Suriye, Gazze savaşının ışığında yeni bir çatışma sarmalıyla karşı karşıya

Uluslararası bir yetkili, uluslararası topluma Suriye krizini gözden kaçırmama çağrısında bulundu.

Güvenlik güçleri ve sivil savunma çalışanları, çarşamba günü şafak vakti İsrail’in Suriye’nin Humus kentindeki saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı altında kurbanları arıyor (AFP)
Güvenlik güçleri ve sivil savunma çalışanları, çarşamba günü şafak vakti İsrail’in Suriye’nin Humus kentindeki saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı altında kurbanları arıyor (AFP)
TT

Suriye, Gazze savaşının ışığında yeni bir çatışma sarmalıyla karşı karşıya

Güvenlik güçleri ve sivil savunma çalışanları, çarşamba günü şafak vakti İsrail’in Suriye’nin Humus kentindeki saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı altında kurbanları arıyor (AFP)
Güvenlik güçleri ve sivil savunma çalışanları, çarşamba günü şafak vakti İsrail’in Suriye’nin Humus kentindeki saldırılarında yıkılan bir binanın enkazı altında kurbanları arıyor (AFP)

İsrail ve Hamas arasındaki çatışmanın boyutu ve Gazze Şeridi’ndeki sivillerin anlatılmamış acısı haklı olarak dünya genelinde öfkeye yol açtı. Ancak Suriye’de şiddetin keskin bir şekilde artması da on binlerce insanı bölgeden kaçmak zorunda bırakırken, bu durum bölge dışında büyük ölçüde dikkati çekmeyen dünyanın en büyük yerinden edilme krizi olmaya devam ediyor.

Suriye’deki şiddetin de acilen durdurulması gerekiyor. Ancak bunun yerine orada, 12 yılı aşkın bir süredir devam eden savaş yoğunlaşıyor ve şu an benzer bir çatışma kapsamında beş cepheye yayılıyor. Suriye hükümeti ve Rus güçleri kuzeybatıdaki silahlı muhalif gruplarla savaşırken, DEAŞ ülke çapındaki saldırılarını yoğunlaştırıyor. Türkiye, kuzeydoğudaki Kürt güçlere saldırıyor. Kürt güçler yerel aşiretlerle savaşırken, ABD ile İsrail de İran’a bağlı güçlerle karşı karşıya geliyor.

Bölgenin yaşadığı çalkantı göz önüne alındığında Suriye topraklarındaki çatışmaların kontrol altına alınması için ciddi uluslararası çabaların sarf edilmesi gerekiyor. On yılı aşkın bir süredir dökülen kanın ‘diplomatik bir sona’ ihtiyacı var.

Ayrıca Gazze’de kalıcı bir ateşkes Suriye’deki durumu büyük ölçüde sakinleştirecek. Ülke içinde ABD, İsrail ve ajanları aracılığıyla İran dahil askerî açıdan aktif olan yabancı güçler arasındaki gerilimi azaltacak.

few
Geçen Ekim ayında İdlib’in batı kırsalındaki el-Hamamah köyünde yerinden edilmiş insanlara yönelik bir kampta Rus hava saldırısının yol açtığı yıkım (AFP)

Suriye’nin batısındaki Humus’ta 5 Ekim’de Harp Okulu’nda düzenlenen mezuniyet töreninde kimliği belirsiz kişiler tarafından gerçekleştirilen drone saldırısında onlarca Harp Okulu öğrencisi, aile üyeleri ve orada bulunanlar hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştı. Suriye ordusu ve Devlet Başkanı Beşşar Esed’i destekleyen Rus güçleri, okullar, hastaneler, marketler ve evlerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilere yönelik kamplar da dahil olmak üzere muhalefetin kontrol ettiği Suriye’nin kuzeybatısında en az 2 bin 300 bölgeye saldırı düzenleyerek karşılık verdi.

​Çok nedenli yer değiştirme

Yaklaşık 120 bin kişi kaçmak zorunda kaldı. Çoğu geçen yıl Şubat ayında gerçekleşen büyük deprem de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle birçok kez yerinden edildi. Ekim ayından bu yana komisyonumuz tarafından takip edilen olaylarda en az 500 sivil yaralandı veya öldü. Kullanılan silahlar arasında, komitemizin 2011’de Suriye’deki iç savaşın başlangıcından bu yana belgelediği, devam eden yıkıcı bir model olan, uluslararası düzeyde yasaklanmış misket bombaları da var.

