İsrail Gazze’de üçüncü aşamaya hazırlanıyor

Sahada infaz haberleri ortaya çıkarken, bir yandan da savaşın altında kıtlık uyarıları geliyor

23 Aralık 2023’te Gazze Şeridi sınırına doğru hareket eden bir İsrail tankı (AP)
23 Aralık 2023’te Gazze Şeridi sınırına doğru hareket eden bir İsrail tankı (AP)
TT

İsrail Gazze’de üçüncü aşamaya hazırlanıyor

23 Aralık 2023’te Gazze Şeridi sınırına doğru hareket eden bir İsrail tankı (AP)
23 Aralık 2023’te Gazze Şeridi sınırına doğru hareket eden bir İsrail tankı (AP)

Savaşta sınırlı kara operasyonlarına odaklanan yeni bir aşamaya geçmeye hazırlanan İsrail, Gazze Şeridi’ndeki bazı bölgelere kara saldırısını derinleştirip diğer bölgelerden çekilirken, hava bombardımanının yoğunluğunu da azalttı.

İsrail işgal ordusundaki yedek Tümgeneral Amos Yadlin, İsrail’in yakında Gazze Şeridi’ndeki savaşta sınırlı kara operasyonlarına odaklanan yeni bir aşamaya geçeceğini söyledi. Bu sırada İsrail gazetesi Haaretz, ordunun üçüncü aşama için konuşlanma sürecine başladığını ve bazı yedek askerleri terhis etmeyi planladığını bildirdi. Savaşın üçüncü aşaması, ‘cerrahi’ operasyonlara odaklanıyor ve Gazze Şeridi’nde bir tampon bölge oluşturulmasını içeriyor.

Kesin bir tarih verilmese de İsrail ordusunun önümüzdeki ocak ayında resmi olarak bu aşamaya geçmesi bekleniyor. Ordu, bu operasyona hazırlanmak üzere bazı bölgelere girerken bazı bölgelerden çekildi. Filistinli gruplardan saha kaynakları, ordunun En-Nasr, Eş-Şucaiye ve Ez-Zeytun mahallelerindeki belirli bölgelerden çekildiğini ve Tel el-Hava Mahallesi, Cibaliye Mülteci Kampı ve Beyt Lahya’yı tamamen terk ettiğini söyledi. Aynı zamanda ordunun, Ed-Derc ve Eş-Şeyh Rıdvan mahallelerine sızarken, Cebaliye el-Beled’e saldırı girişiminde bulunduğunu, El-Berih ve En-Nuseyrat’a ilerlemeye hazırlandığını ve Gazze Şeridi’nin ikinci büyük şehri olan Han Yunus’ta da saldırılarına devam ettiğini kaydetti.

SDERGH4
İsrail’in Gazze şehrine düzenlediği hava saldırılarının ardından yıkılan evler (AFP)

24 saat çatışmalar

Kaynaklar, çatışmaların tüm cephelerde şiddetli olduğunu ve 24 saat aralıksız devam ettiğini, en şiddetlisinin ise kuzeyde Cebaliye el-Beled ve Eş-Şeyh Rıdvan Mahallesi ile güneyde Han Yunus bölgelerinde yaşandığını belirtti. Dün İsrail ordusu, Gazze’ye saldırılarını sürdürdüğünü ve Hasan el-Atraş’a suikast düzenlediğini duyurdu. Ordu ve iç istihbarat servisi Şin-Bet’in ortak açıklamasında, Atraş, Hamas’ın ticaret, tedarik ve askeri üretim sorumlusu ve yurtdışındaki çeşitli ülkelerden Gazze Şeridi’ne ve Batı Şeria’ya yapılan silah kaçakçılığının elebaşı olarak tanımlandı.

Ordu, saha faaliyetleri kapsamında Gazze’nin kuzey, orta ve güneyinde onlarca militanı öldürdüğünü, Hamas’ın askeri mevzi olarak kullandığı binaları yıktığını ve silah ve savaş malzemesi depoları keşfettiğini bildirdi. Hamas’ın askeri kanadı El-Kassam Tugayları ise Gazze’nin farklı bölgelerinde pusu kurarak daha fazla askeri öldürdüklerini duyurdu.

