ABD Guantanamo’daki savaş mahkemelerinde nelere izin veriyor?

11 Eylül saldırılarını planlamakla suçlanan 5 kişinin davası inceleniyor

Guantanamo’daki Adalet Kampı (New York Times)
Guantanamo’daki Adalet Kampı (New York Times)
TT

ABD Guantanamo’daki savaş mahkemelerinde nelere izin veriyor?

Guantanamo’daki Adalet Kampı (New York Times)
Guantanamo’daki Adalet Kampı (New York Times)

Karşınızdaki bina, Guantanamo Körfezi’ndeki ABD Donanması üssündeki mahkeme kompleksi olan Adalet Kampı’nın (Camp Justice) bir kısmı. 11 Ocak 2002’de Camp X-Ray adlı ayrı bir yerde tutuklananları barındırmaya başlayan askeri hapishaneden kilometrelerce uzakta bulunuyor.

Şarku’l Avsat’ın New York Times gazetesinden aktardığı habere göre bu bina, sıkı güvenlik önlemlerine sahip bir mahkeme salonunun yakınındaki, tamamlanmamış bir karavan parkının önünde yer alıyor.

Fotoğraf altı: Guantanamo Adalet Kampı girişi (New York Times)
 Guantanamo Adalet Kampı girişi (New York Times)

Uygulanan güvenlik kısıtlamaları göz önüne alındığında, eski, çatlak bir pistin üzerindeki bu alan, insanların bölgenin fotoğraflarını çekebileceği az sayıdaki yerden biri.

Televizyon muhabirleri buradan yayın yapıyor. Ziyaretçiler burada grup fotoğrafları ve selfieler çekiliyor. Askerler, ziyaretçilerin hatıra olarak evlerine götürmeleri için burada Amerikan bayrakları asıyor. Ayrıca ordu, burada bayrakların her zaman aydınlık gözükmesi için projektörleri kurulu bulunduruyor.

Fotoğraf altı: Pentagon’un, sivil toplum kuruluşlarının elçisi olarak kabul ettiği kişileri, duruşma oturumlarına katılmak üzere bir hafta süren ziyaretlerde ağırlamak üzere hazırladığı çadırlar (New York Times)
Pentagon’un, sivil toplum kuruluşlarının elçisi olarak kabul ettiği kişileri, duruşma oturumlarına katılmak üzere bir hafta süren ziyaretlerde ağırlamak üzere hazırladığı çadırlar (New York Times)

Bu görüntü tanıdık gelebilir. Zira ABD hükümetinin, 11 Eylül 2001 saldırısını planlamakla suçladığı beş adama ve diğerlerine karşı açılan savaş suçları davalarının ele alındığı mahkeme sırasında halkın görmesine izin verdiği tek manzaraydı.

Guantanamo’da kalan 30 mahkumdan 11’i hakkında dava açıldı. Bunlardan 6’sı, on yılı aşkın bir süre önce başlayan davalarda idam cezası söz konusu olan davalarda yer alıyor. Diğer yandan artık hapishanede fotoğraf çekmek yasaklandı.

Fotoğraf altı: Guantanamo’daki Delta Kampı’nın dış çitleri (New York Times)
Guantanamo’daki Delta Kampı’nın dış çitleri (New York Times)

Bu fotoğraf ABD ordusunun mahkemede sahip olduğu gücü simgeliyor. Gizlilik, ABD hükümet kurumlarının hangi duruşmaların kamuya açık olacağı ve belgelerin hangi bölümlerinin gizleneceği konusunda karar vermesiyle iç kısımda başlıyor.

İşte bu fotoğrafa daha yakından bakarak öğrenebileceğiniz şeyler: Mahkeme kompleksi, turuncu barikatların, dikenli tel bobinlerinin, zincir bağlantılı çitlerin ve manzarayı engelleyen siyah bariyerlerin arkasında yer alıyor. İçeride en büyüğü bir depoyu andıran ve ana mahkeme salonunu içeren düzinelerce endüstriyel tarzda bina bulunuyor.

Yan tarafa başka bir küçük mahkeme salonu inşa edildi ve diğer binalarda mahkûmlar için hücreler, avukatlar için ofisler, tercümanlar ve bir dizi kapalı devre kamerayla alanı izleyen güvenlik personeli yer alıyor.