Geçmiş dönemde bu açıklamalar, geniş çapta öfkeye neden oluyordu, peki şimdi ne fark var? Dünyanın dikkati başka yöne çevrilmiş durumda. DEAŞ, aynı zamanda Suriye içindeki ölümcül faaliyetlerini de yoğunlaştırıyor, hem sivil hem de askeri hedeflere saldırıyor, operasyonel yeteneklerini ve aşırı ideolojisini sergilemeye devam ediyor.

Ülkenin kuzeybatısında Türk güçleri, Türkiye topraklarındaki terör faaliyetleriyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik operasyonlarını hızlandırdı. Yine SDG, Doğu Suriye’nin en büyük şehri Deyrizor’da da Kürt liderliğindeki yerel yönetimin temel hizmetleri sağlayamadığı veya temel hakları güvence altına alamadığı yönündeki eski şikayetlerin körüklediği bir çatışmada aşiretlerle savaşıyor. Bunun sonucunda ölen sivillerin sayısı sayılmıyor.

dfb rgtn
Türkiye’ye ait insansız hava aracı Haseke’de SDG üyelerini bombaladı (Arşiv)

En rahatsız edici olanı, Gazze’ye düzenlenen saldırı nedeniyle artan bölgesel gerginliklerin, İsrail ve İranlı milislerin Suriye topraklarına yönelik saldırılarının artmasına yol açması. Suriye’deki ABD üsleri, geçtiğimiz Ekim ayından bu yana milislerin 50’den fazla saldırısına maruz kaldı.

Ürdün’de 28 Ocak’ta üç ABD askerinin ölümüyle sonuçlanan saldırıdan çok önce ABD, İran bağlantılı gruplar tarafından kullanıldığı söylenen tesislere misilleme amaçlı saldırılar başlatmıştı. Ürdün’deki son saldırı, Iraklı milisler tarafından Suriye, Irak ve Yemen’de yeni bir ABD misilleme saldırıları dalgasına yol açtı. Bu da daha geniş bir çatışma korkusu yarattı.

rtrjy56k
Suriye Başbakanı Hüseyin Arnus’un İsrail saldırısının ardından Şam Havalimanı’ndaki pistlerin hasarlı kısımlarındaki onarım çalışmalarını denetlediği arşiv görüntüleri (AFP)

Aynı zamanda görünüşte İran’la bağlantılı unsurları hedef alan İsrail hava saldırıları, insani yardımın ulaştırılması için son derece ihtiyaç duyulan Suriye’nin sivil havaalanlarını hizmet dışı bıraktı.

Tüm bunların ortasında Suriyeliler, giderek daha da dayanılmaz zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Yaklaşık 17 milyonunun gıda, su ve tıbbi bakım gibi insani yardıma ihtiyacı var. Bununla birlikte yardım teslimatları, Suriye hükümetinin keyfiliğine bağlı olarak ve yaptırımlar tarafından engellenerek pamuk ipliğine bağlı kalmaya devam ediyor.

sdevrbth
Dünya Gıda Programı çalışanları, İdlib’in eteklerindeki Atma kampında yardım teslimatları durmadan önce yerinden edilmiş Suriyelilere yardım paketleri dağıtıyor, 6 Aralık 2023 (AFP)

Aynı zamanda bağışçı fonlarındaki ciddi eksiklik, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nı Suriye’ye düzenli gıda yardımını askıya almaya zorladı. Bu da milyonları, açlığın pençesine düşürdü. Bu yüzyılın en acımasız iç savaşlarından biri, son on yılda Suriye’de 300 binden fazla sivilin hayatına mal oldu. Geçtiğimiz Ekim ayında Avrupa’ya sığınma talebinde bulunan Suriyeli sayısının son 7 yılın en yüksek seviyesine ulaşması şaşırtıcı değil.

