Hak örgütleri: 8 binden fazla Filistinli, İsrail hapishanelerinde tutuluyor

"Gazze'deki hastanelerde sakat çocuk sayısı çok yüksek"

Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'nde doktorlar, İsrail bombardımanı altında yaralıları tedavi ediyor (Reuters)
Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'nde doktorlar, İsrail bombardımanı altında yaralıları tedavi ediyor (Reuters)
TT

Hak örgütleri: 8 binden fazla Filistinli, İsrail hapishanelerinde tutuluyor

Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'nde doktorlar, İsrail bombardımanı altında yaralıları tedavi ediyor (Reuters)
Han Yunus'taki Nasser Hastanesi'nde doktorlar, İsrail bombardımanı altında yaralıları tedavi ediyor (Reuters)

Hak örgütleri, İsrail'deki hapishanelerde en az 8 bin Filistinli mahkumun tutulduğunu bildirdi. 

Batı Şeria merkezli hak örgütü Addameer, 123 kadının da aralarında yer aldığı söz konusu mahkumlarının yüzlercesinin eskiden Gazze'de yaşayan kişiler olduğunu aktardı. 

Filistinli Mahkumlar Grubu ise yaklaşık 8 bin 300 Filistinlinin İsrail hapishanelerinde tutulduğunu bildirdi.

Addameer'le çalışan avukat Tala Nasır, mahkumların neredeyse yüzde 80'inin "idari tutukluluk" kapsamında hapiste alıkonduğunu savundu. 

Tel Aviv yönetimi, "idari tutukluluk" uygulaması kapsamında, işgal ettiği topraklarda yakaladığı Filistinlileri, kendilerine hiçbir resmi suçlama yöneltmeden hapse atabiliyor. Filistinliler, haklarındaki hukuki suçlamaları öğrenemeden ve kendilerini savunma hakkından mahrum şekilde 6 aya kadar hapis yatabiliyor. 

Hamas ve İsrail yetkilileri, Mısır'da ikinci bir ateşkes ve rehin takası için görüşmeleri sürdürüyor. 

Çatışmalarda 24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste, 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı.

Filistinli Mahkumlar Grubu, İsrail Hapishane İdaresi'nin rakamlarına dayanarak, bu takas kapsamında salıverilen 14 ila 17 yaşındaki Filistinli mahkumların çoğunun sorgulama için karakola götürüldüğünü ve "idari tutukluluk" kararıyla hapse atıldığını iddia etti.

Birleşmiş Milletler'den iki hafta önce yapılan açıklamada, son iki ayda İsrail hapishanelerinde tutulan 6 Filistinlinin öldüğü bildirilmişti. 

Avukat Nasır, bu mahkumların hiçbirinin hastalığı olmadığını belirtirken, otopsi raporunda bir Filistinlinin öldürülmeden önce dövüldüğüne dair bulgular tespit edildiğini savundu.

İsrailli yetkililerse tüm mahkumların hukuka uygun şekilde hapiste tutulduğunu savunmuş ve ölümlerle ilgili inceleme başlatıldığını bildirmişti. 

"Sakat çocuk sayısı çok yüksek"

Öte yandan İsviçre merkezli sivil toplum kuruluşu (STK) Sınır Tanımayan Doktorlar'la (MSF) çalışan Avustralyalı acil servis hekimi Natalie Thurtle, Gazze'de "öldürülen ya da hayat boyu sakat kalan çocuk sayısının çok yüksek olduğunu" belirtti.

Thurtle, Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'a, çatışmalar nedeniyle her gün yüzlerce kişinin hastanelere kaldırıldığını fakat kapasitenin tamamen dolduğunu ve halkın saklanabileceği güvenli yer kalmadığını söyledi.  

MSF'nin Gazze'deki tıp ekibinin lideri Chris Hook da salı günkü açıklamasında, Han Yunus kentindeki Nasser Hastanesi'nde doktorların "kurtulma şansı olmayan çocukları tedavi etmek için ölü çocukların cesetlerinin üzerinden geçerek hareket edebildiğini" belirtmişti.  



İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama

Kudüs (DPA)
Kudüs (DPA)
TT

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama

Kudüs (DPA)
Kudüs (DPA)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bin 200'den fazla yerleşimcinin eşliğinde işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın avlularına baskın düzenledi. Bu hareket ‘provokasyon’ ve kutsal mekandaki tarihi ve yasal statükonun bariz bir ihlali olarak nitelendirildi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail işgal hükümeti yetkilileri tarafından tekrarlanan bu ihlallerin bölgedeki çatışmayı körüklediği uyarısında bulunarak, Suudi Arabistan’ın bu uygulamaları ‘en güçlü şekilde’ kınadığını ifade etti.

Suudi Arabistan, uluslararası topluma ‘barış çabalarını baltalayan ve uluslararası yasa ve normları ihlal eden bu ihlalleri durdurmak için derhal harekete geçme’ çağrısını yineledi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı resmî açıklamada, ‘yaşananların Mescid-i Aksa’daki statükonun ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu’ vurgulayarak, Mescid-i Aksa'ya yapılan baskını kınadı. Açıklamada ayrıca, ‘144 dönümlük alanıyla Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara özel bir ibadet yeri olduğu ve İsrail'in bunun üzerinde hiçbir egemenliği olmadığı’ vurgulandı.

Filistin Devleti Başkanlığı, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya girmesini şiddetle kınadığını ifade ederek, “Bu provokatif davranış, İsrail hükümetinin gerginliği artırma politikalarını sürdürme konusundaki ısrarını yansıtmakta ve aşırılık yanlısı doğasını teyit etmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Filistin Devleti Başkanlığı, ABD liderliğindeki uluslararası topluma, ‘tekrarlanan bu ihlalleri durdurma ve İsrail'i uluslararası sözleşmeleri ihlalinden dolayı sorumlu tutma’ çağrısında bulundu.

zdfgth
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Ben-Gvir liderliğindeki bin 251 yerleşimcinin bu sabah Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini, işgal güçlerinin yoğun koruması altında avlularında Talmud ritüelleri gerçekleştirdiğini ve mescidin kutsallığına karşı ‘sistematik saldırganlık’ olarak tanımladığı eylemin tekrarlandığını bildirdi.

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) saldırıyı kınayarak, bunu ‘Müslümanların duygularına yönelik ciddi bir provokasyon ve Haşimilerin Kudüs'teki kutsal mekânlar üzerindeki himayesinin ihlali’ olarak nitelendirdi. Ayrı ayrı yapılan açıklamalarda, bu tür uygulamaların tansiyonu yükselttiği ve sükûnet ve istikrarı sağlamaya yönelik tüm çabaları baltaladığı vurgulandı.

Bu gelişmeler, uluslararası hukuka göre 1967'den beri işgal altındaki Filistin topraklarının bir parçası olan ve tanınmış uluslararası anlaşmalar uyarınca Ürdün'ün himayesi altında bulunan Mescid-i Aksa'ya yönelik devam eden saldırıların sonuçlarına karşı tekrarlanan uyarıların ardından geldi.