Gazze Savaşı gölgesinde Mısır- İran ilişkileri… Yakınlaşma mı yoksa gözetleme mi?

Tahran’ın bölgedeki silah hareketlerine ilişkin korkular ortasında iki ülke arasında krize ilişkin resmi toplantılar yapıldı.

Mısır ve İran cumhurbaşkanları, Kasım ayında Riyad’da yaptıkları görüşmelerde (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve İran cumhurbaşkanları, Kasım ayında Riyad’da yaptıkları görüşmelerde (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Gazze Savaşı gölgesinde Mısır- İran ilişkileri… Yakınlaşma mı yoksa gözetleme mi?

Mısır ve İran cumhurbaşkanları, Kasım ayında Riyad’da yaptıkları görüşmelerde (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır ve İran cumhurbaşkanları, Kasım ayında Riyad’da yaptıkları görüşmelerde (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Gazze Şeridi’ndeki savaş, 7 Ekim’den önce onlarca yıldır süren durgunluğun ardından iki taraf arasında yakınlaşmaya yönelik adımlara tanık olan Mısır- İran ilişkileri de dahil olmak üzere birçok bölgesel meseleye gölge düşürüyor.

Filistin bölgesindeki savaşla bağlantılı olarak Mısır- İran temaslarının çokluğuna rağmen bu durum, Mısır’ın, özellikle Tahran’a yakın Husi grubunun Babu’l Mendeb Boğazı bölgesindeki ticari gemileri hedef alması üzerine, İran’ın kolları olarak nitelenen bölgedeki bazı grupların davranışlarına ilişkin takip ve endişe durumunu ortaya çıkardı. Bu da Süveyş Kanalı’nın güney girişini temsil eden bu stratejik bölgedeki seyrüsefer hareketine yansıyor.

Gazze Savaşı’nın başlamasından bu yana Filistin direniş gruplarının 7 Ekim’de İsrail hedeflerine yönelik gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonuna yanıt olarak İsrail’in Gazze Şeridi’nde başlattığı yoğun askeri operasyonların ardından Mısır- İran ilişkilerinin seyri, birçok toplantı ve iletişime sahne oldu. Öyle ki Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile geçen Kasım ayında Riyad’da düzenlenen olağanüstü ortak Arap- İslam zirvesinin oturum aralarında ilk kez bir araya geldi.

Cumartesi günü Sisi, İranlı mevkidaşından da bir telefon alırken, Reisi, Mısır Cumhurbaşkanı’nı son cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki zaferinden ve yeniden Mısır cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı tebrik etti. Mısır cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre görüşmede ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki durumla ilgili gelişmelerin yanı sıra iki ülke arasında askıda kalan sorunların çözümüne yönelik takip görüşmelerine de değinildi.

Öte yandan İran Tasnim Ajansı’nın haberine göre İranlı bir cumhurbaşkanlığı yetkilisi, iki liderin Filistin’deki son gelişmeleri ve İslam birliğinin önemini ele aldıklarını belirtti. Aktarılana göre iki ülke arasındaki sorunların nihai çözümü için somut adımlar atılması konusunda mutabakata varıldı.

Diplomatik istişareler

Diplomatik istişareler sırasında iki ülke dışişleri bakanları arasında son dönemde çok sayıda temas yaşandı. Bunlardan en sonuncusu, Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre geçen pazartesi günü Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri’nin İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan’dan Gazze Şeridi’ndeki durumu görüşmek ve iki ülke arasındaki ikili meselelere ilişkin görüşmeleri takip etmek için aldığı bir telefon görüşmesiydi.

İki ülke diplomatik ilişkilerini 1979’da kesmiş, ardından ilişkiler 11 yıl sonra maslahatgüzarlar ve çıkar büroları düzeyinde yeniden başlamıştı. Geçtiğimiz aylarda Mısırlı ve İranlı bakanlar arasında iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirme olasılığını tartışmak üzere çeşitli vesilelerle toplantılar düzenlendi. Geçen Mayıs ayında İran Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanlığı’na Mısır’la ilişkilerin güçlendirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması talimatı vermişti.