4TH5H
Gazze Şeridi’ndeki kara operasyonu sırasında İsrail askerleri (AFP)

Kassam Tugayları, savaşçılarının, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cebaliye el-Beled bölgesine giren düşman kuvvetleriyle silahlı çatışmalara girdiğini açıkladı. Burada çok sayıda askeri öldürüp yaraladıklarını, anti-personel ve anti-zırh patlayıcıları ile döşeli bir alanı patlatarak Gazze Şeridi’nin merkezindeki Cuhr ed-Dik bölgesinde dört düşman komuta aracını sert bir pusuya düşürdüklerini ve böylece birliğin tüm üyelerini öldürdüklerini duyurdu. Söz konusu açıklamaya göre, Kassam savaşçıları buna ilaveten, Yahloum birliğinden beş askeri de Han Yunus şehrinin doğusundaki tünellerden birine çekerek sıfır mesafeden bu askerleri öldürdü. Han Yunus’ta iki askeri füzeyle hedef aldılar ve askerler anında orada ölüp parçalara ayrıldılar. Gazze Şeridi’nin Eş-Şeyh Rıdvan Mahallesi’nde sıfır mesafeden bir askeri ve Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Cibaliye kampındaki El-Kasasib Mahallesi’nde ise sıfır mesafeden dört askeri öldürdüler.

İsrail kayıpları

Kassam Tugayları, Aşkelon’un bombalandığını, işgal tarafından sivillerin evlerine ateşlenen ancak patlamayan iki tonluk iki füzenin kullanıldığını ve böylece beş tankın imha edilerek, personelinin öldürülüp, yaralandığını duyurdu. Dün akşam İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ndeki çatışmalarda son 24 saatte beş subay ve askerin öldüğünü, 44 askerin de yaralandığını, bunlardan 10’unun durumunun ağır olduğunu duyurdu. Kara savaşının başlangıcından bu yana Gazze Şeridi’nde yaklaşık 150 asker öldürüldü. Buna karşılık İsrail, savaşta 20 binden fazla Filistinliyi öldürdü ve 50 binden fazla yaralı bıraktı. ABD medyası, uydu görüntülerinin ve Birleşmiş Milletler (BM) değerlendirmelerinin, İsrail’in bu yüzyılda benzeri görülmemiş düzeyde bir yıkıma yol açtığını gösterdiğini belirtti.

Gazze Şeridi’ndeki Filistin hükümetinin medya ofisi, dün şu açıklamayı yaptı:

Savaşta 78 günün geride bırakılmasıyla, işgal ordusu toplamda bin 720 katliam gerçekleştirdi. Bu katliamlarda 27 bin 258 şehit ve kayıp kaydedildi. Hastanelere getirilen 20 bin 258 şehidin arasında 8 bin 200 çocuk, 6 bin 200 kadın, 310 sağlık personeli, 35 sivil savunma personeli ve 100 gazeteci olduğu belirlendi. 7 bin kişi hala enkaz altında ya da akıbetleri bilinmiyor. Bunların yüzde 70’i çocuk ve kadın. Yaralananların sayısı ise 53 bin 688’e ulaştı.

RGTNR
Gazze’deki bombalamada öldürülen yakınlarının kefenleri arasında oturan bir Filistinli (AFP)

Ofis, işgal güçlerinin Gazze ve Kuzey Gazze vilayetlerinde 137 sivili sahada infaz ettiğini bildirdi. Filistin Sivil Savunması, İsrail işgal güçlerinin Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Lahya sokaklarından çekilmesinin ardından onlarca çürümüş cesedin bulunduğunu açıkladı.

Sivil Savunma’dan yapılan açıklamada, Beyt Lahya’da bulunan cesetlerin çoğunun sahada infaz edildiğini ve köpekler tarafından parçalandığını söyledi. Bu, ilk sahada infaz vakası değil.

