Lübnan sınırından İsrail'i hedef alan yeni bir örgüt: İzzetu’l-İslam Tugayları

Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, çatışmaları durdurmaya yönelik diplomatik çözüme giden yolları bir kez daha kapattı.

Hirbet Selm köyünde Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Visam Hüseyin Tavil'i anma törenine katılan iki Hizbullah destekçisi (Reuters)
Hirbet Selm köyünde Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Visam Hüseyin Tavil'i anma törenine katılan iki Hizbullah destekçisi (Reuters)
TT

Lübnan sınırından İsrail'i hedef alan yeni bir örgüt: İzzetu’l-İslam Tugayları

Hirbet Selm köyünde Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Visam Hüseyin Tavil'i anma törenine katılan iki Hizbullah destekçisi (Reuters)
Hirbet Selm köyünde Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Visam Hüseyin Tavil'i anma törenine katılan iki Hizbullah destekçisi (Reuters)

Güney Lübnan'daki çatışmalara meçhul bir aktör dahil oldu. Kendisini ‘İzzetu’l-İslam Tugayları’ adıyla tanıtan bir örgüt, dün sabah eylemler düzenleyeceğini duyurdu. Öte yandan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Güney Lübnan'daki çatışmaların durdurulmasına yönelik diplomatik çözüme giden yolları bir kez daha kapattı. Nasrallah, Güney Lübnan’daki cephenin Gazze'yi desteklemek için açıldığını ve Gazze’deki savaş bitene kadar da kapanmayacağını vurguladı. Bu arada Güney Lübnan’dan düzenlenen saldırıda iki İsrailli öldü, üç İsrailli yaralandı.

Meçhul örgüt

Dün sabah, kimliği tespit edilemeyen silahlı kişilerden oluşan bir grup, Lübnan sınırından Şeba Çiftlikleri’ndeki (Dov Dağı) İsrail mevzisine doğru ilerleme girişiminde bulundu. İsrail ordusu, silahlı kişilerle karşı karşıya geldiğini ve çıkan çatışmada grubun üç üyesini öldürdüğünü duyurdu. İsrail ordusu açıklamasında beş İsrail askerinin yaralandığını ve tedavi görmek üzere hastaneye kaldırıldıklarını da belirtti.

Kendisini ‘İzzetu’l-İslam Tugayları’ adıyla tanıtan silahlı bir grup tarafından yapılan açıklamada, grup üyelerinin dün sabah Şeba Çiftlikleri'ndeki Ruveysat el-Alem üs bölgesine saldırı düzenlediğini, 3 üyesinin öldüğünü, iki üyesinin güvenli bir şekilde mevzilerine geri döndüğünü belirtti. Açıklamada, operasyonun cuma günü aynı bölgede keşif yapan üyelerini hedef alan İsrail’in saldırısına misilleme olarak gerçekleştirildiği kaydedildi. Açıklamaya göre İsrail saldırısında grubun üç üyesi öldü.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Mücahidlerimizden bir grup, işgal altındaki Şeba Çiftlikleri'nde sınır çitini aşmayı başararak Ruveysat el-Alem üs bölgesi yakınlarında Siyonist düşman güçlerinin bir devriyesi ile sıfır mesafeden çatıştı. Çatışmalar doğrulanmış kayıplarla sonuçlandı.

Açıklamada, operasyon sırasında grubun üç üyesinin öldüğü, 2 üyesinin ise sağ salim mevzilerine geri döndüğü bilgisi aktarıldı.

İzzetu’l-İslam Tugayları, cuma sabahı keşif görevinde 35 saat geçirdikleri işgal altındaki Şeba Çiftlikleri’nin Birket en-Nakkar bölgesi yakınlarında İsrail ordusuna ait silahlı insansız hava aracı (SİHA) tarafından düzenlenen saldırı sonucu üç savaşçısının daha öldürüldüğünü belirtti.

Ruveysat el-Alem Operasyonu’nun, şehitler Şeyh Salih el-Aruri, Samir Fendi ve kardeşlerinin Beyrut'ta öldürülmesine misillemede bulunmak ve Siyonist düşmana, Filistin'e yönelik cani savaşını, Lübnan’ı, bölgeyi ve tüm dünyayı ateş altına almadan önce durdurması için bir mesaj göndermek amacıyla gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, operasyonun İzzeddin el-Kassam Tugayları'na ve Gazze halkına destek mesajı olduğu kaydedildi.

