Kahire'de Libyalı taraflar arasındaki anlaşma, yeni hükümetin ve seçimlerin önünü açıyor

Katılımcı taraflar, Bathiliy’nin Dibeybe hükümetini değiştirmeyi reddeden tutumunu değiştirmesinin ardından önemli bir destek aldı.

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Reuters)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Reuters)
TT

Kahire'de Libyalı taraflar arasındaki anlaşma, yeni hükümetin ve seçimlerin önünü açıyor

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Reuters)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Reuters)

Kahire'deki üçlü Libya anlaşması, seçim yasalarına ilişkin farklılıkları çözmek için birleşik bir hükümet ve teknik komitenin kurulmasını öngörüyor.

2021 yılının sonundaki seçim başarısızlığını takip eden Libya siyasi müzakerelerinin başlamasından bu yana ilk kez, bu müzakerelere katılan yasama organları siyasi bir çözüm için ortak bir vizyon ve iktidarı herhangi bir yeni hükümete devretmeyi reddeden, onu kritik bir konumda ve tamamen izole edilmiş halde bırakarak sahnede kalma seçeneklerini daha da azaltan Dibeybe hükümetine karşı tek bir pozisyon üzerinde birleşti.

Temsilciler Meclisi (TM) ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasında genel seçimlere giden siyasi harita üzerinde varılan uzlaşma, geçtiğimiz dönemde Trablus’taki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'den elini eteğini çeken müttefikler kervanına katılan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'nin de katılımıyla Kahire 'de Arap Birliği tarafından desteklendi. Söz konusu müttefiklerin sonuncusu Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir oldu.

Yeni anlaşmanın, seçim sürecini hazırlamak ve denetlemek üzere birleşik bir hükümet kurulması dışında en öne çıkan hükmü, seçim yasasına ilişkin anlaşmazlıkların çözümüne yönelik müzakerelerin hızlandırılmasıydı. Bu, başarılı olması halinde, sandıkların seçmenlere açılması için yeni bir tarih belirlemek dışında geriye kalan tek şeyin sandık başına gitmek olduğu anlamına gelen bir adımdır.

Tarihi bir adım

Libya Başkanlık Konseyi, TM ve DYK 10 Mart pazar günü Kahire'de sürpriz bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantının ardından yapılan basın açıklamalarına göre, yürütme yetkisinin değiştirilmesi, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılmasıyla ilgili tartışmalı noktaların çözüme kavuşturulması konusunda tarafları birbirine yaklaştırmayı başardı.

Katılımcılar, bir yılı aşkın süredir tam bir durgunluk içinde olan Libya'daki siyasi krize çözüm getiren önemli anlaşmalara imza attı. Bu anlaşma noktaları seçimlerin önünü açıyor. Libya'nın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün teyit edilmesini içeriyor. Libya'daki siyasi sürece dışarıdan herhangi bir müdahaleyi reddediyor. Belirli bir süre içerisinde, 6+6 Ortak Komitesi tarafından tamamlanan çalışmaların kabulü ve uzlaşı zeminini genişletmek üzere uygun değişiklikleri değerlendirmek üzere bir teknik komite oluşturulmasını ihtiva ediyor. İhtilaflı noktalara ilişkin çözüm bekleyen meselelerin yürürlükteki mevzuata uygun olarak çözüme kavuşturulmasını da içeriyor.

Katılımcılar ayrıca, görevi seçim sürecini denetlemek ve vatandaşlara gerekli hizmetleri sağlamak olan birleşik bir hükümetin kurulması ve Libya devleti düzeyindeki rollerini etkinleştirmek için egemen pozisyonların birleştirilmesi gerekliliğini vurguladı. Katılımcılar, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’na (UNSMIL) ve uluslararası topluma uzlaşıyı başarılı kılmak için destekleme çağrısında bulundu.

Bu ayın başında Tunus'ta bir araya gelen TM ve DYK’nin 120 üyesi, Akile Salih ve Muhammed Takala arasında seçim yasaları ve yeni hükümetin kurulmasına ilişkin birçok önemli anlaşmazlık nedeniyle bir süredir durmuş olan müzakereleri ilerletmenin yolunu açtı. Anlaşmazlık noktalarının çoğunu çözen bir ön anlaşmaya varıldı.