Tüm savaş suçları

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kapsamına giren savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların neredeyse tamamı Suriye’de işlendi; Hastanelerin ve sağlık çalışanlarının kasıtlı olarak hedef alınması, teröristlerle mücadele kisvesi altında sivillere yönelik doğrudan ve ayrım gözetmeyen saldırılar (kimyasal silahlar da dahil), yargısız infazlar, on binlerce kişinin işkence görmesi, Suriye’nin bazı bölgelerinde DEAŞ’ın kontrol ettiği dönemde Ezidilere yönelik soykırım.

fbrtnyj6
Bir adam, geçtiğimiz 30 Aralık’ta Suriye ordusunun İdlib’e düzenlediği topçu bombardımanında yaralanan kardeşi için ağlıyor (DPA)

Suriye’de temel uluslararası insan haklarına ve uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmemesi, yalnızca çatışmanın tüm taraflarında ölümlere ve sakatlanmalara yol açmakla kalmadı, aynı zamanda uluslararası koruma sisteminin özünü de baltaladı. Ukrayna, Sudan ve şimdi de Gazze dahil giderek artan çatışmalar listesinde uluslararası hukukun göz ardı edildiğini görüyoruz.

edd
Suriyeliler, Kanada ve Hollanda’nın Suriye’de savaş suçları işlenmesine karşı açtığı davayı değerlendiren Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda

Üye devletler bu endişe verici eğilimi durdurmak için acilen harekete geçmelidir. Kasım ayında Uluslararası Adalet Divanı, Suriye’ye işkenceyi durdurma emri verdi. Son yıllarda Avrupalı ​​savcılar, Suriye’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan dolayı 50’den fazla fail hakkında dava açtı. Bu çabaların sadece Suriye’de değil, her yerde işlenen vahşet konusunda sürdürülmesi, desteklenmesi ve genişletilmesi gerekiyor.

Bu bağlamda çatışmaların durması halinde en korkunç ihlaller sona erebilir. Uluslararası topluma Suriye krizini gözden kaçırmama çağrısında bulunuyoruz. Suriye’nin cesur diplomatlara, cesur bağışçılara ve kararlı savcılara her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Yaklaşık 13 yıldır süren çatışmaların ardından Suriye’nin artık her şeyden çok ülke çapında bir ateşkese ihtiyacı var.

New York Times

*Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro



Mısır'ın İsrail'e yönelik eleştirilerinin artmasının ardında ne var?

Kuzey Sina vilayetinin doğusunda, Gazze Şeridi sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında konuşlu Mısır askerleri, 20 Ekim 2023 (AFP)
Kuzey Sina vilayetinin doğusunda, Gazze Şeridi sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında konuşlu Mısır askerleri, 20 Ekim 2023 (AFP)
TT

Mısır'ın İsrail'e yönelik eleştirilerinin artmasının ardında ne var?

Kuzey Sina vilayetinin doğusunda, Gazze Şeridi sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında konuşlu Mısır askerleri, 20 Ekim 2023 (AFP)
Kuzey Sina vilayetinin doğusunda, Gazze Şeridi sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında konuşlu Mısır askerleri, 20 Ekim 2023 (AFP)

Amr İmam

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi, Gazze Şeridi'ndeki savaşı ‘sistematik bir soykırım’ olarak nitelendirdi ve bu sözleri bazılarını şaşırttı. Sisi, 5 Ağustos'ta Kahire'de Vietnamlı mevkidaşı ile düzenlediği basın toplantısında, savaşın artık tek amacının Gazze halkını öldürmek ve Filistin meselesini tamamen ortadan kaldırmak olduğunu vurguladı.

Sisi’nin açıklamaları, Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın katılaşan tutumunda kendini gösterdi. Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati 9 Ağustos'ta yaptığı açıklamada aynı ifadeyi kullandı. Mısır'ın Gazze halkının yerinden edilmesini önlemek için her yolu deneyeceğine söz verdi.