Lübnan'daki bu yeni örgütün adı ilk kez duyulurken örgüt kimliğini, Lübnanlı mı, Filistinli mi yoksa başka bir taraftan mı olduğunu açıklamadı. Şarku'l Avsat'a konuşan Lübnanlı güvenlik kaynakları, grubun halen gizemini koruduğunu ve hakkında en ufak bir bilginin dahi olmadığımı söylediler. Grubun açıklamasında bahsettiği üç üyesinin cenazelerinin Lübnan'da hiçbir hastaneye götürülmediklerine dikkat çeken kaynaklar, cenazelerin sahadan alınıp alınmadığı ya da İsraillilerin ele geçirip geçirmediğinin bilinmediğini belirttiler. Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas'a yakın kaynaklar, grubun Hamas Hareketi ile herhangi bir bağlantısı olmadığını vurgularken grubun şehitleriyle gurur duyduğunu ve onları saklamadığını söylediler. Şeba Çiftlikleri bölgesinden yerel kaynaklar ise Şarku'l Avsat'a, söz konusu grubun adını daha önce duymadıklarını ve faaliyetleri hakkında bilgileri olmadığını açıkladılar. Grubun İslami Cihad Hareketi'ne yakın olabileceğine dair tahminler yürütülürken İslami Cihad Hareketi’ne yakın kaynaklar, İslami Cihad’ın grupla herhangi bir bağlantısı olmadığını ifade etti. Grup tarafından yapılan açıklamadaki belirsizlik çerçevesinde Güney Lübnan’daki gelişmeleri takip eden Lübnanlı bir uzman, “Eğer grubun kimliğini açıklama niyeti olsaydı, bu yapılırdı. Ancak henüz gerçekleşmedi. Aynı belirsizlik açıklamanın, yayınlandığı WhatsApp ve Telegram gruplarına nasıl ulaştığı sorusunun yanıtı için de geçerli” ifadelerini kullandı.

Nasrallah

Öte yandan tökezleyen diplomatik müzakereler ve Hizbullah'ın Gazze Şeridi’ndeki savaş bitene kadar çatışmaları sürdürme konusundaki kararlığı çerçevesinde yakın bir gelecekte bu tehlikeli gelişmelerin sona ermeyeceği düşünülüyor. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Visam Hüseyin Tavil'i anma töreninde yaptığı konuşmada, “Lübnan cephesi, Gazze’yi desteklemek ve Gazze'ye yönelik saldırıları durdurmak için açıldı ve ancak saldırı sona erdiğinde kapatılacak” dedi. İsrail'in Lübnan'a geniş kapsamlı bir savaş açma tehdidini tiye alan Nasrallah, “Bizi Gazze'nin kuzeyindeki yorgun, dehşete düşmüş ve mağlup tugaylarla tehdit ediyorlar; hoş geldiniz, merhaba” şeklinde konuştu.

Hizbullah Genel Sekreteri, sözlerini şöyle sürdürdü:

İsrail ordusu dinç ve tam teçhizatlıyken Temmuz Savaşı'nda direnişçilerimiz tarafından tarumar edildi. Savaştan korkması ve çekinmesi gereken Lübnan değil, İsrail ve onun düşman hükümeti ile yerleşimcileridir. Tam 99 gündür savaşa hazırız, savaştan korkmuyoruz. Limitsiz, kontrolsüz, sınır tanımadan savaşacağız. Lübnan için korktuğunu iddia eden ABD’nin asıl (İsrail'e atıfla) bölgedeki vekili ve ordusu için korkması gerek.

Saha gelişmeleri

Bir yandan tehditler, diğer yandan diplomatik çabalar sürerken dün çatışmaların şiddeti arttı. Hizbullah tarafından düzenlenen saldırıda iki İsrailli öldü. Haaretz gazetesine göre ölenler sivildi. Gazete, Hizbullah’ın Yukarı Celile'de Metulla ile Kiryat Şmona arasında yer alan Yuval yerleşim birimini hedef aldığını ve füzenin yerleşim bölgesindeki bir evi vurduğunu bildirdi.