Geçen Mart ayında ise Mısır hükümeti, gelen yabancı turistlerin hareketini kolaylaştırmak için bir kolaylaştırma paketini onayladı. Bu paket, İranlı turistlerin Güney Sina’daki havalimanlarına vardıklarında ülkeye girişlerinin kolaylaştırılmasına yönelik bir kararı da içeriyordu. Karar kapsamında ayrıca, İranlı turistlerin turist grupları aracılığıyla ve Mısır tarafıyla önceden seyahat koordine eden şirketler aracılığıyla vize alması da vardı. Bu, o dönemde İranlılar tarafından memnuniyetle karşılandı.

Endişeler devam ediyor

Kahire Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü ve Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi Savunma ve Güvenlik Programı Direktörü Dr. Dalal Mahmud, Mısır’ın bölgede İran’la bağlantılı bazı davranışlara ilişkin korkularının hala mevcut olduğunu ve Gazze Şeridi’ndeki mevcut savaştan sonra azalmadığını dile getirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Mahmud, “Mısır, İran’ın bölgede genişleme projesi ve arzusu olan bir ülke olduğunun farkında ve bu da Mısır’ın İran’a yönelik vizyonunu her zaman temkinli kılıyor” dedi. Gazze’deki savaşla ilgili son gelişmelerin, özellikle de Husi grubunun Yemen’deki hareketlerinin, Mısır’ın korkularını doğruladığını ve onları uzaktan izlemenin ötesinde daha fazlasını yapmaya ittiğini de belirten Mahmud, “İran’ın bölgedeki çıkarlarının, Mısır çıkarlarına yönelik tehdide dönüşmemesi için Mısır’ın sahneyi yeniden okuması ve aktif iletişim kurması gerekiyor” dedi.

Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi Savunma ve Güvenlik Programı Direktörü, Gazze’deki savaşın devam etmesinin, Kızıldeniz’de yoğun bir Arap varlığıyla güvenlik için bölgesel düzenlemeler yapılmasını gerektirecek yansımalara sahip daha fazla gelişmenin önünü açtığını söyledi. Bunun da İran ve Husilerin ötesine geçen düzeyde aktif iletişim gerektirdiğini belirten Dr. Dalal Mahmud, “Gazze’deki savaşın gölgesinde bile Mısır’ın İran ve diğerleriyle bu iletişimi yönetebilme yeteneği, Mısır’ın İran’la bağlantılı güçlerin bölgedeki bazı hareketleri hakkındaki korkularının geçerliliğini doğruluyor” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Şukri, 23 Ekim’de yaptığı telefon görüşmesinde İranlı mevkidaşı ile çatışmanın kapsamının genişletilmesiyle ilgili riskleri ele aldı. Şukri, İran Dışişleri Bakanı’na, çatışmanın tırmanmasının tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracağı ve tahmin edilmesi zor sonuçlara yol açabileceği yönündeki görüşünü iletti.

Kızıldeniz’deki durum

Kızıldeniz’deki durum, özellikle Mısır ekonomisi için hayati bir arteri temsil eden Süveyş Kanalı’nın güney girişi olması nedeniyle bölgenin Mısır için taşıdığı stratejik önem göz önüne alındığında, son zamanlarda Mısır’ın beklentilerini artırdı.

Geçen hafta Mısır Dışişleri Bakanı, İngiliz mevkidaşı ile Kahire’de düzenlediği basın toplantısında “Seyrüsefer özgürlüğü ilkelerini ve bunun korunmasının gerekliliğini paylaşıyoruz” açıklamasında bulundu. Kızıldeniz’e sınırı olan ülkelerin, buranın güvenliği çerçevesinde sorumluluk taşıdığına dikkat çeken Şukri, “Kızıldeniz'de seyrüsefer serbestisi sağlamak ve Süveyş Kanalı’na erişimi kolaylaştırmak için ortaklarımızla işbirliği yapıyoruz” dedi. Samih Şukri ayrıca, “Mısır, ortaklarıyla başka çerçevelerde de işbirliği yapıyor ve biz, dolaşım özgürlüğünü sağlamanın, ürünlere erişimi sağlamanın ve tedarik zincirleri üzerindeki olumsuz etkileri önlemenin en iyi yollarını koordine etmeye ve bunlar hakkında konuşmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Mısır, Kızıldeniz’deki ticari nakliye trafiğinin korunmasına yardımcı olmak için kurulan çok uluslu deniz koalisyonuna katılmadı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a göre ABD’nin Refah Muhafızı adı altında oluşumunu duyurduğu koalisyon, 20 ülkeyi kapsıyor. Aynı şekilde İran Savunma Bakanı Muhammed Rıza Aştiyani, ABD’nin Kızıldeniz’de uluslararası bir güç oluşturması halinde büyük sorunlarla karşılaşacağı konusunda uyardı.