Yeni hükümet

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre TM üyesi Abdulmunim el-Arfi, “devam eden müzakere ve toplantıların, hükümetin bölünmeye devam etmesi ve kamu parasının israf edilmesi ışığında ekonomik durumu kurtarmak için Anayasa Beyannamesi'ndeki 13. değişikliğin uygulanmasını tamamlamak üzere birleşik bir hükümetin kurulmasına odaklandığını” söyledi. El-Arfi, bunun da yeni bir birleşik hükümetin kurulmasını acil bir ihtiyaç haline getirdiğini ve tüm tarafların seçimleri denetlemek için bu hükümetin kurulması gerektiğine ikna olduğunu açıkladı.

El-Arfi şu ifadeleri kullandı: “Hükümet değişikliğinin hızlandırılması gerektiği konusunda tüm siyasi taraflar arasındaki bu ortak kanaate rağmen, hükümetin en azından Ramazan Ayı bitmeden kurulması pek mümkün görünmüyor. Mevcut tüm diyaloglar, hükümet resmen kurulmadan önce ön noktalar üzerinde anlaşmaya varıyor. Tam ve bağlayıcı bir anlaşmadan bahsetmek için erken. Çünkü sahadaki taraflar henüz söz sahibi değil ve bir anlaşmaya varıp ardından askeri oluşumların bunu reddeden açıklamalarıyla şaşırabiliriz. Zira bu daha önce de oldu. Tüm tarafların ortak görüşü, yeni birleşik hükümette bakanlık sayısının 15'i geçmemesi ve görevlerinin öncelikle seçimleri denetlemek olduğu yönünde. Birleşik hükümetin kurulmasına ilişkin mekanizmalar, DYK'den 20 tavsiye kararı alınmasını, ardından bunların TM'ye sunulmasını, ardından da başkanlık için adayların oylanmasını ve içlerinden birinin bakanlar kurulunu seçerek parlamentonun oylamasına sunmasını gerektirecek.”

Zorunlu seçenek

DYK üyesi Mansur el-Hasadi, “Üç yıllık git-gel döneminin ardından TM, DYK ve Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi’nin şeffaf bir demokratik mekanizma yoluyla yeni bir birleşik hükümet üzerinde anlaşmaktan başka çaresi kalmadı. Yeni hükümet bölünmüşlüğü sona erdirecek, istikrarı sağlayacak ve başta harap olmuş Derne'nin yeniden inşasını hızlandırmak ve seçimlerin yolunu açmak olmak üzere belirli ve kodlanmış görevlerle vatandaşların yaşam acılarını hafifletecektir” ifadelerini kullandı.

Kahire'deki önemli üçlü toplantıyla eş zamanlı olarak Tunus'ta da aynı derecede önemli bir toplantı gerçekleşti. BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy, pazar günü TM ve DYK üyelerinden oluşan bir heyetle bir araya geldi. Birkaç gün önce Tunus'taki toplantıdan çıkan benzer sonuçlara, özellikle de Abdulhamid Dibeybe hükümetinin değiştirilmesine itiraz etmesinin ardından, Arap Birliği tarafından desteklenen Mısır müzakerelerinin sonuçlarını destekleyen önemli bir pozisyon almayı başardı.

Bathiliy X platformunda yaptığı paylaşımda “Toplantı, TM ve DYK üyeleriyle istişareleri sürdürme çabalarımın bir parçası olarak gerçekleşti. Tunus toplantısında varılan mutabakatı görüştük. Toplantıda ayrıca üzerinde mutabık kalınan sonraki adımların detayları hakkında da bilgilendirildim” ifadelerine yer verdi.

Her iki konseyin üyelerinin çabalarını takdir ettiğini belirten Bathiliy, “BM'nin, Libya'yı mümkün olan en kısa sürede şeffaf ve kapsamlı ulusal seçimler yapma yolunda ilerletecek birleşik bir hükümet oluşturmak için daha geniş bir anlaşmaya varılması yönündeki çağrısını yineledim” dedi. Bu, Bathiliy’nin Tunus'ta iki konseyin üyeleri arasında sadece 10 gün önce kararlaştırılan yürütme yetkisinin değiştirilmesi konusundaki tutumundan farklı bir tutum.

