Şarku’l Avsat’a konuşan ABD’li Korgeneral: Husilere karşı savunma eylemlerimizi sürdürüyoruz

Korgeneral Alexus Grynkewich geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı sırasında (Şarku’l Avsat)
Korgeneral Alexus Grynkewich geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı sırasında (Şarku’l Avsat)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan ABD’li Korgeneral: Husilere karşı savunma eylemlerimizi sürdürüyoruz

Korgeneral Alexus Grynkewich geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı sırasında (Şarku’l Avsat)
Korgeneral Alexus Grynkewich geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı sırasında (Şarku’l Avsat)

ABD Hava Kuvvetleri Merkez Komutanlığı Dokuzuncu Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alexus Grynkewich, ABD’nin İran destekli Husilerin kontrolündeki bölgelerde bulunan çeşitli silahlara karşı savunma tedbirleri almaya devam ettiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a özel açıklama yapan Grynkewich, “ABD’nin gerçekleştirdiği operasyonlar, Husilerin bu hayati bölgede gemi akışını engellemeye yönelik birçok girişimini durdurmayı başardı” dedi.

Grynkewich, ABD’nin Kızıldeniz saldırılarında İran’ın doğrudan rolünün varlığını defalarca teyit etmesiyle ilgili bir soruya yanıt olarak ise şunları söyledi:

“Washington, İran Devrim Muhafızları ve ona bağlı milislerin ABD kuvvetlerine saldırmak için kullandığı, Irak ve Suriye’deki 85’ten fazla hedef dahil olmak üzere yedi tesise saldırı düzenleyerek tehditlere orantılı ve doğrudan yanıt verdi.”

Foto: Korgeneral Alexus Grynkewich geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı sırasında (Şarku’l Avsat)
 Korgeneral Alexus Grynkewich geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı sırasında (Şarku’l Avsat)

ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine değinen Grynkewich, şu ifadeleri kullandı:

“Suudi Arabistan ve ABD, bölge genelinde güvenlik ve istikrara yönelik ortak ve kalıcı bir vizyona sahip güçlü stratejik ortaklardır. Suudi Arabistan’ın oynadığı liderlik rolü, Arap Yarımadası’nın ortak savunması için çok önemli. Riyad’ın bilgi alışverişinde bulunma ve koalisyonla bütünleşme yeteneği ve istekliliği, bölgede barış ve istikrar adına saldırı tehditlerine daha iyi yanıt verme konusundaki kolektif yeteneğimizi artırıyor.”

Korgeneral Grynkewich, iki ülke arasındaki savunma işbirliğine değinerek, “Suudi Arabistan, hem operasyonel hem de eğitim tatbikatlarında daha büyük işbirliği fırsatlarının yaratılmasına her zaman öncülük ediyor” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Riyad’da düzenlenen Uluslararası Savunma Fuarı’na katılımı hakkında yorum yapan Korgeneral, “Uluslararası Savunma Fuarı, daha iyi entegrasyon ve işbirliğinin nasıl sağlanacağına dair harika bir örnek. Bu hem Suudi Arabistan hem de ABD için öncelikli bir etkinlik oldu” diye konuştu.

FOTO: Uluslararası Savunma Fuarı’na ABD’nin katılımında bir kesit (CENTCOM)
Uluslararası Savunma Fuarı’na ABD’nin katılımında bir kesit (CENTCOM)

Korgeneral, fuar hakkındaki görüşlerini şu ifadelerle sürdürdü:

“ABD Hava Kuvvetleri Merkez Komutanlığı, 100’den fazla personel ve çok sayıda destek uçağıyla fuara katıldı. Bu fuara katılımımızı sağladığı için kendisine teşekkür etmek amacıyla Suudi Arabistan Kraliyet Hava Kuvvetleri Komutanı ile görüşme onuruna sahip oldum. İki taraf arasındaki güçlü ilişkileri pekiştirmeye devam edeceğiz.”

Korgeneral, Gazze’de devam eden çatışmanın bölgede daha fazla genişleyeceği yönündeki korkulara ilişkin ise şunları söyledi:

“ABD Başkanı, Savunma Bakanı ve diğer üst düzey ABD’li liderler, Washington’ın durumun tırmanmasını önleme konusundaki kararlılığını vurgulamaya devam ediyor.”