Times of Israel gazetesinin bölgedeki bir tıp merkezinden aktardığı bilgilere göre evlerini hedef alan füzeli saldırıda ağır yaralanan Mira Ayalon (76) isimli kadın kaldırıldığı hastanede, oğlu Barak Ayalon ise olay yerinde hayatını kaybetti. Ziv Tıp Merkezi'nden yapılan açıklamada İsrailli kadının kocasının saldırıda hafif yaralandığı belirtildi.

Hizbullah’ın füzeli saldırısında yaralanan bir İsrailli ambulansa taşınırken (AFP)
Hizbullah’ın füzeli saldırısında yaralanan bir İsrailli ambulansa taşınırken (AFP)

Buna karşın Hizbullah, Kefer Yuval yerleşim biriminde İsrailli askerlerin hedef aldığını, saldırı sonucunda çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını açıkladı. Saldırı Hizbullah’ın dün çeşitli operasyonlar düzenleyeceği duyurusu çerçevesinde gerçekleşirken dün öğleden sonra itibarıyla Hizbullah tarafından düzenlenen ve İsrail’e ait bazı askeri noktaları kapsayan saldırı sayısı 8'e ulaştı. Hizbullah ayrıca Mervahi kasabası semalarında uçan bir İHA’yı düşürdüğünü açıklarken, İsrail ordusu, Lübnan sınırındaki bölgede yer alan yolları ve kavşakları trafiğe kapatma kararı aldı.

İsrail bombardımanı köyler arasındaki ana yollardan bazılarını ‘daimi hedef bölgeleri’ haline getirdiğinden, bu köylerde yaşayanların hareket seçenekleri sınırlandı. Şarku'l Avsat'a konuşan doğu kesiminden saha kaynakları, sınıra bitişik Burc el-Muluk ile Hıyam beldesi arasındaki karayolunun tamamen kapatıldığını söylediler. Kaynaklar, bölge sakinlerinin Hayyam beldesine gitmek için Kuliya ve Cedid el-Merceyun beldelerinden ovaya doğru uzun bir yolu geçmek zorunda kaldıklarını aktardılar.

Hıyam yolu ve doğu kesimi

Merceyun bölgesinin en büyük beldesi olan Hıyam'a giden yolların hiçbiri artık güvenli değil. Lübnan ordusu, bombalama yoğunlaştığı için Litani Nehri üzerinden batıya doğru Khardali tarafından Merceyun yolunu kapattı.

Kaynakların bildirdiğine göre kuzeydeki Kevkeba Kavşağı yönünden İbil es-Saki Yolu üzerinde trafiğin engellenmesi talimatı verildi. Fosfor bombası da dahil olmak üzere çeşitli bombalarla hedef alınan bölgede yaşamak ‘kesinlikle tehlikeli ve güvensiz’ hale geldi. Gazze’de geçtiğimiz aralık ayındaki geçici ateşkesin sona ermesinden bu yana bölge sakinleri buralardaki evlerine geri dönemedi.

İsrail’in pazar günü Lübnan'ın Kefer Kila beldesine düzenlediği bombardımandan bir kare (AFP)
İsrail’in pazar günü Lübnan'ın Kefer Kila beldesine düzenlediği bombardımandan bir kare (AFP)

Köylerde hareket kabiliyetine yönelik riskler sınır şeridindeki tüm beldeleri kapsarken İsrail’in el-Matla'a ve Miskav'am yerleşim birimlerinin karşısında, sınırın öbür yanında yer alan Lübnan’ın Kefer Kila beldesi neredeyse tamamen terkedilmiş, ıssız bir yer haline geldi. Sürekli bombalanan yollarda kimse ilerleyemiyor.  Aynı durum el-Adise, Meys el-Cebel, Ayterun, Hula ve bölgedeki diğer beldeler için de geçerli.

Bölge sakinleri artık İsrail bombardımanlarının hedefi olmamak için beldeler arasındaki yan yollardan geçmek zorunda kalıyor. Bunu da ancak acil durumlarda yapıyorlar. Çünkü sınırdaki beldelere giden, yani Tire'den sınır köylerine uzanan ve Vadi el-Huceyr'den geçen tüm yollar can güvenliği için tehlikeli. Bu yolları kullananlar savunmasızlar ve her an İHA’larla hedef alınabilirler.