Fotoğraf altı: Televizyon muhabirleri haberlerini buradan yayınlıyor ve ziyaretçiler Guantanamo Adalet Kampı’nda grup fotoğraflarını ve kişisel fotoğraflarını burada çektiriyor (New York Times)
Televizyon muhabirleri haberlerini buradan yayınlıyor ve ziyaretçiler Guantanamo Adalet Kampı’nda grup fotoğraflarını ve kişisel fotoğraflarını burada çektiriyor (New York Times)

Mahkeme salonunda çekim ve sanıklara ait haber fotoğrafların çekimi yasak olsa da Pentagon, fotoğrafçıların bölgenin fotoğraflarını çekmesine izin veriyor ardından kompleksteki güvenlik görevlileri, hangi fotoğrafların alanı çok fazla açığa çıkardığına ve imha edilmesi gerektiğine karar veriyor.

Dışarıdaki bayraklar, ABD’li savaş esirleri ve operasyonlar sırasında kaybedilenlerin yanı sıra, mahkemeyi korumakla görevli personel ve gardiyanlardan oluşan ekiplere katkıda bulunan beş organı temsil ediyor.

Tabelanın tepesinde ‘Adalet Yoluyla Özgürlük’ sloganı yer alıyor. Bu, ABD Hava Kuvvetleri mühendislerinin 2007 yılında, o zamanlar bir sonraki yıl başlayabileceğine inandıkları 11 Eylül 2001 saldırılarının mahkemelerine hazırlanmak için geliştirdikleri modelin daha net bir versiyonu olarak karşımıza çıkıyor.

Fotoğraf altı: Guantanamo’daki Adalet Kampı’nın etrafı çitle çevrili (New York Times)
Guantanamo’daki Adalet Kampı’nın etrafı çitle çevrili (New York Times)

İlk yıllarda haki renkli çadırlar eski asfaltın çoğunu kaplıyor olsa da yalnızca birkaç tane kaldı; örneğin arka plandaki bu depolama tesisi bulunuyor.

Yakın bir noktada, Pentagon'un sivil toplum kuruluşlarının elçisi olarak bir haftalık ziyaretlerde duruşma oturumlarına katılmak üzere kabul ettiği kişilerin ağırlanması için tasarlanan çadırlar yer alıyor. Genellikle hukuk fakültelerinden, insan hakları gruplarından ve barolardan gelen STK statüsüne sahip kişilere ABD hükümetinin misafiri olarak ücretsiz konaklama, uçuş ve diğer ulaşım imkanları veriliyor. Muhabirler uçuş ve konaklama masraflarını ödüyor ve askeri üsteki mütevazı bir otelde kalıyor.

Çalışanlar koronavirüs salgını sırasında çadırları yıktı. İleride bir gün yapılacak duruşmalar sırasında hukuk personelini barındıracak 10 milyon dolarlık bir karavan parkına (bazılarına göre küçük ev köyünü) yönelik çalışmalar yavaş bir şekilde devam ediyor.

Bu binaların, 11 Eylül duruşmaları başlamadan önce avukatların geçici ikamet alabilmesi için hazır olması gerekiyor. Ancak fotoğrafın çekildiği günde, mahkemelerin belirli bir başlangıç ​​tarihi olmadığı için işçilerin üniteler arasında büyüyen yabani otları temizlemek zorunda olmadığı anlaşılıyor.

Fotoğraf altı: Bazılarına göre bu alan bir türbe veya gönüllü askerler için kutlamaların yapıldığı veya ödüllerin dağıtıldığı bir yer haline geldi.
Bazılarına göre bu alan bir türbe veya gönüllü askerler için kutlamaların yapıldığı veya ödüllerin dağıtıldığı bir yer haline geldi.

Adliye kompleksinden uzakta, körfezin karşısında Küba kırsalını görebiliyorsunuz. Bir denizci bölüğü, Amerika ve Küba taraflarını ayıran çit hattını koruyor ve bu, mahkeme personelinin bir kısmını Guantanamo’ya taşıyan bir uçuştan görüntülenebiliyor.

Bazılarına göre bu alan bir türbe yeri veya gönüllü askerler veya ödül törenlerinin düzenlendiği bir yer haline geldi. 11 Eylül kurbanlarının yakınları, duruşmalar için ziyaret ederken buraya hatıralar ve mesajlar bırakıyor.



