ABD’nin Hizbullah’a sorduğu 3 soru cevapsız kaldı

Hochstein, Gazze savaşının ertesi günü dosyalarını düzenlemek için Beyrut’ta…

Ebu Saab, Roma’da ABD elçisiyle yaptığı görüşmenin içeriği hakkında Berri’ye bilgi verdi (Temsilciler Meclisi)
Ebu Saab, Roma’da ABD elçisiyle yaptığı görüşmenin içeriği hakkında Berri’ye bilgi verdi (Temsilciler Meclisi)
TT

ABD’nin Hizbullah’a sorduğu 3 soru cevapsız kaldı

Ebu Saab, Roma’da ABD elçisiyle yaptığı görüşmenin içeriği hakkında Berri’ye bilgi verdi (Temsilciler Meclisi)
Ebu Saab, Roma’da ABD elçisiyle yaptığı görüşmenin içeriği hakkında Berri’ye bilgi verdi (Temsilciler Meclisi)

Uluslararası toplum, Lübnan Hizbullah’ı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın son konuşmasında verdiği sinyali aldı. Pek çok kişi bu açıklamayı, Hizbullah’ın İsrail’le çatışması için diplomatik bir çözüme hazır olduğunun ilanı olarak gördü ve bu da dikkat çekici bir hareketliliğe yol açtı. Bölge ülkelerinden geçen bu hareketlilik, perşembe günü ABD Elçisi Amos Hochstein’ın gelişiyle birlikte Lübnan’a ulaşacak. Hochstein, muhtemelen beraberinde tam bir girişim getirmese de en azından görüştüğü kişilerle, Gazze savaşı sonrası için bir başlangıç noktası olabilecek bir eylem planı belirlemek üzere çalışacaktır.  

Hizbullah, Gazze savaşının başında dillendirdiği slogan üzerindeki ısrarını sürdürüyor. Buna göre Lübnan’ın güney cephesi, Gazze için destek cephesidir. Dolayısıyla da çözümün anahtarı, Gazze savaşını sona erdirecek kaçınılmaz başlangıçtır.

Bununla birlikte Nasrallah’ın sözleri, Hizbullah’ın tutumuyla ördüğü duvarda bir gedik açılabileceği izlenimi verdi. Yurt dışında pek çok kişi artık, Hizbullah’ın savaşa katılmak suretiyle çıktığı ağaçtan inmek için bir ‘merdivene’ ihtiyacı olduğu ve bir çıkış yolu aradığı kanaatinde.

Daha önce Amerikalılar ile Hizbullah arasında arabuluculuk yapan bir isim, Hizbullah’ın bu dosyadaki katı tutumunun olası herhangi bir ‘çözümün’ yolunu tıkadığını belirtti. Dosyayı takip eden bir kaynak, Amerikalıların Hizbullah’a bir dizi soru sorduğunu ve bunlar arasında şu 3 sorunun öne çıktığını söyledi:

Öncelikle Gazze savaşı ilerlerse ABD’nin savaşa dahil olmasına ilişkin tutumu ne olur?

Sonra diğer tarafların, özellikle de Hamas hareketi ile diğer Lübnanlı grupların İsrail’e yönelik saldırılara katılmasını niçin engellemedi?

Savaşa dahil olmaktan vazgeçmek için ne istiyor?

Tüm bu soruları cevapsız bırakan Hizbullah’ın yetkilileri, “Gazze’deki savaş bittikten sonra gelin” nakaratını tekrarlamakla yetindi. Arabulucu, Amerikalılara göre soruları cevapsız bırakmanın başlı başına bir cevap olduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat, dosyayı takip eden kaynaklardan, geçtiğimiz günlerde Hochstein’ın talebi üzerine Lübnan Meclisi Başkan Yardımcısı İlyas Ebu Saab ile Hochstein’ın Roma’da gerçekleştirdiği görüşmenin, belirsiz noktaları ortadan kaldırmaya bir hazırlık mahiyetinde olduğu bilgisini aldı. Hochstein bu görüşmede, Lübnan’a yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla bir dizi soru sordu.

‘Dosyaya bir belirsizliğin hâkim olduğunu’ söyleyen kaynaklara göre ‘özellikle Gazze savaşı hattında ve İsrail’in bahsettiği üzere savaşın üçüncü aşamasına dair tablonun ne olduğu konusunda pek çok noktanın açıklığa kavuşturulması gerekiyor.’ Şarku’l Avsat’a konuşan Fransız diplomatik kaynaklar ise Hochstein’ın Lübnan’a yönelmeden önce koordinasyon için Paris’i ziyaret ettiğini belirtti. Fransız kaynaklara göre ABD elçisi, bir sonraki aşamaya hazırlık olarak dosyalarını hazırlamaya çalışıyor.