Batı kesimi

Doğu kesiminde olduğu gibi batı kesiminde yaşayanlar da aynı sıkıntıları çekiyorlar. Ancak batı kesimindeki tehlikeler doğrudan çatışmanın olduğu köylerle sınırlı kalmıyor ve yan yolları da kapsıyor. Şarku'l Avsat'a konuşan batı kesiminden saha kaynakları, en-Nakura - Ayta eş-Şaab yolunun aralıksız olarak hedef alınmasından dolayı trafik akışının neredeyse tamamen kesilmiş olduğunu, örneğin Ayta - Yarun yolundan ya da  ez-Zuheyra – Alma eş-Şaab yolundan geçmenin imkansız hale geldiğini söylediler. İsrail’in bu yolları ateş altına alarak bağlantı noktalarından tecrit ettiğini vurgulayan kaynaklar, örneğin, Tayr Harfa Yolu'nu geçmenin büyük bir risk haline geldiği ve bu riskin arka yolları da kapsadığını aktardılar.



Şarm eş-Şeyh garantileri... Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ek destek

TT

Şarm eş-Şeyh garantileri... Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ek destek

Şarm eş-Şeyh garantileri... Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ek destek

Gazze savaşını sona erdirmek için düzenlenen Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi, anlaşmanın imzalanmasının yanı sıra, ABD Başkanı Donald Trump'ın planının uygulanmasına ilişkin güvence ve garantiler de içeriyordu. Planın ilk aşaması, İsrailli rehinelerin teslim edilmesi ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılmasıyla sona erdi. Şimdi daha zorlu olacak gibi görünen yeni bir müzakere aşaması bekleniyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu garantiler, ABD'nin savaşın bittiğine dair güvenceleriyle birlikte, cuma günü yürürlüğe giren Gazze Anlaşması’nı istikrara kavuşturmak için arabulucuların çabalarına ilave destek sağlayacak. Uzmanlar, özellikle Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin yönetimi ile ilgili konularda anlaşmaya varılacağına dair ihtiyatlı bir iyimserlik içinde. Ayrıca önümüzdeki dönemde zorlu müzakereler bekliyorlar.

dsfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Ürdün Kralı, Fransa ve Türkiye cumhurbaşkanları, Katar Emiri, Almanya Şansölyesi, İtalya, Birleşik Krallık ve Kanada başbakanları ile Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’nın katıldığı Şarm eş-Şeyh Barış Zirvesi'nin yan etkinliğinde bir toplantıda. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Hamas dün yaptığı açıklamada, arabulucuların İsrail'i Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için hazırladığı plan kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlama çabalarının önemini vurguladı. Bir başka açıklamada ise Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, İsrail anlaşmaya bağlı kaldığı sürece anlaşmaya ve zaman çizelgesine bağlı kalacağını bildirdi.

İsminin açıklanmaması koşuluyla AFP'ye konuşan diplomatik bir kaynağa göre, Hamas'ın talebi, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese arabuluculuk eden ülkelerin Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen zirvede anlaşmayı garanti altına alan bir belge imzalamaları beklenirken geldi.

İmza töreninden haberdar olan kaynak, “İmzacılar, yani ABD, Mısır, Katar ve Türkiye, anlaşmanın garantörleri” dedi.

Trump, İsrail ve Mısır'a gitmeden önce yaptığı açıklamada, “Gazze konusunda birçok sözlü garanti aldık. Savaş bitti” diyerek, ateşkesin ‘devam edeceğine’ olan güvenini dile getirdi.

axsdfrgt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Knesset'te yaptığı konuşmada, Trump'ın önerisinin ‘savaşı sona erdireceğini ve tarihi bir barışın önünü açacağını’ söyledi. Trump'a hitaben, “Siz barışa bağlısınız, ben de barışa bağlıyım. Birlikte barışı sağlayacağız” dedi.

Kassam Tugayları dün, Trump'ın barış planının ilk aşaması kapsamında Gazze Şeridi'nde hayatta olan tüm İsrailli rehineleri serbest bıraktı. Buna karşılık, İsrail Cezaevi Servisi dün bin 968 Filistinlinin serbest bırakıldığını duyurdu.

Trump'ın savaşı sona erdirme planı, Gazze Şeridi'nde 20'si halen hayatta olan 47 rehinenin serbest bırakılmasını öngörüyor. Anlaşma kapsamında ayrıca, 2014 yılında esir alınan bir rehinenin kalıntılarının da teslim edilmesi bekleniyor.