Washington ve Tahran arasında gizli mesajlar ve tehditler

Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)
Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)
TT

Washington ve Tahran arasında gizli mesajlar ve tehditler

Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)
Tahran'ın merkezinde, son savaşta İsrail tarafından öldürülen İranlı komutan ve bilim adamlarının fotoğraflarının yer aldığı bir poster (AP)

Gerilimin ve spekülasyonların arttığı bir ortamda ABD ve İran, İsrail-ABD saldırılarının ardından Tahran'ın nükleer yapısında meydana gelen hasarın boyutuna ilişkin farklı değerlendirmeler ve İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) henüz açıklanmayan füze cephaneliğinin kullanımına ilişkin artan uyarıları arasında, İran'ın nükleer programı konusunda müzakere masasına dönme olasılığına ilişkin üstü kapalı mesajlar vermeye devam ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump dün gece Iowa'da yaptığı açıklamada, “İran askeri saldırılardan büyük zarar gördü ve sanırım şimdi gerçekten müzakere etmek istiyorlar. Belki bir toplantı yapmak istiyorlar. Bence çok hevesliler. Neler olacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı.

İran'ın nükleer programının ‘tamamen yok edildiğini’ iddia eden Trump, “Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) da bunu teyit etti” dedi. Tahran'ın Washington ve İsrail'e karşı tutumunda bir değişiklik olduğunu belirten Trump, “İran eskiden ABD hakkında en kötü şeylerin söylendiği yerlerden biriydi. Şimdi artık o kadar kötü konuşmuyorlar” şeklinde konuştu.

ABD Başkanı görüşmelere doğrudan müdahale etme olasılığı konusunda ise şunları söyledi: “Gerekirse müdahale ederim. Biz gerilimi artırmak istemiyoruz, İran'a normal bir ülke muamelesi görmesi için yeni bir şans vermek istiyoruz.”

ABD Başkanı Donald Trump, Iowa'daki bir mitinge gitmeden önce gazetecilere açıklamalarda bulundu. (AP)ABD Başkanı Donald Trump, Iowa'daki bir mitinge gitmeden önce gazetecilere açıklamalarda bulundu. (AP)

‘Zaman kaybı’

Washington'daki bu iyimserlik ne önceki yönetim ne de muhafazakâr siyasi çevreler tarafından paylaşılıyor. Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İran'ın ‘nükleer programını yeniden inşa etmek için halen bilgi ve niyete sahip olduğu’ uyarısında bulundu. New York Times'taki yazısında Bolton, Fordo ve diğer İran nükleer tesislerine yönelik saldırıların ‘muazzam hasar verdiğini’, ancak ‘yetersiz’ olduğunu savundu.

“Saldırıların erken durdurulması İran'a yeniden toparlanma şansı verdi” diyen Bolton sözlerini şöyle sürdürdü:

“İran'ın nükleer programının kökü kazınmadı ve nükleer bilgi birikimi halen Tahran'daki rejimin elinde. İran rejiminin nükleer hayallerinden vazgeçmeye hazır olduğuna dair bir işaret yok ve şu an yeni bir nükleer anlaşma için doğru zaman değil. Sürekli izleme ve gerekirse ilave saldırılara hazır olmak gerekiyor. Bir nükleer anlaşma ve UAEA ile teknik bir taahhüt olmadan nükleer faaliyetleri izlemek zor olacak. İdeal bir dünyada tüm İran uranyumu çıkarılmalı ve Libya gibi güvenli bir yerde depolanmalı. Ancak Tahran'da bir şeyler değişmedikçe kapsamlı bir anlaşmaya varmak imkânsız.”

Trump karşıtı Bolton’un yazısının devamında şu ifadeler yer aldı: “Bazıları halen İran'la yeni bir nükleer anlaşmanın ‘kutsal kasesini’ arıyor. Ancak bu çabalar zaman ve nefes kaybından başka bir şey değil. Çünkü İran anlaşmanın etrafından dolanıyor, sonra da geri adım atıyor.”

İran, bir gün evvel UAEA ile iş birliğini askıya alma kararını onaylamasına rağmen, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na bağlılığını ifade etti.

İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi arasında Tahran'da yapılan görüşmedenİran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi arasında Tahran'da yapılan görüşmeden

‘Füze kabiliyetleri’

Öte yandan Tahran askeri gücünü göstermeye devam ediyor. DMO yetkilisi Ali Fazli, İran'ın ‘henüz ortaya çıkmamış birçok füze kabiliyetine’ sahip olduğunu söyledi ve ‘düşmanların herhangi bir çılgınlığına daha şiddetli ve yıkıcı bir yanıtla karşılık verileceği’ uyarısında bulundu.