O dönemde TM ve DYK arasında yeni bir hükümet kurulması konusunda varılan ilk anlaşmanın ardından Bathiliy, bu konuya odaklanmanın siyasi sürecin ilerlemesini engelleyebileceğini ve onu anlaşmazlıkların kısır döngüsüne sokabileceğini söylemişti. Batjiliy’nin bu tutumu ülkede, iki meclis arasında yaşanan ve siyasi geçiş sürecini yıllarca askıya alan bir dizi keskin anlaşmazlığın ardından varılan uzlaşmayı bozabileceği yönünde yaygın korkulara yol açmıştı.

Ancak TM ile DYK arasında varılan ve seçimlere yol açacak her türlü anlaşmayı desteklemeye açık görünen Bathiliy’nin yeni konumu, bu anlaşmanın ilerlemesi için önemli bir motivasyon oluşturuyor. Bu, bugünlerde acı darbelerle boğuşan Dibeybe hükümeti için bardağı taşıran son damla olabilir.

Uluslararası destek kazanımı

Bu bağlamda, Tunus Uzlaşı Komitesi üyesi Belkasım Kuzeyt, “Komite, Bathiliy ile 6+6 Ortak Komitesi’nin yasalarının Libya'da seçimlerin yapılması için uygun bir temel oluşturduğu, yeterli ve kabul edilebilir olduğu konusunda mutabık kaldı” dedi.

Kuzeyt sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni ve birleşik bir hükümetin kurulmasının acil bir ihtiyaç olduğu konusunda mutabık kaldık. Ancak bu hükümetin, öncekiler gibi değil, gerçekten bir seçim hükümeti olması için bilinçli bir şekilde kurulması şartını sunduk. Bathiliy de Tunus toplantısından çıkan sonuçları takdirle karşıladı. Bunu verimli bir siyasi sürece katkıda bulunacak geniş bir mutabakatın oluşturulması yönünde atılmış önemli bir adım olarak değerlendiren Bathiliy, UNSMIL’in de katılımıyla siyasi çıkmazı sona erdirmek üzere her iki konseyin üyeleri tarafından yürütülecek tüm girişimleri destekleme sözü verdi.”



Güney Lübnan'da büyükelçilere yönelik tur ve silahların devletin elinde toplanmasına yönelik planın saha incelemesi

Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)
Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)
TT

Güney Lübnan'da büyükelçilere yönelik tur ve silahların devletin elinde toplanmasına yönelik planın saha incelemesi

Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)
Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçisi Velid Buhari, büyükelçilere yönelik tura katıldı. (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Lübnan Ordu Komutanlığı, siyasi otoritenin kararı doğrultusunda ordunun Litani Nehri’nin güneyindeki bölgede uygulamaya koyduğu planın birinci aşamasını ve ülke genelindeki görevlerini yerinde göstermek amacıyla, çok sayıda büyükelçi, maslahatgüzar ve askerî ataşenin katılımıyla bir saha turu düzenledi.

Pazar günü yaşanan İsrail kaynaklı gerilimin ardından dün sınır hattında büyükelçilerin ziyareti sırasında sakinlik hâkim oldu. Büyükelçilere eşlik eden Ordu Komutanı Rudolf Heykel, ordunun temel hedefinin istikrarı sağlamak olduğunu vurguladı.

dcfg
Büyükelçiler ve maslahatgüzarlar, Ordu Komutanı Rudolf Heykel'in silahların devletin elinde toplanmasına yönelik plana dair açıklamasını dinliyorlar. (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Güney Litani Bölge Komutanlığı’ndaki toplantı, Lübnan milli marşının okunması ve ordu mensuplarından hayatını kaybedenler için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından Ordu Komutanı Rudolf Heykel bir konuşma yaparak katılımcıları selamladı ve temsil ettikleri kardeş ve dost ülkelerin Lübnan’a gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Heykel, İsrail’in Lübnan topraklarındaki işgalinin ve süregelen saldırılarının devam ettiğine dikkat çekerek, askerî kurumun temel hedefinin istikrarı sağlamak olduğunu vurguladı. Turun amacının ise sınırlı imkânlara rağmen ordunun 1701 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) kararı ve çatışmaların durdurulmasına ilişkin anlaşmayı uygulama konusundaki kararlılığını ve kendisine verilen görevleri yerine getirdiğini göstermek olduğunu ifade etti.

