada bulundu:

“Hamas'ın popülaritesinin arttığı şüphesiz ancak kamplarda daha fazla alana yayıldıklarına dair bir gözlemimiz yok. Bu yüzden henüz bir hüküm vermek için erken olabilir. Şu an için kamplardaki insanlar Hamas'a duygusal ve manevi destek vermeye devam ediyorlar.”

Kaynaklar ayrıca bu durumun el-Fetih Hareketi’ni etkilemeyeceğini vurguladı.

Hamas geçen haftanın başlarında gençleri Aksa Tufanı İzcileri hareketine katılmaya çağırdı. Hareket çağrı hakkında şunları söyledi:

"Bu proje Lübnanla bağlantılı ve yalnızca daha fazla savaşçı toplamayı değil, birden fazla alanda aktif olan daha fazla kişiyi Hamas'a dahil etmeyi amaçlıyor."

Lübnan'daki Filistin kamplarının kalabalık mahallelerinde, 7 Ekim'den bu yana yeni gelişmeler gözlemleniyor. Özellikle hareketin doğrudan etkisi altında olmayan bölgelerde çokça Hamas bayrakları görülmeye başlandı.

Lübnan Ortak Filistin Çalışma Komitesi üyesi Gassan Ayub, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Hamas'ın Aksa Tufanı İzcileri oluşumunu 'ani ve plansız bir hareket" olarak nitelendirerek şunları söyledi:

“Hareketin Gazze'ye yönelik saldırganlığa nasıl yatırım yapabileceği konusunda bir acelesi var. Öncelik saldırganlığı durdurarak Filistinlilerin kanının akmasını engellemek iken insanları nasıl istihdam edeceğinizi konuşmak ve bu konuda çalışmak mantıksız.

Fetih ve Hamas arasında, özellikle Hamas'ın Gazze'de darbe yaparak bölgeyi kontrol altına almasından sonra artan rekabet, Gazze'deki askeri operasyonlar ve saldırılar sona erdikten sonra daha da artacaktır.”

Diğer yandan, Stratejik Çalışmalar ve İnsan Kaynakları Geliştirme Merkezi Direktörü Filistinli araştırmacı Hişam Debsi, Hamas'ınAksa Tufanı İzcileri adı altında kurduğu milis yapılanmayı, özellikle şiddet eylemleri ve savaştaki başarılarıyla gençlerin ilgisini çekmek amacıyla kullandığını vurguladı. Debsi'ye göre Hamas bu hamleyle Lübnan'daki mülteci kamplarında saha gücü olarak öne çıkmayı hedefliyor. Ancak başka kaynaklara göre Hamas, tüm kampları kontrol altına alma kapasitesine sahip olmasına rağmen, şu an böyle bir adım atmayı tercih etmiyor.

Debsi, Aksa Tufanı İzcileri' yapılanmasının, doğrudan aktif bir savaş cephesine dönüşmeyen ve bu nedenle kendisine karşı bir hayal kırıklığı yaratan Hizbullah tarafından desteklendiği görüşünde. Bu destekle Hizbullah, Hamas'ın kendilerine karşı duyduğu hayal kırıklığını gidermeye çalışıyor.

Aksa Tufanı İzcileri’nin kurulduğunun duyurulması, Lübnan'da bu oluşuma karşı bir kampanyayı da beraberinde getirdi. Hamas'ın dağıttığı açıklamada amaçlarının savaşçıları bir araya toplamak olduğu açıkça görülüyordu. Ancak hareket, bu kampanyaya bağlantılı olarak herhangi bir siyasi amacının olmayıp hedefinin 7 Ekim'den sonra harekete katılma yönündeki büyük talebi karşılamak olduğunu yineledi.

Lübnan Merkezi İstatistik Bürosu ve Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'na göre, Lübnan'da yaklaşık 230 bin Filistinli mülteci yaşıyor. Bu mülteciler, ülkenin çeşitli bölgelerinde 12 mülteci kampında ikamet ediyorlar. UNRWA, yaklaşık 11 yıl önce yaptığı nüfus sayımında, Lübnan'da 449 bini kayıtlı olmak üzere 483 binden fazla Filistinli mültecinin varlığını doğrulamıştı.



Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor

Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
TT

Hamas'ın Gazze Şeridi'nden çıkarılması konusundaki belirsizlik ve anlaşmazlıklar müzakereleri zorlaştırıyor

Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)
Hamas üyeleri Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta esirleri Kızılhaç temsilcilerine teslim etmeye hazırlanıyor. (Arşiv - Reuters)

Hamas'ın Gazze Şeridi'nin gelecekteki yönetiminden çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin belirsizlik ve kafa karışıklığı, özellikle de hareketin Washington'un kendisiyle doğrudan müzakerelerde siyaset sahnesinden çıkarılmasını istemediği yönündeki iddialarının ardından artıyor. Ancak konu hakkında bilgi sahibi bir Mısırlı kaynak Şarku’l Avsat'a, “Mısır ve Katar'daki arabulucuların sürecin karmaşıklığına rağmen durumla başa çıkabilecek kabiliyete sahip olduklarını” söyledi.

Hamas liderlerinden Tahir en-Nunu pazar günü Reuters'a yaptığı açıklamada, Hamas liderleri ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında birkaç toplantı yapıldığını doğruladı.

En-Nunu, “Doha'da çifte vatandaşlığa sahip bir esirin serbest bırakılmasına odaklanan birkaç toplantı yapıldı. Filistin halkının çıkarları doğrultusunda olumlu ve büyük bir esneklikle hareket ettik” ifadelerini kullandı.

En-Nunu, Hamas temsilcileriyle gerçekleştirilen diyalog oturumlarında ABD tarafının Hamas'ın Filistin siyasi sahnesinden çıkarılmasını önermediğini belirtti.

Bu gelişme, Hamas'ın daha önce Mısır ve Katar'daki arabuluculara savaştan sonra Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmeyi kabul ettiğini bildirmesine rağmen yaşandı.

Söz konusu gelişme aynı zamanda dün Katar'ın başkenti Doha'da Gazze'de ateşkes anlaşmasına ilişkin yeni tur müzakerelerin başlamasıyla aynı zamana denk geldi. Anlaşmanın ilk aşaması 1 Mart'ta sona ererken İsrail savaşın sona ermesi anlamına gelen ikinci aşamaya geçmeyi reddetti.

İsrail, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki varlığını tamamen sona erdirmekte ısrar ederken, Hamas sadece iktidarı devretmeyi kabul ediyor, ancak Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Filistin topraklarında işgale karşı direnmeye devam etme hakkını koruyor.

xsdfrgt
Savaş sırasında güneye doğru yerlerinden edilen Filistinliler geçtiğimiz ocak ayında Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine geri dönüyor. (Reuters)

Konuyla ilgili bilgi sahibi Mısırlı bir kaynak, “Washington'un Hamas ile doğrudan müzakerelere başlaması ateşkes görüşmelerine kesinlikle gölge düşürdü. Buradan çıkan sinyaller, ABD'nin on yıllardır terör örgütü olarak sınıflandırdığı harekete karşı tutumunu değiştirdiğini gösterdi” dedi.

Ancak kaynak, ‘buna rağmen Mısır ve Katar'daki arabulucuların en başından beri varılan mutabakata göre ateşkesin uygulanmasına devam ettiklerini, bunun da nihayetinde Hamas'ın Gazze Şeridi'nin yönetimine katılmayacağını öngördüğünü ve hareketin arabuluculara ilettiği ve değişmeyen pozisyonunun bu olduğunu’ belirtti.

Kaynak, ‘değişkenlerin ve çelişkili sinyallerin müzakerelerin karmaşıklığını arttırdığını ve bunlarla başa çıkmak için daha fazla çaba gerektirdiğini, ancak Mısır ve Katar'ın durumu çözme ve bununla başa çıkma yeteneğine sahip olduğunu’ vurguladı.