Bu katı açıklamalar, Mısır'ın Hamas ile İsrail arasındaki dolaylı ateşkes müzakereleri ve esir takasında baş arabulucu olarak benimsediği ılımlı tavrından açık bir dönüş olduğunu yansıtıyor. Mısır, her zaman sözlerini özenle seçmiş, tarafsızlığını korumuş ve çatışmanın herhangi bir tarafını kızdırmaktan kaçınmıştı. Mısırlı yetkililer, savaşa ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki eylemlerine karşı olduklarını defalarca kez dile getirmiş olsalar da Kahire'nin buradaki yıkımı ve can kayıplarını bu kadar sert bir dille tanımlaması ilk kez oluyor.

Mısır'ın tutumundaki gelişmeleri yakından takip edenler için bu dönüşüm pek de şaşırtıcı gelmeyebilir. Ancak zamanlaması özel bir önem taşıyor. Çünkü bu açıklamalar, Mısır'ı karmaşık bir duruma sokan gelişmelerin ardından yapıldı ve Mısır-İsrail ilişkilerinin geleceği hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Hayal kırıklığı

Mısır'daki son öfke dalgası, Hamas ve İsrail arasında aşamalı bir anlaşmaya varmak için Mısır ve Katar'ın ortak arabuluculuk çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından patlak verdi. Bu anlaşma, Hamas da dahil olmak üzere Gazze'deki silahlı gruplar tarafından alıkonulan İsrailli rehinelerin aşamalı olarak serbest bırakılmasını ve savaşı tamamen sona erdirebilecek bir ateşkesin sağlanmasını garanti edebilirdi.

Mısır’ın ulusal güvenliğine yönelik tehditlerin yanı sıra, bu gelişmeler Gazze’deki insani durumun ciddi şekilde kötüleşmesiyle de aynı zamana denk geliyor. Yardım miktarı hala yetersiz kalıyor.

Kahire ve Doha, geçtiğimiz mart ayından beri bu düzenleme için baskı yapıyordu. İsrail, geçtiğimiz mart ayında iç siyasi manevralar ve iktidar koalisyonunun çıkarları uğruna, Gazze'ye yönelik bombardımanların ardından iki aydan kısa süren itidalli sakinlik dönemini bozarak ilk ateşkes anlaşmasını aniden sona erdirdi.

Mısırlı müzakereciler, çatışmanın devam etmesinin rehineleri tehlikeye atması pahasına olsa bile İsrail'deki iktidar koalisyonunun siyasi çıkarlarına hizmet ettiğine ikna olmuş durumdalar. Bu yüzden ABD'nin Kahire'de Hamas ile İsrail arasındaki görüşmelerin başarısız olduğunu açıklaması şaşırtıcı olmadı. Kahire, İsrail'deki bazı aşırı sağcı liderlerin savaşı, İsrail topraklarını genişletmek ve Filistinlilerin kendi devletlerini kurma arzularını tamamen bastırmak için nadir ve bir daha tekrarlanmayacak fırsat olarak gördüklerine inanıyor.

Öte yandan Beyaz Saray'da bu emellere sempati duyan bir başkan görev yapıyor. Bu Başkan daha önce İsrail'in Ortadoğu haritasında çevresindeki geniş topraklara kıyasla sadece ‘küçük bir nokta’ olduğunu üzülerek ifade etmişti. Gazze'deki savaşın ahlaki gerekçesi, orada dökülen kanın ağırlığı altında neredeyse tamamen ortadan kalkmış olsa da İsrail hükümetinin sağcı bakanları bu gerekçenin henüz tamamen ortadan kalkmadığını düşünüyor. Onlar, ABD Başkanı Donald Trump'ın desteğini ve bu gerekçenin kalıntılarını, bölgesel genişlemeye devam etmek için kullanmaya çalışıyorlar. Bu strateji, son olarak İsrail Güvenlik Kabinesi'nin Gazze'yi tamamen işgal etme kararında açıkça ortaya çıktı.

zscdfg
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron ile düzenlediği ortak basın toplantısında konuşurken, 25 Ekim 2023 (AP)

İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik saldırılarının artmasıyla birlikte Gazze'nin kontrolünün tamamen ele geçilmesi, Filistin devleti kurma hayalini fiilen sona erdirir. Bu strateji, birçok ülkenin önümüzdeki ay Filistin devletini tanımaya hazırlandığı bir dönemde ortaya çıkıyor. Bu da işgalci İsrail’in, beklenen bu açıklamaları önlemek için proaktif bir adım olarak Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etme planını yaptığına işaret ediyor.