Heykel ayrıca, Lübnan toplumunun tüm kesimleri gibi bölge halkının da orduya güvendiğini belirtti.

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre toplantı kapsamında, ordunun Lübnan’ın farklı bölgelerindeki görevlerine, Güney Litani’deki genel duruma, Lübnan’daki Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) ile yürütülen iş birliğine ve ateşkesin denetlenmesine ilişkin mekanizma ile koordinasyon içinde ordunun planının birinci aşamasının uygulanmasına dair bir bilgilendirme sunumu yapıldı.

Açıklamada, katılımcıların ordunun görevini yerine getirirken sergilediği profesyonellik ve disipline övgüde bulunduğu, görev uğruna canlarını ortaya koyan askerlerin fedakârlıklarını takdir ettiği belirtildi. Toplantının ardından heyet, bazı subayların eşliğinde, ordunun planı kapsamında yer alan kimi merkez ve mevzileri kapsayan bir saha turu gerçekleştirdi.

Bu tur, ordunun kısa süre önce medya mensupları için düzenlediği benzer bir ziyaretin ardından gerçekleştirildi. Söz konusu medya turunun, hükümetin silahların tek elde toplanmasına ilişkin kararı doğrultusunda yürütülen tüm faaliyetleri kamuoyuna göstermek amacı taşıdığı, özellikle ordunun güvenlik kontrolünü devralma ve durumu yönetme kapasitesini sorgulayan eleştiriler ve şüpheci yaklaşımlar karşısında bu adımın atıldığı belirtildi.

Turun, Paris’in 18 Aralık’ta Lübnan ordusuna destek amacıyla bir hazırlık konferansına ev sahipliği yapmasından üç gün önce gelmesi dikkat çekti. Konferansa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian, Macron’un siyasi danışmanı Anne-Claire Legendre, Lübnan Ordu Komutanı Rudolf Heykel ile ateşkes denetim mekanizmasına ABD adına katılan Morgan Ortagus’un katılması bekleniyor.


Libya: ‘Yapılandırılmış diyalog toplantısı’ güvenlik dosyasını açıyor

BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)
BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)
TT

Libya: ‘Yapılandırılmış diyalog toplantısı’ güvenlik dosyasını açıyor

BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)
BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh, Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısına katıldı. (UNSMIL)

Libya’nın başkenti Trablus’ta, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) himayesinde yürütülen ‘yapılandırılmış diyalog’ sürecinin ikinci gün çalışmaları dün başladı. Oturumların bir bölümü güvenlik ve yönetim dosyalarına ayrıldı. Görüşmeler, 2011’den bu yana ülkede süren güvenlik kaosu ve siyasi bölünmüşlük ortamında yapılırken, Tobruk kentinde bir sufi zaviyesine yönelik saldırı ve türbede defnedilmiş bir şeyhin naaşının çalınmasının ardından yükselen geniş çaplı öfke dalgasıyla da eş zamanlı olarak gerçekleşti.

UNSMIL, Trablus’taki yapılandırılmış diyalogun üst üste ikinci gününde, yönetişim ve güvenlik başlıklarından sorumlu ekipler için eş zamanlı iki sabah oturumu düzenlendiğini açıkladı. Ekonomi, ulusal uzlaşı ve insan hakları ekiplerinin ise iki ayrı oturum daha yapması öngörülüyor.

Bu başlıklara ilişkin tartışmaların gündemi, özellikle de güvenlik dosyası, henüz netlik kazanmadı. Pazar günü başlayan yapılandırılmış diyalog, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Hanna Tetteh’in dört ay önce BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu siyasi çözüm yol haritasındaki ana süreçlerden biri olarak değerlendiriliyor.

sdfrgt
Libya'nın başkenti Trablus'ta düzenlenen yapılandırılmış diyalog toplantısından (UNSMIL)

BM himayesinde düzenlenen diyalog, Libyalı siyasetçiler arasında faydasına ilişkin süregelen tartışmaların gölgesinde yapılıyor. Daha önce Siyasi Diyalog Forumu üyesi olan Fadıl el-Emini, sürecin ülkenin geleceği açısından kritik bir eşik olduğunu belirterek, tüm Libyalı kurum ve liderlerin tereddüt etmeden sorumluluk üstlenmesi ve bu dönüm noktasının başarıya ulaşmasına samimiyetle katkı sunması gerektiğini ifade etti.