Cesetlerin buldozerlerle ezilmesi

CNN’in dün yaptığı bir haberinde, geçen hafta Gazze’nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi’ne baskın yapan İsrail askerlerinin buldozerlerle ölü hastaların cesetlerine saygısızlık ettikleri, askeri bir köpeğin tekerlekli sandalyedeki bir adamı ısırmasına izin verdikleri ve çok sayıda doktora bile kimliklerini kontrol ettikten sonra ateş açtıkları ortaya çıktı.

ERG4TH
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ta bir mülteci kampında gıda yardımı almayı bekleyen çocuklar (AFP)

Röportaj veren iki üst düzey sağlık personeli, başka bir doktor ve hastanedeki bir hasta, hastane personelinin içeride mahsur kalan hastaları tedavi etmeye çalışırken ordunun doktorları Hamas’la bağlantıları konusunda sorguya çektiğini söyledi. Ayrıca, ordu güçlerinin hastaneyi terk ederken, yakın zamanda hastane avlusunda geçici mezarlara gömülen cesetleri çıkarmak için buldozerler kullandıklarını belirttiler. Hastanenin Çocuk Servisi Başkanı Hüsam Ebu Safiyye, “Askerler mezarları kazıp cesetleri çıkardı ve sonra da buldozerlerle cesetleri ezdi” ifadelerini kullanarak “Daha önce böyle bir şey görmemiştim” dedi.

Televizyon kanalı, Hüsam Ebu Safiyye’nin paylaştığı video klip ve fotoğrafların, hastanenin her yerine dağılmış çürümüş insan kalıntılarını gösterdiğini belirtti.

Aç ve susuz bırakma politikası

Kara savaşları yoğunlaştıkça İsrail, Gazze Şeridi’ndeki bölgeleri bombalamaya devam etti. Bombardıman, Cebaliye el-Beled ve Han Yunus gibi ordunun sorun yaşadığı bölgelere yoğunlaştı. Gazze Sağlık Bakanlığı, Gazze’de son 24 saatte en az 201 kişinin öldüğünü ve 368 kişinin de yaralandığını açıkladı. Gazze’deki hükümetin medya ofisi, işgalin Gazze Şeridi’ndeki sivillere karşı uyguladığı aç ve susuz bırakma politikasına karşı uluslararası kuruluşları uyardı.

Ofisin bir sözcüsü, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nin yaklaşık 2,2 milyon sakini arasında kıtlığın yayıldığı konusunda uyarıda bulundu.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze’de insanların açlıkla karşı karşıya olduğunu ve yiyecek karşılığında eşyalarını sattıklarını söyledi. Ghebreyesus, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı açıklamada, Gazze’de açlık ve kıtlık olduğunu belirtti. Genel Direktör, “İnsanlar açlıkla karşı karşıya ve yiyecek karşılığında eşyalarını satıyor. Anne-babalar, çocukları yemek yiyebilsin diye aç kalıyor. Bu durum, Gazze Şeridi’ndeki insanların sağlığı için bir felaket” ifadelerini kullandı.



BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye konulu oturumunda delegeler karşılıklı suçlamalarda bulundu

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, BM Güvenlik Konseyi'ne hitap ediyor. (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, BM Güvenlik Konseyi'ne hitap ediyor. (AFP)
TT

BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye konulu oturumunda delegeler karşılıklı suçlamalarda bulundu

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, BM Güvenlik Konseyi'ne hitap ediyor. (AFP)
Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, BM Güvenlik Konseyi'ne hitap ediyor. (AFP)

Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilciliği Geçici Maslahatgüzarı Ceren Hande Özgür dün (Salı) yaptığı açıklamada, Suriye'de gerilimin azaltılması gerektiğini vurguladı ve Şam'ı siyasi sürece katılmaya çağırdı.

BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye konulu oturumunda konuşan Özgür, Suriye'de çatışmaların yeniden canlanmasının çözümlenmemiş sorunları yansıttığını ifade etti. “Suriye, gerçek bir ulusal uzlaşı süreci olmaksızın şiddet döngüsü içinde kalmaya devam edecektir” diyen Özgür, Suriye'deki ‘terörist’ örgütlerin varlığının Türkiye'nin güvenliğine zarar verdiğini ve Türkiye'nin ‘topraklarını ve çıkarlarını korumak için gerekli tüm tedbirleri almaya devam edeceğini’ belirtti.