Korgeneral, ABD Hava Kuvvetleri’nin ABD ve müttefiklerini en iyi şekilde korumak ve bölgede istikrarı sağlamak için üst düzey liderlere savunma seçenekleri sunduğunu vurguladı.

FOTO: ABD Deniz Kuvvetleri tarafından el konulan İran menşeli gelişmiş silahlar, Yemen’deki Husilere gönderiliyordu (CENTCOM)
ABD Deniz Kuvvetleri tarafından el konulan İran menşeli gelişmiş silahlar, Yemen’deki Husilere gönderiliyordu (CENTCOM)

Korgeneral, ABD’nin uluslararası seyrüseferi güvence altına almak amacıyla Kızıldeniz kıyısındaki Hudeyde şehrini Husilerin pençesinden kurtarmak için Yemen ordusuna destek sağlamaya hazır olup olmadığı sorusuna yanıt vermekten kaçındı.

Grynkewich, Kızıldeniz gibi su yollarında seyrüsefer özgürlüğünün, insani yardım ve ticaretin bölgede hareket etmesine izin vermek için esas olduğunu söylemekle yetindi.

FOTO: Aden Körfezi’nde Husilerin füze saldırısına uğrayan İngiliz kargo gemisi (DPA-Arşiv)
Aden Körfezi’nde Husilerin füze saldırısına uğrayan İngiliz kargo gemisi (DPA-Arşiv)

Korgeneral, Irak hükümetinin talebi üzerine, özellikle terör örgütü DEAŞ ile mücadele çabaları kapsamında, ABD güçlerinin Irak’tan ayrılmasının bölge üzerindeki olası etkisine ilişkin soruyu da yanıtlamaktan kaçındı.



ABD Senatörü Sanders: İsrail çocukları aç bırakıyor ve Gazze Şehrini yok ediyor

ABD Senatörü Bernie Sanders (AFP)
ABD Senatörü Bernie Sanders (AFP)
TT

ABD Senatörü Sanders: İsrail çocukları aç bırakıyor ve Gazze Şehrini yok ediyor

ABD Senatörü Bernie Sanders (AFP)
ABD Senatörü Bernie Sanders (AFP)

Önde gelen ABD'li Demokrat Senatör Bernie Sanders bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını eleştirerek, İsrail'in çocukları sistematik olarak aç bıraktığını ve Gazze Şehrini bombalar ve buldozerlerle yok ettiğini söyledi.

Sanders, ABD Başkanı Donald Trump ve Kongre'yi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Amerika'daki İsrail yanlısı lobi gruplarından biri olan Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi'ne (AIPAC) karşı durmaya çağırdı.

 Gazze Şehri'ndeki bir binayı bugün hedef alan İsrail bombardımanının ardından yangın ve duman (AP)Gazze Şehri'ndeki bir binayı bugün hedef alan İsrail bombardımanının ardından yangın ve duman (AP)

Sanders, İsrail'in Gazze'deki zulmünün bedelini büyük ölçüde Amerikan vergi mükelleflerinin ödediğini vurgulayarak, İsrail'e askeri yardımın kesilmesini ve Gazze Şeridi'ndeki “etnik temizlik”in sona erdirilmesini talep etti.


Nur Adamları, kıyı bölgesinde çatışmaları yeniden alevlendiren Suriyeli grup

Nur Adamları grubu, Genel Güvenlik araçlarına ve hükümet güçlerine pusu kurmaya odaklanıyor (Independent Arabia)
Nur Adamları grubu, Genel Güvenlik araçlarına ve hükümet güçlerine pusu kurmaya odaklanıyor (Independent Arabia)
TT

Nur Adamları, kıyı bölgesinde çatışmaları yeniden alevlendiren Suriyeli grup

Nur Adamları grubu, Genel Güvenlik araçlarına ve hükümet güçlerine pusu kurmaya odaklanıyor (Independent Arabia)
Nur Adamları grubu, Genel Güvenlik araçlarına ve hükümet güçlerine pusu kurmaya odaklanıyor (Independent Arabia)

Mustafa Rüstem

Bu yıl mart ayında Suriye’de kıyı bölgesinde yaşanan olaylar, arkalarında kanlı çatışmalar bıraktı. Kendisine eşlik eden ve yeni otoritenin “bireysel” olarak nitelendirdiği ihlaller de ardında sivillerin ruhlarında derin yaralar açtı. Söz konusu olaylar, Genel Güvenlik güçlerine yönelik tekrarlanan suikast ve saldırıların ardından, güvenlik güçlerinin yanıt olarak eski rejimin kalıntılarıyla bağlantılı grupların peşine düşmesinden sonra çatışmaların alevlenmesiyle başlamıştı. Bugün ise çatışmayı yeniden alevlendiren yeni bir silahlı grup ortaya çıktı.