Buna karşılık İsrail, müebbet hapis cezasına çarptırılmış 250 Filistinli mahkûm ile savaşın patlak vermesinden bu yana tutuklu bulunan bin 700 Gazzeli mahkûmun serbest bırakılmasını öngörüyor.

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, zirvede varılacak herhangi bir anlaşmanın, Trump'ın savaşın sona ermesi konusundaki ısrarıyla birlikte Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme şansını artıracağına inanıyor. Hasan’a göre en azından bu aşamada Netanyahu, ABD'nin bu isteğine karşı çıkamaz.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, “Şarm eş-Şeyh'te gördüğümüz büyük zirve ve garanti belgesi, İsrail'e Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasını istikrara kavuşturması için baskı yapmakta önemli bir kaldıraç oluşturuyor” ifadesini kullandı. Trump'ın da söylediği gibi Gazze Şeridi'nin tekrar savaşa dönmeyeceğini bekleyen Nazzal, “Güney Lübnan'da ateşkes anlaşması olmasına rağmen İsrail'in ihlallerinde olduğu gibi, Tel Aviv’den ara sıra saldırılar görebiliriz” dedi.

Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme konusunda kaydedilen ilerlemeye rağmen, arabulucuların halen uzun vadeli bir siyasi çözüme ulaşması gerekiyor. İkinci aşama, Hamas'ın silahsızlandırılmasının yanı sıra, savaşçılarının Gazze Şeridi'nden ayrılmasını ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesinin devamını öngörüyor.

Şarm eş-Şeyh'te Trump ile yaptığı görüşmede Sisi, Gazze Anlaşması’nın aşamalarının tamamlanmasını istedi.

Trump ise Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ikinci aşama müzakerelerin başladığını doğrulayarak, “Ortadoğu'da çok özel bir dönemden geçiyoruz” ifadesini kullandı.

cdfgthy
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Şarm eş-Şeyh Zirvesi sırasında Almanya Başbakanı’nı kabul etti. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul dün Deutschlandfunk radyosuna verdiği demeçte, Katar, Mısır, Türkiye ve diğer Arap ülkelerinin İsrail ile barış müzakerelerini desteklemek için Hamas'a silah bırakması yönünde baskı uyguladığını söyledi.

Daha önce AFP'ye konuşan bir Hamas lideri, hareketin silahlarını teslim etmeyi kabul etmesinin ‘söz konusu olamayacağını’ söylemişti. Önde gelen Hamas liderlerinde Husam Bedran da müzakerelerin ikinci aşamasının ‘birinci aşama kadar kolay olmayacağı’ uyarısında bulundu.

Öte yandan Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani pazar günü New York Times'a verdiği demeçte, Hamas'ın silahsızlandırılması gibi çetrefilli konuların ne Hamas ne de İsrail'in kapsamlı bir anlaşmaya varmaya hazır olmadığı için ertelendiğini söyledi.

Hamas ile İsrail arasında arabuluculuk rolü oynayan ve yıllardır hareketin liderleriyle güçlü ilişkileri olan Katar Başbakanı, Hamas'ın ‘İsrail'e tehdit oluşturmamak için nasıl bir yol izleneceği konusunda görüşmeye açık olduğunu’ belirtti.

Reha Ahmed Hasan, “Bir sonraki aşamada birçok konuda netleştirilmesi gereken çok şey var ve ne olacağını göreceğiz” dedi. Hasan, Trump'ın gelecek yıl Nobel Barış Ödülü'nü kazanma arzusunun anlaşmanın başarısı için bir teşvik olacağı konusunda iyimser.

Analist Nizar Nazzal, bir sonraki aşamanın, özellikle Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin yönetimi konusundaki tartışmalarda karmaşık olacağına inanıyor. Nazzal, müzakerelerin engellerle karşılaşacağını, arabulucuların uzlaşma arayışında olacağını ve Filistin Yönetimi'nin uluslararası denetim olmaksızın Gazze Şeridi'ni yönetmekten sorumlu olacağını öngörüyor.


