Vejetaryen beslenmenin 6 yan etkisi

Vejetaryen beslenmenin 6 yan etkisi
TT

Vejetaryen beslenmenin 6 yan etkisi

Vejetaryen beslenmenin 6 yan etkisi

Vejetaryen diyet de dahil olmak üzere her tür diyetin artıları ve eksileri vardır. Sağlıklı bir diyete geçmeyi planlıyorsanız, önce bu yan etkilere bakın.

Şarku’l Avsat’ın  sağlık web portalı healthshots’tan aktardığı habere göre Dr. Rohini Patel şöyle diyor: "Vejetaryen diyetler o kadar popüler hale geldi ki insanlar et ve süt ürünlerini ortadan kaldırmaya başladı. Vejetaryen diyetin kilo kaybı da dahil olmak üzere genel sağlığı desteklediği bilinmektedir. Ancak diğer tüm diyetler gibi vejetaryen diyetin de artıları ve eksileri vardır; hayvansal ürünlerde bulunan B12 vitamini, demir, kalsiyum ve omega-3 yağ asitleri gibi bazı temel besin maddelerinden yoksun olabilir. Bu besinlerin vücudunuzda yetersiz miktarda bulunması da beslenme yetersizliklerine, yorgunluğa ve zayıf bağışıklık fonksiyonuna yol açabilir. Bu nedenle, diyetinizi değiştirmeye karar vermeden önce vejetaryen diyetin yan etkileri hakkında bilgi edinin.

Vejetaryen diyet nedir?

Vegan beslenme; et, kümes hayvanları, balık, süt ürünleri, yumurta ve bal dahil olmak üzere hayvansal kaynaklı tüm ürünleri dışlayan bitki temelli bir beslenme şeklidir. Bunun yerine meyve, sebze, tahıl, baklagiller, kabuklu yemişler, tohumlar ve bitki bazlı alternatifleri tüketmeye odaklanır.

Veganlar bu beslenme biçimini etik, çevresel ve sağlık nedenleriyle tercih etmekte, hayvanlara verilen zararı azaltmayı, çevresel etkileri azaltmayı ve bitkisel kaynaklı gıdaların tüketimi yoluyla kişisel refahı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Beslenme uzmanı Dr. Rohini Patel'e göre, "Vejetaryen beslenmenin sağlık açısından birçok faydası olsa da, bazı yan etkilere yol açabilir."

Patel, vejetaryen diyetin 6 yan etkisi olduğunu açıkladı:

1. Besin eksikliği

Vejetaryen bir diyet uygularsanız, beslenme yetersizliği riski vardır; balık, et ve yumurta gibi hayvansal ürünler, vejetaryen bir diyette bulunmayabilecek B12 vitamini, demir, kalsiyum, omega-3 yağ asitleri ve protein gibi temel besinlerle doludur. Sonuç olarak, yorgunluk, halsizlik, kabızlık ve hatta beklenmedik kilo kaybına yol açabilecek besin eksiklikleri riski artar.

2. Protein eksikliği riski

Protein, dokuların inşasında ve onarımında, bağışıklık fonksiyonunun desteklenmesinde ve kas kütlesinin korunmasında hayati bir rol oynayan önemli bir makro besindir.

Proteininizi fasulye, mercimek, tofu ve kinoa gibi bitkisel kaynaklardan alsanız da, bunlar bağırsak geçirgenliğini artırabilen ve sızıntıya neden olabilen fitatlar ve lektinler gibi birçok anti-besin içerir. Öte yandan, hayvansal protein kaynakları antinutrient içermez.

3. Sindirim sistemi sorunları

Bitki temelli beslenmede yeniyseniz, sindirim sisteminizin alışması zaman alabilir. Patel, "Aniden bitki temelli bir diyete geçmek bazen şişkinlik, gaz ve irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi sindirim sorunlarına yol açabilir. Bu durum özellikle meyve, sebze, tam tahıl ve baklagiller gibi yüksek lifli gıdaların alımını artırdığınızda ortaya çıkar. Lif sağlıklı bir sindirim sistemi için gerekli olsa da, aşırı tüketim aniden karın rahatsızlığına neden olabilir."

4. Kilo alımına yol açabilir

Birçok kişi kilo vermek veya kilo kontrolünü sağlamak için vegan beslenmeye yönelirken, gıda seçimlerinin yanlış olması durumunda vegan beslenmeyle kilo almak hala mümkündür.

Vegan diyetler, kalori, şeker ve sağlıksız yağ oranı yüksek olabilen vegan peynir, şekerli atıştırmalıklar ve rafine tahıllar gibi çok çeşitli işlenmiş gıdaları içerebilir; bu gıdaların aşırı tüketimi kilo alımına katkıda bulunabilir.

5. Yeme bozukluğu riskinde artış

Vegan bir diyet benimsemek doğru yapıldığında sağlıklı bir seçim olsa da, ortoreksiya veya vejetaryen ortoreksiya gibi bir yeme bozukluğu geliştirme riskinizi de artırabilir.

Patel, "Ortoreksiya nervoza, yalnızca saf veya temiz olduğu düşünülen yiyecekleri yemeye yönelik sağlıksız bir takıntı ile karakterize edilirken, vejetaryen ortoreksiya özellikle kişinin diyetini bitkisel gıdalarla sınırlandırmaya odaklanır" diye açıklıyor. Yani vejetaryen beslenme, doğru şekilde uygulandığı takdirde sağlıklı bir seçim olabilir.