Şarku'l Avsat'ın İran devlet televizyonundan aktardığına göre Fazli yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Şu ana kadar kullanılan füze kabiliyetlerimiz potansiyelimizin yalnızca yüzde 25 ila 30'unu temsil ediyor. Siccil füzesi yörüngesi itibariyle beklenmedik ve düşman için alışılmadık bir füze. Henüz füze şehirlerinin kapılarını açmadık. Stratejik kabiliyetlerimiz halen korunuyor.”

Fazli, benzeri görülmemiş bir askeri hazırlıktan söz etmesine rağmen, İran'ın nükleer silah peşinde olmadığını vurgulayarak, “Nükleer bomba yapmak istemiyoruz… Bu ideolojik ilkelerimizden kaynaklanıyor” dedi.

İsrail planı

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün yaptığı açıklamada, iki ülkenin haziran ayında 12 gün boyunca karşı karşıya geldiği savaşın ardından ordunun, İran'ın İsrail'i bir daha tehdit etmemesini sağlayacağını söyledi.

Katz yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun ‘İran'ın İsrail'i bir daha tehdit etmemesini sağlayacak bir plan’ geliştireceğini vurgulayarak, ordunun ‘Tahran üzerinde hava kuvvetlerinin hava üstünlüğünü sağlamak için istihbarat ve operasyonel düzeyde hazır olması’ gerektiğini bildirdi.

Katz'ın açıklamaları haziran ayında iki taraf arasında yaşanan 12 günlük savaşın ardından geldi. Söz konusu savaşta İsrail, İran'ın nükleer tesislerine saldırmış ve savaşın amacının Tahran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek olduğunu iddia etmişti.

İsrail saldırıları sonucu çok sayıda üst düzey askeri yetkili ve nükleer bilimci öldü.

İran da İsrail'e roket ve füze atarak misilleme yaptı; yetkililere göre İsrail’de 28 kişi öldü.

İsrail ve İran, ABD arabuluculuğunda bir ateşkes üzerinde anlaşarak 24 Haziran'da çatışmalara son verdi.

 İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarının ve bilim adamlarının yasını tutan İranlılar (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)İsrail saldırılarında öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanlarının ve bilim adamlarının yasını tutan İranlılar (İran Dini Lideri Ali Hamaney’in internet sitesi)

Saldırının etkinliği

ABD ve İsrail'in İran'ın Fordo ve Natanz gibi kilit tesislerine düzenlediği saldırı, Washington'daki siyasi ve istihbarat çevrelerinde yoğun tartışmalara yol açmaya devam ediyor. Trump saldırıyı ‘tam bir başarı’ olarak nitelendirirken, ABD raporlarına göre istihbarat kaynakları, nükleer program üzerindeki potansiyel etkinin sadece birkaç aylık bir gecikme olduğunu söyledi.

Saldırıdan bir gün sonra ABD Genelkurmay Başkanı Dan Caine, “Nihai bir değerlendirme yapmak için henüz çok erken” dedi. Analistler, gerçek hasarın boyutunun ancak haftalar sürecek saha ve teknik gözlemlerden sonra netleşeceğine inanıyor.

Bu ayrışmanın ortasında, diplomatik iletişim kanallarını yeniden canlandırmak için üst düzey bir ABD elçisi ile İranlı yetkililer arasında olası yeni bir görüşme turu için hazırlıkların yapıldığına dair haberler geliyor.

Trump, Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ‘harika bir insan ve harika bir müzakereci’ olduğunu belirterek şöyle dedi: “Şu ana kadar harika bir iş çıkardı ve daha fazlasını da yapacak.”

Ancak analistler, İranlıların 2015 anlaşması öncesinde yaptıkları gibi, ABD'deki siyasi ortamın değişmesini bekleyerek müzakerelerde oyalama taktiğine geri dönebilecekleri konusunda uyarıyor.

Trump, müzakerelere dönüş olasılığı konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik sergilerken, İranlı eski danışmanlar ve askeri komutanlar daha sert tutumlar sergiliyor. Kuşkusuz bu da iki taraf arasında devam eden çekişmeyi yansıtıyor.