Mısır Cumhurbaşkanı: Barışı sağlamak için tek yol iki devletli çözüm

(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)
(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)
TT

Mısır Cumhurbaşkanı: Barışı sağlamak için tek yol iki devletli çözüm

(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)
(soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve diğer siyasi figürler, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (AFP)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi dün yaptığı açıklamada, iki devletli çözümün Filistinliler ve İsraillilerin beklentilerini karşılamanın ve barış içinde yaşamanın tek yolu olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın da katıldığı Şarm eş-Şeyh Zirvesi’nde Sisi, Mısır'ın Gazze Şeridi'nin yeniden inşası ve kalkınması konulu bir konferansa ev sahipliği yapacağını duyurdu.

Gazze anlaşması belgesinin imzalanması

Trump ile yapılan zirve sırasında, arabulucular Mısır, Katar ve Türkiye, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasıyla ilgili bir belge imzaladı. Belge, Mısır'ın Kızıldeniz'deki Şarm eş-Şeyh tatil beldesinde ev sahipliği yaptığı uluslararası zirve sırasında imzalandı.

Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi ile zirveye başkanlık eden Trump, imza töreninde “Belge, kuralları, düzenlemeleri ve diğer birçok hususu ayrıntılı olarak ele alacak” dedi ve bu anlaşmanın ‘geçerli olacağını’ vurguladı.

frgty
(Soldan sağa) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ve Ürdün Kralı 2. Abdullah, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi'nde aile fotoğrafı çektirdi. (EPA)

Trump, Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdiğinin ilan edilmesiyle ‘Ortadoğu'da barışın’ sağlandığını duyurdu.

Belgeyi imzaladıktan sonra Trump, “Birlikte, herkesin imkânsız dediği şeyi başardık. Sonunda Ortadoğu'da barış sağlandı” ifadelerini kullandı.

‘Çok önemli bir rol’

ABD Başkanı Donald Trump dün, Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi'nin Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında ateşkes ilan edilmesinden önceki müzakerelerde ‘çok önemli bir rol’ oynadığını ifade etti.

Gazze zirvesi öncesinde Şarm eş-Şeyh'te Sisi ile yaptığı görüşmede Trump, Mısır'ın rolünün ‘etkili olduğunu, zira Hamas’ın Mısır’a ve Mısır liderliğini saygı duyduğunu’ kaydetti.

Trump, Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının çoktan başladığını doğruladı.

Trump, “Anlaşmanın ikinci aşaması çoktan başladı. Gazze planının aşamaları birbiriyle örtüşüyor” dedi.

rgty
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 13 Ekim 2025 tarihinde Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen Gazze Barış Zirvesi öncesinde ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede. (Reuters)

Trump, ABD'nin sonuna kadar Sisi'nin yanında olduğunu belirterek, Mısır'ın bölgedeki büyük rolünü övdü. Trump, Washington'un Gazze Şeridi'ndeki durumu düzeltmek ve bölgeyi enkazdan kurtarmak için çabalarını güçlendirmeye çalıştığını bildirdi.

ABD Başkanı, Mısır Cumhurbaşkanı’nın Gazze Şeridi'ni yönetmek için barış konseyine katılmasını istediğini açıkladı.

Barışın sağlanması

Mısır Cumhurbaşkanı, İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde iki yıl süren yıkıcı savaşın ardından, bölgede barışı sağlayabilecek tek kişinin Trump olduğunu ifade etti.

Sisi, Trump’a hitaben yaptığı açıklamada, “Bunu başarabilecek tek kişinin siz olduğunuzdan emindim. Sadece siz bölgemizde barışı sağlayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Mısır Cumhurbaşkanı ayrıca, bir sonraki aşama için acil adımların atılması gerektiğini vurgulayarak, “Şu anda öncelikli hedef Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi istikrara kavuşturmak ve barış anlaşmasının başarıya ulaşması için gerekli adımları takip etmek” dedi.

İnsani yardım ve savaş sonrası çabalarla ilgili olarak Mısır Cumhurbaşkanı, yardımların girişinin sağlanması ve yeniden inşa konferansının desteklenmesinin beklendiğini belirterek, “Yardımların Gazze Şeridi'ne girmesini ve İsrailli rehinelerin cesetlerinin iade edilmesini sağlamalıyız” dedi.

Mısır Cumhurbaşkanı, “Başkan Trump'ın Kasım 2025'te Gazze Şeridi'nde erken iyileşme ve yeniden inşa için Kahire konferansına destek vermesini sabırsızlıkla bekliyoruz” diye devam etti.

Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kenti, Mısır ve ABD başkanlarının eş başkanlığında, 20'den fazla ülkenin liderlerinin katılımıyla bir barış zirvesine ev sahipliği yaptı. Mısır Cumhurbaşkanlığı’na göre zirve, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek, Ortadoğu'daki barış çabalarını teşvik etmek ve bölgesel güvenlik ve istikrarın yeni bir sayfasını açmak amacıyla düzenlendi.


Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılımının teyit ve ardından iptal edilmesinin ardındaki gerçekler

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)
TT

Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılımının teyit ve ardından iptal edilmesinin ardındaki gerçekler

İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)
İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Knesset'te konuşmasını yaparken (AFP)

Ahmed Abdulhekim

Kahire ve Tel Aviv'in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze ile ilgili Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'ne katılacağını duyurması ve ardından katılımın hızla iptal edilmesi, Kızıldeniz sahillerindeki tatil beldesinde düzenlenen zirve ile ilgili kafa karışıklığına yol açtı. Bu durum, zirveye katılacak davetlilerin listesinde Netanyahu'nun adının daha önce yer almaması sebebiyle, bu kararın alınmasının ve ardından geri adım atılmasının arkasındaki nedenler hakkında bir dizi soruyu tetikledi.

İsrail medyası ile Mısır Cumhurbaşkanlığı, Netanyahu'nun zirveye katılacağını vurgularken, Mısır Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada Netanyahu’nun katılımına ilişkin davetin, ABD Başkanı Donald Trump ile Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi arasında, bu sabah Trump İsrail'de iken İsrail Başbakanı Netanyahu eşliğinde gerçekleşen bir telefon görüşmesi sırasında, Trump’tan geldiği doğrulandı. Sisi’nin Netanyahu ile de görüştüğünün belirtildiği açıklamada, “Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın katılacağı barış zirvesine Netanyahu’nun da katılması kararlaştırıldı” denildi.

Ancak Mısır Cumhurbaşkanlığı, çok geçmeden Netanyahu'nun “dini bayram” nedeniyle zirveye katılamayacağını duyurdu. Bu, Trump'tan aldığı daveti öven İsrail Başbakanlık Ofisi'nin de belirttiği aynı gerekçeydi.

Davet nasıl gerçekleşti?

The Independent Arabia'nın bu sabah başlamadan önce incelediği Şarm el-Şeyh Zirvesi'nin nihai davetli listesine göre, Netanyahu katılımcı liderler arasında değildi. Şarku’l Avsat’ın Amerikan internet sitesi Axios'tan aktardığı habere göre Netanyahu'ya davet, Tel Aviv'de Başkan Trump'ı kabul etmesinin ardından yapıldı. İnternet sitesi, ismi açıklanmayan bir kaynağa dayanarak, “Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Zirvesi'ne katılması, Başkan Trump'ın Netanyahu ile birlikte Ben Gurion Havalimanı'ndan Knesset'e ABD başkanlık limuzininde yaptığı yolculuk sırasında planlandı” dedi.

Axios, “Muhabirinin Başkan Trump ile İsrail'e giderken Başkanlık uçağında yaptığı röportajda, Trump'ın Netanyahu'nun konferansa davet edilmediğinden haberi olmadığını ve davetlerin Mısırlılar tarafından yapıldığını söylediğini” bildirdi. Site haberinde, “Trump’ın, limuzuni ile havalimanından Knesset'e giderken Netanyahu'ya katılmasının daha iyi olacağını söylediğini” belirtti ve ismi açıklanmayan kaynaktan aktardığına göre, Netanyahu da Trump'ın davetini kabul etti.

Axios'un üst düzey bir ABD yetkilisine dayandırdığı habere göre, “Bundan sonra Başkan Trump, Gazze'deki savaşın başlangıcından bu yana görüşmeyen Sisi ve Netanyahu arasında arabuluculuk yapmaya başladı. ABD Başkanı, Mısır Cumhurbaşkanı'nı arayarak Netanyahu'yu zirveye davet etmesini istedi. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında temas kuruldu ve Netanyahu, Şarm el-Şeyh Konferansına resmen davet edildi.”