6. Aşırı besin tüketimi

Vegan beslenme genellikle meyve, sebze, kuruyemiş ve tohumlarda bulunan vitamin, mineral ve antioksidanların bolluğu nedeniyle övülse de, bazı takviyeler veya aşırı güçlendirilmiş gıdalar tüketilirse aşırı besin yüklemesi riski de vardır; Örneğin, bitki bazlı süt alternatifleri gibi güçlendirilmiş gıdaların aşırı tüketilmesi, D vitamini veya A vitamini gibi vitaminlerin aşırı tüketilmesine yol açabilir ve bu da sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir.

Bu nedenle, herhangi bir diyete başlamadan önce, diyet hakkında her şeyi bildiğinizden emin olun. Ayrıca, vegan diyetinin potansiyel yan etkilerinin farkında olmak, bu diyeti uygulamayı bırakmanız gerektiği anlamına gelmez.



İlaç kullanmadan kolesterolle başa çıkmanın iki yolu

Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
TT

İlaç kullanmadan kolesterolle başa çıkmanın iki yolu

Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)
Kötü kolesterol, kalp krizi riskini artıyor (Unsplash)

Kolesterol seviyesi normalin üstünde olan bazı kişiler, yan etkilerinden dolayı ilaç kullanmak istemeyebiliyor. 

Doktorlar çok yüksek kolesterol seviyelerinde çoğunlukla ilaç kullanılması gerektiğini belirtirken, belirli bir düzeyin altındakiler için bunun zorunlu olmayabileceğini ekliyor. 

Kolesterol, kandaki düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) seviyelerini ifade ediyor. LDL genellikle kötü, HDL ise iyi kolesterol diye anılıyor. 

Kandaki kötü kolesterol oranının artması damarların tıkanmasına ve kalbin kan pompalarken zorlanmasına yol açabiliyor. 

20 yaş ve üzeri yetişkinlerin kanındaki LDL seviyesinin desilitre başına 100 miligram olması sağlıklı kabul ediliyor. 190 miligrama ulaştığında genellikle ilaç yazılırken, Amerikan Kalp Derneği, 189 ve altı için yaşam tarzı değişikliklerine gidilmesinin yetebileceğini belirtiyor. 

Düzenli ve iyi uyumak, sigarayı bırakmak ve stresi azaltmak kolesterol seviyesini düşürebilir. 

Diğer yandan Harvard Üniversitesi T.H. Chan Halk Sağlığı Fakültesi'nden Dr. Frank B. Hu yaşam tarzında yapılacak özellikle iki değişikliğin önemli fark yaratacağını söylüyor.

1) Egzersiz yapmak

Egzersiz yapınca iyi kolesterol kan dolaşımına salınarak damarlardaki yağlı plak birikintilerini topluyor ve vücuttan atılacakları karaciğere taşıyor.

Emory Üniversitesi'nden Dr. Felipe Lobelo, haftada 150 dakika normal veya 75 dakika ağır egzersiz yapmayı tavsiye ediyor.

Uzman, yürümekten yüzmeye kadar çeşitli şekillerde egzersiz yapılabileceğini söylüyor.

Özellikle hayatında spor olmayan kişilerin kolesterol seviyesinin bu sayede düşebileceğini belirten Dr. Lobelo, bazı kişilerin istenen sonuca ulaşmasının biraz vakit alabileceğini de ekliyor.

2) Beslenme biçimini değiştirmek

Vücudun enerjisini nereden aldığı pek çok şey gibi kolesterolü de etkiliyor. 

Kırmızı et ve işlenmiş gıdaların sağlığa çeşitli şekillerde zarar verebildiği pek çok çalışmada görülürken, kolesterolle mücadelede portfolyo diyeti öne çıkıyor. 

Dr. David J.A. Jenkins tarafından geliştirilen bu beslenme biçimi, çoğunlukla bitkisel gıdaları içeriyor. 

Örneğin soya, mercimek, nohut gibi protein kaynaklarının yanı sıra yulaf, arpa, badem ve fındık tüketilmesi tavsiye ediliyor.

Bu beslenme biçimi meyve-sebze sınıfında da patlıcan, brokoli, şalgam, elma, armut ve portakal gibi besinlere odaklanıyor. Ayrıca zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar içeriyor. 

2018'de yapılan bir araştırmada kolesterol seviyesi yüksek olsa da ilaca ihtiyaç duymayan 440 kişi bu diyeti uygulamıştı. Çalışmada kötü kolesterolün yüzde 30 oranında düştüğü kaydedilmişti. 

Yaklaşık 210 bin kişiyi 30 yıl boyunca takip eden başka bir çalışmada da bu diyeti uygulayan kişilerin kalp damar hastalığı riskinin yüzde 14 düştüğü gözlemlenmişti.

İkinci çalışmada yer alan, New York Üniversitesi'nden Dr. Andrea Glenn, bu diyetin sırrının kolesterolü düşüren farklı besinleri bir araya getirmesi olduğunu söylüyor. 

Dr. Glenn, kahvaltıya fındık eklemek ya da kırmızı et yerine nohut ve tofu tüketmek gibi küçük değişikliklerin bile kolesterolü normal seviyeye çekebileceğini belirtiyor.

Egzersiz yapmak ve beslenme biçimini değiştirmenin kolesterole iyi gelebileceğini söyleyen Dr. Hu, "Kesinlikle sihirli bir değnek yok" diye ekliyor: 

Meseleye bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız.

Independent Türkçe, New York Times, Healthline, National Library of Medicine, Circulation