Lübnanlı liderler, Hocshtein’ın, ABD Dışişleri Bakanı’nın İsrail’den almış olabileceği ‘taahhütler’ bağlamında neler getireceğini bekliyor.

Yaptığı görüşmeler hakkında bilgi vermek için dün Meclis Başkanı’nı ziyaret eden Ebu Saab toplantıdan sonra şu açıklamayı yaptı: “İsrailli düşmanla yaşadığımız krizlerde ve savaşlarda, önünde sonunda üzerinde çalışılması gereken çözümler olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye alıştık (…) Umuyoruz ki yarınki ziyaret, Lübnan’ın ihtiyaç duyduğu istikrarın sağlanması için ileriye dönük bir adım olsun.”

Ebu Saab, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“ABD yönetiminin derdinin ve hatta İsrailli düşmanın arzusunun, yerleşimciler yerleşimlerine geri dönsünler diye, işgal altındaki Filistin topraklarının güney ve kuzey bölgesinde istikrar sağlamak olduğunu artık tüm dünya görüyor. Savaş tehdidinde bulunan İsrailli düşmandan duyduğumuz söz, iddialarına göre bu savaşı yerleşimcileri geri getirmek için istedikleridir. Ben, ‘Savaş, yerleşimcileri yerleşimlerine geri getirmez, aksine onları bulundukları yerleşimlerden daha uzağa göç etmeye sevk eder’ diyerek konuya açıklık getirmek istiyorum. Bu mesele, aylarca değil, yıllarca uzayabilir. Savaş, bir çözüm değil. Amaç, yerleşimcileri yerleşimlerine geri döndürmek ise bizim de bir amacımız var: Sınıra yakın Lübnan köylerinin sakinlerini köylerine ve çiftliklerine geri döndürmek. Çözüm, diplomatik çerçevelerde ve diplomatik çabada saklı. Hiç kimse başka bir çözüm üretemez. Savaşın böyle bir durumu çözüme kavuşturabileceğini zanneden biri varsa yanlış hesap yapıyordur.”



Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
TT

Ateşkesin ardından en ölümcül saldırı... İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanında aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti

11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)
11 Ekim'de Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'den çekilen bir fotoğrafta, yıkıma uğrayan bölgenin üzerinde yükselen duman görülüyor. (Arşiv – AFP)

Filistin medyası bugün İsrail ordusunun Gazze şehrinin doğusunda ‘yoğun’ ateş açtığını bildirdi.

Tıbbi kaynaklar ve görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre, dün akşam Gazze şehrinin doğusunda sivil bir aracı hedef alan İsrail saldırısında, yedisi çocuk olmak üzere aynı aileden 11 Filistinli hayatını kaybetti. Bu, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana meydana gelen en ölümcül olay.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada, bombalamanın şehrin doğusunda bulunan ez-Zeytun mahallesindeki evlerine dönen Ebu Şaban ailesinin üyelerinin bulunduğu bir aracı hedef aldığını ve araçtaki herkesin hayatını kaybettiğini söyledi.

Basal, hayatını kaybedenler arasında yedi çocuk, üç kadın ve bir erkeğin bulunduğunu belirterek, hedef alınan bölgedeki tehlikeli koşullar nedeniyle kurtarma ekiplerinin cesetleri çıkarmakta zorluk çektiğini kaydetti.

 Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde yıkılmış ev ve binaların yanındaki çadır kampından geçen yerlerinden edilmiş Filistinliler, 18 Ekim 2025 (AP)

Görgü tanıkları, aracın sivillerin yaklaşmasının yasak olduğu ‘sarı hat’ bölgesini geçtikten sonra İsrail topçu ateşi altında kaldığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığına göre, Mısır, Katar ve Türkiye'nin desteğiyle geçen hafta cuma günü yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana en ölümcül saldırılardan biri olan olayla ilgili İsrail ordusundan henüz bir açıklama yapılmadı. Gazze İnsan Hakları Merkezi'nin perşembe günü yaptığı açıklamaya göre, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail ordusu tarafından 36 ihlal kaydedildi. Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, aynı dönemde 23 Filistinlinin öldürüldüğünü ve 122 kişinin yaralandığını duyurdu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus bölgesinde bir tünelden çıkan ve sahada konuşlanmış ordu güçlerine yaklaşarak ‘doğrudan tehdit’ oluşturan bir grup militanın İsrail savaş uçağı tarafından hedef alındığını söyledi.

Adraee yaptığı açıklamada, kuvvetlerin daha önce Refah bölgesinde bir tünelden çıkan ve ordu güçlerine ateş açan başka bir grubu tespit ettiğini bildirdi. Sözcü, İsrail ordusu kuvvetlerinin ‘ateşkes anlaşmasına uygun olarak bölgede konuşlandırıldığını ve herhangi bir acil tehdidi ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde hareket etmeye devam edeceğini’ doğruladı.