FOTO: Norveç bandıralı bir tanker, daha önce Kızıldeniz’in güneyinde Husilerin füze saldırısına maruz kalmıştı (AFP)
Norveç bandıralı bir tanker, daha önce Kızıldeniz’in güneyinde Husilerin füze saldırısına maruz kalmıştı (AFP)

Merkezi Londra’da bulunan Orta Doğu Araştırmaları Forumu’nun siyasi araştırmacısı Ahmed Atta, Gazze Şeridi’ndeki mevcut savaşı ‘istisnai’ olarak nitelendirirken, “Tüm bölgede farklı bir coğrafi durumla sonuçlanacak” dedi. Ayrıca savaşın, bölgenin geleceği ve buradaki bölgesel ilişkilerle ilgili birçok konunun yeniden değerlendirilmesini gerektirdiğine dikkati çekti. Şarku’l Avsat’a konuşan Atta, “Mısır, bölgesel politikalarını, İran’la ilişkiler de dahil olmak üzere çıkarlarını ve yükümlülüklerini dikkate alan ulusal önceliklere göre yönetiyor. Bölgedeki mevcut koşullar, özellikle de müttefik ve İran’a yakın olarak tanımlanan grupların yaptıklarına ilişkin riskler göz önüne alındığında, Tahran’ın bu grupların kararlarını etkileme kabiliyetini reddetme konusundaki ısrarına rağmen Kahire ile Tahran arasında yakınlaşma adımlarının devam etmesi zor” şeklinde konuştu.

Siyasi araştırmacı, ‘Husi grubunun Kızıldeniz girişinde gerçekleştirdiği eylemlerin Mısır çıkarlarına zarar vermemesi gerektiğine dair özel mesajlar vermek için’ mevcut aşamada Mısır’ın çıkar önceliklerinin, İran’la diplomatik iletişim kanallarının açılmasının yoğunlaştırılmasını gerektirdiğini açıkladı. Ahmed Atta ayrıca, bu diplomatik temasların yoğunlaşmasının, mevcut anın gereklilikleri ve en başta Mısır’ın çıkarları tarafından empoze edildiğini vurguladı.



İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki ihlallerine ilişkin gizli ABD raporu

Gazze şehrinin kuzeyindeki es-Saftavi bölgesinde yıkılmış evlerin arasından yürüyen Filistinliler (DPA)
Gazze şehrinin kuzeyindeki es-Saftavi bölgesinde yıkılmış evlerin arasından yürüyen Filistinliler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki ihlallerine ilişkin gizli ABD raporu

Gazze şehrinin kuzeyindeki es-Saftavi bölgesinde yıkılmış evlerin arasından yürüyen Filistinliler (DPA)
Gazze şehrinin kuzeyindeki es-Saftavi bölgesinde yıkılmış evlerin arasından yürüyen Filistinliler (DPA)

ABD Dışişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan gizli bir rapor, İsrail askeri birliklerinin Gazze Şeridi'nde yüzlerce kez ABD insan hakları yasalarını ihlal ettiğini ortaya çıkardı. Bu, Trump yönetiminin Filistinlilerin Gazze Şeridi'nde maruz kaldıkları muameleyi ilk kez kabul ettiği bir gelişme oldu.

Washington Post gazetesi, İsrail'in eylemlerinin Leahy Yasası'nın kapsamına girdiğini bildirdi. Bu yasa, adını eski Demokrat senatör Patrick Leahy’den alan tarihi bir düzenlemedir ve ABD’den finansman alan yabancı askeri birliklerin, yargısız infaz, işkence veya diğer ağır insan hakları ihlalleri gibi eylemler gerçekleştirmeleri durumunda yaptırımlara tabi tutulmasını öngörür.