Buna karşılık Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Ali et-Tikbali ise ‘muhalif seslerin dışlanmasının’ diyaloğu içeriğinden arındırdığını ve süreci Libya’daki siyasi gerçekliği yansıtmayan biçimsel bir girişime dönüştürdüğünü savundu.

Bu gelişmeler, ülkenin doğusundaki Tobruk kentinde Zaviye el-Arusiye’ye yönelik bir saldırının ardından yükselen geniş çaplı öfke dalgasıyla eş zamanlı yaşandı. Kimliği belirsiz kişiler, zaviyeye bağlı mescidi ateşe verdi, Şeyh Muhammed el-Kindi’nin türbesini açarak naaşını çaldı.

Söz konusu olay, Şubat 2011’de başlayan devrimden bu yana tekrarlanan türbe ve mezarlara yönelik saldırılar dosyasını yeniden gündeme taşıdı.

Sosyal medyada yayımlanan bir videoda, Zaviye el-Arusiye mensupları, saldırıdan ismini vermedikleri ve DEAŞ’a yakın aşırı bir ideolojiyi benimseyen bir grubu sorumlu tuttuklarını açıkladı. Açıklamada, Tobruk’taki güvenlik birimleri ile Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıldı.

Sünni İslam Tasavvuf Yüksek Konseyi ise olayı, 14 yılı aşkın süredir devam ettiğini belirttiği ve Ehl-i Beyt, sahabe ve evliyaya ait kabirlerin açılmasını, cami ve zaviyelerin yakılıp yıkılmasını, ölülerin kemiklerine yönelik saldırıları ve bunların bilinmeyen yerlere gömülmesini kapsayan ‘uğursuz bir kampanyanın’ parçası olarak niteledi.

Öte yandan geçtiğimiz ağustos ayında Zliten kentinde, Kur’an-ı Kerim ezberi yapılan bir zaviyeyi de barındıran önemli dini yapılardan biri olan Miftah es-Sıfrani türbesi bombalanmış, saldırı sonucunda türbe tamamen yıkılmış, ancak can kaybı yaşanmamıştı.

5th
Tobruk'ta bir Sufi şeyhinin medfun olduğu zaviyenin mescidinde vandalizm izleri (Facebook)

Doğu Libya’daki yetkililerin sessizliği sürerken, Sünni İslam Tasavvuf Yüksek Konseyi, yaşananların sorumluluğunun yetkililere ait olduğunu belirterek, farklı kentlerdeki zaviye ve türbelerin sorumlularını ‘acil önlemler almaya’ çağırdı. Konsey, olayı mezar soygunculuğu olgusunun geri dönüşüne işaret eden bir ‘alarm zili’ olarak nitelendirdi.

Şeyh Ahmed Muhammed İmran el-Kindi, 1917 yılında Zliten kentinde doğdu. Tobruk’ta yaşamış önde gelen mutasavvıflardan biri olan el-Kindi, buradaki Zaviye el-Arusiye’nin yenilenmesine katkı sundu ve 2007 yılında hayatını kaybetti.

Siyasi aktivist Usame eş-Şuhumi ise saldırının zamanlamasına dikkat çekerek, olayın kentin belediye seçimleriyle meşgul olduğu bir dönemde, sabah namazı öncesinde gerçekleştirilmesi ve mezarın açılmasının ardından dini miras eserleri barındıran bir kütüphanenin yakılmasının, bunun rastlantısal değil organize bir eylem olduğuna işaret ettiğini söyledi. Şuhumi, yaşananların ‘dini sembolizme olduğu kadar ilme ve bilgiye yönelik çifte bir düşmanlığı yansıttığını’ ifade etti.

Şuhumi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hedef alınan zaviyenin herhangi bir kışkırtıcı ya da siyasi faaliyette bulunmadığını, nefret ya da tekfir söylemi benimsemediğini, aksine zikir ve Kur’an eğitimi verilen bir mekân olduğunu ve ziyaretçilerinin barışçıl, sade vatandaşlar olduğunu dile getirdi.