Bir haftadan fazla bir süre önce ABD Başkanı Donald Trump, Hamas ve İsrail'in barış planının ilk aşamasını imzaladığını ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, İsrail'in bölgeden çekilmesini sağlamak, yardımların girmesine izin vermek ve esirlerin takasını sağlamak için bir anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.

Hamas, İsrail ile hareket arasındaki ateşkes şartları uyarınca, Gazze Şeridi'nde tuttuğu son hayatta kalan İsrailli rehineleri, yaklaşık 2 bin Filistinli mahkûm karşılığında serbest bıraktı. 13 Ekim'deki ilk serbest bırakma dalgasının ardından, Hamas, elinde tuttuğu bazı ölü rehinelerin cesetlerini teslim etti.


Gazze yeniden inşa konferansı... Hazırlıklar konusunda Mısır-Filistin görüşmeleri

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
TT

Gazze yeniden inşa konferansı... Hazırlıklar konusunda Mısır-Filistin görüşmeleri

Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan evler (AFP)

Tüm gözlerin savaş sonrası döneme çevrildiği şu günlerde Kahire, yıkıma uğrayan bölgenin yeniden inşası için bir dönüm noktası olması beklenen Gazze yeniden inşa konferansı hazırlıkları kapsamında yoğun diplomatik faaliyetlere sahne oluyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, konferans gündeminin ‘oldukça iddialı olacağını ve Gazze'deki ateşkes anlaşması kararlaştırıldığı gibi ilerlerse, bölgede kurtarılabilecekleri kurtarmak için cömert mali tahminler içereceğini’ söylediler. Uzmanlar, uygulamada yaşanacak herhangi bir gecikmenin, anlaşmanın aksamasından kaynaklanacağını belirttiler.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa dün, kasım ayının ikinci yarısında Kahire'de düzenlenmesi planlanan Gazze yeniden inşa konferansı için devam eden hazırlıklar ve ayrıntıları görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede finansman ve mali taahhütlerin yanı sıra Gazze Şeridi’ndeki yıkımın boyutunun değerlendirilmesi de ele alındı.

Abdulati dün Yeni Delhi'de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile de söz konusu konferansı görüştü. Bu görüşme, Mısırlı bakanın Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Yvette Cooper ile yaptığı telefon görüşmesinde Birleşik Krallık'ı aynı konferansa katılmaya davet etmesinin ertesi gününde gerçekleşti. Cooper bu daveti memnuniyetle karşıladı.

Bu görüşme, yaklaşık bir hafta önce Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının imzalanmasından bu yana Mısır'ın üst düzey yetkililerle yaptığı ilk görüşme değildi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Kahire, 13-15 Ekim tarihleri arasında Filistinli ve İngiliz yetkililerin katıldığı, Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını tartışmak üzere İngiliz Wilton Park Vakfı tarafından düzenlenen gayri resmi teknik toplantıya bir heyet gönderdi.

Mısır, şu anda konferansın düzenlenmesine yönelik hazırlıkları tamamlamaya yoğunlaşmış durumda. Konferans, ‘ABD ve bölgedeki ve dünyadaki tüm barış ve kalkınma ortaklarıyla -bağışçı ülkeler, Birleşmiş Milletler (BM) ve bölgesel örgütler, uluslararası finans kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum dahil olmak üzere- tam bir eşgüdüm içinde’ gerçekleştirilecek. Bu, aynı açıklamada belirtildiği üzere, Arap-İslam planı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın planı temel alınarak yapılacak.

El-Farabi Araştırma Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gabaşi, ‘Gazze'nin yeniden inşası konferansının Kahire'de iddialı bir plan ortaya koyması konusunda beklentilerin yüksek olduğunu, zira Gazze Şeridi’nin eğitim, enerji, su ve sağlık dahil tüm alanlarda tamamen tahrip olduğunu’ düşünüyor. Gabaşi, konferansın zamanında tamamlanmasının Gazze Şeridi’ni kurtarmak için yeni bir fırsat sunduğunu vurguladı.

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat’ta insani yardım taşıyan Filistinliler (AFP)

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab, konferansın felaketle sarsılan Gazze Şeridi'ni kurtarmak için çok önemli bir adım olduğunu belirterek, özellikle Kahire'nin kapsamlı bir entegre plan önermesi nedeniyle bağışçılardan cömert bağışlar beklediğini söyledi.

