Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde Avrupa’yı ne bekliyor?

Trump, Rusya’yı daha az eleştirirken Çin ve AB ile olan ticari anlaşmazlıkları gündeme getirdi.

Joe Biden ve Donald Trump. (AP)
Joe Biden ve Donald Trump. (AP)
TT

Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde Avrupa’yı ne bekliyor?

Joe Biden ve Donald Trump. (AP)
Joe Biden ve Donald Trump. (AP)

Eski ABD Başkanı Donald Trump küresel siyaseti X (eski adıyla Twitter) üzerinden yönetiyor, tüm kural ve gelenekleri atlayarak, ülkesinin çıkarlarını her zaman ön planda tutuyordu. Cumhuriyetçi politikacı, 2017’den 2021’e kadar olan görev süresi boyunca birçok uluslararası anlaşmayı iptal etti ve NATO ülkelerini ABD’nin ittifaktan çekilmesiyle tehdit etti.

Fotoğraf Altı: Ukrayna Cumhurbaşkanı Litvanyalı mevkidaşı ile el sıkıştı. ABD Başkanı ile bazı Avrupalı ​​liderler geçen ay Vilnius’ta düzenlenen Ukrayna- NATO Konseyi toplantısına katıldı. (AFP)
Ukrayna Cumhurbaşkanı Litvanyalı mevkidaşı ile el sıkıştı. ABD Başkanı ile bazı Avrupalı ​​liderler geçen ay Vilnius’ta düzenlenen Ukrayna- NATO Konseyi toplantısına katıldı. (AFP)

Almanya’ya defalarca saldırgan eleştiriler yöneltirken Rusya’yla ilişkilerinde ise daha az eleştirel davrandı. Trump ayrıca, Çin ve Avrupa Birliği (AB) ile olan ticari anlaşmazlıkları da gündeme getirdi. Peki, eski Başkan Beyaz Saray’a dönerse neler olabilir?

Fotoğraf Altı: Eski ABD Başkanı Donald Trump küresel siyaseti X aracılığıyla yönetiyordu. (AFP)
Eski ABD Başkanı Donald Trump küresel siyaseti X aracılığıyla yönetiyordu. (AFP)

Elbette 77 yaşındaki Trump’ın nihayetinde başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek. Trump halen ABD’deki ön seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin adaylığı için mücadele ediyor ve bu yönde attığı adımlar şu ana kadar başarılı oldu. Gelecek kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimleriyle ilgili olarak, şu an her şey kendisi ile mevcut Demokrat Başkan Joe Biden arasındaki rekabetin yeniden başlayacağına işaret ediyor. Trump sonunda Biden’i yener ve yeniden ABD başkanı olursa, Zaten dağılıyor gibi görünen bir dünyada daha fazla kaosa neden olması muhtemel.

Fotoğraf Altı: Sunak ve Biden. (AP)
Sunak ve Biden. (AP)

Ukrayna’nın çöküşü NATO’nun da çöküşü anlamına mı geliyor?

Trump’ın yeni dış politikası kesinlikle Avrupa’nın, özellikle de Ukrayna’nın güvenliği açısından vahim sonuçlar doğuracak. Trump, Rusya’nın saldırdığı ülkeye daha fazla ABD yardımını reddediyor. Ancak Avrupa ülkelerinin bu yardımı sağlamakla yükümlü olduğuna inanıyor. Kendisinin de belirttiği üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi otokratlarla iyi anlaşıyor. Ayrıca tekrar tekrar savaş krizini 24 saat içinde çözebileceğini iddia ediyor. Aynı şekilde eski emlak kralı müzakerelerde profesyonel olmakla da övünüyor.

Washington’daki bağımsız bir düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi’nden tarihçi ve siyaset bilimci Liana Fix, Trump’ın Moskova ile müzakereler yürütmesini bekliyor. “Muhtemelen Ukrayna’yı dahil etmeden Rusya ile müzakere etmeye çalışacak” diyen Fix, Trump’ın örneğin Ukrayna’nın NATO’ya katılmaması ve ülkenin doğusunda Rusya’nın işgal ettiği topraklardan vazgeçmeyi kabul etmesi koşuluyla bir barış anlaşması önerebileceğine dikkat çekti.

Fotoğraf Altı: Blinken, Washington’da Stoltenberg ile birlikte basın toplantısı düzenledi. (AP)
Blinken, Washington’da Stoltenberg ile birlikte basın toplantısı düzenledi. (AP)

Liana Fix açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu sadece Ukrayna için değil, aynı zamanda bir bütün olarak Avrupa için tamamen yeni bir gerçeklik dayatacaktır. Bunun Rusya’nın Ukrayna kapsamı dışında Avrupa’da, özelikle de NATO ülkelerine yönelik ne ölçüde kendinden emin ve saldırgan bir şekilde hareket ettiği sorusu üzerinde de bir etkisi olacağına inandığını ifade etmektedir.”

Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığına göre Fix ayrıca NATO’yu zayıflatmanın ABD’nin resmi olarak NATO’dan çıkışını gerektirmediğini, aksine sadece güven zedelemesinin yeterli olduğunu, örneğin tüm Amerikan güçlerinin Avrupa’dan çekilmesiyle ve destekleme yükümlülüğüne ilişkin 5’inci maddenin sorgulanmasıyla bunun olabileceğini dile getirdi. Liana Fix’e göre ABD Kongresi böyle bir duruma müdahale etmeye çalışsa da Başkan nihayetinde askeri liderliğe sahip. Ayrıca ABD kuvvetlerinin konuşlandırılması ve olası geri çekilmesiyle ilgili kararları verme yetkisi de ona ait. Fix ayrıca, “NATO’nun işleyişi, karşılıklı güvendir” diyerek, güvenin kaybolması halinde ittifakın zayıflayacağına dikkat çekti.

Putin’in Merkel ve Macron’la eski bir görüşmesi (Reuters)
Putin’in Merkel ve Macron’la eski bir görüşmesi (Reuters)

Trump jeopolitik etkiye sahip

Trump’ın etkisi, Ukrayna’ya daha fazla ABD yardımı sağlanması konusundaki iç siyasi anlaşmazlıkta açıkça görülüyor. Biden yönetimi, esas olarak Cumhuriyetçilerin muhalefetiyle temsil edilen parlamentodaki tıkanıklık ve özellikle Trump’a destekçilerinin uzlaşmaya istekli olmamaları nedeniyle Ukrayna’ya askeri yardım sağlayamıyor. Bu bağlamda Fix, “Etki, Trump’ın ülkede yarattığı ve Cumhuriyetçi Parti’yi daha izolasyoncu bir partiye dönüştüren kutuplaşmada açıkça görülüyor. Bütün bunlar Trump aslında başkan olmadan gerçekleşti” dedi.

Fotoğraf Altı: Trump ve eski İngiltere Başbakanı Theresa May. (Reuters)
Trump ve eski İngiltere Başbakanı Theresa May. (Reuters)

Trump’ın gelecek kasım ayında yeniden ABD Başkanı seçilme ihtimali sadece iç siyaseti değil, küresel sahnedeki güçlü oyuncuların kararlarını da etkiliyor. Bu olasılık, hükümetleri, Trump döneminde Washington’la daha iyi bir anlaşma müzakere edebilecekleri umuduyla bazı kararları ertelemeye sevk ediyor.

Harvard Üniversitesi’nden Profesör Graham Allison, ABD merkezli Foreign Policy dergisinde yer alan makalesinde örnek olarak Putin’in hesaplamalarını analiz etti.

Allison, Ukrayna’daki savaş durumunun çıkmaza girdiği aylarda, Kremlin şefinin savaşı sona erdirme isteğine ilişkin spekülasyonların arttığını yazdı. Ancak Allison’a göre Putin’in Trump’ın başkan olmasını umması artık daha muhtemel. Öte yandan Fix, Trump’ın Putin için Biden’in bugün sunabileceğinden daha elverişli koşullar yaratacağına dair güçlü olasılıkların bulunduğunu ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’nin bu aşamada bu konu üzerinde mutabık kalacağını belirtti. Liana Fix ayrıca, “Putin açısından seçimlerden önce herhangi bir taviz vermenin hiçbir anlamı yok” dedi.

Arkadaşlıktan müzakere ortağına

Trump döneminde transatlantik ilişkilerin niteliğinin değişeceği açık. Bu bağlamda Fix, “Trump, ilk döneminde Avrupa’yı öncelikli olarak çıkarların yönlendirdiği ve daha az ortak değer temeline dayalı bir şekilde ele aldı” açıklamasında bulundu.

Fix, “Bu, Avrupalı ​​ortaklarına verdiği tavizlerin karşılığında her zaman bir şeyler istediği anlamına geliyor” derken, Trump’ın bu şekilde kalacağına dikkati çekti. Liana Fix, “Avrupalılar, Trump’ın anlaşmayı müzakere edeceği birçok ortak arasında yer alacak” ifadesini kullandı. Ayrıca Trump’ın Avrupalılara anlaşma yapmaya çalıştığı otoriter rejimlerden daha fazla değer vermesinin pek mümkün olmadığını da ifade etti.

Fotoğraf Altı: Macron, Erdoğan, Merkel ve Putin 2018’de İstanbul’da bir araya geldiler. (AP)
Macron, Erdoğan, Merkel ve Putin 2018’de İstanbul’da bir araya geldiler. (AP)

Dış İlişkiler Konseyi’nden tarihçi ve siyaset bilimci Liana Fix açıklamasının sonunda şunları söyledi:

“Trump göreve dönerse, her şeye rağmen galip gelen ve bunun tarihteki bir yanlış adım olduğunu düşünenleri susturan biri olarak her zamankinden daha kendinden emin olacak. İlk olarak şunu söyleyebiliriz: Bu, kuralın istisnasıdır ve dış politika güvenilir kalacaktır. İkinci olarak ise Trump’ın yeni kural olup olmadığı sorusunun sorulması gerekiyor.”



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.