Gazete, isimlerinin yayımlanmasını istemeyen ABD’li yetkililere dayanarak, genel müfettişin raporunun sonuçlarının, İsrail’in eylemlerinden sorumlu tutulup tutulamayacağı konusunda şüpheler yarattığını aktardı. Bu şüphelerin nedeni, olayların birikmiş olması ve inceleme sürecinin, İsrail ordusunun çıkarlarını gözeten doğası; ayrıca sürecin ‘birkaç yıl’ sürebileceği ihtimali.

Teftiş Kurulu’nun internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada şu ifade yer aldı: “Bu rapor, kamuya açık olmayan gizli bilgiler içermektedir.”

Rapor, İsrail ile Hamas’ın ateşkes ve İsrailli rehinelerin Filistinli mahkûmlar karşılığında serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varmasından birkaç gün önce tamamlandı. Raporda, yaklaşık 70 bin Filistinlinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan iki yıllık savaş ele alınıyor.

Leahy Yasası’nın uygulanabilirliğine ilişkin bir sınama niteliği taşıyan değerlendirmede, Şubat 2024’te yardım kamyonlarının çevresinde toplanan 100’den fazla Filistinlinin öldürülmesi ve Nisan 2024’te İsrail’in düzenlediği bir saldırıda World Central Kitchen (WCK) yardım kuruluşundan yedi çalışanın hayatını kaybetmesi olaylarına dikkat çekildi. Ancak her iki saldırıda da ABD silahlarının kullanılıp kullanılmadığına dair ‘kesin bir sonuca’ varılamadığı açıklandı.

On milyarlarca dolar

ABD, İsrail'e her yıl en az 3,8 milyar dolarlık yardım sağlıyor; son yıllarda on milyarlarca dolar daha fazla yardım sağlayarak, İsrail'i dünyadaki en büyük ABD askeri yardımı alıcısı haline getirdi.

Rapor, Amerikan yardımı alan yabancı ordular tarafından işlenen insan hakları ihlallerinin incelenmesine ilişkin özel protokolün, üst düzey Amerikalı yetkilileri içerdiğini ve diğer ülkeler için yapılan incelemelere kıyasla daha uzun bir süreç öngördüğünü belirtiyor. Ayrıca, ardı ardına gelen Cumhuriyetçi ve Demokrat yönetimler tarafından özel olarak tasarlanan bürokratik bir mekanizmanın, insan hakları ihlalleriyle ilgili benzer iddialarla karşı karşıya kalan diğer ülkelere kıyasla İsrail’e avantaj sağladığına dikkat çekiyor.

Washington Post, eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Josh Paul’un şu sözlerini aktardı: “Normal inceleme sürecinde, bir yetkilinin itirazı yardımı durdurmak için yeterliyken, İsrail söz konusu olduğunda bir çalışma grubunun ‘ciddi bir insan hakları ihlali olup olmadığı konusunda fikir birliğine varması’ gerekiyor.”

Çalışma grubu, Kudüs'teki ABD Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşleri Bürosu temsilcilerinden oluşuyor. Daha sonra İsrail hükümetine danışılıyor ve herhangi bir önlem alınıp alınmadığı soruluyor. Grup, bir birimin ağır insan hakları ihlali gerçekleştirdiğini tespit ederse, bu birimin ABD yardımlarına ‘uygunsuz’ olarak değerlendirilmesini önerebilir. Dışişleri Bakanı daha sonra uygunsuzluk kararını onaylamalıdır.

Biden yönetimi, 2022'de Batı Şeria'daki bir kontrol noktasında gözaltına alınan 78 yaşındaki ABD vatandaşı Ömer Esad'ın öldürülmesine karışan birim de dahil olmak üzere, ciddi insan hakları ihlalleriyle suçlanan İsrail birimlerine yardımı durdurmayı reddetmesi nedeniyle eleştirildi.

Trump yönetimi de İsrail ordusuna karşı benzer bir müdahale etmeme yaklaşımı benimsemişti, ancak önceki yönetimin ‘insan haklarını ABD dış politikasının merkezine koyma’ şeklindeki klişe ifadelerini tekrarlamamıştı.

Teftiş Kurulu şu anda Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer yardım kuruluşu çalışanlarından, Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından yardımların çalınmasıyla ilgili ihlallerin kanıtlarını topluyor.