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Halid Ukkaşe ise Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Washington'un Hamas'la doğrudan müzakerelere başlamasının ardından İsrail ile ABD arasında bir çatışma durumu ortaya çıktı. Zira bundan önce iki tarafın Hamas'a karşı tutumları tamamen uyumluydu. Ancak şimdi Washington'un, Hamas'ın elindeki Amerikalı esirlerin serbest bırakılması için tutumunda bir değişiklik yaptığı görülüyor.”

Ukkaşe sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem İsrail hem de ABD şimdi birbirleriyle çelişen tutumları nedeniyle birbirlerini suçluyor; bu da kesinlikle ateşkes görüşmelerine yansıyan bir kargaşa durumu yarattı. Ancak iyi olan husus, Kahire'nin Hamas'ın Gazze Şeridi'ni yönetmekten uzaklaştırılması önerisi üzerinde Arapların mutabık olması ve Mısır ve Katar'daki arabulucuların müzakereler sırasında buna güveniyor olması.”

Mısır Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Enformasyon Servisi geçtiğimiz kasım ayında, El Fetih ve Hamas temsilcilerinin Kahire'de yapılan bir toplantıda Gazze Şeridi'nin savaş sonrası yönetimine ilişkin Mısır'ın önerisini kabul ettiklerini duyurdu.

Mısır'ın önerisi, Gazze Şeridi için ‘Gazze Şeridi Halkını Destekleme Topluluğu Komitesi’ adında bir idari organ kurulmasını ve bu organın sivil işlerin idaresinden, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere insani yardım sağlamaktan, Refah Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasından ve İsrail askeri operasyonlarında yıkılan yerlerin yeniden inşasına başlanmasından sorumlu olmasını öngörüyor.

Suudi siyasi analist Muhammed el-Harbi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Kahire'de kısa süre önce düzenlenen Olağanüstü Arap Birliği Zirvesi’nde Mısır tarafından sunulan ve Gazze Şeridi'ni bir sonraki aşamada Arap desteği ve Filistin şemsiyesi altında yönetecek bağımsız bir komitenin kurulmasını içeren planın onaylandığı açıklandı” dedi.

El-Harbi şöyle devam etti: “Hamas ile ABD arasındaki müzakereler sırasında söylenenler ya da yapılanlar normal. Müzakereler sırasında doğal manevralar gerçekleşir ve her iki taraf da mümkün olan azami menfaati elde etmek için meseleleri çözmeyi sonuna kadar erteler.”

Geçtiğimiz şubat ayında Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt Hamas'a Gazze Şeridi'ni yönetmekten çekilmesi çağrısında bulunmuş ve bu çağrı Arap ülkeleri tarafından Filistin halkının menfaatine olduğu gerekçesiyle desteklenmişti.

Washington'daki Ortadoğu Çalışmaları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Hasan Muneymine ise “Hamas ile ABD'nin rehine işlerinden sorumlu özel temsilcisi Adam Boehler arasında gerçekleşen görüşmeleri ‘Washington ile Hamas arasında müzakereler’ olarak adlandırmanın yanlış olduğunu” söyledi.

Muneymine Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Boehler'in tek bir dosya ile görevlendirildiğini, bunun da rehine dosyası olduğunu, dolayısıyla bu dosyanın tamamlanması ve esirlerin serbest bırakılması için Hamas ile iletişim kurma yetkisine sahip olduğunu, Hamas'ın geleceği ya da ateşkesin geleceği hakkında konuşma yetkisine sahip olmadığını” belirtti.

Hamas'ın durumu istismar etmek ve taleplerini elde etmek için çalıştığını vurgulayan Muneymine, “Ancak Boehler'in elinde hiçbir şey yok. Dolayısıyla Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki siyasi sahneden çekilmesini önermediğine ya da bunu Washington'dan gelen bir pozisyona dönüştürmediğine güvenilemez” ifadelerini kullandı.