Gazze'de barış anlaşmasının açıklanmasından önce Mısır, acil yardım, yeniden inşa ve sürdürülebilir kalkınmaya odaklanan, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için kapsamlı bir beş yıllık plan geliştirdi. Bu plan, Mart 2025'te Kahire'de düzenlenen Arap Birliği Zirvesi’nde onaylandı.

Plan, şeffaflığı sağlamak için Filistin Yönetimi ve BM ile iş birliği içinde uluslararası bir güven fonu kurulmasına dayanıyor. Gazze Şeridi'nin yeniden inşasını finanse etmek için bağışçı ülkelerden ve özel sektörden destek toplamak amacıyla önümüzdeki kasım ayında bir bakanlar konferansı düzenlenmesi planlanıyor.

Mısır planı, etkinliği sağlamak amacıyla üç aşamaya ayrılıyor. İlk aşama olan erken toparlanma aşaması, altı ay sürecek ve 3 milyar dolara mal olacak. Bu aşamada, Selahaddin Koridoru ve diğer bölgelerdeki enkazın kaldırılması, 360 bin kişiyi barındırabilecek 200 bin geçici konut biriminin temin edilmesi ve kısmen yıkılmış 60 bin konutun onarılması öngörülüyor. Ayrıca bu aşama, 1,5 milyondan fazla kişiyi barındırabilecek yedi barınma alanının kurulmasını da içeriyor.

İkinci aşama 2027 yılına kadar sürecek ve 20 milyar dolarlık bir maliyetle tesisler, ağlar, kalıcı konut birimleri inşa edilmesine ve tarım arazilerinin geri kazanılmasına odaklanacak. 30 milyar dolarlık bir maliyetle 2030 yılına kadar devam edecek olan üçüncü aşama, yerel ekonomiyi canlandırmak için sanayi bölgeleri, bir balıkçı limanı, bir deniz limanı ve bir havaalanı kurulmasını hedefliyor.

Filistin tarafında ise Başbakan Muhammed Mustafa perşembe günü yaptığı açıklamada, Kahire'de düzenlenecek Gazze yeniden inşa konferansının ‘uluslararası kaynakları ve ortaklıkları harekete geçirmek için merkezi bir platform’ olacağını duyurdu. Mustafa, hükümetinin Arap dünyası tarafından onaylanan Mısır'ın planına dayalı olarak yeniden inşa için birleşik bir çerçeve geliştirdiğini belirtti.

Güncellenen uluslararası tahminlere göre hasar, kayıplar ve ihtiyaçların 67 milyar doları aştığını açıklayan Mustafa, programın üç aşamaya ayrıldığını ifade etti: İlki, 3,5 milyar dolar tutarında ve altı ay sürecek olan erken toparlanmaya odaklı acil durum aşaması; ikincisi, yaklaşık 30 milyar dolar değerinde ve üç yıl sürecek olan yeniden inşa ve toparlanma aşaması; sonuncusu ise tam kapsamlı yeniden inşa aşaması.

Gabaşi'ye göre, bu planın uygulanmasını engelleyecek olan şey mali kısıtlamalar değil, İsrail'in hiçbir taahhütte bulunmamakta ısrar etmesi ve direnişe yönelik taleplerini sertleştirerek daha büyük kazançlar elde etmeye çalışmasıdır.

Er-Rakab, bu fikirlerin hızlı bir şekilde uygulanabilir planlara dönüştürülmesi yönünde girişimlerin olacağını belirtti. Ancak, anlaşma sürecinin sekteye uğramasının bu planları aksatacağını ifade ederek, bölgenin acil kurtarılmaya ihtiyaç duyduğu bu dönemde bunun yaşanmamasını umduklarını söyledi.


Beyrut, Kaddafi'nin oğlunu yüklü bir kefaletle serbest bıraktı

Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
TT

Beyrut, Kaddafi'nin oğlunu yüklü bir kefaletle serbest bıraktı

Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)
Hannibal Kaddafi 2011'de Roma'da (Arşiv- AFP)

Lübnan yargısı dün, merhum Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi'nin 11 milyon dolarlık kefaletle serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca, Kaddafi'ye seyahat yasağı koydu ve pasaportuna el koyarak, 10 yıl süren en uzun tutukluluk dönemine son verdi.

İmam Musa el-Sadr'ın kaybolmasını soruşturan adli soruşturmacı Hakim Zahir Hamade, kararını açıklamadan önce Kaddafi'yi iki saat boyunca sorguladı. Fransız Avukat Laurent Bayon, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Kaddafi'nin avukatlarının pazartesi günü "mantıksız" kefaletin ve seyahat yasağının iptali için bir talepte bulunacaklarını söyledi.

Bu arada Sadr ailesi, "davada ilerleme kaydedildiğini gösteren herhangi bir prosedür veya gelişmenin olmaması" nedeniyle tahliye kararına şaşırdıklarını açıkladı.