Cevad Tugayları

Suriye'nin batısında bulunan ve Lazkiye ile Tartus vilayetlerini kapsayan kıyı bölgesindeki karmaşık durumu daha da karmaşıklaştıran bir gelişme yaşandı ve kendisine Ricalu'n Nur (Nur Adamları) adını veren, Cevad Tugayları lakaplı yeni bir silahlı grup ortaya çıktı. Grup, hükümet güçlerini hedef alan faaliyetlerini duyurdu ve ilk operasyonunu bir video ile belgeledi.

Nur Adamları grubu, 2 Ağustos'ta kendi açıklamalarını ve konuşmalarını içeren resmi bir sayfa oluşturdu. Bunlardan ikisi ayrı açıklamalardı. İlk açıklama, 14 Ağustos'ta bir Genel Güvenlik aracının hedef alınmasının ardından video olarak yayınlandı. İkinci video açıklaması ise 1 Eylül'de yayınlandı ve bir hükümet tesisine yönelik saldırıyı belgeliyordu. Güvenlik ve askeri işler uzmanı Albay Muhsin Hamdan, “bu askeri örgütün medyada bir yankı oluşturmanın ötesine geçmediğini ve sahada bir etkiden, haritaları yeniden çizme gücünden yoksun olduğunu” kesin bir biçimde belirtti. Nur Adamları grubu ve eylemleri, kendi kuluçka merkezine yönelik ve Genel Güvenlik veya yeni otorite ile iş birliği yapılmaması yönünde uyarıda bulunan bir bildirgeden başka bir şey değil” diye ekledi.

Yeni grubun duyurusu, kıyıda bir bölgesel yönetim kurma çağrısıyla eş zamanlı olarak geldi (Independent Arabia)Yeni grubun duyurusu, kıyıda bir bölgesel yönetim kurma çağrısıyla eş zamanlı olarak geldi (Independent Arabia)

Kimliği bilinmiyor

Silahlı grubun kıyı bölgesinde yaşayan Suriyelilere hükümet ile iş birliği yapmamaları konusunda uyarılarda bulunma konusundaki istekliliği ve gayreti belirgin. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre gözlemciler bunu, “Sahil Kalkanı” olarak bilinen grupların körüklediği mart ayındaki kanlı olaylardan bu yana var olan anlaşmazlığı derinleştirme girişimi olarak değerlendiriyor. Bahsi geçen kanlı olaylar, Sahil Kalkanı gruplarının, isyan eden ve silahlanıp yeni otoriteye direnmeyi tercih eden rejim kalıntılarını takip ederken, Cebele'de bir güvenlik güçleri konvoyunu hedef alarak 16 askeri öldürmelerinin ardından yaşanmıştı. Lazkiye'den yerel bir kaynak, Nur Adamları grubunun, Mikdad Fatiha liderliğindeki Sahil Kalkanı grubunun aksine hala bilinmediğine inanıyor. “Kimliği bilinmeyen herhangi bir gruba şüpheyle yaklaşılması gerektiğini, amaçları muhtemelen halk ile hükümet arasındaki uçurumu derinleştirmek, hatta son kıyı çatışmalarından beri var olan uçurumun kapanmamasını sağlamak olduğunu” belirtiyor.

Nur Adamları ve Lazkiye ilindeki diğer aktif grupların rolünü araştıran bir saha kaynağı, bazı silahlı grupların hükümet güçlerine yaklaşmamaları veya onlarla iş birliği yapmamaları için sivilleri korkuttuğunu ortaya koydu. Bu arada, bir videoda, silahlı bir gruba katılmadığı için kıyı bölgesinin kırsalında bir adamın aşağılandığı görülüyordu. Yeni otoriteye karşı çıkan askeri grubun doğuşu, Suriye genelinde sahada görülen karmaşık bir gerçekliğin ortasında geldi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG), merkezi olmayan yönetim seçeneğine bağlı kalmaya devam ederken, kendisine bir de güney Suriye'de Süveyda'daki Dürzi toplumu eklendi. İsrail'in hava saldırıları ve çatışma hatlarına yönelik baskınları da devam ediyor.

