Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde Avrupa’yı ne bekliyor?

Trump, Rusya’yı daha az eleştirirken Çin ve AB ile olan ticari anlaşmazlıkları gündeme getirdi.

Joe Biden ve Donald Trump. (AP)
Joe Biden ve Donald Trump. (AP)
TT

Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde Avrupa’yı ne bekliyor?

Joe Biden ve Donald Trump. (AP)
Joe Biden ve Donald Trump. (AP)

Eski ABD Başkanı Donald Trump küresel siyaseti X (eski adıyla Twitter) üzerinden yönetiyor, tüm kural ve gelenekleri atlayarak, ülkesinin çıkarlarını her zaman ön planda tutuyordu. Cumhuriyetçi politikacı, 2017’den 2021’e kadar olan görev süresi boyunca birçok uluslararası anlaşmayı iptal etti ve NATO ülkelerini ABD’nin ittifaktan çekilmesiyle tehdit etti.

Fotoğraf Altı: Ukrayna Cumhurbaşkanı Litvanyalı mevkidaşı ile el sıkıştı. ABD Başkanı ile bazı Avrupalı ​​liderler geçen ay Vilnius’ta düzenlenen Ukrayna- NATO Konseyi toplantısına katıldı. (AFP)
Ukrayna Cumhurbaşkanı Litvanyalı mevkidaşı ile el sıkıştı. ABD Başkanı ile bazı Avrupalı ​​liderler geçen ay Vilnius’ta düzenlenen Ukrayna- NATO Konseyi toplantısına katıldı. (AFP)

Almanya’ya defalarca saldırgan eleştiriler yöneltirken Rusya’yla ilişkilerinde ise daha az eleştirel davrandı. Trump ayrıca, Çin ve Avrupa Birliği (AB) ile olan ticari anlaşmazlıkları da gündeme getirdi. Peki, eski Başkan Beyaz Saray’a dönerse neler olabilir?

Fotoğraf Altı: Eski ABD Başkanı Donald Trump küresel siyaseti X aracılığıyla yönetiyordu. (AFP)
Eski ABD Başkanı Donald Trump küresel siyaseti X aracılığıyla yönetiyordu. (AFP)

Elbette 77 yaşındaki Trump’ın nihayetinde başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek. Trump halen ABD’deki ön seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin adaylığı için mücadele ediyor ve bu yönde attığı adımlar şu ana kadar başarılı oldu. Gelecek kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimleriyle ilgili olarak, şu an her şey kendisi ile mevcut Demokrat Başkan Joe Biden arasındaki rekabetin yeniden başlayacağına işaret ediyor. Trump sonunda Biden’i yener ve yeniden ABD başkanı olursa, Zaten dağılıyor gibi görünen bir dünyada daha fazla kaosa neden olması muhtemel.

Fotoğraf Altı: Sunak ve Biden. (AP)
Sunak ve Biden. (AP)

Ukrayna’nın çöküşü NATO’nun da çöküşü anlamına mı geliyor?

Trump’ın yeni dış politikası kesinlikle Avrupa’nın, özellikle de Ukrayna’nın güvenliği açısından vahim sonuçlar doğuracak. Trump, Rusya’nın saldırdığı ülkeye daha fazla ABD yardımını reddediyor. Ancak Avrupa ülkelerinin bu yardımı sağlamakla yükümlü olduğuna inanıyor. Kendisinin de belirttiği üzere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi otokratlarla iyi anlaşıyor. Ayrıca tekrar tekrar savaş krizini 24 saat içinde çözebileceğini iddia ediyor. Aynı şekilde eski emlak kralı müzakerelerde profesyonel olmakla da övünüyor.

Washington’daki bağımsız bir düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi’nden tarihçi ve siyaset bilimci Liana Fix, Trump’ın Moskova ile müzakereler yürütmesini bekliyor. “Muhtemelen Ukrayna’yı dahil etmeden Rusya ile müzakere etmeye çalışacak” diyen Fix, Trump’ın örneğin Ukrayna’nın NATO’ya katılmaması ve ülkenin doğusunda Rusya’nın işgal ettiği topraklardan vazgeçmeyi kabul etmesi koşuluyla bir barış anlaşması önerebileceğine dikkat çekti.

Fotoğraf Altı: Blinken, Washington’da Stoltenberg ile birlikte basın toplantısı düzenledi. (AP)
Blinken, Washington’da Stoltenberg ile birlikte basın toplantısı düzenledi. (AP)

Liana Fix açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bu sadece Ukrayna için değil, aynı zamanda bir bütün olarak Avrupa için tamamen yeni bir gerçeklik dayatacaktır. Bunun Rusya’nın Ukrayna kapsamı dışında Avrupa’da, özelikle de NATO ülkelerine yönelik ne ölçüde kendinden emin ve saldırgan bir şekilde hareket ettiği sorusu üzerinde de bir etkisi olacağına inandığını ifade etmektedir.”

Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığına göre Fix ayrıca NATO’yu zayıflatmanın ABD’nin resmi olarak NATO’dan çıkışını gerektirmediğini, aksine sadece güven zedelemesinin yeterli olduğunu, örneğin tüm Amerikan güçlerinin Avrupa’dan çekilmesiyle ve destekleme yükümlülüğüne ilişkin 5’inci maddenin sorgulanmasıyla bunun olabileceğini dile getirdi. Liana Fix’e göre ABD Kongresi böyle bir duruma müdahale etmeye çalışsa da Başkan nihayetinde askeri liderliğe sahip. Ayrıca ABD kuvvetlerinin konuşlandırılması ve olası geri çekilmesiyle ilgili kararları verme yetkisi de ona ait. Fix ayrıca, “NATO’nun işleyişi, karşılıklı güvendir” diyerek, güvenin kaybolması halinde ittifakın zayıflayacağına dikkat çekti.

Putin’in Merkel ve Macron’la eski bir görüşmesi (Reuters)
Putin’in Merkel ve Macron’la eski bir görüşmesi (Reuters)

Trump jeopolitik etkiye sahip

Trump’ın etkisi, Ukrayna’ya daha fazla ABD yardımı sağlanması konusundaki iç siyasi anlaşmazlıkta açıkça görülüyor. Biden yönetimi, esas olarak Cumhuriyetçilerin muhalefetiyle temsil edilen parlamentodaki tıkanıklık ve özellikle Trump’a destekçilerinin uzlaşmaya istekli olmamaları nedeniyle Ukrayna’ya askeri yardım sağlayamıyor. Bu bağlamda Fix, “Etki, Trump’ın ülkede yarattığı ve Cumhuriyetçi Parti’yi daha izolasyoncu bir partiye dönüştüren kutuplaşmada açıkça görülüyor. Bütün bunlar Trump aslında başkan olmadan gerçekleşti” dedi.

Fotoğraf Altı: Trump ve eski İngiltere Başbakanı Theresa May. (Reuters)
Trump ve eski İngiltere Başbakanı Theresa May. (Reuters)

Trump’ın gelecek kasım ayında yeniden ABD Başkanı seçilme ihtimali sadece iç siyaseti değil, küresel sahnedeki güçlü oyuncuların kararlarını da etkiliyor. Bu olasılık, hükümetleri, Trump döneminde Washington’la daha iyi bir anlaşma müzakere edebilecekleri umuduyla bazı kararları ertelemeye sevk ediyor.

Harvard Üniversitesi’nden Profesör Graham Allison, ABD merkezli Foreign Policy dergisinde yer alan makalesinde örnek olarak Putin’in hesaplamalarını analiz etti.

Allison, Ukrayna’daki savaş durumunun çıkmaza girdiği aylarda, Kremlin şefinin savaşı sona erdirme isteğine ilişkin spekülasyonların arttığını yazdı. Ancak Allison’a göre Putin’in Trump’ın başkan olmasını umması artık daha muhtemel. Öte yandan Fix, Trump’ın Putin için Biden’in bugün sunabileceğinden daha elverişli koşullar yaratacağına dair güçlü olasılıkların bulunduğunu ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’nin bu aşamada bu konu üzerinde mutabık kalacağını belirtti. Liana Fix ayrıca, “Putin açısından seçimlerden önce herhangi bir taviz vermenin hiçbir anlamı yok” dedi.

Arkadaşlıktan müzakere ortağına

Trump döneminde transatlantik ilişkilerin niteliğinin değişeceği açık. Bu bağlamda Fix, “Trump, ilk döneminde Avrupa’yı öncelikli olarak çıkarların yönlendirdiği ve daha az ortak değer temeline dayalı bir şekilde ele aldı” açıklamasında bulundu.

Fix, “Bu, Avrupalı ​​ortaklarına verdiği tavizlerin karşılığında her zaman bir şeyler istediği anlamına geliyor” derken, Trump’ın bu şekilde kalacağına dikkati çekti. Liana Fix, “Avrupalılar, Trump’ın anlaşmayı müzakere edeceği birçok ortak arasında yer alacak” ifadesini kullandı. Ayrıca Trump’ın Avrupalılara anlaşma yapmaya çalıştığı otoriter rejimlerden daha fazla değer vermesinin pek mümkün olmadığını da ifade etti.