Kahire için ise tüm bunlar diplomatik bir rahatsızlıktan öte, Mısır'ın ulusal güvenlik çıkarlarını doğrudan ilgilendiren bir mesele ve öfkenin artmasının temel nedeni de bu.

Baskı artıyor

Bu gelişmelerin Mısır'ın ulusal güvenliğine oluşturduğu tehdidin yanı sıra, ki bunu daha sonra ayrıntılı olarak ele alacağız, bu gelişmelere Gazze'deki insani durumun ciddi şekilde kötüleşmesi eşlik ediyor. Savaşla kavrulmuş topraklara giren yardım miktarı halen yetersiz. ABD'nin desteklediği, Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) olarak bilinen dağıtım mekanizması, büyük bir başarısızlık olduğunu kanıtladı. Bazı durumlarda bu merkezler, yardım bekleyen çaresiz insanlar için ölüm tuzağına dönüştü. Gazze şu anda kıtlığın eşiğinde, hatta belki de çoktan kıtlığa girmiş durumda.

Mısır'ın Gazze Şeridi’ne insani yardımları gönderme konusundaki ısrarı, Gazze’yi yaşanabilir kılma yönündeki stratejik hedefine dayanıyor. Bu hedef, İsrail'in Gazze'yi yaşanmaz hale getirmeyi amaçlayan açık planına karşı bir meydan okumadır.

Bu koşullar altında, özellikle Hamas, Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve şaşırtıcı ve ironik bir şekilde İsrail tarafından organize edilen geniş çaplı bir dezenformasyon kampanyasının ortasında dikkatler Mısır'ın Gazze'ye yardım sağlama rolüne çevrildi. Söz konusu kampanya, İsrail'in Gazze'deki insani felaketten sorumlu olduğunu gizlemek ve suçu Mısır'a atmak amacıyla başlatıldı. Bu kara propaganda, bu ayın başlarında, onlarca siyasal İslamcının Mısır’ın Tel Aviv Büyükelçiliği önünde protesto düzenleyerek Kahire'yi Gazze'ye ‘abluka’ uyguladığı suçlamasıyla zirveye ulaştı.

Bu hareketler Mısır üzerinde baskı yaratmakla kalmadı, aynı zamanda onu savunma pozisyonuna da soktu. Son haftalarda Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi bu iddiaları defalarca kez yalanladı. Hatta 28 Temmuz'da televizyon ekranlarından yaptığı konuşmanın tamamını Mısır'ın yardım ulaştırma çabalarını açıklamaya ayırdı. Kahire için bu mesele sadece imajını değil, ulusal güvenliğini de ilgilendiriyor. Mısır, Gazze ile tek doğrudan kara bağlantısı olan Refah Sınır Kapısı’nı kendi tarafında her zaman açık tutuyor. Ancak Gazze tarafı, 2023 yılının mayıs ayından bu yana İsrail’in işgali altında. İsrail bu adımı Mısır'ın Gazze ile bağlantısını kesmek ve Gazze konusunda stratejik etkisini azaltmak amacıyla attı.

fgr
Gazze Şeridi sınırındaki Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında zırhlı araç kullanan Mısırlı askerler, 23 Mart 2024 (AFP)

Yardım konvoyları, giriş izni verilmeden önce Mısır'ın Sina yarımadasında günlerce, hatta haftalarca beklemek zorunda kalıyor. Çoğu zaman, kamyonlar Refah Sınır Kapısı’ndan geçtikten sonra tam yükle geri dönmek zorunda kalıyor. İsrail'in kontrolündeki Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan İsrail'e onlarca kilometre yol kat ediyorlar, fakat İsrailli yetkililer yüklerini kabul etmiyor. Al Majalla olarak 2023 yılının kasım ayı sonlarında Refah Sınır Kapısı’na yaptığımız ziyarette, yardım konvoylarının Gazze'ye girmesine izin verilmeden önce Sina Yarımadası’nın kuzeyinde yaşadıkları ciddi gecikmeleri ve karşılaştıkları lojistik engelleri yerinde inceledik.

