DEAŞ-Horasan bölgesel bir tehdit olarak etkisini nasıl güçlendirdi?

Ruslar neden DEAŞ-Horasan’la mücadelede Taliban'ın kendi tarafında olmasını istedi?

DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)
DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)
TT

DEAŞ-Horasan bölgesel bir tehdit olarak etkisini nasıl güçlendirdi?

DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)
DEAŞ, Moskova bölgesindeki Crocus Belediye Binası'nda gerçekleştirilen terör saldırısını ‘son yılların en vahşi saldırısı’ olarak tanımladı ve teröristlerin fotoğraflarını yayınladı. Teröristlerin kıyafetleri, Rusya Federal Güvenlik Servisi tarafından fotoğrafları yayınlanan tutukluların kıyafetleriyle eşleşiyor. (Amaq haber ajansı)

Ruslar ve İranlılar 2016'dan bu yana Afgan Talibanı ile güçlü bağlar kuruyor ve DEAŞ-Horasan'a karşı mücadelede konumlarını güçlendirmek için onlara istihbarat sağlıyor.

Afganistan'ın orta kesimlerinde bir bölgede Taliban üyeleri (sosyal medya)
Afganistan'ın orta kesimlerinde bir bölgede Taliban üyeleri (sosyal medya)

Rusya tarihinin en kötü terör saldırılarından biri olan ve silahlı kişilerin Moskova'nın dış mahallelerinde konsere gidenlerin üzerine ayrım gözetmeksizin ateş açarak 133 kişinin ölümüne neden olduğu Moskova saldırısının ardından pek çok soru cevapsız kaldı. Bu arada Rus haber ajansı TASS, 152 kişinin yaralandığını, birçoğunun durumunun dün itibarıyla (Pazar) ciddi olduğunu bildirdi. Yaralılar arasında beş çocuğun bulunduğu da belirtildi. Cuma günü Crocus Belediye Binası Konser Salonu’nda gerçekleştirilen saldırıyı DEAŞ üstlendi. Görgü tanıkları faillerin ziyaretçilere gelişigüzel ateş açtığını ve büyük bir yangın çıkmadan önce binada patlama sesleri duyduklarını söyledi.

DEAŞ-Horasan'a yönelik ortak operasyonlar

Bölgedeki askeri ve güvenlik uzmanları Şarku’l Avsat'a; Rus istihbaratı, İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve Afgan Talibanı'nın 2016 yılında Afganistan'ın batısı ve kuzeyinde DEAŞ-Horasan'a karşı ortak operasyonlar düzenlediğini söyledi.

DEAŞ-Horasan, 2014 yılı civarında çok sayıda Afgan Taliban savaşçısının yanı sıra Pakistan Talibanı savaşçılarının da ana örgütlerinden koparak DEAŞ-Horasan’a katılmasıyla Afganistan'a girdi.

(foto altı) Afganistan’ın başkenti Kabil'de bir Taliban savaşçısı (sosyal medya)
Afganistan’ın başkenti Kabil'de bir Taliban savaşçısı (sosyal medya)

DEAŞ-Horasan zamanla Pakistan sınırına yakın Afganistan'ın doğusunda, Orta Asya ülkeleriyle sınıra yakın Afganistan'ın kuzeyinde ve İran sınırına yakın Afganistan'ın batısında güçlendi.

Ruslar, ABD askeri güçlerinin DEAŞ-Horasan'ın Afgan topraklarına girmesindeki rolü konusunda kuşkularını dile getirdiler. Dönemin Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Asif, 2017 yılında Moskova'yı ziyaret ettiğinde Rus mevkidaşı, Pakistan'ın ABD’lilere göz kulak olması gerektiğini, zira onların DEAŞ-Horasan'ı Afganistan'a soktuklarını söylemişti. Pakistanlı yetkililer, o dönemde ‘Rusya'nın uyarısını dikkate almadıklarını’ söylediler.

Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesini takip eden dönemde Pakistan istihbaratı, DEAŞ-Horasan’ın Afganistan'daki yükselişine karşı bir strateji belirlemek üzere Rus ve Orta Asya istihbarat servislerinin başkanlarını iki kez İslamabad'da ağırladı.

Aralarında Rusya, İran, Çin ve bazı Orta Asya ülkelerinin de bulunduğu sekiz bölgesel istihbarat teşkilatının başkanları arasında yapılan bir toplantıda, Afgan Talibanı'nın, Afganistan'da DEAŞ-Horasan’a karşı koyabilecek şekilde kapasitesini arttırmak için birlikte çalışma kararı alındı.