Fotoğraf Altı: Macron, Erdoğan, Merkel ve Putin 2018’de İstanbul’da bir araya geldiler. (AP)
Macron, Erdoğan, Merkel ve Putin 2018’de İstanbul’da bir araya geldiler. (AP)

Dış İlişkiler Konseyi’nden tarihçi ve siyaset bilimci Liana Fix açıklamasının sonunda şunları söyledi:

“Trump göreve dönerse, her şeye rağmen galip gelen ve bunun tarihteki bir yanlış adım olduğunu düşünenleri susturan biri olarak her zamankinden daha kendinden emin olacak. İlk olarak şunu söyleyebiliriz: Bu, kuralın istisnasıdır ve dış politika güvenilir kalacaktır. İkinci olarak ise Trump’ın yeni kural olup olmadığı sorusunun sorulması gerekiyor.”



Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

TT

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

Trump: İsrail Katar'a tekrar saldırmayacak, ilk saldırıdan önceden haberim yoktu

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Katar'a tekrar saldırmayacağını vurguladı.

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geçtiğimiz hafta İsrail'in Katar'ın başkenti Doha’da düzenlediği ve Hamas liderlerini hedef alan saldırıları hakkında önceden herhangi bir bildirim almadığını söyledi.

Trump’ın bu açıklamasından kısa bir süre önce ABD merkezli haber sitesi Axios, Netanyahu'nun Doha’daki saldırı gerçekleştirilmeden kısa bir süre önce Trump'a bilgi verdiğine dair bir haber yayınladı.

Reuters'ın aktardığına göre ABD yönetimi saldırıdan ancak füzeler fırlatıldıktan sonra haberdar olduğunu açıkladı. Bu durum Trump'a saldırıya karşı çıkma fırsatı bırakmadı.

Axios, İsrailli yetkililerin, Beyaz Saray'ın saldırıyı önceden bildiğini, ancak saldırıyı durdurmak için fırsat penceresinin sınırlı olduğunu söylediğini aktardı.

İsrail, geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği hava saldırısında Hamas’ın siyasi liderlerine suikast girişiminde bulunarak Ortadoğu'daki askeri operasyonunun kapsamını genişletti.

Saldırı, Ortadoğu ve ötesinde bölgedeki gerginliği tırmandıracak bir eylem olarak geniş çapta kınandı.

Trump daha önce, İsrail'in Katar'a saldırı kararı almasına katılmadığını belirtmişti.

Trump dün, Netanyahu'nun kendisine İsrail'in Katar'daki Hamas liderlerini hedef alacağını doğrudan bildirip bildirmediği sorulduğunda “Hayır, hayır, bildirmedi” yanıtını verdi.

Axios'un haberinin ardından Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada da, saldırının İsrail tarafından gerçekleştirilen ‘tamamen bağımsız’ bir operasyon olduğu vurgulandı.

Washington, hem İsrail hem de Katar'ın müttefiki olarak kabul edilirken, Doha, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılması için arabulucu rolünü üstleniyor.


Lazzarini: İsrail, Gazze kentinde dört günde 10 UNRWA binasını bombaladı

Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
TT

Lazzarini: İsrail, Gazze kentinde dört günde 10 UNRWA binasını bombaladı

Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)
Dün Gazze kentinde İsrail’in düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı hasarı inceleyen Gazzeliler (Reuters)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail'in sadece son dört günde Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde aralarında şu an binlerce yerinden edilmiş kişinin barınak olarak kullandığı yedi okul ve ikisi kliniğin de olduğu 10 UNRWA binasını bombaladığını açıkladı.

İsrail, birkaç gün önce Gazze kentindeki yüksek katlı konut binalarını kademeli olarak yıkmaya başladı. Bu durum, yerinden edilmiş ailelerin sayısını artırdı ve onları zorla yerinden etti. Filistin resmi haber ajansı WAFA'nın bugün aktardığı bir habere göre insan hakları örgütleri, bunun amacının kent sakinlerini güneye kaçmaya zorlamak olduğu konusunda uyardı.

Lazzarini, UNRWA tarafından sosyal medya platfromu X hesabından paylaşılan açıklamasında, hava saldırılarının yoğunlaştığı Gazze kentinde ve Gazze Şeridi’nin kuzeyinde güvenli bir yer ve güvenli bir kimse olmadığını, bu durumun daha fazla Filistinliyi bilinmeyene kaçmaya zorladığını vurguladı.