Mısır'ın Gazze Şeridi’ne insani yardımları gönderme konusundaki ısrarı, Gazze’yi yaşanabilir kılma yönündeki stratejik hedefine dayanıyor. Bu hedef, İsrail'in Gazze'yi yaşanmaz hale getirmeyi amaçlayan açık planına karşı bir meydan okumadır. Kahire, Gazze Şeridi’ndeki insani koşulların dayanılmaz hale gelmesinden korkuyor. Bunun yol açacağı toplu göç, sadece Mısır'da insani bir acil durum yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda Gazze'nin İsrail lehine kalıcı olarak terk edilmesinin ve kaybedilmesinin de önünü açacak.

Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, 5 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze halkının yerinden edilmesi için bir platform olarak kullanılmayacağını vurguladı. Birkaç gün sonra da İsrail'in Gazze’yi tamamen işgal etme planını açıkça reddetti.

Barut fıçısı

İsrail Güvenlik Kabinesi'nin bu ayın başlarında aldığı ve Gazze Şeridi’nde şu an kontrol ettiği yüzde 75'lik alanı genişletme kararı, sonunda tam işgale ve Mısır ile ilişkilerde gerginliğin artmasına yol açarak, gerginliğin patlayıcı bir noktaya dönüşme riskini artırdı. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre plan, Gazze şehrinin kuzeyinde yaşayan yaklaşık bir milyon kişinin, Mısır sınırına birkaç kilometre uzaklıktaki Gazze Şeridi'nin güneyine zorla yerleştirilmesini öngörüyor. Ancak bu, halihazırda kötü olan insani durumu daha da kötüleştirecek.

İsrail ordusu, geriye kalan Hamas üyelerinin peşine düşmek için güneye doğru ilerledikçe, özellikle şu anda gıda ve temel ihtiyaç maddelerine getirilen kısıtlamalar nedeniyle, Gazze'nin güneyindeki durum kaçınılmaz olarak daha da vahim hale gelecek. Bu koşullar, Filistinlilerin Mısır'ın Sina Yarımadası'na toplu göçüne yol açabilir. Ancak böyle bir durum, Kahire'deki karar alıcılar için kabus senaryosu niteliğinde. Kahire'deki karar alıcılar, 7 Ekim 2023'te savaşın patlak vermesinden bu yana bu olasılığa karşı uyarıyorlar.

8ı9
İsrail'in Gazze şehrinin ed-Derec Mahallesi’ne düzenlediği bombardımanda yıkılan binaların enkazından kurtarılabilecekleri arayan Filistinliler, 16 Temmuz 2025 (AFP)

Mısır için bu sadece bir insani kriz değil, 1979 tarihli İsrail-Mısır Barış Antlaşması’nın da doğrudan ihlali anlamına gelecek. Cumhurbaşkanı Sisi, 2023 yılının mart ayında bu konuya değinerek, Filistinlileri Sina Yarımadası’na sürme girişimlerine karşı uyarmıştı. Daha önce İkinci Saha Komutanlığı ve Askeri İstihbarat Başkanlığı görevlerini yürüten Kuzey Sina Valisi'nin açıklamaları Mısır'ın bu konudaki ciddiyetinin bir göstergesiydi. Mısır'ın topraklarına yapılacak herhangi bir saldırıya aşırı güçle karşılık vereceğini vurgulayan bu açıklamaların hafife alınması mümkün değil.

Cumhurbaşkanı Sisi, 5 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze halkının yerinden edilmesi için bir platform olarak kullanılmayacağını vurguladı. Birkaç gün sonra da İsrail'in Gazze’yi tamamen işgal etme planını açıkça reddetti. Bu kararlı tutum, İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ciddi bir engelle karşılaşmadan ilerleyip ilerleyemeyeceği konusunda soru işaretleri yaratırken, iki ülkeyi de bir taraf geri adım atmadıkça olası bir çatışma rotasına sokuyor. Taraflardan hangisinin sonunda taviz vereceği, İsrail'in en azından şimdilik mevcut sınırları içinde kalıp kalmayacağı ya da sınırlarının tüm bölgesel manzarayı yeniden şekillendirecek kalıcı bir değişikliğe uğrayıp uğramayacağı belirleyecek.