UNRWA suçlamalarıyla ilgili Avrupa’yı şaşırtan üç konu nedir?

İsrail’in UNRWA hakkındaki suçlamaları, Uluslararası Adalet Divanı’nın Tel Aviv hakkında karar açıkladığı dönemde yapıldı

Gazze’deki bir kampta yerinden edilenlere yardım sağlayan UNRWA çalışanları (X platformundaki UNRWA hesabı)
Gazze’deki bir kampta yerinden edilenlere yardım sağlayan UNRWA çalışanları (X platformundaki UNRWA hesabı)
TT

UNRWA suçlamalarıyla ilgili Avrupa’yı şaşırtan üç konu nedir?

Gazze’deki bir kampta yerinden edilenlere yardım sağlayan UNRWA çalışanları (X platformundaki UNRWA hesabı)
Gazze’deki bir kampta yerinden edilenlere yardım sağlayan UNRWA çalışanları (X platformundaki UNRWA hesabı)

İsrail, Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırıya, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) 12 çalışanın katıldığına yönelik suçlamasından bu yana ajansa karşı amansız bir savaş yürütüyor.

İsrail’in suçlaması ve bu konuda yaptığı baskı sonucunda, ABD liderliğindeki ajansın bağışçıları arasındaki 12 ülke finansmanı durdurma kararı aldı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres pazartesi günü yaptığı açıklamada, UNRWA faaliyetlerini incelemek üzere bağımsız bir araştırma grubu görevlendirdiğini duyurdu.

Paris’teki Avrupalı ​​kaynaklar, UNRWA için planlananlar ve İsrail’in UNRWA’nın Gazze’den tamamen uzaklaştırılması yönündeki açık baskısına ilişkin endişelerini dile getirdi.

Kaynakların üzerinde durduğu üç şaşırtıcı konu var.

Bunlardan ilki, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail hakkında verdiği kararın 26 Ocak’ta yayınlanması ile Tel Aviv’in UNRWA’nın 12 çalışanı konusunu gündeme getirmesinin aynı zamanlara denk gelmesi.

Uluslararası Adalet Divanı’nın ara kararında, İsrail’in Gazze’deki soykırımı önlemek için elinden gelen her şeyi yapması gerektiği belirtildi.

Her ne kadar bu karar, İsrail’den derhal ateşkes talep etmese de ‘soykırıma varan eylemler’ konusunda uyardı.

Sonuç olarak, UNRWA’nın 12 çalışanın Hamas’ın saldırısına katıldığı yönündeki suçlamalar, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’e ve İsrail güçlerinin Gazze’de yaptıklarına karşı verilen kararı hızla gölgede bıraktı.

edefrbf
Uluslararası Adalet Divanı yargıçları Lahey’de kararı açıklamadan önce (EPA)

Bu durum, UNRWA’nın 12 çalışanının suçlanmasına dair dosyanın önceden hazırlandığını ve zamanlamadaki amacın, özellikle dikkatleri Uluslararası Adalet Divanı’nın kararından uzaklaştırmak olduğunu düşündürüyor.

Batılı ülkeler ve medyadan gelen tepkilere bakılınca, İsrail’in planının büyük ölçüde başarılı olduğu görülüyor.

Avrupalı kaynaklara göre şaşırtıcı olan üç konudan ikinci ise İsrail’in iddialarına olağanüstü ve acil bir şekilde yanıt verilirken, aynı zamanda İsrail’in Gazze’deki okulları, hastaneleri ve ajansın merkezlerini hedef alması ve savaşın başından bu yana 132 UNRWA çalışanının ölümüne neden olan saldırılarının görmezden gelinmesi oldu.

Gazze’nin kuzeyindeki bir yardım konvoyunun İsrail donanma gemileri tarafından hedef alınması da dahil tüm bu ihlallere göz yumuldu.

İsrail, 12 çalışan hakkında topladığı delilleri gizli tuttu, böylece hiçbir tarafsız grup delilleri inceleyemedi ve gerçekliğini doğrulayamadı.

Üçüncü şaşırtıcı konu ise Batı’nın, UNRWA’nın her zamankinden daha fazla yardıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde yardımları kesme telaşı oldu.

UNRWA’nın sitesine göre ajans, 1,9 milyonu Gazze’de olmak üzere 5 milyon 900 binden fazla Filistinli mülteciye yardım, koruma ve destek sağlıyor.

grbhntymu5
Uluslararası Adalet Divanı yargıçları Lahey’de kararı açıklamadan önce (EPA)

Dikkat çeken nokta, Batılı ülkelerin, UNRWA yetkililerinin 12 çalışanı aceleyle görevden almak gibi bu konuda yaptıklarından memnun olmamasıydı.

UNRWA fonlarını kesen ülkeler, İsrail’in iddialarının doğruluğunu teyit etmek için başlatılan soruşturmaların sonuçlarını da beklemedi.

Soruşturma sonuçlarını bekleyerek kararlarını sağlam temellere dayandırmak yerine, derhal harekete geçtiler.

Gazze Şeridi’ne uygulanan kuşatma, devam eden İsrail saldırıları, konut ve altyapıya verilen ciddi hasar ve Gazze sakinlerine ulaşan yardımın zayıflığı ve uluslararası kuruluşların kıtlık uyarısı göz önüne alındığında, ajansın kaynaklarının kesilmesi her açıdan insanlık dışı bir karardır.

BM Genel Sekreteri Guterres dün yaptığı açıklamada, UNRWA’nın Gazze’deki ‘insani müdahalenin omurgası’ olmaya devam ettiğini vurguladı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise BM’nin İsrail’in iddiaları sonrasında gerekli önlemleri alacağına dikkat çekerek, UNRWA’nın milyonlarca Filistinli için hayati önem taşıyan bir cankurtaran simidi olarak hizmet etmeye devam edeceğini ifade etti.

Avrupalı ​​kaynakların dikkatini çeken bir diğer husus ise Batılı ülkelerin, İsrail’in Gazze ve dışında UNRWA’dan kurtulma arzusuna dair yıllardır bilinen gerçeği görmezden gelmesi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, son yıllarda ajansın feshedilmesi ve diğer uluslararası örgütlerle birleştirilmesi için baskı yaptı.

Geçtiğimiz günlerde UNRWA’nın geleceğini de ilgilendiren, İsrail’in hayata geçirilecek üç aşamalı planı açıklandı.

Aynı günlerde Netanyahu, bir kez daha ajansın feshedilmesi ve yerine bir başka kuruluşun getirilmesi çağrısında bulundu.

İsrail, Filistinlilerin haklarına yönelik talepleri görmezden gelmeye devam etmek istediği için UNRWA’nın kapatılmasında ısrar ediyor.

1949 yılında kurulan UNRWA, Nekbe anısını ve 1948’de İsrail’İn kurulmasıyla birlikte en az 700 bin Filistinlinin yerinden edilmesini hatırlatıyor.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times