(foto altı) Mezar-ı Şerif'te bir yolu koruyan Taliban savaşçıları (Afgan medyası)
Mezar-ı Şerif'te bir yolu koruyan Taliban savaşçıları (Afgan medyası)

Afgan Talibanı geçtiğimiz üç yıl boyunca DEAŞ-Horasan ve Afganistan'daki destekçilerini acımasızca bastırdı. Taliban'ın Kabil'in kontrolünü ele geçirmesinden bu yana kuzey, batı ve doğu Afganistan'daki askeri operasyonlarda yüzlerce şüpheli DEAŞ destekçisi öldürüldü.

Yoğun baskılara maruz kalan DEAŞ-Horasan, stratejisini değiştirdi. Afganistan'daki varlığının ilk aşamasında dikkatini, ele geçirdiği bölgelerin kontrolünü sağlamlaştırmaya ve Afganistan'ın doğusundaki konumunu güçlendirmeye odakladı.

Ancak Taliban'ın baskısı DEAŞ’ı, stratejisini bölgesel kontrolden şehir terörizmine çevirmeye zorladı. Nitekim DEAŞ son üç yılda Taliban'a ve liderlerine karşı birçok ölümcül saldırı gerçekleştirdi. Geçtiğimiz altı ay boyunca DEAŞ-Horasan Afganistan'da asgari düzeyde aktif oldu ve Taliban'a ve hükümet tesislerine karşı sadece sınırlı saldırılarda bulundu.

(foto altı) 20 Mart 2024 tarihinde Afganistan'ın başkenti Kabil'de Nevruz kutlamaları sırasında üst araması yapan Taliban güvenlik personeli (EPA)
20 Mart 2024 tarihinde Afganistan'ın başkenti Kabil'de Nevruz kutlamaları sırasında üst araması yapan Taliban güvenlik personeli (EPA)

Taliban'ın, Afganistan'da DEAŞ-Horasan’ı çökerttiği iddiasına ihtiyatla yaklaşmak gerekiyor. Diğer bir deyişle, Afgan Talibanı ve Pakistanlı muadili saflarında artan bölünmeler ve firar edenlerin DEAŞ-Horasan'a yönelmesi göz önüne alındığında bu iddia şüphelidir.

DEAŞ-Horasan Afganistan'da henüz yenilmedi

Uluslararası ve Pakistanlı uzmanlar, DEAŞ-Horasan’ın bölgede asgari düzeyde aktif olmasının, DEAŞ-Horasan'ın 2023 yılı başından beri karşı karşıya olduğu söylenen mali zorlukların bir sonucu olabileceğine inanıyor. Bazı raporlar, DEAŞ-Horasan'ın ‘2023'ün ikinci yarısında bir miktar mali akış elde etmeyi’ başardığını gösteriyor.

Taliban savaşçılarının ana örgütlerinden ayrılıp DEAŞ-Horasan'a katılmaya devam etmesi, DEAŞ-Horasan'ın Afganistan'da henüz mağlup edilmediğinin kanıtıdır.

Bu olgunun en önemli göstergelerinden biri, Taliban istihbaratının DEAŞ-Horasan ile bağlantıları olduğu şüphesiyle savaşçılarını sorgulamaya devam ettiği Afganistan'ın kuzeyinde görülebilir. Söz konusu durum, Taliban liderliğiyle ülkenin kuzeydoğusundaki Taliban'ın Tacik üyeleri arasındaki açık gerilimlerle pekişiyor. Uzmanlar, “Bu durum, DEAŞ-Horasan’ın Taliban saflarına nüfuz etme konusunda ilerleme kaydetmeye başlamış olabileceğini doğruluyor. Dolayısıyla Taliban içindeki öfkeli Tacikler, DEAŞ-Horasan için bazı fırsatlar sağlayabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Taliban istihbaratı, DEAŞ-Horasan unsurlarının çoğunun devşirildiği Afgan üniversitelerindeki DEAŞ-Horasan hücrelerini titizlikle ortadan kaldırmaya çalışıyor. Taliban istihbaratı, DEAŞ-Horasan'ın eleman kazanma çabalarına karşı koymak için ülke genelindeki kampüsleri daha zorlu bir ortama dönüştürdüğünü iddia ediyor.

DEAŞ-Horasan, Taliban'ın Ağustos 2021'deki zaferinden çok önce Afganistan'daki üniversite kampüslerinde genç öğrencileri saflarına katmaya başlaması dikkat çekici. Bazı uzmanlar, DEAŞ-Horasan'ın Eşref Gani hükümeti döneminde sayıları yüz binlerle ifade edilen üye toplamayı başardığına inanıyor.



Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
TT

Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)

Kasım 2023'te başlayan dava nihayet sonuçlandı ve Estonya yargısı, aynı yılın mart ayında tutuklanan politikacılar hakkındaki kararını verdi. 

Harju Bölge Mahkemesi'nde geçen perşembe görülen davada muhafazakar Koos partisinin kurucularından Aivo Peterson vatana ihanetten 14 yıl, Dmitri Rootsi ve Andrei Andronov ise 11'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Ekim 2022 - Mart 2023'te Estonya devleti ve toplumunun hilafına Rusya'nın politikalarını desteklemekle suçlanan üç siyasetçi bu iddiaları reddediyor. 

Moskova'dan aldıkları emirlerle hareket etme iddialarının hedefindeki üçlü, temyize başvuracaklarını açıkladı. 

Partiden yapılan açıklamada da savcıların Estonya'nın anayasal düzeni ve güvenliğine nasıl zarar verildiğine dair somut kanıt gösteremediği savunuldu.

Estonya'nın Ukrayna'ya yardımına karşı çıkan Koos partisi, bu yıl düzenlenen belediye seçimlerinde ülke genelindeki oyların yalnızca binde 8'ini alabilmişti. 

2022'de kurulan parti, Baltık ülkesinin NATO'dan çıkıp tarafsızlığını ilan etmesini ve yabancı askerlerin ülke topraklarından çekilmesini isterken, diğer ülkeler arasındaki askeri çatışmalara doğrudan ya da dolaylı olarak karışılmasına karşı çıkıyor. 

Öte yandan Aivo Peterson, Ukrayna'dan 2014'te tek taraflı bağımsızlığını ilan eden ve Eylül 2022'de Rusya'ya katılma kararı alan Donetsk Halk Cumhuriyeti'ni 2023'te ziyaret etmişti. 

55 yaşındaki siyasetçi, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşına dair bilgi almak için bölgeye gittiğini şu ifadelerle savunmuştu:

Estonya medyasından aldığımız bilgiler tek taraflı. Tüm gazetecilerimiz Kiev'i destekliyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova haziranda yaptığı açıklamada Estonya için "düşmanca davranan ülkeler arasında ilk sıralarda" ifadesini kullanmış, Tallin yönetiminin kendilerini yalanlarla bir tehdit gibi gösterdiğini öne sürmüştü. 

Independent Türkçe, ERR, RT


Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
TT

Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)

İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ile pazartesi günü Kudüs’te yaptığı görüşmede, Trump yönetiminden “sert ve özel mesajlar” aldığı belirtildi. Görüşmenin, ay sonunda Florida’da yapılması planlanan ABD-İsrail zirvesi öncesinde gerçekleştiği aktarıldı. Barrack-Netanyahu görüşmesinin ana gündem maddelerinin Gazze, Suriye ve Trump’la yapılacak buluşma olduğu kaydedildi.

Gazze’de “kabul edilemez” açıklamalar

Gazze dosyasında, Ekim ayında başlayan kırılgan ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesi ele alınırken, Yedioth Ahronoth gazetesi Barrack’ın, Netanyahu’nun Türkiye’nin rolüne ilişkin kaygılarını gidermeye çalıştığını ve Türkiye’nin Gazze’de kurulması öngörülen uluslararası güce katılmasına ikna etmeye çalıştığını yazdı. Haberde, Barrack’ın Türkiye’nin Hamas üzerinde en fazla etkiye sahip ülke olduğunu ve silahsızlanma konusunda Hamas’ı ikna edebilecek en güçlü aktör konumunda bulunduğunu vurguladığı belirtildi.

frt
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şarm el-Şeyh Ortadoğu Barış Bildirgesi'ni imzalarken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığı habere göre Barrack, Türkiye’nin Trump planını imzaladığını ve Hamas adına silahların teslimini içeren maddeye taahhüt verdiğini Netanyahu’ya hatırlattı. Türkiye’nin katılımının, şu aşamada çekimser olan birçok ülkeyi de uluslararası güce katılmaya teşvik edeceğini savundu.

Haberde, Barrack’ın “Türkiye’nin dışlanmasının diğer ülkelerin de geri adım atmasına yol açtığını, Başkan Trump’ın bu planın başarısız olmasına izin vermeyeceğini” söylediği aktarıldı. Ayrıca Netanyahu’nun “Hamas’ın silah bırakacağına güvenmediği” yönündeki açıklamalarının ve İsrail’in bunu zorla sağlayabileceğine dair ifadelerinin “kabul edilemez” olduğu ve planı tehdit ettiği uyarısında bulunduğu kaydedildi.