Öte yandan güvenlik alanında da gelişmeler yaşandı. Cenzur’da Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun binasına RPG’lerle düzenlenen saldırı maddi hasara yol açtı ancak can kaybı yaşanmadı. Kurum, olayı ‘kendilerini sindirmeye ve reform sürecini baltalamaya yönelik bir girişim’ olarak niteleyerek acil soruşturma ve binalarının korunmasını talep etti. Saldırı, resmi makamlar ve insan hakları çevreleri tarafından kınanırken, faillerin takibine yönelik taahhütler de yinelendi.

Bu çerçevede, merkezi Bingazi’de bulunan Usame Hammad başkanlığındaki Libya İstikrar Hükümeti (LİH), 2013 yılında verilen uluslararası tahkim kararıyla bağlantılı Kuveytli el-Harafi şirketi dosyasıyla ilgili olarak acil bir dizi hukuki ve yargısal işlem başlattığını duyurdu.

Hükümetten yapılan açıklamada, 2006 yılında imzalanan yatırım sözleşmesinin feshi için dava açılmasının yanı sıra, tahkim sürecinde devlet güvenliğini ve kamu maliyesini ilgilendiren, dolandırıcılık ve danışıklılık boyutuna varan ağır ihlaller ile usul hatalarını ortaya koyan yeni belgelere dayanarak tahkim kararına itiraz edilmesinin de bu kapsamda yer aldığı belirtildi.

Açıklamada, ulusal egemenliğin ve kamu malının korunması konusundaki kararlılık vurgulanırken, dün Bingazi Kuzey Mahkemesi’nin ihtiyati ve acele işler dairesi tarafından verilen ve ulusal yargı nezdindeki dava sonuçlanana kadar tahkim kararına ilişkin tüm işlemlerin durdurulmasını öngören kararın ardından, iç ve dış bağlantılı tüm sorumluların takibinin sürdürüleceği ifade edildi.

Söz konusu dava, 2006 yılında Libya Turizm Kurumu ile el-Harafi şirketi arasında, Tacura’da bir turizm projesinin hayata geçirilmesi amacıyla imzalanan yatırım sözleşmesine dayanıyor. Libya makamlarının 2010 yılında sözleşmeyi iptal etmesi üzerine şirket uluslararası tahkime başvurmuş, 2013 yılında Kahire’de verilen tahkim kararıyla Libya’nın yaklaşık 937 milyon dolar tutarında, doğrudan zararlar, yoksun kalınan kârlar ve faizleri kapsayan bir tazminat ödemesine hükmedilmişti.

Bunun ardından, kararın uygulanması ve geçersizliği konusunda Mısır ve Avrupa’daki mahkemeler nezdinde uzun süren hukuki mücadeleler yaşanmış, taraflar karşılıklı olarak hukuki ihlallerin bulunduğu yönünde suçlamalarda bulunmuştu.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi eski bir başbakanı hükümete liderlik etmesi için görevlendirmeyi değerlendiriyor

Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)
Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi eski bir başbakanı hükümete liderlik etmesi için görevlendirmeyi değerlendiriyor

Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)
Koordinasyon Çerçevesi liderleri, kendilerini yeni Irak parlamentosundaki "en büyük blok" olarak ilan eden bir bildiri imzaladılar, (INA)

Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin anayasal sınırlar içinde, en fazla üç ay içinde yeni hükümeti kurma sürecinde karşılaştığı karmaşıklıklar göz önüne alındığında, "çerçeve" güçlerine yakın üst düzey bir yetkili, yeni hükümete eski bir başbakanın liderlik etmesi olasılığını dışlamıyor.

Yetkili, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Şii güçlerin "özellikle mevcut ve beklenen yerel ve bölgesel zorluklar göz önüne alındığında, ülkenin en üst düzey yürütme pozisyonunu üstlenecek deneyimli bir isim istediklerini" söyledi. Yetkili, "Koordinasyon Çerçevesi içindeki güçlerin, daha önce başbakanlık yapmış olan Nuri el-Maliki, Muhammed es-Sudani, Haydar el-İbadi veya Mustafa el-Kazımi gibi isimlerden birini ve daha az ölçüde, Ekim protestolarının ardından görevinden alınan Adil Abdul-Mehdi'yi seçebileceği" olasılığını da dışlamadı.