Lazzarini’nin açıklaması şöyle devam etti:

“Gazze Şeridi’nin kuzeyinde bulunan ve sağlık hizmeti verilen tek yer olan eş-Şati Mülteci Kampı’ndaki sağlık hizmetlerini askıya almak zorunda kaldık. Hayati önem taşıyan su ve hijyen hizmetlerimiz ise şu anda sadece yarı kapasiteyle çalışıyor.”

Sadece son dört gün içinde Gazze kentinde 10 UNRWA binasının hedef alındığını belirten UNRWA Genel Komiseri, acil ateşkes çağrısında bulundu.

Hamas, İsrail ordusunun 11 Ağustos'tan bu yana en az bin 600 konut binası ve 13 bin çadırı bombaladığını açıkladı.

Yerel yetkililere göre İsrail’in yaklaşık iki yıldır Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaş sırasında 64 binden fazla insan öldü.


Netanyahu: Trump İsrail'in en büyük dostu, Rubio: Hamas silahlarını bıraksın!

İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)
İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)
TT

Netanyahu: Trump İsrail'in en büyük dostu, Rubio: Hamas silahlarını bıraksın!

İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)
İsrail Başbakanı Netanyahu, bugün Kudüs'te yapılan toplantı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Rubio ile tokalaşırken (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio bugün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. Görüşme, İsrail'in en yakın müttefiki ABD’nin Gazze'de ateşkes sağlanması yönündeki çabalara engel teşkil eden Katar'a yönelik hava saldırılarına dair endişelerini dile getirmesinin ardından gerçekleşti.

Netanyahu, Rubio ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında ‘İsrail'in ABD’den daha iyi bir müttefiki olmadığını, ABD Başkanı Donald Trump'ın dünyayı daha iyi bir yer haline getirdiğini ve İsrail'in en büyük dostu olduğunu’ söyledi. İsrail Başbakanı, ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun ziyaretinin, ABD’nin terörle mücadelede İsrail'in yanında olduğu mesajını açıkça verdiğini vurguladı.

Gazze'de tutulan İsrailli rehineleri kurtarmakta kararlı olduklarını söyleyen Netanyahu, “Hamas'ı yenmeliyiz. Hamas’ın Katar'daki liderlerini bombalama kararımız, İsrail'in bağımsız bir kararıydı ve saldırının tüm sorumluluğunu üstleniyoruz” dedi.

dfrgt
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde Ağlama Duvarı'nı ziyaret ettiler (AP)

Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, şunları söyledi:

“İsrail ile dostluğumuz barışın ötesinde teknoloji ve ekonomiye kadar uzanıyor. Hamas, silahlı faaliyetlerini sürdürerek barış ve istikrarı tehdit etmeye devam edemez. Başkan Trump bu konuda kararlı.”

ABD’nin Katar'ı Gazze Şeridi ile ilgili üstlendiği yapıcı rolünü sürdürmesi için teşvik edeceğini belirten Rubio, Hamas'ın silahlarını teslim edip pes etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu hedefe ulaşmak için ilerliyoruz” dedi.

Rubio, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hamas, bölgenin istikrarını tehdit eden silahlı bir örgüt olmaktan vazgeçmeli, aksi takdirde barış için hiçbir şans kalmaz.”

ABD Dışişleri Bakanı, İsrail ile ABD arasındaki dayanışmanın vurgulandığı bu ziyaretinin tarihini, Fransa ve Suudi Arabistan'ın Birleşmiş Milletler'de (BM) Filistin devletini tanımak için düzenlediği ve Netanyahu tarafından kınanan zirveden bir hafta önceye denk getirdi.

Donald Trump yönetimi, İsrail’in geçtiğimiz hafta ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük hava üssünün bulunduğu Katar topraklarına düzenlediği hava saldırısı karşısında şaşkına döndü. Saldırı, ABD tarafından Gazze Şeridi'nde ateşkes için sunulan yeni öneriyi görüşmek üzere bir araya gelen Hamas'ın üst düzey liderlerine suikast düzenlemek amacıyla gerçekleştirildi.

Trump yıllardır Netanyahu'nun en sadık savunucularından biri olmasına rağmen, dün yaptığı açıklamada ülkesinin Katar'a desteğini yineledi.

Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Katar çok büyük bir müttefik. Bu yüzden İsrail ve diğerleri dikkatli olmalı. İnsanlara saldırdığımızda dikkatli olmalıyız.”

Öte yandan Netanyahu dün Kudüs'teki Ağlama Duvarı'nda Rubio ile dua ederken, ABD ile ittifakın hiç bu kadar güçlü olmadığını belirtti.