Bu bilgiler, İsrail Kanal 12 televizyonunun aktardıklarıyla da örtüştü. Kanal 12, Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya “özel ve sert” bir mesaj gönderdiğini ve Hamas’ın üst düzey askeri isimlerinden Raid Saad’ın öldürülmesinin, Trump arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının ihlali olarak görüldüğünü bildirdi.

Kanal ayrıca, Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan anlaşmanın ikinci aşamasına geçiş konusundaki görüş ayrılıkları ve İsrail’in bölgedeki genel politikaları nedeniyle Trump yönetimi ile Netanyahu hükümeti arasında artan bir gerilim yaşandığını aktardı.

ABD’li iki yetkili, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan Trump’ın damadı Jared Kushner’in Netanyahu’nun tutumundan “son derece rahatsız” olduğunu söyledi. Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre Netanyahu’ya verilen net mesajda şu ifadelere yer verildi: “Eğer itibarını zedelemek ve anlaşmalara uymayan bir lider olarak görünmek istiyorsan bu senin tercihin. Ancak Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan Gazze anlaşmasının itibarını zedelemene izin vermeyiz.”

Batı Şeria ve bölgesel gerilim

Batı Şeria konusunda da Beyaz Saray’ın, Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddetinden ve “Arap dünyasında provokasyon olarak algılanan” İsrail adımlarından giderek daha fazla endişe duyduğu belirtildi. ABD’li bir yetkili, Washington’un Netanyahu’dan İsrail’in güvenliğini tehlikeye atmasını değil, İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’nın genişletilmesine zarar verecek adımlardan kaçınmasını istediğini söyledi.

Aynı yetkili, Netanyahu’nun son iki yılda uluslararası alanda giderek yalnızlaştığını savunarak, “Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin neden onunla görüşmeyi reddettiğini ve Abraham Anlaşmaları’nın üzerinden beş yıl geçmesine rağmen neden BAE’ye davet edilmediğini kendisine sorması gerekir” dedi. Yetkili, Netanyahu’nun tansiyonu düşürmeye hazır olmaması halinde Washington’un Abraham Anlaşmaları’nı genişletme çabalarına zaman ayırmayacağını da ifade etti.

Beyaz Saray’da Netanyahu’ya öfke

Trump’ın, son dönemde Netanyahu’nun sert eleştirilerine maruz kalan Barrack’ı Kudüs’e göndermesi dikkat çekti. Netanyahu, Barrack için “Amerika’daki Türk büyükelçisi gibi davranıyor” ifadesini kullanmıştı. Barrack’ın İsrail demokrasisine ilişkin sözleri de Netanyahu’nun tepkisini çekmiş, Barrack bu açıklamalar için özür dilemişti.

Yedioth Ahronoth yazarı Nahum Barnea, ABD’li kaynaklara dayandırdığı yazısında, Washington’un Netanyahu’nun Trump’ın barış planını hayata geçirme konusunda samimi olmadığı ve İsrail’in sürekli savaş halinde kalması için çaba gösterdiği kanaatine vardığını yazdı. Barnea, Beyaz Saray’da Netanyahu’ya yönelik sert ve ağır ifadeler kullanıldığını, bunların bir kısmının doğrudan Netanyahu’ya da iletilmiş olabileceğini belirtti.

Suriye’de “kırmızı çizgiler”

İsrail basınına göre Barrack, Netanyahu’ya Suriye konusunda da “kırmızı çizgiler” iletti. Trump yönetiminin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı Washington’un bir müttefiki olarak gördüğü ve ülkenin istikrarı için desteklenmesi gerektiği görüşünde olduğu aktarıldı. ABD’nin, İsrail’in yoğun askeri operasyonlarının Suriye’de yönetimin çökmesine yol açmasından endişe duyduğu ve güvenlik anlaşmasına varılmasını istediği belirtildi.

Lübnan konusunda ise Trump’ın, İsrail’in Hizbullah’a karşı sınırlı baskıyı sürdürmesini desteklediği, ancak geniş çaplı bir savaşa onay vermediği ifade edildi.