Cezayir'in BM Daimî Temsilcisi Ammar bin Cami ise Suriye krizinin askeri bir çözümü olmadığını vurgulayarak, Suriye'nin birliğini ve egemenliğini koruyan siyasi bir çözüm çağrısında bulundu. Cami, Suriye'deki gerilimin ‘oradaki durumun kırılganlığını hatırlattığını ve terörle mücadele için koordinasyon ihtiyacını vurguladığını’ belirtti. ‘Ülkede terörizmin geri dönmesi’ tehlikesine karşı uyarıda bulunan Cezayir temsilcisi, krizden çıkmanın tek yolu olarak uluslararası toplumun desteğiyle Suriyeliler arasında kapsayıcı bir diyaloğun benimsenmesi çağrısında bulundu.

İran'ın BM Daimî Temsilcisi Emir Said İrvani, son günlerde İdlib ve Halep'te yaşananların ‘terörizm ve aşırıcılığın ortaya çıkışına ilişkin bir uyarı zili’ olduğu uyarısında bulundu. İrvani, İsrail'in Suriye ve Lübnan arasındaki sınır kapılarına düzenlediği saldırıların insani yardımların ulaştırılmasını sekteye uğrattığını söyledi.

Lübnan’ın BM Daimî Temsilcisi Hadi Haşim, Suriye'de devam eden gelişmelerin bölgesel ve uluslararası barış ve güvenlik açısından ‘vahim sonuçlar’ doğuracağını vurguladı. Lübnanlı delege, Arap grubunun İdlib ve Halep'teki olaylardan duyduğu ‘derin endişeyi’ dile getirdi.

Suriye'nin BM Daimî Temsilcisi Kusay ed-Dahhak yaptığı konuşmada, suçu İsrail ve Türkiye'ye atarak silahlı grupların saldırısına ‘İsrail'in Suriye'ye yönelik tekrarlanan saldırılarının zemin hazırladığını’ söyledi. Dahhak, “Kuzey Suriye'ye yönelik saldırı, Türkiye-İsrail ortak operasyon emri olmadan gerçekleştirilemezdi. Halep'e yönelik terör saldırısı, teröristlerin kuzey sınırından akın etmeleri ve savaş malzemeleri, ağır silahlar, araçlar, insansız hava araçları (İHA), modern iletişim teknolojileri ve askeri ve lojistik ikmal hatlarının güvence altına alınması dahil olmak üzere onlara yönelik dış desteğin yoğunlaşmasıyla aynı zamana denk geldi” ifadelerini kullandı.

Dahhak, saldırıların Halep'teki binlerce aileyi rejim kontrolündeki bölgelere kaçmaya zorladığını, kaçmayanların ise zor insani koşullardan mustarip olduğunu belirtti. Suriyeli diplomat, BM Güvenlik Konseyi'ni saldırıyı kınamaya ve ‘söz konusu grupları yöneten ülkeleri’ politikalarını değiştirmeye zorlamaya çağırdı.

Dahhak silahlı grupların saldırısının ‘BM kararlarının ve Astana sürecinde onaylanan, Suriye'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile terörle mücadelenin sürdürülmesi taahhüdünü vurgulayan çatışmasızlık anlaşmalarının açık bir ihlali olduğunu ve Türkiye'nin garantörlüğünün taahhütlerini yerine getirmediğini’ ifade etti.

Suriye'nin ‘egemenlik hakkını ve terörle mücadele konusundaki anayasal görevini tüm güç ve kararlılıkla uygulamaya” devam edeceğini ve vatandaşlarını savunmak için gerekli tüm tedbirleri alacağını belirten Dahhak sözlerine şöyle devam etti: “BM Güvenlik Konseyi’nin terör listelerinde yer alan grupların sorunun bir parçası olduğunu vurguluyoruz. Hiç kimse DEAŞ ve Nusra Cephesi ile siyasi bir süreç hayal edemez.”