Meyhub ve kafa kesme

Bu arada, silahlı grup gerilla savaşı prensibiyle faaliyet gösteriyor ve sınırlı sayıda kişiyle pusular kuruyor. Askeri gözlemciler, üyelerinin “eski askeri ve güvenlik kurumlarının mensupları olabileceğine ve onların saflarında görev yapmış olabileceğine” inanıyor. Zira ordu personeli ve gönüllüler çeşitli uzmanlık alanlarında eğitim aldı ve birçoğu geçen yıl aralık ayında rejimin devrilmesinin akabinde işten çıkarıldıktan sonra artık görevde değil. Nur Adamları grubu, ağustos ortasında Lazkiye kırsalında Genel Güvenlik Kuvvetleri'ne ait bir aracın hedef alındığı eylemin videosunu Facebook'ta paylaşmıştı. Operasyona beş kişi katılmış, gözetleme, izleme, patlatma ve belgeleme faaliyetlerinde bulunmuşlardı. Bu yeni kurulan milis grupların net bir talep açıklamaması, eylemlerinin kıyı şeridinde meydana gelen ihlallere “misilleme” olarak nitelendirilmesine neden oldu. Şeyh Salih el-Mansur'un yeni otorite tarafından yargılanmadan gözaltına alınmasına misilleme olarak yapılan eylemlerden bahseden açıklamalar yapıldı. Nur Adamları yayınladığı açıklamada, tutuklamayı keyfi olarak nitelendirdi ve Şeyh Mansur'un sağlığının kötüleşmesi nedeniyle yetkilileri sağlığından sorumlu tutarak, derhal serbest bırakılmasını talep etti. Grup ayrıca videoya eşlik eden kayda göre, “Beşşar Meyhub ve arkadaşları” için düzenlenen eylem hakkında da bir duyuruda bulundu. Beşşar Meyhub adlı gencin, yabancı bir savaşçı tarafından öldürüldüğü, kafasının kesilip bir arabanın kaputuna yerleştirildiği ve mahallede dolaştırıldığı aktarılmıştı. İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada bunu yalanlayarak bir “iddia” olarak nitelendirmişti. Bakanlık açıklamasına, üyeleri arasında genç Meyhub'un da bulunduğu bir terör hücresinin görüntülerini de ilave etti. Böylece Meyhub'un hayatta olduğu ve İç Güvenlik Bakanlığı'nın onu bir hapishaneye naklettiği ortaya çıktı.

Nur Adamları’nın eylemleri, Suriye Sahili Ulusal Buluşması’nın kıyıda bir yönetim kurma projesini duyurmasıyla aynı zamana denk geldi ve bu durum, Beşşar Esed sonrası dönemde bölünme veya ademi merkeziyetçiliğe yönelik milliyetçi söylemin artışına işaret ediyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.


Bağdat'ta bir din adamının hayatını kaybetmesinin ardından öfkeli tepkiler

 Irak'ın başkenti Bağdat'tan bir görünüm (Reuters)
Irak'ın başkenti Bağdat'tan bir görünüm (Reuters)
TT

Bağdat'ta bir din adamının hayatını kaybetmesinin ardından öfkeli tepkiler

 Irak'ın başkenti Bağdat'tan bir görünüm (Reuters)
Irak'ın başkenti Bağdat'tan bir görünüm (Reuters)

Irak'ın başkenti Bağdat'ta bir din adamının camide saldırıya uğraması sonucu hayatını kaybetmesi, dini ve siyasi çevrelerde yaygın bir öfkeye yol açtı ve Irak hükümetini üst düzey resmi bir soruşturma başlatmaya sevk etti.

Bağdat'ın tanınmış imam ve vaizlerinden Abdussettar el-Karguli, güvenlik kaynaklarının ‘başkentin güneyinde bulunan Dora semtindeki Kerim en-Nasır Camii'nde fiziksel saldırı’ olarak açıkladığı olayın ardından dün hayatını kaybetti. Raporlara göre saldırı, dini bir harekete bağlı olduğu düşünülen bir grup tarafından gerçekleştirildi.