İsrailli analistler, Netanyahu’nun Barrack’ın tüm taleplerini reddetmeyeceğini, ancak kesin taahhütlerden kaçınarak Trump’la 29 Aralık’ta Florida’da yapacağı görüşmenin önünü açmaya çalıştığını öne sürdü. Buna karşın Netanyahu’nun, Barrack’ın ofisine ulaşmasından hemen önce Suriye’ye hava saldırısı düzenlenmesi talimatı vererek bağımsız hareket ettiği mesajını da vermekten geri durmadığı kaydedildi.

vgt
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Pazartesi günü bir araya geldi (İsrail hükümeti)

Türkiye’ye mesaj olarak yorumlanan bir adımda ise Netanyahu’nun, Yunanistan Başbakanı ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideriyle üçlü bir zirve düzenleme kararı aldığı belirtildi. İsrail’de bu toplantı, Türkiye’ye yönelik doğrudan siyasi mesaj olarak değerlendirildi. Barrack ise görüşme sonrasında, temasların “bölgesel barış ve istikrarı hedefleyen yapıcı bir diyalog” olduğunu söyledi.


Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

TT

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı’ndaki saldırganlardan birini etkisiz hâle getirerek silahını alan manav Ahmed el-Ahmed’in, saldırı sırasında yaralanmasının ardından ameliyata alındığı bildirildi. El-Ahmed’in ailesi, oğullarını “kahraman” olarak nitelendirirken, hastanedeki tedavisi sürerken kendisi için başlatılan bağış kampanyasına yoğun destek geldi.

El-Ahmed’in, Avustralya yayın kuruluşu ABC’ye konuşan anne ve babası, oğullarının omzundan dört ila beş kurşunla vurulduğunu, vücudunda hâlâ çıkarılmamış mermiler bulunduğunu söyledi. Ailesi, Ahmed el-Ahmed’in 2006 yılında Avustralya’ya geldiğini, kendilerinin ise Suriye’den Sidney’e yalnızca birkaç ay önce ulaştıklarını ve uzun süredir oğullarından ayrı olduklarını belirtti.

Kuzeni Hozay el-Kenc, pazartesi günü basına yaptığı açıklamada, Ahmed el-Ahmed’in ilk ameliyatının başarıyla tamamlandığını söyledi. El-Kenc, “İlk ameliyatını geçirdi. Durumuna bağlı olarak iki ya da üç ameliyat daha gerekebilir” dedi.

Aileden hükümete çağrı

El-Ahmed’in anne ve babası, yaşlarının ilerlemesi nedeniyle oğullarının iyileşme sürecinde yeterli destek verememekten endişe duyduklarını ifade ederek, Başbakan Anthony Albanese hükümetinden yardım talep etti. Aile, Almanya’da ve Rusya’da yaşayan iki kardeşin Avustralya’ya gelerek destek olabilmesi için vize kolaylığı istediklerini belirtti.

sdfg
Ahmed Al-Ahmed'in babası Muhammed Fateh Al-Ahmed (Videodan alınan ekran görüntüsü).

Anne, “Şu anda yardıma ihtiyacı var çünkü engelli kaldı. Diğer çocuklarımızın buraya gelmesini istiyoruz” dedi. Ahmed el-Ahmed’in, saldırganın mermileri bittiğinde silahını elinden aldığı sırada vurulduğunu da aktardı.

Başbakan Albanese, Ahmed el-Ahmed’in cesaretinin hayatlar kurtardığını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump da el-Ahmed’i “çok, çok cesur bir kişi” olarak nitelendirdi.

Bağışlar 750 bin dolara yaklaştı

Reuters’ın aktardığına göre, 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed için başlatılan bağış kampanyasında toplanan miktar yaklaşık 750 bin ABD dolarına ulaştı. GoFundMe üzerinden başlatılan kampanya, bir gün içinde 1,1 milyon Avustralya dolarını (yaklaşık 744 bin ABD doları) aştı.

Ailesinin anlattığına göre el-Ahmed, Bondi’de bir arkadaşıyla kahve içerken silah seslerini duydu. Ağaç arkasına saklanan silahlı kişiyi fark eden el-Ahmed, saldırganın cephanesi tükendiğinde arkadan yaklaşarak silahını almayı başardı.

Hanuka Bayramı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte gerçekleşen silahlı saldırıda en az 15 kişi hayatını kaybederken, 42 kişi yaralandı. Saldırının Navid Akram (24) ile babası Sajid Akram (50) tarafından gerçekleştirildiği açıklandı.

Başbakan Chris Minns, hastane ziyaretinin ardından yaptığı paylaşımda, “Ahmed’in gösterdiği cesaret olağanüstüydü. Hayatını büyük bir riske atarak saldırganı etkisiz hâle getirdi” dedi.

El-Ahmed’in, silahlı saldırgana arkadan koşarak uzun namlulu tüfeğini aldığı anlara ait görüntüler dünya genelinde medya kuruluşları tarafından yayımlandı ve sosyal medyada 22 milyondan fazla kez izlendi.