ABD'nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Robert Wood, Suriye rejimini Rusya'nın desteğiyle İdlib ve Halep'teki hastane ve okullara saldırmakla suçladı ve silahlı grupların saldırılarıyla ABD'nin herhangi bir bağlantısı olduğunu reddetti. BM Güvenlik Konseyi oturumu sırasında konuşan Wood, sivillerin ve altyapının korunması ve ihtiyaç sahiplerine engelsiz insani erişim sağlanmasının yanı sıra ‘rejimin hava saldırılarına son vermesi ve insani hukuka bağlı kalması’ çağrısında bulundu. Suriye rejimine ‘geçmişte yaptığı gibi kimyasal silah saldırıları düzenlememesi’ çağrısında bulunan ABD temsilcisi, “Washington, DEAŞ'ın yeniden ortaya çıkmaması için Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri mevzilerini savunacaktır” dedi.

Rusya'nın BM Daimî Temsilcisi Vassily Nebenzia, Suriye'nin kuzeybatısında Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki saldırının başlamasından bu yana 400 militanın öldürüldüğünü ve 600 militanın da yaralandığını söyledi. ABD'yi Suriye'de ‘terörist örgütleri’ desteklemek ve petrol zengini bölgeleri işgal etmekle suçlayan Nebenzia, Suriye'de istikrarın sağlanması için ‘yasadışı yabancı askeri varlığa’ son verilmesi çağrısında bulundu. Rus diplomat, Suriye'deki durumu ‘eşi benzeri görülmemiş ve kritik’ olarak tanımladı ve gelişmelerin siviller için ciddi riskler oluşturduğu ve bölgesel barış ve güvenliği tehdit ettiği uyarısında bulundu.

İngiltere'nin BM Daimî Temsilcisi James Kariuki, ülkesinin Suriye'de daha fazla yerinden edilmeye yol açacak bir gerilimden duyduğu endişeyi dile getirdi. Kariuki, İngiltere'nin ‘Suriye rejimi ya da Rusya'nın sivillere yönelik geniş çaplı saldırılar başlatabileceğinden’ endişe duyduğunu belirtti.

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Suriye'deki durumun ‘tehlikeli ve değişken’ olduğu uyarısında bulunarak, ülkenin büyük bölümünün devlet dışı aktörlerin kontrolünde olduğunu ve bu durumun DEAŞ'ın yeniden canlanmasına yol açabileceğini söyledi. BM Özel Temsilcisi, HTŞ ve diğer muhalif grupların ilerleme kaydettiğini ve Hama şehrine çok yaklaştıklarını da bildirdi.

Pedersen, Suriye'nin diğer bölgelerinde çatışma ve büyük çaplı yerinden edilme potansiyeli konusunda uyarıda bulunarak, tüm tarafları sivilleri korumak için çalışmaya ve şiddetten kaçanların güvenli geçişine izin vermeye çağırdı. Pedersen ayrıca, ‘Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğüne yönelik tehdidi önlemek için gerilimi azaltma’ çağrısında bulundu ve Suriyeli ve uluslararası tarafları krizi sona erdirmek için müzakerelere katılmaya davet etti. Pedersen, siyasi sürecin ilerletilmesine yönelik görüşmeler için yakında bölgeye döneceğini söyledi ve Suriye halkına güvenilir siyasi beklentiler sunmak için gerilimin düşürülmesi çağrısında bulundu.

Suriye Sivil Savunma Örgütü (Beyaz Baretliler) Genel Müdürü Raid Salih BM Güvenlik Konseyi'ne yaptığı açıklamada, Suriye'nin kuzeybatısında çatışmaların başlamasından bu yana en az 100 sivilin öldüğünü ve 360 sivilin de yaralandığını ifade etti. Salih ayrıca, Rusya'nın İdlib'e düzenlediği saldırılar nedeniyle dört hastanenin hizmet dışı kaldığını kaydetti.

Son birkaç gün içinde Suriye'nin kuzeybatısında HTŞ liderliğindeki muhalif gruplar askeri saldırı düzenleyerek Halep'in kontrolünü ele geçirdi ve Hama şehrine doğru ilerlemeye devam etti.