İsrail'in gece boyu Gazze'ye düzenlediği saldırılar kırılgan ateşkesi sınıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'tan yükselen dumanlar, 30 Ekim 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'tan yükselen dumanlar, 30 Ekim 2025 (Reuters)
TT

İsrail'in gece boyu Gazze'ye düzenlediği saldırılar kırılgan ateşkesi sınıyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'tan yükselen dumanlar, 30 Ekim 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'tan yükselen dumanlar, 30 Ekim 2025 (Reuters)

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail ordusunun dün akşam Gazze Şeridi'ne üst üste üçüncü gün saldırı düzenleyerek iki kişiyi öldürdüğünü ve bu saldırının kırılgan ateşkes anlaşmasını yeni bir sınava tabi tuttuğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın WAFA’dan aktardığına göre, bir Filistinli İsrail hava saldırıları sonucu yaşamını yitirdi, bir diğeri ise İsrail güçleri tarafından vurularak öldürüldü.

sdfrgt
İsrail saldırısının ardından Gazze'den yükselen dumanlar, 29 Ekim 2025 (Reuters)

WAFA, üçüncü bir Filistinlinin ise önceki bir İsrail saldırısında aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu.

Hamas'ın silahsızlandırılması ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilme takvimi gibi çetrefilli sorunları çözemeyen ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes, üç hafta önce yürürlüğe girmesinden bu yana ara sıra çıkan çatışmalarla sınandı.

cd
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Nuseyrat'taki yerel bir pazardan alışveriş yapan Filistinliler, 28 Ekim 2025 (Reuters)

Geçtiğimiz salı ve çarşamba günü İsrail, askerlerinden birinin öldürülmesine, Gazze Şeridi’ndeki sağlık yetkililerinin 104 kişinin hayatını kaybettiğini söylediği bombardımanlarla yanıt verdi.


İsrail'e ait bir İHA Lübnan'ın güneyindeki Bint Cubeyl ilçesine bağlı Kounine kasabasına saldırı düzenledi

Güney Lübnan'ın Cezine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor... 30 Ekim 2025 (EPA)
Güney Lübnan'ın Cezine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor... 30 Ekim 2025 (EPA)
TT

İsrail'e ait bir İHA Lübnan'ın güneyindeki Bint Cubeyl ilçesine bağlı Kounine kasabasına saldırı düzenledi

Güney Lübnan'ın Cezine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor... 30 Ekim 2025 (EPA)
Güney Lübnan'ın Cezine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor... 30 Ekim 2025 (EPA)

Lübnan Ulusal Haber Ajansı, İsrail İHA’sının Kunine'de bir motosikletli kişiyi hedef aldığını bildirdi.

Lübnan Sağlık Acil Durum Operasyon Merkezi, "İsrail'in bugün Bint Cubeyl bölgesindeki Kunine kasabasına düzenlediği düşman saldırısında bir şehit ve bir kişinin de yaralandığı" açıklamasını yaptı.

Gazze'de savaşın patlak vermesinin ertesi günü Hizbullah, Gazze Şeridi ve müttefiki Hamas için bir "destek cephesi" açıldığını duyurdu. Yaklaşık bir yıl süren sınır ötesi bombardımanın ardından, İsrail ile çatışma Eylül 2024'te açık bir savaşa dönüştü. Bu çatışma sırasında Hizbullah, cephaneliğinde ve askeri altyapısında önemli hasarlar gördü ve başta eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve halefi Haşim Safiyuddin olmak üzere birçok liderini kaybetti.

ABD ve Fransa'nın arabuluculuğunda 27 Kasım'dan beri yürürlükte olan ateşkes anlaşması, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeden (İsrail sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta) çekilmesini, oradaki askeri altyapısını kaldırmasını ve Lübnan'daki silah taşıma yetkisini resmi güvenlik güçleriyle sınırlamasını öngörüyor.

Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bu yana devam eden hava saldırılarına ilave olarak İsrail, anlaşma şartlarına aykırı bir şekilde, Güney Lübnan'daki birkaç yüksek mevkide güçlerini bulunduruyor. Beyrut, uluslararası toplumu, İsrail'e yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskı yapmaya çağırıyor.