Ne oldu?

Görgü tanıkları ve kaynakların ifadelerine göre, olay cami içinde Cuma hutbesini kimin vereceği konusunda çıkan bir tartışma sırasında meydana geldi.

Irak'taki camileri denetleyen resmi kurum olan Sünni Vakfı'nın hazırladığı programa göre el-Karguli, yerel olarak el-Medhaliyyin olarak bilinen bir hareketin başka bir vaiziyle dönüşümlü olarak vaaz veriyordu.

Ancak başka bir vaiz, bölgenin dışından getirildiği bildirilen yaklaşık 30 kişilik bir grupla birlikte camiye geldi ve el-Karguli'nin minbere çıkmasını engelleyerek onu caminin içindeki bir odada alıkoydu.

Şarku’l Avsat’ın sağlıkçı kaynaklardan aktardığına göre el-Karguli fiziksel saldırıya uğramış. Bu da özellikle kronik kalp problemleri olduğu için hayatını kaybetmesine yol açan şiddetli bir kalp krizine neden olmuş.

Bağdat'ın tanınmış imam ve vaizlerinden Abdussettar el-Karguli’nin sosyal medyada paylaşılan fotoğrafı (Facebook)Bağdat'ın tanınmış imam ve vaizlerinden Abdussettar el-Karguli’nin sosyal medyada paylaşılan fotoğrafı (Facebook)

Tepkiler

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, olayla ilgili acil soruşturma başlatılmasını ve İçişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Ajansı temsilcilerinin de dahil olduğu bir komite kurulmasını emretti.

Sudani yaptığı açıklamada, hükümetin ‘olaya karıştığı veya ihmalkâr davrandığı kanıtlanan herhangi bir tarafı sorumlu tutmaktan çekinmeyeceğini’ belirterek, ‘hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşama değerlerini pekiştirmenin ve her türlü kışkırtma ve dini nefreti reddetmenin’ önemini vurguladı.

Sünni Vakfı Divanı ise olayı ‘suç eylemi’ olarak nitelendirerek, olayla ilgisi olan bir dizi kişinin gözaltına alındığını doğruladı ve ‘önemli bir dini ve ulusal görevi yerine getiren’ imamların ve vaizlerin korunması çağrısında bulundu.

Irak'ın en önde gelen Sünni dini kurumlarından biri olan Irak Fıkıh Konseyi, Irak'ın üç liderinden olaya müdahale etmelerini ve olaydan sorumlu vaizi yargılamalarını istedi.

Bağdat'ta bir emniyet mensubu (AFP)Bağdat'ta bir emniyet mensubu (AFP)

Siyasi suçlamalar

Bağdat'ın el-Azamiyye bölgesindeki İmamlar ve Vaizler Konseyi Başkanı Mustafa el-Bayati olayı şiddetle kınadı. El-Bayati, saldırının arkasında ‘siyasi destekli haydutlar’ olduğunu iddia ederek, bu grupların ‘günden güne artan bir tehdit oluşturduğunu’ belirtti.

El-Bayati, siyasi partileri, camilerde aşırılıkçı grupların etkisini önlemeye yönelik önceki güvenlik kararlarının uygulanmasını engellemekle suçladı. Yaşanan olayın ‘toplumda çatışmayı körükleyen aşırılıkçı gruplara karşı siyasi gevşeklik ve kararlılık eksikliğinin sonucu’ olduğunu ifade etti.

Gözlemcilere göre söz konusu olay, Irak'taki dini kurumlar içinde camilerde nüfuz mücadelesi veren farklı gruplar arasındaki çatışmayı ortaya çıkardı ve bu çatışma Irak seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte artmaya başladı.

Yıllardır Bağdat ve diğer vilayetlerdeki camiler, seçimlerde yarışan partilerden siyasi destek aldıkları yönündeki suçlamalar arasında, dini grupların nüfuzlarını genişletme girişimlerine tanık oluyor.

Olay, Irak Başbakanı’nın aşırılıkçı dini ve siyasi grupların faaliyetlerine dolaylı bir atıfta bulunarak, ‘ülkeyi çatışma ve istikrarsızlığa sürüklemek isteyen sorunlu sesler’ konusunda uyarıda bulunmasından sadece birkaç gün sonra meydana geldi.