Trump, 9 Eylül'de İsrail'in Doha'ya yaptığı benzeri görülmemiş saldırıdan duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirmiş olsa da Rubio da cumartesi günü İsrail'e gitmeden önce Trump'ın saldırıdan ‘memnun olmadığını’ doğruladı, ancak bu anlaşmazlığın ‘ABD-İsrail ilişkilerinin niteliğini değiştirmeyeceğini’ vurguladı.

Rubio, Netanyahu ile İsrail'in yıkılmış Gazze Şeridi'nin en büyük kentsel merkezi olan Gazze kentini kontrol altına alma planlarını ve İsrail hükümetinin bir Filistin devletinin kurulmasını engellemek amacıyla Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme konusundaki görüşlerini tartışacağını da sözlerine ekledi.

dfgt
ABD Dışişleri Bakanı Rubio dün Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Ağlama Duvarı'nı ziyaret ettiği sırada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee arasında dururken (Reuters)

Rubio, Trump'ın 7 Ekim 2023'te kaçırılan İsrailli rehinelerin salıverilmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle Gazze savaşının ‘sonlanmasını’ istediğini vurguladı.

“Ebedi başkent”

ABD, Avrupa ülkelerinin aksine, kuşatma altındaki ve enkaza dönen Gazze Şeridi'ndeki giderek kötüleşen insani krizi önlemek ve savaşı sona erdirmek için İsrail'e baskı yapmaktan kaçındı.

Dindar bir Katolik olan ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Yahudilerin dua edebileceği en kutsal yer olan Ağlama Duvarı’nda (Batı Duvarı) dua ettikten sonra sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Kudüs'ün İsrail'in ‘ebedi başkenti’ olduğuna olan inancını yansıttığını yazdı.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye göre ABD başkanları, Trump'ın ilk başkanlık dönemine kadar İsrail'in doğusunu işgal ettiği Kudüs üzerindeki egemenliğini destekleyen bu tür açıklamalar yapmaktan kaçındı ve ABD, İslam'ın en kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Kudüs’ün statüsü konusunda tarihte hep tarafsız görünmeye çalıştı.

cdfgt
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve eşi dün Kudüs'ün Eski Kent bölgesindeki Batı Duvarı tünellerinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi ile ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ve eşiyle birlikte kameralara poz verdi (AP)

Trump, önceki başkanlığı sırasında ABD’nin Tel Aviv’deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararı alarak, uluslararası arenada Kudüs'ün tamamının İsrail'in başkenti olarak tanınmasına karşı var olan mutabakata aykırı olan tarihi bir adım atmıştı.

Öte yandan Hamas tarafından yapılan açıklamada, Rubio'nun Mescid-i Aksa'nın ayrılmaz bir parçası olan Batı Duvarı'na yaptığı ziyaret, duvarın üzerinde bulunan Mescid-i Aksa’nın kutsallığına açıkça yapılan bir saldırı ve ‘işgal altındaki Kudüs'teki tarihi ve hukuki statükonun açık bir ihlali’ olarak nitelendirildi.

Tartışmalı tünel

Diğer taraftan Rubio'nun bugün Filistin bölgesi Silvan Mahallesi’nin altından geçerek Mescid-i Aksa yakınlarındaki Yahudi yerleşim yerlerine ulaşan, ziyaretçilere ayrılmış tünelin açılış törenine katılması planlanıyor.

Projenin Filistinliler arasında, kendilerini baskı altına alacağı ve evlerinin temellerini tehlikeye atabileceği yönünde endişelere yol açtığı belirtiliyor.

Mescid-i Aksa ve Eski Şehir surlarının bitişiğindeki Filistin mahallesi Silvan sakinlerinin sözcüsü Fahri Ebu Diyab (63), Rubio'nun gelip İsrail tarafından kendi evleri dahil olmak üzere yıkılan evleri görmesi gerektiğini söyledi. Filistinliler, bu tünelin, bu kutsal şehirdeki varlıklarını yok etmek için sistematik bir kampanya olduğunu düşünüyor.

Ebu Diyab, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD, uluslararası hukuku savunmak yerine aşırılık yanlılarının ve aşırı sağcıların yolundan giderek tarihimizi görmezden geliyor.”

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, cumartesi günü kendisine yöneltilen ziyaretiyle ilgili bir soruya verdiği yanıtta ziyaretin siyasi boyutunu küçümseyerek, Kudüs’ün ‘dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri’ olduğunu söylemekle yetindi. Ancak Filistinliler, insan hakları grupları ve uluslararası örgütler, İsrail'in 1967 yılındaki işgalinin ardından ilhak ettiği Doğu Kudüs üzerindeki egemenlik iddialarını meşrulaştırdığı için bu tür görüşlere karşı çıkıyor.