Sisi ve Netanyahu arasında Trump'ın da katıldığı bir telefon görüşmesi yapıldığına dair haberler İsrail medyasında yer alırken, Mısır Cumhurbaşkanlığı, İsrail Başbakanı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Şarm el-Şeyh Zirvesine katılacağını doğruladı. Açıklamada, “Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını pekiştirmek ve anlaşmaya bağlılığı teyit etmek için barış zirvesine katılacak” denildi. Yine açıklamada, Netanyahu ve Trump'ın pazartesi günü İsrail'den Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir telefon görüşmesi yaptığı da belirtildi. Yaklaşık bir saat sonra ise Mısır Cumhurbaşkanlığı, Netanyahu'nun “dini bayram” nedeniyle zirveye katılamayacağını duyurdu. Başkan Trump'ın, Sisi ile yaptığı telefon görüşmesi sırasında İsrail Başbakanı'nın zirveye katılmasını önerdiğini yineledi.

İptal nedeniyle ilgili 3 farklı anlatı

Netanyahu'nun Başbakanlık Ofisi, Başkan Trump'tan aldığı davete atıfta bulunarak, Şarm el-Şeyh Zirvesine katılamamasının nedenini “dini bayrama” bağladı. İsrail Başbakanı, ABD Başkanı'na davet için teşekkür etti ve zirve tarihinin pazartesi akşamı başlayıp salı günü gün batımına kadar devam eden Simhat Tora bayramının başlangıcına denk gelmesi nedeniyle zirveye katılamayacağını belirtti.

Buna karşılık, İsrail gazetelerinde zirveye katılmamasının gerçek nedenleri konusunda çelişkili haberler yer aldı. Israel Hayom gazetesinin haberine göre, Netanyahu'nun Şarm el-Şeyh Zirvesi'ne katılımı, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin güçlü muhalefeti sonrasında iptal edildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı'nın zirveye katılması durumunda zirveye katılmayacağı tehdidinde bulundu. Türk medyası, savaş suçları işlediği için Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama kararı verilen İsrail Başbakanı'na yapılan davet nedeniyle, Erdoğan'ın Şarm el-Şeyh Zirvesi'ne katılmama kararı aldığını, ancak Netanyahu'nun zirveye katılmayacağını öğrendikten sonra zirveye katılmaya karar verdiğini aktardı.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani de aynı tutumu benimsedi. Irak Haber Ajansı, ismi açıklanmayan kaynaklara dayanarak, Sudani'nin “hem Mısır hem de Amerikan taraflarına, Netanyahu'nun katılması halinde Irak'ın zirveden çekileceğini bildirdiğini ve Irak’ın bu pozisyonunda kararlı olduğunu” söyledi. Sudani “Mısır tarafının Netanyahu'ya Şarm el-Şeyh Zirvesine katılması için resmi bir davette bulunmadığını, Trump'ın Netanyahu'yu getirmeye çalıştığını ve katılımını sağlamak için diplomatik temaslarda bulunduğunu” açıkladı. Irak Haber Ajansı, “diğer katılımcıların tutumlarının Irak'ınkine benzer olduğunu ve bu nedenle Trump'ın Netanyahu'yu Şarm el-Şeyh Zirvesine getirme girişiminin başarısız olduğunu” bildirdi. Öte yandan, İsrailli Yedioth Ahronoth gazetesi, Mısır Cumhurbaşkanı’nın Netanyahu'yu davet etmediğini ve Mısır ile Arap dünyasının İsrail Başbakanı’nın zirveye katılımını reddettiğini bildirdi.

Mısır Cumhurbaşkanı ve Amerikalı mevkidaşı, 20 ülkenin liderleri ile BM Genel Sekreteri António Guterres'in katıldığı Gazze ile ilgili Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi’ne eş başkanlık ediyor. Zirve, ABD, Mısır, Katar ve Türkiye'nin Gazze'deki savaşı sona erdirmek için arabuluculuk yaptığı ve ilk aşamalarında İsrailli rehinelerin Filistinli tutuklular ile takasını öngören bir anlaşmaya varılmasının ardından gerçekleşti. Anlaşmanın ilk aşaması ayrıca İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini de onaylıyor. Bir sonraki aşama ise Hamas'ın silahsızlandırılmasını ve yönetimden ayrılarak yerine “Trump başkanlığındaki yeni bir uluslararası geçiş organının gözetim ve denetimine tabi, teknokrat ve siyasi olmayan bir Filistin komitesi” kurulmasını öngörüyor.